yazar: ihsan oktay anar
yıl: 2014
yazar okuyucuyu ana karakter idris amil hazretleri olarak bilinen galiz kahraman'ın iç dünyasına doğru yolculuğa çıkarır. karakter cesur, karakterli, yiğit biri değildir. aksine korkak bir tiplemeye sahiptir ve kitap karakterin cezaevine gidişine kadar yaşadıklarını konu edinir.
yıl: 2014
yazar okuyucuyu ana karakter idris amil hazretleri olarak bilinen galiz kahraman'ın iç dünyasına doğru yolculuğa çıkarır. karakter cesur, karakterli, yiğit biri değildir. aksine korkak bir tiplemeye sahiptir ve kitap karakterin cezaevine gidişine kadar yaşadıklarını konu edinir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ivanmilinski" tarafından 03.12.2020 00:39 tarihinde açılmıştır.
1.
bir ihsan oktay anar kitabıdır. sanırım ihsan hocanın en kısa kitabı. okuması zor sizi kendine kolay teslim etmeyen bir kitap ( bütün ihsan oktay anar kitapları gibi) sık sık günümüze göndermeler yapan harika bir eser. 181 sayfa elinizde eriyip bitiyor kayboluyor. en sevdiğim kısmı ekleyeyim dilerseniz. --- alıntı ---
utanmaz enayiye göre demokrasi ancak hakikat'ın keşfedildiği memleketlerde varolabilirdi. oysa, asırlardır sultanlar veya fuhrerler tarafından idare edilmiş memlekette hakikat, ahalinin reyine ve uzlaşmasına dayanıyordu; öyle ki hakikat, başta hâkim sınıf olmak üzere herkesin işine gelmeliydi. uzlaşmaya dayalı demokrasi varsa hakikat despot, uzlaşmaya dayalı hakikat varsa rejim despot olmaktaydı. bu nedenle memlekette hakikat mutlak değil, örfî idi. hatta daha fazlası, hukuki idi de.
--- alıntı ---
görüşürüz sayın yazarlar görüşürüz.
hüüüüüüüüüp! jjjjjjjjjjjjjttt! nah-ha!
utanmaz enayiye göre demokrasi ancak hakikat'ın keşfedildiği memleketlerde varolabilirdi. oysa, asırlardır sultanlar veya fuhrerler tarafından idare edilmiş memlekette hakikat, ahalinin reyine ve uzlaşmasına dayanıyordu; öyle ki hakikat, başta hâkim sınıf olmak üzere herkesin işine gelmeliydi. uzlaşmaya dayalı demokrasi varsa hakikat despot, uzlaşmaya dayalı hakikat varsa rejim despot olmaktaydı. bu nedenle memlekette hakikat mutlak değil, örfî idi. hatta daha fazlası, hukuki idi de.
--- alıntı ---
görüşürüz sayın yazarlar görüşürüz.
hüüüüüüüüüp! jjjjjjjjjjjjjttt! nah-ha!
devamını gör...
2.
yazarın okuması en zor kitabı olarak değerlendirebilirim. diğer kitaplarını soluksuz okurken bu kitap nedense çok zorladı.
yazar mı farklı birşey denedi yoksa ben mi malım. bilmiyorum.
yazar mı farklı birşey denedi yoksa ben mi malım. bilmiyorum.
devamını gör...
3.
ihsan oktay anar'ın alışılmışın dışında bir tarzda yazdığı; doğa üstü olaylardan ve büyük icatlardan uzak kitabı. ama bence çok güzel sosyolojik okumaları olan bir kitaptı. hatta genelin aksine ihsan oktay anar külliyatı içerisinde ön sıralara koyduğum bir kitap.
çok farklı tespitleri vardı. mesela hırsızlar gözünden hırsızlığı anlatıp, onların hırsızlığı neye dayanarak meşru kıldığını anlatıyor gayet etkileyici bir şekilde. zaten hepimiz başkalarına yanlış gelecek davranışlarımızı meşrulaştırmak için ikna etmiyor muyuz kendimizi? hepimizin bahaneleri yok mu hataları için?
işte kitapta hırsızlığın meşru görülme nedenleri:
hırsızlık camiasının reisi muhtar'a göre insanoğlunun imal ettiği şeylerin ancak yüzde yirmisi onun ihtiyaçlarının yüzde seksenini karşılıyorken, imal edilen şeylerin yüzde sekseni de ihtiyaçların kalan yüzde yirmisini karşılıyordu. buna göre imalatçıların yüzde yirmisinin ürünü olan ekmek, kumaş, tuğla, orak, çekiç, traktör, şimendifer gibi mallar ihtiyaçların yüzde sekseni iken; pasta, smokin, köşk, rols roys ve altmış metrelik hususi yat gibi şeyler de insanoğlunun ihtiyaçlarının sadece yüzde yirmisiydi. işte hırsız camiası da zaten bu yüzde yirminin peşindeydi. aslında yaptıkları işe hırsızlık demek haksızlık olurdu. çünkü onlar, tarih öncesinde atalarımızın yaptığı gibi toplayıcılıkla geçiniyorlardı. atalarımız nasıl ki tabiattan sebze, meyve topluyorlarsa, hırsızlar da şehirden altın, gümüş toplayan gözü tok insanlardı.
özetle kitapta kaybetmişlerin, suçluların, yitik insanların nasıl hayatta kaldığı anlatılıyor.
karakterlerin yaptıkları hataları nasıl meşru gördüğü, kendileriyle nasıl savaş vermediği anlatılıyor.
kendimizi ikna etme yeteneğimiz olmasaydı çok zor olmaz mıydı hepimiz için yaşamak? hangimiz mükemmeliz ki?
işte toplum açısından berbat halde sayılabilecek olan amil'in kendini neye dayanarak üstün görebildiğinin hikayesidir bu. zaten herkesin kendince bir sebebi vardır kendini sevebilmek için; herkese rağmen. hepimizin "amil" olan yönleriyle nasıl başa çıktığının cevabıdır bu kitap. hepimizin birer "galiz kahraman" oluşunun öyküsüdür.
çok farklı tespitleri vardı. mesela hırsızlar gözünden hırsızlığı anlatıp, onların hırsızlığı neye dayanarak meşru kıldığını anlatıyor gayet etkileyici bir şekilde. zaten hepimiz başkalarına yanlış gelecek davranışlarımızı meşrulaştırmak için ikna etmiyor muyuz kendimizi? hepimizin bahaneleri yok mu hataları için?
işte kitapta hırsızlığın meşru görülme nedenleri:
hırsızlık camiasının reisi muhtar'a göre insanoğlunun imal ettiği şeylerin ancak yüzde yirmisi onun ihtiyaçlarının yüzde seksenini karşılıyorken, imal edilen şeylerin yüzde sekseni de ihtiyaçların kalan yüzde yirmisini karşılıyordu. buna göre imalatçıların yüzde yirmisinin ürünü olan ekmek, kumaş, tuğla, orak, çekiç, traktör, şimendifer gibi mallar ihtiyaçların yüzde sekseni iken; pasta, smokin, köşk, rols roys ve altmış metrelik hususi yat gibi şeyler de insanoğlunun ihtiyaçlarının sadece yüzde yirmisiydi. işte hırsız camiası da zaten bu yüzde yirminin peşindeydi. aslında yaptıkları işe hırsızlık demek haksızlık olurdu. çünkü onlar, tarih öncesinde atalarımızın yaptığı gibi toplayıcılıkla geçiniyorlardı. atalarımız nasıl ki tabiattan sebze, meyve topluyorlarsa, hırsızlar da şehirden altın, gümüş toplayan gözü tok insanlardı.
özetle kitapta kaybetmişlerin, suçluların, yitik insanların nasıl hayatta kaldığı anlatılıyor.
karakterlerin yaptıkları hataları nasıl meşru gördüğü, kendileriyle nasıl savaş vermediği anlatılıyor.
kendimizi ikna etme yeteneğimiz olmasaydı çok zor olmaz mıydı hepimiz için yaşamak? hangimiz mükemmeliz ki?
işte toplum açısından berbat halde sayılabilecek olan amil'in kendini neye dayanarak üstün görebildiğinin hikayesidir bu. zaten herkesin kendince bir sebebi vardır kendini sevebilmek için; herkese rağmen. hepimizin "amil" olan yönleriyle nasıl başa çıktığının cevabıdır bu kitap. hepimizin birer "galiz kahraman" oluşunun öyküsüdür.
devamını gör...