orijinal adı: the rainbow of faiths
yazar: john hick
yayım yılı: 1995
din felsefecisi ve teolog john hick tarafından kaleme alınan eser, dinsel çoğulculuk yaklaşımından hareketle dini inançlar ortak paydada buluşuyor mu, birbirlerinden hangi noktalarda ayrılırlar, dinler birlikte barış ve huzur ortamı içerisinde yaşayabilir mi? gibi soruları cevaplandırır.
yazar: john hick
yayım yılı: 1995
din felsefecisi ve teolog john hick tarafından kaleme alınan eser, dinsel çoğulculuk yaklaşımından hareketle dini inançlar ortak paydada buluşuyor mu, birbirlerinden hangi noktalarda ayrılırlar, dinler birlikte barış ve huzur ortamı içerisinde yaşayabilir mi? gibi soruları cevaplandırır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "canis_lupus" tarafından 15.04.2023 01:36 tarihinde açılmıştır.
1.
john hick in dinsel çoğulculuk üzerine yazdığı kitabıdır.
yazar kitapta dünya dinlerinin aslında nasıl çatışmadan birarada yaşayabileceğini, barış ve huzurun bu noktada ne derece önem taşıdığını, aslında üstün din anlayışının olmayıp odak noktamızın tanrı olması gerektiğini anlatır.dünya inançları john hick için tanrı'ya ulaşmada eşit mesafededirler. özleri aynıdır, hepsi insanı aynı nihai amaca götürür, yani tanrı'ya. çünkü ona göre tanrı'ya birçok yoldan ulaşılabilir.
tabii ki bu tarz bir ideoloji birçok kesim tarafından hoşgörüyle karşılansa da, herkesin kendi dinini üstün kabul ederek cennetin sadece kendileri için var olduğunu düşünen koyu dindarlar tarafından bir o kadar da eleştiri ve tepki aldı.. john hick elbette cevapları geciktirmedi. çünkü bu söylemlerin çok ayrıntılı anlatılması gerekiyordu. o sebeple bu kitabı yazdı. kitapta dinsel çoğulculukla ilgili sorulara ve eleştirilere hick, phil isminde bir felsefeci ve grace isminde bir teoloğun vasıtasıyla cevap verir. yazar onlara kategorileştirme yoluyla kitabında karşılık verme yolunu seçmiştir. ardından neden bu görüşte olduğuna dair dinlerin kutsal kitaplarının alıntıları ile ortak noktalarını özellikle altın kural ı vurgulamıştır.
budizm'e göre
"tıpkı bir annenin tüm günlerinde oğluna özen göstermesi gibi insan zihni de tüm yaşayanlara karşı kucaklayıcı olmalıdır."(sutta nipata,149)
hinduizm'e göre
“kişi kendisi için zararlı olarak mütalaa ettiği şeyi diğerlerine asla yapmamalıdır. işte bu kısaca doğruluğun yoludur."(mahabharata)
konfüçyanizm'e göre “kendin için hoşlanmadığın bir şeyi, diğerlerine yapmayacaksın."(analectsxıı:2)
taoizm'e göre iyi kişi, "diğerlerinin kazançlarını kendi kazancı, diğerlerinin kaybını da aynı şekilde kendi kaybı gören" kişidir.” (thai shang,3)
hristiyanlığa göre “insanların sana nasıl davranmasıni arzu ediyorsan sen de onlara o şekilde davran."(luka6/31)
yahudiliğe göre “kendin için nefret verici olan şeyi dostlarına yapma." (babil talmudu,şabat31a)
islâm'a göre ise “hiç kimse kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek bir mü'min olamaz."(müslim,iman 71-72)
john hick'in felsefesi dünya barışı odaklıdır. dinsel çoğulculuk aslında çok da yabancısı olmadığımız bir durumdur. mesela; gandhi nin de benzetmeleri meşhurdur. dinleri bazen bir ağacın dallarına, bazen bir bahçeden gelen çeşit çeşit çiçeklere, bazen de aynı kapıya çıkan yollara benzetmiştir. ibn arabi ve mevlana gibi büyük düşünürler de bu yolda yürümüştür. john hick bu durumu şöyle açıklar.
çoğulcu bakış açısı için rumi'nin dinler hakkında söylediği şu sözden daha iyi bir örnek olamaz.
"lambalar farklı, fakat ışık aynıdır"
yazar kitapta dünya dinlerinin aslında nasıl çatışmadan birarada yaşayabileceğini, barış ve huzurun bu noktada ne derece önem taşıdığını, aslında üstün din anlayışının olmayıp odak noktamızın tanrı olması gerektiğini anlatır.dünya inançları john hick için tanrı'ya ulaşmada eşit mesafededirler. özleri aynıdır, hepsi insanı aynı nihai amaca götürür, yani tanrı'ya. çünkü ona göre tanrı'ya birçok yoldan ulaşılabilir.
tabii ki bu tarz bir ideoloji birçok kesim tarafından hoşgörüyle karşılansa da, herkesin kendi dinini üstün kabul ederek cennetin sadece kendileri için var olduğunu düşünen koyu dindarlar tarafından bir o kadar da eleştiri ve tepki aldı.. john hick elbette cevapları geciktirmedi. çünkü bu söylemlerin çok ayrıntılı anlatılması gerekiyordu. o sebeple bu kitabı yazdı. kitapta dinsel çoğulculukla ilgili sorulara ve eleştirilere hick, phil isminde bir felsefeci ve grace isminde bir teoloğun vasıtasıyla cevap verir. yazar onlara kategorileştirme yoluyla kitabında karşılık verme yolunu seçmiştir. ardından neden bu görüşte olduğuna dair dinlerin kutsal kitaplarının alıntıları ile ortak noktalarını özellikle altın kural ı vurgulamıştır.
budizm'e göre
"tıpkı bir annenin tüm günlerinde oğluna özen göstermesi gibi insan zihni de tüm yaşayanlara karşı kucaklayıcı olmalıdır."(sutta nipata,149)
hinduizm'e göre
“kişi kendisi için zararlı olarak mütalaa ettiği şeyi diğerlerine asla yapmamalıdır. işte bu kısaca doğruluğun yoludur."(mahabharata)
konfüçyanizm'e göre “kendin için hoşlanmadığın bir şeyi, diğerlerine yapmayacaksın."(analectsxıı:2)
taoizm'e göre iyi kişi, "diğerlerinin kazançlarını kendi kazancı, diğerlerinin kaybını da aynı şekilde kendi kaybı gören" kişidir.” (thai shang,3)
hristiyanlığa göre “insanların sana nasıl davranmasıni arzu ediyorsan sen de onlara o şekilde davran."(luka6/31)
yahudiliğe göre “kendin için nefret verici olan şeyi dostlarına yapma." (babil talmudu,şabat31a)
islâm'a göre ise “hiç kimse kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçek bir mü'min olamaz."(müslim,iman 71-72)
john hick'in felsefesi dünya barışı odaklıdır. dinsel çoğulculuk aslında çok da yabancısı olmadığımız bir durumdur. mesela; gandhi nin de benzetmeleri meşhurdur. dinleri bazen bir ağacın dallarına, bazen bir bahçeden gelen çeşit çeşit çiçeklere, bazen de aynı kapıya çıkan yollara benzetmiştir. ibn arabi ve mevlana gibi büyük düşünürler de bu yolda yürümüştür. john hick bu durumu şöyle açıklar.
çoğulcu bakış açısı için rumi'nin dinler hakkında söylediği şu sözden daha iyi bir örnek olamaz.
"lambalar farklı, fakat ışık aynıdır"
devamını gör...
"inançların gökkuşağı" ile benzer başlıklar
gökkuşağı
29