yazar: christina lauren
orijinal adı: josh and hazel's guide to not dating
yayım yılı: 2018
gençlik yıllarından beri tanışan ve birbirinden hoşlanan josh ve hazel'ın aşk macerasını anlatan christina lauren imzalı kitap.
orijinal adı: josh and hazel's guide to not dating
yayım yılı: 2018
gençlik yıllarından beri tanışan ve birbirinden hoşlanan josh ve hazel'ın aşk macerasını anlatan christina lauren imzalı kitap.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "birgaripanda" tarafından 26.06.2024 14:58 tarihinde açılmıştır.
1.
romantik komedi türünde çıtır çerezlik yaz kitabı. 258 sayfa. bir çırpıda oturup okuyabilirsiniz. çeşitli sosyal medya platformlarında da plaj kitabı kategorisinde yer alıyor ki, yazın sıcak ve yapış yapış havasında birde beynimi yakmak istemiyorum diyenler için ideal bir serüven. konusu, hazel adınd aşırı hareketli ve utanma duygusundan muaf tutulmuş özgüvenli kadın karakterimizin, üniversite de ki ilk yılından beri bir şekilde vurgun olduğu josh (ki bence jimin ismi daha güzel.) ile yıllar sonra çok yakın arkadaşının evinde tekrar karşılaşması ile başlayan bir dizi olayı konu ediniyor. romantik yerleri var, kasıntı ve zorlama yerleri de var -yok diyemeyeceğim kadar üstelik-. hani kızın evinin su basması ve o arada başkasında kalmak zorunda olması ve tesadüf o ki müsait evin josh'un evinin olması fazla zorlamaydı. klasik bir romcom yani, çok beklentiye girmemek lazım. tek çırpıda okuyup ara kitap yapabileceğiniz hoş bir tad bırakan bir kitap. yetişkin içerik var, söylemedi demeyin.
olursanız, keyifli okumalar dilerim. okumazsanız, üzülmeyin birşey kaybetmediniz.
olursanız, keyifli okumalar dilerim. okumazsanız, üzülmeyin birşey kaybetmediniz.
devamını gör...
2.
bir romantik komedi kitabıdır.
bu kitabı aslı perker ve tuna kiremitçi'nin hazırladığı bibliyoterapi adlı podcastte duymuştum. ve çok merak etmiştim. 1- 1,5 senedir direndim satın almamak için ve en nihayetinde satın aldım.
kitabın ilk yarısı benim için sıkıcıydı. bir türlü odaklanamadım öyküye. fikfikler başladıktan sonra akıp gitti.
josh tatsız bir ayrılık yaşadığı için reddilme kaygıları ile hazel ise kişiliği pek kolay kabul görmediği için imposter sendromu gibi bir şeyler yaşayıp sevilemeyeceğine ikna olduğu için bu tür kuruntularla savaşıp durdu ve uzunca bir süre birbirlerine açılamadılar.
ilişkinin başında "biz asla aşık olmayacağız" kafasına girip kendini bir köşeye sıkıştırmayı da anlamıyorum. bunu yaşadım da çünkü.* aşık olunursa olunur, olunmazsa olunmaz buna tamamız ama ne diye bir ön kabul olarak bunu reddediyoruz? bence aşık olma ihtimalimiz gerçekten yoksa bu kaygı ve kural zihnimizde hortlamıyor zaten. aşık olmiycaz, hayatta olamayız, biz ölümüne kankayız gibi abartılı söylemler söz konusu ise iş işten çoktaaan geçmiş bile olabilir.
neyse bunlar da böyle diye diye birbirlerine birilerini ayarlayıp dabıl deytlere çıkıp duruyorlar. ancak tüm bu deytler, birbirlerini tanıdıkları ve birbirlerine odaklandıkları deytlere dönüşüyor ister istemez.
hunharca sevişildikten sonra bile biz-aslında-arkadaşız-yea diye yeni bir çöpçatanlık girişiminde bulunulunca ben artık oturduğum yerde kudurdum biraz.
bu tür kitaplarla alakalı en büyük sıkıntım, bunların dramasını 398383 sayfa okumamız ama vuslat hasıl olunca yazarların bunu 3 sayfaya sıkıştırıp önümüze itelemesi...
yine de benim için kafamı dağıtmama yardımcı olan, orta karar bir okuma deneyimi idi. buna beş üzerinden 3 filan verirdim.
arkadaşlıktan aşka evrilen romanceleri seviyosanız, bir şans verebilirsiniz.
bu kitabı aslı perker ve tuna kiremitçi'nin hazırladığı bibliyoterapi adlı podcastte duymuştum. ve çok merak etmiştim. 1- 1,5 senedir direndim satın almamak için ve en nihayetinde satın aldım.
kitabın ilk yarısı benim için sıkıcıydı. bir türlü odaklanamadım öyküye. fikfikler başladıktan sonra akıp gitti.
josh tatsız bir ayrılık yaşadığı için reddilme kaygıları ile hazel ise kişiliği pek kolay kabul görmediği için imposter sendromu gibi bir şeyler yaşayıp sevilemeyeceğine ikna olduğu için bu tür kuruntularla savaşıp durdu ve uzunca bir süre birbirlerine açılamadılar.
ilişkinin başında "biz asla aşık olmayacağız" kafasına girip kendini bir köşeye sıkıştırmayı da anlamıyorum. bunu yaşadım da çünkü.* aşık olunursa olunur, olunmazsa olunmaz buna tamamız ama ne diye bir ön kabul olarak bunu reddediyoruz? bence aşık olma ihtimalimiz gerçekten yoksa bu kaygı ve kural zihnimizde hortlamıyor zaten. aşık olmiycaz, hayatta olamayız, biz ölümüne kankayız gibi abartılı söylemler söz konusu ise iş işten çoktaaan geçmiş bile olabilir.
neyse bunlar da böyle diye diye birbirlerine birilerini ayarlayıp dabıl deytlere çıkıp duruyorlar. ancak tüm bu deytler, birbirlerini tanıdıkları ve birbirlerine odaklandıkları deytlere dönüşüyor ister istemez.
hunharca sevişildikten sonra bile biz-aslında-arkadaşız-yea diye yeni bir çöpçatanlık girişiminde bulunulunca ben artık oturduğum yerde kudurdum biraz.
bu tür kitaplarla alakalı en büyük sıkıntım, bunların dramasını 398383 sayfa okumamız ama vuslat hasıl olunca yazarların bunu 3 sayfaya sıkıştırıp önümüze itelemesi...
yine de benim için kafamı dağıtmama yardımcı olan, orta karar bir okuma deneyimi idi. buna beş üzerinden 3 filan verirdim.
arkadaşlıktan aşka evrilen romanceleri seviyosanız, bir şans verebilirsiniz.
devamını gör...