1.
ilhamını bilim kurgudan alsa da matematiksel modellerden destek bulan teorik konu.
zaman yolculuğu konusu her daim insanın ilgisini çekti. modern fiziğin keşfiyle beraber bu konuyla ilgili olarak geliştirilen fikirler de değişim göstermeye başladı. klasik fizikte zaman bir yönden sürekli ileriye doğru akan bir olgu ama kuantum mekaniğini de işin içine karıştırdığımızda, zamanın daha farklı şekillerde ele alınabilme olasılığı da doğmuş oluyor.
örnek verelim. kuantum dolanıklık kavramındaki dolanıklık, yani bir parçacığın diğerinin durumundan anında etkilenmesi ve 2 farklı parçacığın aynı dalga fonksiyonuyla ifade edilmesi gibi durumlar, dolanıklık olgusunun zamanda geriye dönük etkileşimlere izin verip vermeyeceği sorusunu gündeme getirdi. konusu açılmışken:
(bkz: gecikmiş seçim deneyi ve kuantum silgisi)
yine, bir kuantum mekaniği konusu olan süperpozisyon olayı , çoklu zaman dilimlerine sebep olup, bir olayın farklı zamansal dilimlerde aynı anda var olup olamayacağı konusu hakkında merak doğuruyor.
richard feynman'ın bazı kuantum elektrodinamiği yorumları, zamanın her iki yönde de akabileceği ve parçacıkların geçmişe doğru bilgi taşıyabileceği fikrini destekler.
kapalı zaman benzeri eğriler de konuyla ilgili bir başka yorum.
işin içinde zaman yolculuğu varsa başka ne vardır? tabii ki paradokslar. bu konu da klasik zaman yolculuğu olasılığındaki tüm muhtemel problemleri yine yanında getiriyor. bu noktada novikov’un "zaman yolculuğu mümkün olsa bile, geçmişi değiştiremeyiz" ana fikirli öz tutarlılık ilkesini de söylemeden geçmeyeyim. bu sayede paradoks denen şeylerin hepsinin ortadan kalkması söz konusu olduğundan, bu ilke zaman yolculuklarına biraz daha olası bir eylem gözüyle bakmamızı sağlıyor.
zaman yolculuğu konusu her daim insanın ilgisini çekti. modern fiziğin keşfiyle beraber bu konuyla ilgili olarak geliştirilen fikirler de değişim göstermeye başladı. klasik fizikte zaman bir yönden sürekli ileriye doğru akan bir olgu ama kuantum mekaniğini de işin içine karıştırdığımızda, zamanın daha farklı şekillerde ele alınabilme olasılığı da doğmuş oluyor.
örnek verelim. kuantum dolanıklık kavramındaki dolanıklık, yani bir parçacığın diğerinin durumundan anında etkilenmesi ve 2 farklı parçacığın aynı dalga fonksiyonuyla ifade edilmesi gibi durumlar, dolanıklık olgusunun zamanda geriye dönük etkileşimlere izin verip vermeyeceği sorusunu gündeme getirdi. konusu açılmışken:
(bkz: gecikmiş seçim deneyi ve kuantum silgisi)
yine, bir kuantum mekaniği konusu olan süperpozisyon olayı , çoklu zaman dilimlerine sebep olup, bir olayın farklı zamansal dilimlerde aynı anda var olup olamayacağı konusu hakkında merak doğuruyor.
richard feynman'ın bazı kuantum elektrodinamiği yorumları, zamanın her iki yönde de akabileceği ve parçacıkların geçmişe doğru bilgi taşıyabileceği fikrini destekler.
kapalı zaman benzeri eğriler de konuyla ilgili bir başka yorum.
işin içinde zaman yolculuğu varsa başka ne vardır? tabii ki paradokslar. bu konu da klasik zaman yolculuğu olasılığındaki tüm muhtemel problemleri yine yanında getiriyor. bu noktada novikov’un "zaman yolculuğu mümkün olsa bile, geçmişi değiştiremeyiz" ana fikirli öz tutarlılık ilkesini de söylemeden geçmeyeyim. bu sayede paradoks denen şeylerin hepsinin ortadan kalkması söz konusu olduğundan, bu ilke zaman yolculuklarına biraz daha olası bir eylem gözüyle bakmamızı sağlıyor.
devamını gör...
2.
aktarmalı yapıldığı taktirde daha ucuza gelen yolculuk.
devamını gör...
3.
meja hanım, sabah ilginç bir başlık açmış. ardından da bilimsel bir yolculuğa çıkmış sanırım. çok idrak edemedim, kafam biraz allak bullak oldu. ne diyelim, bu zaman yolculuğu için kolaylıklar dileyelim.
tanım: mekanik ve kuantum arasındaki fonksiyonel birikim.
tanım: mekanik ve kuantum arasındaki fonksiyonel birikim.
devamını gör...
4.
çocukken h.g. wells'in the time machine'ını okuduktan beri var bu heyecan içimde. ve biliyoruz ki, bilimkurgu deyip geçmemek gerek, bilimkurgu her daim bilime ilham olmuştur. biz o star trek'leri boşa izlemedik, biz o kadar bilimkurgu kitabı boşa okumadık. bunun geleceğe gitmek kısmı ile ilgilenmiyorum bile şahsen. hep derim, o kolay. şu an eğer ışık hızının %80'ine bile çıkacak bir uzay gemisi olsa, onunla azcık uçar gelirdik, hooop 2500 yılında olurduk. görelilik tartışılan bir teori olmasına rağmen, hızlandıkça zaman yavaşlar diyen einstein'ı baz alıyorum. geçmişe gitme kısmı işin zor olanı. yok sonsuz hızla dönmek, yok dev kütlenin uzayı bükmesi, yok planck boyutuna kadar küçülmek...şimdilik hep sonsuz şekilde büyüyüp-küçülüp-hızlanıyoruz efenim. yalnız bir yandan araştırıyoruz da tabi. bu konuda her seferinde başka bir şey anlatıyorum, bu kez de dünya üzerinde bazı anomalilerden bahsederek, şüphecilik kavramının güzelliğini ve gizemlerin var olabileceğini örnekleyeyim.
* aral gölünün kuzeybatısındaki 27x12 m2 büyüklüğünde barsakelmes adasında garip zaman anomalileri yaşanıyor. adanın isminin türkçe anlamı gidersen dönemezsin. zamanında sovyetler birliği askerlerinin burada biyolojik ve kimyasal silah denemeleri yaptığı, güçlü manyetik alanlar oluştuğu söylentileri mevcut. bir çok kaşif kaybolmuş. ya da insanlar, bu adada 10 dakika geçirip geldiklerinde, yıllar geçtiğini öğrenip şok olmuş. kazakistan'ın bermuda şeytan üçgeni diyorlar. hayatımın kadınıyla gidip araştırmak isterdim doğrusu fakat şuradan beşiktaş'a gitmiyorum kıçı kaldırıp.
* piri reis'in haritası ile ekşici moronlar ne kadar ezberden dalga geçerse geçsin ama hala bir gizemi var. buzların olmadığı antartika teorileri konuşuluyor - yalanlandı şimdilik.
* daha çok yaygın olarak bilinen philadelphia deneyi meselesi var. yok diyor bilim. bişi olmadı orada pek diyor.
* 1922 yılında neveda'da bulunmuş ayakkabı tabanı var. buna sonradan ayakkabı izi dediler, sonradan da bunun kayaların deformasyonu ile tesadüfen bulunduğunu söylediler. 213 ila 248 milyon yıllıktı bu iz. o devirde ayakkabı olamazdı. yok dedi bilim, olmaz ööle yanlış o dedi.
* 1871 yılında illinois, loudon ridge yakınlarındaki bir kuyuda madeni paraya benzeyen bir nesne bulunmuş. radyokarbon analizi bu nesnenin 200.000 ila 400.000 yıllık olduğunu göstermiş. sikkenin üzerinde bilinmeyen bir dilde çizimler ve yazılar varmış. bilim demiş ki, yok olmaz öyle sallıyorlar. peki para nerde? kayıp. araba nerde? müşteride. para nerde? yarın verecekler.
* tesla'nın otelinden öldüğü gün pat diye alınan bir sürü belge var. kendisi bir deney daha yapmıştı elektromagnetizma ile, bu da muamma.
farkıdaysanız allah gibi taptıkları resmi bilim, her "ufo teorisyeni" iddiasına "yok olm yaa, sallıyor onlar" şeklinde yaklaşıyor. öte yandan, olayı da gizemli olarak bırakıyor ya da izlerini siliyorlar nedense.
çünkü böyle olmasaydı, yarattıkları insanlık tarihi şeması yok olurdu. kimse bunu istemez. resmi bilim bir şekilde bilim mafyasıdır aslında. biz acizler düşünmeye devam. kaldı ki "bilim insanı" dediğiniz kişi insan. azıcık bile film izleyenler, insan denen varlığın kendi kendine bir şey bulmaya çalışırken, herkesin dikkatini olaydan uzaklaştırmaya çalışacak kadar bencil olduğunu bilir.
bu nedenle bilim insanları, atıyorum dünyanın bir yerinde 60 milyon yıllık bir çay kaşığı bulunursa, "yok ya görümcem düşürmüş onu geçen odur o" şeklinde bakar. entry'nin bu kısmını, allaşkına böyle kalas gibi, kütük gibi "bilim diyo olm doğrudur o zaman" şeklinde bakmamanız için anlattım. tamam ok ufocu amca değiliz, yolumuz bilimin yolu ama şüphecilik insanın en süper özelliklerinden birisi. bunu yitirmemek lazım.
teorik olarak zaman yolculuğunu anlamak için, önce zaman kavramını anlamak gerekir ki, bunu şimdiye kadar tam olarak başaramadık.
* kronolojik-tarihsel bir zaman cetveli vardır.
* h.g wells'in dediği gibi, hepimizin içinde bir zaman makinesi vardır. anılarımızla geçmişe, hayallerimizle geleceğe gideriz. bu bizim bilişsel, psikolojik zamanımız bir şeydir. bazen de bu terimler "insanın zamanı algılaması" olayına atıf yapılır.
* nesnenin zamanı vardır bir de. buna göre zaman yoktur aslında. bir nesnenin zamanı, aristo'nun izahına göre, nesnedeki "değişim miktarı", "hareket miktarı "dır. newton buna "göreli zaman" adını vermiştir. bu durumda nesnenin kendisi, kendi zamanının referans sistemi olarak kabul edilir. nesnenin zamanı, varlığının başlangıcından varlığının sona erdiği ana kadar gözlemlenen nesnede meydana gelen değişikliklerin bir ölçüsüdür. yalnız buradaki kilit nokta şudur ki, insan henüz madde-nesne kavramlarını da tam olarak tanımlayamamıştır.
* göreliliğe göre zaman, 4 boyutlu bir koordinat sisteminin öğesinden ibarettir.
* bilim insanlarına göre zaman bir sistemdir ve belirli parametreleri saymanın bir yoludur, insan icadıdır. bu nedenle de bilinç olarak ileri geri gidilmez.
----------
işte beni besleyen şey bu karmaşa. karmaşa dediğim şeyin %1'ini anlatabildim. benim ölçeğimde bile "uzun oluyor" yazmayı sürdürdükçe. henüz operasyonel bir zaman tanımı bile veremeden "yoğ lan olmaz yeğenim" diyorlar. işte tam olarak bu yüzden zaman yolculıuğu mümkün olacak. bir troll bundan beslenir. 500 ekşici aynı şeyi savunurken doyar bir troll. bu kadar konuşulduğu için bile bunun mümkün olacağını düşünüyorum. ki teorik olarak imkansız hızlarla, imkansız enerjilerle şu an bile mümkün. lakin bilimkurgu hikyelerindeki gibi bir olgunun ortaya çıkmayacağını söylemek de çokbilmişlik olur. çok fena kafa yakan bu husus ile ilgili bol bol konuşacağımızdan eminim.
bilinç ile ilgili şöyle bir sorun var: bir sarkaç düşünün 10 salınım yaptı ve saydık. sonra bunu geçmişe nasıl alacağız? 5 salınım mı yapacak bu sarkaç biz o 10 salınım bilgisini tutuyoruz aklımızda. o halde, zamanda geriye şimdiki bilinç ile gitmek, abes bir soru oluyor. ya da bilginin silinmesi şartı oluyor ki o zaman ben bebek slife çağıma gidip bebek olacaksam, yemişim öyle zaman yolcuğunu. (herkesin algıladığı zamandan bahsettim zaman derken). bunları düşüne düşüne kadınlara attım kendimi. çok dertli konular bunlar. türlü türlü paradokslar ve sorular ürettiriyor. hepsini sizlerle tartışmak da bir zevk ayrıca. karmaşık anlatım için özür dilerim. ben bunu zaman içinde mood güzelken farklı teorem ve örnekler ile açıklamaya devam ederim.
özet: imkansızdır ama olabilir de (gulyabani gibi)
* aral gölünün kuzeybatısındaki 27x12 m2 büyüklüğünde barsakelmes adasında garip zaman anomalileri yaşanıyor. adanın isminin türkçe anlamı gidersen dönemezsin. zamanında sovyetler birliği askerlerinin burada biyolojik ve kimyasal silah denemeleri yaptığı, güçlü manyetik alanlar oluştuğu söylentileri mevcut. bir çok kaşif kaybolmuş. ya da insanlar, bu adada 10 dakika geçirip geldiklerinde, yıllar geçtiğini öğrenip şok olmuş. kazakistan'ın bermuda şeytan üçgeni diyorlar. hayatımın kadınıyla gidip araştırmak isterdim doğrusu fakat şuradan beşiktaş'a gitmiyorum kıçı kaldırıp.
* piri reis'in haritası ile ekşici moronlar ne kadar ezberden dalga geçerse geçsin ama hala bir gizemi var. buzların olmadığı antartika teorileri konuşuluyor - yalanlandı şimdilik.
* daha çok yaygın olarak bilinen philadelphia deneyi meselesi var. yok diyor bilim. bişi olmadı orada pek diyor.
* 1922 yılında neveda'da bulunmuş ayakkabı tabanı var. buna sonradan ayakkabı izi dediler, sonradan da bunun kayaların deformasyonu ile tesadüfen bulunduğunu söylediler. 213 ila 248 milyon yıllıktı bu iz. o devirde ayakkabı olamazdı. yok dedi bilim, olmaz ööle yanlış o dedi.
* 1871 yılında illinois, loudon ridge yakınlarındaki bir kuyuda madeni paraya benzeyen bir nesne bulunmuş. radyokarbon analizi bu nesnenin 200.000 ila 400.000 yıllık olduğunu göstermiş. sikkenin üzerinde bilinmeyen bir dilde çizimler ve yazılar varmış. bilim demiş ki, yok olmaz öyle sallıyorlar. peki para nerde? kayıp. araba nerde? müşteride. para nerde? yarın verecekler.
* tesla'nın otelinden öldüğü gün pat diye alınan bir sürü belge var. kendisi bir deney daha yapmıştı elektromagnetizma ile, bu da muamma.
farkıdaysanız allah gibi taptıkları resmi bilim, her "ufo teorisyeni" iddiasına "yok olm yaa, sallıyor onlar" şeklinde yaklaşıyor. öte yandan, olayı da gizemli olarak bırakıyor ya da izlerini siliyorlar nedense.
çünkü böyle olmasaydı, yarattıkları insanlık tarihi şeması yok olurdu. kimse bunu istemez. resmi bilim bir şekilde bilim mafyasıdır aslında. biz acizler düşünmeye devam. kaldı ki "bilim insanı" dediğiniz kişi insan. azıcık bile film izleyenler, insan denen varlığın kendi kendine bir şey bulmaya çalışırken, herkesin dikkatini olaydan uzaklaştırmaya çalışacak kadar bencil olduğunu bilir.
bu nedenle bilim insanları, atıyorum dünyanın bir yerinde 60 milyon yıllık bir çay kaşığı bulunursa, "yok ya görümcem düşürmüş onu geçen odur o" şeklinde bakar. entry'nin bu kısmını, allaşkına böyle kalas gibi, kütük gibi "bilim diyo olm doğrudur o zaman" şeklinde bakmamanız için anlattım. tamam ok ufocu amca değiliz, yolumuz bilimin yolu ama şüphecilik insanın en süper özelliklerinden birisi. bunu yitirmemek lazım.
teorik olarak zaman yolculuğunu anlamak için, önce zaman kavramını anlamak gerekir ki, bunu şimdiye kadar tam olarak başaramadık.
* kronolojik-tarihsel bir zaman cetveli vardır.
* h.g wells'in dediği gibi, hepimizin içinde bir zaman makinesi vardır. anılarımızla geçmişe, hayallerimizle geleceğe gideriz. bu bizim bilişsel, psikolojik zamanımız bir şeydir. bazen de bu terimler "insanın zamanı algılaması" olayına atıf yapılır.
* nesnenin zamanı vardır bir de. buna göre zaman yoktur aslında. bir nesnenin zamanı, aristo'nun izahına göre, nesnedeki "değişim miktarı", "hareket miktarı "dır. newton buna "göreli zaman" adını vermiştir. bu durumda nesnenin kendisi, kendi zamanının referans sistemi olarak kabul edilir. nesnenin zamanı, varlığının başlangıcından varlığının sona erdiği ana kadar gözlemlenen nesnede meydana gelen değişikliklerin bir ölçüsüdür. yalnız buradaki kilit nokta şudur ki, insan henüz madde-nesne kavramlarını da tam olarak tanımlayamamıştır.
* göreliliğe göre zaman, 4 boyutlu bir koordinat sisteminin öğesinden ibarettir.
* bilim insanlarına göre zaman bir sistemdir ve belirli parametreleri saymanın bir yoludur, insan icadıdır. bu nedenle de bilinç olarak ileri geri gidilmez.
----------
işte beni besleyen şey bu karmaşa. karmaşa dediğim şeyin %1'ini anlatabildim. benim ölçeğimde bile "uzun oluyor" yazmayı sürdürdükçe. henüz operasyonel bir zaman tanımı bile veremeden "yoğ lan olmaz yeğenim" diyorlar. işte tam olarak bu yüzden zaman yolculıuğu mümkün olacak. bir troll bundan beslenir. 500 ekşici aynı şeyi savunurken doyar bir troll. bu kadar konuşulduğu için bile bunun mümkün olacağını düşünüyorum. ki teorik olarak imkansız hızlarla, imkansız enerjilerle şu an bile mümkün. lakin bilimkurgu hikyelerindeki gibi bir olgunun ortaya çıkmayacağını söylemek de çokbilmişlik olur. çok fena kafa yakan bu husus ile ilgili bol bol konuşacağımızdan eminim.
bilinç ile ilgili şöyle bir sorun var: bir sarkaç düşünün 10 salınım yaptı ve saydık. sonra bunu geçmişe nasıl alacağız? 5 salınım mı yapacak bu sarkaç biz o 10 salınım bilgisini tutuyoruz aklımızda. o halde, zamanda geriye şimdiki bilinç ile gitmek, abes bir soru oluyor. ya da bilginin silinmesi şartı oluyor ki o zaman ben bebek slife çağıma gidip bebek olacaksam, yemişim öyle zaman yolcuğunu. (herkesin algıladığı zamandan bahsettim zaman derken). bunları düşüne düşüne kadınlara attım kendimi. çok dertli konular bunlar. türlü türlü paradokslar ve sorular ürettiriyor. hepsini sizlerle tartışmak da bir zevk ayrıca. karmaşık anlatım için özür dilerim. ben bunu zaman içinde mood güzelken farklı teorem ve örnekler ile açıklamaya devam ederim.
özet: imkansızdır ama olabilir de (gulyabani gibi)
devamını gör...