1.

efsane oyun starcraft'taki favori ırkımdı/türümdü. korkutucu ve sinsi yaratıklar zerg'ler ve bildiğimiz insanlar olan terran'lar da süperdi gerçi, ki zaten o oyunun alametifarikası her ırkın belli yönlerden birbirine üstünlüğü olması, farklı taktiklerle üçüyle de çok efektif olunabilmesi ve zorluk derecesinin olmamasıydı. yani oyunun her şekilde belirli bir zorluğu vardı ve dönemindeki diğer oyunlardaki gibi "easy mode" falan seçip rahat rahat takılamıyordunuz. starcraft: remastered diye bir şey çıktı ve oynamadığım için onda böyle şeyler eklendi mi eklenmedi mi bilmiyorum gerçi. starcraft ii'yi de oynamadım bu arada. ama orijinal starcraft cidden de tüm zamanlardaki favorimerimden biridir hala. diablo ii'yi daha fazla oynasam da blizzard entertainment'ın diğer bir klasiği starcraft'ın da yeri ayrıdır.
protoss'lara gelelim. bunlar işte böyle uzaylı gibi tipler. khalani dilinde firstborn/ilkdoğan anlamına geliyormuş protoss. zaten böyle kadim bir ırk/tür havası da veriyorlar. olur ya hani, teknolojik olarak gelişmiş ve çok kadim uzaylılar gibiler. psionik güçleri bakımından d&d'deki mind flayer'ları da aklıma getiriyorlar biraz ama aslında zerg'ler ve protoss'ların bir hibriti olsa o daha çok benzerdi mind flayer'lara. bir de yine d&d kapsamındaki neverwinter nights oyununda da creator race ruins bölümünde bunlar gibi fizyolojileri olan karakterler vardı. esas, d&d'deki, hatırladığım kadarıyla planescape setting'inde ilk olarak tanıtılan aurumach rilmani'nin 5. edisyondaki portresi bence protoss'ları akla getirebiliyor. neutral bir hali var ikisinin de ve dizayn olarak da paralellik var bence aralarında. uzaylı ama kötücül olmayan, böyle teknolojik olarak gelişmiş zeki bir tür işte protoss...
aşağıdaki bilgileri oyunun/oyunların fandom sitesinden alıp türkçeye çevireceğim. yani her şeyini değil de önemli gördüğüm kısımları... yazının son paragraflarında da kişisel deneyim ve yorumlarıma döneceğim. bir de bonus albüm koyacağım hatta en sona.
protoss'ların temel kültürel grupları khalai'ler ve nerazim'lerdir ve bunlar birbirine zıt gibidir. daha doğrusu discord'dan/bozuşmadan beri birbiriyle kopuk olan bu gruplar, protoss'ların gezegeni olan aiur, great war / büyük savaş esnasında zerg'ler tarafından yerle bir edilince yeniden bir araya gelmiştir.
protoss'lar, amon ve takipçileri tarafından aiur'da keşfedilmişlerdir ki bu gezegeni inşa eden xel'naga'lar yaşam döngülerinin sonlarına gelmiştir, form saflığına ulaşmak için bir ırka ihtiyaçları olduğundan ve onların mental bağlantısından etkilendiklerinden protoss'lardan yararlanmayı uygun görmüştür xel'naga'lar. böylelikle amon protoss'ları yükseltmiş ve özlerini manipüle ederek evrimlerini doğal sürecinden ileri noktalara kısa sürede taşımıştır, bu sayede de form saflığına/arılığına ulaşılmış ve xel'naga'lar da neticesinde aiur'a inmiştir. bu form arılığı denen, ingilizcesi purity of form olan şeyin anlamı ise, bir ırkın büyük psionik potansiyele ulaşması demektir ve xel'naga'lar tarafından yaratılmış bir konsepttir. protoss'lar esasında amon ve takipçilerini tanrıları olarak görmekte ve onlardan çok şeyler öğrenmiş olsalar da zamanla yaratıcılarına katlanamamaya başlamış ve onlara karşı isyan etmişlerdir, onların gemilerine saldırıp yüzlercesini öldürmüşlerdir.
bunun üzerine amon ve takipçileri gezegeni terk etmiş ve protoss'lar da arbede çağı'na girmiştir ki bu uzun süren, korkunç bir sivil savaş dönemidir. bu yıkıcı savaş, khas, khaydarin kristalleri denen, xel'naga'lardan kalma artifefaktları kullanarak, önceden protoss kabilelerini bir anda tutan psionik bağlantıyı yeniden sağlayınca sona ermiştir ve bu da khala denen yeni bir felsefenin doğuşunun temelini kurmuştur. terran takvimiyle 1500 yılı gibi, protoss meclisi bu felsefeden bile bile kopan ve sonrasında dark templar'lar olan "hain kafir"leri yok etme girişiminde bulunmuştur, fakat icracı adun bunu yapmayı reddetmiş ve bu "hain"lerin conclave'den/meclisten nasıl saklanacaklarını öğretmiştir. nihayetinde bu rogue'lar/hhaydutlar güçlerinin kontolünü kaybederler ve bu da conclave'i alarma geçirir. dark templar'lar, ceza olarak entik bir xel'naga gemisine bindirilerek aiur'dan gizlice sürülürler.
fandom'daki yazı çok uzun tabii ve protoss'ların tüm tarihini, kültürünü, fizyolojisini falan buraya aktarmam yazıyı aşırı uzun yapar. gene de belirli şeylerden bahsedeyim:
protoss'lar 2-3 metre arasında boylara sahiptirler. iki tane, açılıp kapanabilen ama parlayan (ışık saçan) gözleri vardır, bu ışığın rengi latent psionik güçlerine göre değişir ve bu gözleri dışında vücutlarında başka herhangi bir delik yoktur, popo delikleri bile yokmuş yani, haha. insanlar gibi iki ayak üstünde dururlar lakin digitigrade'dirler, yani yalnızca ayak parmaklarına basarak yürüyen bir türdür. yarı geçirgen ve pullu ciltlere sahiptirler. geniş göğüslere ve omuzlara, dar bir bel ve ince orta vücut kısımlarına sahiptirler. yukarılarda bahsettiğim aurumach rilmani benzetmemde çok da haksız değilim bence fakat d&d'nin 5. edisyonundaki portresiyle sınırlı tutuyorum bunu ve "size" olarak aurumach çok daha büyük elbette, hatta giant/dev kategorisinde.
tepelerinden, yani başlarının üstünden uzanan kemik sırtlarının altından, kaafalarının arkasından çıkan iki sinir kordonu uzanan bu tür, bunlar sayesinde ırksal psionik gestaltlarına erişim sağlayabilmektedirler ve bu gestalt da khala'larının temelini oluşturur. protoss'ların elleri oldukça varyatiftir: kimisinin iki orta iki de baş parmağı varken başkalarının da üç parmağı ve bir baş parmağı olabilir ve bu ırsi bir rastgelelikle belirlenir. xel'naga'lar bu varlıkların form arılığına sahip olduğuna inanmışlardır zira protoss'lar zorlu doğa koşullarına ve iklimlere inanılmaz uyum gösterebilmektedir, buna ek olarak da güç ve hızları da xel'naga'ların bildiği diğer her türden çok daha üstündür. keskin pençeleri olan protoss'lar bunları, silahsız yakalanırlarsa ölümcül silahları olarak kullanabilirler.
tabii yararlandığım kaynakta daha çoook bilgi var, mesela protoss'ların ışıktan enerji almaları ama ay ışığıyla da yetinebilmeleri ve uzun süreler ışıksız ortamlarda da hayatta kalabilmeleri, zaten az ihtiyaçları olan suyu ise tenleriyle absorbe etmeleri, dark templar'ların ise biyolojik olarak kendilerini modifiye etmeleri ve belli teknikler yardımıyla geçmişte tamamen ışıksız bir gezegen olan shakuras'da hayatta kalabilmeleri gibi. şunları da ekleyeyim bu istisnalar dışında maksimum ömrü 1.000 yıl olarak söylenen, uzaylılar gibi olan ve 3 kalpleri bulunan, ten renkleri o anki duygusal durumlarına göre değişen kurgusal varlıklarla ilgili de konunun burasını sonlandırayım: protoss'ların hayatta kalabilmek için oksijene ihtiyacı vardır ve dışkılarını da moleküler bazda derileriyle dışarı atarlar hatta duyma ve koklama yetileri de ciltleri vasıtasıyla işlemektedir. ana duyu yetilerinin görme olduğuna inanılmaktadır ve gece görüşleri de çok gelişmiştir. bu arada, 3 kalp demişken... ahtapotların da 3 kalpleri var ve onların da uzaydan geldiğine inananlar var: (bkz: ahtapotlar uzaylı mı sorunsalı) ayrıca iki türün de kanı mavi... gerçi protoss'ların bazılarınınki koyu mor da olabiliyormuş.
yararlandığım site şu, ama tabii ki ingilizce: starcraft.fandom.com/wiki/P...
işte bu, insanlardan, yani oyundaki terran'lardan çok daha zeki olduğu söylenen protoss'lar böyle varlıklar. daha çok bilgi var da yazı 5 milyor sayfa olsun istemedim. haha.
yalnız, yazının başında da dediğim gibi, terran'lar da dahil üç türün de birbirine üstünlükleri var. mesela terran'larda atom bombası gibi bir şey koyabiliyorsunuz düşmanların karargahına. zorlu bir iş ama bunu yapabilirseniz ve o patlarsa hakikaten ağzına sıçıyorsunuz düşmanınızın. zerg'lerin ise acayip zehirli yaratıkları falan var mesela. ayrıca, "basic troop"larını çok hızlıca oluşturup, daha düşman kendi ordusunu, saldırı/savunma kuvvetlerini tam geliştiremeden saldırıp onların ocağına incir ağacı dikebilirsiniz. benim protoss'ları daha fazla sevme sebebim daha efektif olmaları değil, bana daha gizemli ve havalı gelmeleri. dark templar'lar mesela cool'luktan yıkılıyorlar. bu pylon meselesi biraz can sıkabiliyordu protoss'lar ile, yalnız. yani savaş üniteleri, savunma yapıları vs. gibi şeylerde bir tür enerji alanı yaratan pylon'lardan inşa etmeniz/ettirmeniz gerekiyor sürekli protoss'larla. bu, bazen can sıkıcı bir şey olabiliyordu.
valla firstborn'lar mıdır bilmem ama sonuçta amon ve takipçilerinin evrimlerine müdahalesiyle böyle über bir şeylere dönüşmüşler bu protoss'lar. cool'a cool'luk etmek iyi bir şey değil de amon sizin tanrınızmış lan. ben olsam güvenmem protoss'lara. yani dün tanrısına başkaldıran, yarın dünyaya uzaylı istilası da düzenleyebilir. işte öyle bir durumda da bizi terran'lar kurtarır. siz siz olun, bu oyunda terran'ları destekleyin. çünkü insanın insandan başka dostu yok!
gene de protoss'lar çok cool lan!

son olarak da favori gruplarımdan keldian'ın geçmişinde, yani bu gruptan önceki hallerinde yaptıkları şarkıları yayımlarıkları the hidden history of keldian albümünü paylaşayım. grup, official hesabıyla tüm albümü youtube'a yüklemiş ki yeni haberim oldu bundan. albümü çıktığı zamanlarda dinlemiştim ama elbette. buradaki 1-2-3. şarkılar, grup protos nemesis adıyla müzik yaparkenden geliyor. protoss'lar benim hayranlık duyduğum bir tür ama sizin nemesis'iniz (baş düşmanınız) de olabilir bittabi. gerçi grubun adında bir "s" eksik ama aramızda bir harfin lafı mı olur, insan bir harfi mesele eder mi diyerek yazımı noktalıyorum. iyi dinlemeler.
şunu da ekliyim. keldian zaten uzaysal konseptlerde müzik yapan bir grup. yani geçmişi öyleydi en azından. böyle tam uzaylılar gibi değil de bilim kurgu gibi. ve bunu cidden olağanüstü güzel yaparlar. keldian olmalarından evvel de şahane şeyler üretmişler bence.
devamını gör...