önce seri beğeni ve favoriler gelir. ardından seni takip eder. yetmez bir de üzerine mesaj atar ve seni takdir eder. hatta geç keşfettiği için özür diler. çok geçmeden de sırra kadem basar. sözlükte bu şekilde yaşayan birçok yazar bulunmaktadır. şu an neredeler, sözlüğün arka sokaklarında ne yapıyorlar merak edilmektedir.
devamını gör...

eyvallah kelimesinden çok hoşlanmasam da hangi sebepten olursa olsun peki denilmesini hiç sevemiyorum çok soğuk bi kelime gibi geliyo bana ya .
devamını gör...

enkazdan 2 saat sonra kendi çabamla çıktığım, en yakın arkadaşımı kaybettiğim, enkazdan çıktıktan sonra hemen arama kurtarma çalışmalarına yardım etmeye başladığım...

türkiye izcilik federasyonu üyeliğim sebebiyle ertesi gün jandarma ile deniz üzerinden gölcük donanmaya geçtiğim, maalesef yıkılan koğuş binasından canlı asker çıkartamadığım,

3 gün sonra geri dönerek akrabalarımı aradığım, şehri terk ettiklerini öğrendikten sonra tekrar arama kurtarma çalışmalarına katılıp hollandalı bir ekiple enkaz enkaz dolaştığım...

bir hafta sonrasında ise morg olarak kullanılan olimpik buz pateni sahasında, yakınlarını arayanlara yardımcı olduğum...

ve bütün bunları sadece 16 yaşındayken yaşadığım olay.**
devamını gör...

bir hızla kimseyi anlayıp dinlemeden giden kişilerin çok pişman olup geri dönmesidir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

özbekistan ülke kodu.
özbekistan üzerinden arama yapıp türkiye'den bir çağrı merkezinden arıyormuş izlenimi veren dolandırıcı numarası. aranılan kişi de doğal olarak türkiye'nin ülke kodu olan +90 ve çağrı merkezlerinin kullandığı 850 kodlu telefonlardan arandığını sanıyor. bu yüzden ilk üç rakama dikkat edilmelidir.
devamını gör...

şu aralar bir tek clytie’ye takık olmam sayılıyorsa ayırın yerimi…
devamını gör...

hiç takipçisi olmayan yazardır...

(bkz: sen ciddi olamazsın bir dakika nasıl doğru olabilir bu)

edit : bunlardan biri de benim, bugün bana ağlamak düşer...

edit 2 : 1 olmuş oha

edit 3 : 3 oldu bir anda
devamını gör...

ve bardaklarında genelde kirli oldugunu da unutmayalım..
devamını gör...

*christopher smith'in yönetmen koltuğunda oturduğu 2009 yapımı korku/gerilim filmidir. başrol melissa george iken liam hemsworth, michael dorman, rachel carpani, emma lung ve henry nixon başrole eşlik eder.

jess isimli başrolümüz, tommy adındaki engelli oğluyla birlikte yaşamaktadır. pek kolay bir hayatı yoktur ancak arkadaşlarıyla birlikte çıkacağı bir tekne gezisi onun zor günleri için kendisine iyi gelecektir. victor, greg, sally, downey ve heather'ın bulunduğu arkadaş grubuyla birlikte denize açılırlar. ancak aralarından victor, jess'de bir gariplik olduğunu sezer. tabii ki jess ile diğerlerine kıyasla daha yakın olan greg bu durumu umursamaz. tekne gezintilerine sakince devam ettikleri sırada, birden bire rüzgârın kesildiğini fark ederler. motoru da durdurdukları için tekne denizin ortasında öylece kalır. ancak ileriden gelen gri bulutlar bir fırtınanın habercisidir. tam o sırada telsizden bir çağrı alırlar. bu çağrı,bir kadın tarafından istenilen yardım çağrısıdır. ancak ses kesildiği için bir şey anlaşılmamıştır. zaten bu arkadaş grubu yaşanan fırtına ile birlikte bunu düşüncek değildir.

fırtına, gemiyi alabora etmiştir ve heather hariç tüm arkadaş grubu öylece ortalıkta kalmıştır. tam o anda, ileriden yardımlarına yetişen büyük bir gemi yaklaşır. yardım istediklerini belirterek gemiye girerler ancak içeride kimse yoktur. bir süre öylece bakınırlar. aynı zamanda heather'ın da burada olabileceğini düşünürler fakat heather'ı bırak, tek bir insan bile görünmez. tüm bunların tuhaf olduğunun farkında olan aslında jess'dir. buraya daha önce gelmiş gibi hissettiğinden bahseder ama bu greg için mantıklı değildir. tam tartıştıkları sırada bir tablo görürler. bu, sisyphos'un tablosudur.

sisyphos, sonsuza kadar bir kayayı tepeden yuvarlamakla cezalandırılmıştır. bu kayayı tepeye tam çıkaracakken kaya ile birlikte aşağı doğru sürüklenecektir. bu bir döngüdür ve sisyphos'un cezasıdır. bu tablo ve hikâye arkadaş grubunun dikkatini çekse de oyalanmamaları gerektiğini düşünerek yollarına devam ederler. artık olaylar sarpa sarmaktadır. herkes ayrı bir yere ayrılır ve jess gemide birinin olduğunu fark eder. ancak kimseyi bulamadığı gibi arkadaş grubundan victor yara alır, greg öldürülür. tüm gözler jess'e döner çünkü greg ölmeden önce kendisini vuranın jess olduğunu söyler. o andan sonra geriye kalan downey, sally ve jess de peşlerindeki silahlı biri yüzünden kaçmak zorunda kalır. ancak ne sally ne de downey hayatta kalmayı başarabilir.

jess tek başına kaldıktan sonra silahla teknede gezinen kişinin peşinden geldiğini fark eder. onunla bir arbede yaşadıktan sonra kendisini kurtarır ancak bu kişi ölmeden önce jess'e, "eve gitmek için onları öldürmek zorundasın." der. bunun üzerine jess hiçbir şey anlayamaz ama tam o anda, tıpkı biraz önce kendisinin arkadaşlarıyla bu gemiden yardım istediği gibi ileriden gelen arkadaşlarını ve kendisini görür. arkadaşları gemiye bindikten sonra onları uyarmaya çalışır ama kimse ona kulak asmaz. aynı şeyler bir döngü olarak yeniden yaşandığında, jess arkadaşlarını öldürmeye çalışananın kendisi olduğunu anlar. kendini bu durumdan kurtarmak için arkadaşlarını korumaya çalışır ancak yaptığı tek şey döngünün içindeki küçük bölümleri değiştirmektir. yaşanan şeyin sonucu değişmeyeceğini anladıktan sonra, sonuca varmak için arkadaşlarını öldürür. kendisi ile bir arbede yaşayıp denizden atıldıktan sonra kendini evinde bulur. eve girmeden önce içeriden gördüğü manzara, kendisinin çocuğunu azarladığını ve bağırdığı bir andan ibarettir. jess kendini tutamayarak evdeki kendisini öldürür ve oğluyla birlikte evinden kaçar. ancak yolda bir kaza yapar ve öldürdüğü benliğini ve oğlunu yerde ölü halde görürken öylece izler. arkasından bir taksi sürücüsü yaklaşır ve hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini, ama onu istediği yere götürebileceğini söyler. fakat jess hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini anlayamamıştır, tıpkı sisyphos'un kayayı tepeye çıkarmaya çalışması gibi; kendini ve oğlunu kurtarmak adına taksiciyle birlikte sahile, arkadaşlarının planladığı tekne gezintisine katılır.
devamını gör...

hunimi taktım bekliyorum.
devamını gör...

çok iyi yalan söylerim ama yalan söylemem ihtiyaç duymuyorum
devamını gör...

şöyleki dünyaya getirdiğin minik bireylerin sorumluluğunu üstlenmek zorundasın. pes etmek, biraz yıkılayım demek ve dahi sonsuza kadar çocuklarının hayatlarından çıkmak söz konusu değildir. bakacaksın, büyüteceksin, eğiteceksin o çocuğu/çocukları. kimsenin hayatını bozuk psikolojin veya tükenen umutların yüzünden mahfedemezsin. çocuğunu komşuya bırakıp intihar edenlerin haberlerini okudu bu gözler. her şeye bir çözüm bulunur illaki. çocuklarınıza yapabileceğiniz en büyük kötülüktür bu. yapmayın. bencil olmayın.

- bir ebeveyn beyanı.
devamını gör...

yeni kitap ve mana verme çabasında bir adet ben
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

*2004 şubat’ında piyasaya çıkmış savaş* filmi. malum her savaş aynı zamanda bir dramdır da aslında.

filmin başrolünde tom cruise oynuyor. ona japon oyuncu ken watanabe ve shin koyamada eşlik etmiş. iyi ki de etmiş. bu sayede harika bir film çıkmış ortaya.

filmi hiç izlemediysem 50 defa izlemişimdir. ilk izlediğimde, kimliğimi bırakarak kiraladığım orjinal* film cdsinden izlemiştim. nasılsa haftasonu bende diye üç dört defa izlemiştim.*

daha sonra defalarca izleyerek japon disiplini ve azmini takdir ettim. japonların eskiyi ve yeniyi bir arada tutmalarını hep hayranlıkla karşılamışımdır. günümüzde bu kadar modern ve gelişmiş bir toplum yaratmak sadece çalışmayla olmaz.

sadece çalışmak bir şeyler inşa etmenizi sağlar ama temeliniz sağlam değilse inşa ettiğinizin ömrü de uzun olmaz. onun için, geçmişin ışığında geleceğin peşinden koşmak gerekir. *

sadece koşmak da yetmez. yeni değerler var ederken bir diğer yandan varolan değerlerin korunması ve muhafazası da çok önemli. bir değeri var ederken mevcut değerleri örselemeden devam ettirmek gerek çünkü.

filmde mevcut değerlerin varlığı ve kıymeti vurgulanır, eski ile yeninin birlikte de güzel yaşayabileceği savunulur. hem savunulan mevcut değerler öyle üstün körü inanılmış dogmalara veya kulaktan dolma duyumlara dayanmaz.

öylesine güzel, sürükleyici bir anlatım ve akış yakalanmış ki geleneksel değerlerin mükemmelliği ve doğanın samuraylık geleneğiyle kusursuz uyumu izleyiciyi filme hayran bırakır.

her izlediğimde apayrı bir keyif ve tad alarak izler yeni bir detay farkederim.

neyse filmin içeriğine girmeden pazarınızı güzelleştirecek bir film önerimin sonuna geldim. iyi seyirler dilerim.

beyazperde.com dan konusunu alıntılayarak tanımıma son vereyim.


amerikan ordusunda, ukala ve aynı zamanda da kıdemli bir kaptan olarak bilinen nathan algren, 1870’lerde japonya’dan bir teklif ve davet alır. kendisinden, japon imparatorluğu’nun ilk ordusuna askeri eğitim vermesi talep edilmektedir. her ne kadar modern savaş yöntemleri açısından gelişim gösterseler de samuray kültürü de hem devam etmekte hem de önemsenmektedir. ancak algren, başına gelen bir kaza sonucu, samurayların lideri tarafından kurtarıldığı vakit, esas samuray kültürüyle tanışır ve bundan ziyadesi ile etkilenir. bir samuray savaşçısı gibi hareket etmeyi öğrenmesi onu son derece önemli bir kararın eşiğine taşıyacaktır. başrolde tom cruise’un oluşu filme ekstra bir cazibe katıyor.
devamını gör...

her satırının altı çizilmesi gereken alfred adler 'in kitabıdır.

adının yetersizliğine ilişkin önyargı ve buna bağlı olarak erkeğin kendini beğenmişliği, her iki cinsiyet arasındaki uyumu sürekli bozarak inanılmayacak bir gerilimin doğmasına yol açar; ilgili gerilim, özellikle sevgi ilişkilerine de nüfuz ederek tüm mutluluk olanaklarını aralıksız tehdit altında tutar, hatta çok kez yok eder. tüm aşk yaşamımızı zehirleyerek kurutup bir yangın yerine çevirir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2021 en komik doğa fotoğrafları bla bla bla bişi yarışmasında yer alan fotoğraflardan. siteyi hatırlamıyorum, tek bildiğim "lan bu yoldaş'a benziyor" deyip galeriye atmam.*
devamını gör...

astrolojik ilişki türüdür. milletin fezada koloniler kurmaya hazırlandığı, nanoteknolojinin tavanına vurduğu, akıllı robotlar falan yaptığı şu asırda, bundan 7-8 milenyum evvel zigguratların tepesine çıkıp çıplak gözle gördüğü takımyıldızları tasnif eden insanların ortaya attığı ilkel ve çağdışı bir sistemden bu kadar medet ummanın mantığı nerededir biri anlatsın bana lütfen. saçma salak burç kitaplarını ciddiye alana kadar oturun da burç murç karştırmadan kadın erkek ilişkilerini biimsel metotlarla analiz eden ciddi kitapları, makaleleri okumak bence çok daha mantıklı bir iştir.
devamını gör...

okurken içim biraz burkuldu açık olmam gerekirse gereksiz salak saçma tiplemelere girip insanların fiziksel görünüşlerini yermeye çalışan insanlara karşı aşırı kin tutan yapım vardır. insanların elinde olan veya olmayan durumlarından size ne ? istediği gibi yaşayabilir özgürce yiyebilir özgürce giyebilir ve dahası. kimseyi ilgilendirmez o insanın kilosu sana dert olamaz. olacaksa o kişiye dert olur o kilolar kalkıp kimseye dert olamaz. sevgili yazarcım kalbinin güzelliğine sağlık kendini ifade edişin duygularını bu denli güzel şekilde dile getirmen zaten ne kadar naif bir insan olduğunu belli etmektesin. ve size gelince çirkef, ruhu dışkıya boğulmuş tipler; umarım empati yeteneği kazanır egolarınızdan uzaklaşıp bencilliğinizi en aza indirgeyerek hayatınıza devam edersiniz. sizin sorunlarınız nasıl başka insanlara dert olmuyorsa, başka insanların kiloları size dert olmasın.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim