yazar: seray şahiner
yayın yılı: 2016
yazarın birgün ve ot yayınlarında yazdığı köşe yazılarından derleme kitabıdır. eserinde ülkenin siyasi gündemine, gençlerin yaşamlarından kesitlere, metaforlarına, güncel yaşamla ilgili görüşlerine ve değerlendirmeleri gibi konulara -siyasi görüşünü de katarak- yer vermiştir.
yayın yılı: 2016
yazarın birgün ve ot yayınlarında yazdığı köşe yazılarından derleme kitabıdır. eserinde ülkenin siyasi gündemine, gençlerin yaşamlarından kesitlere, metaforlarına, güncel yaşamla ilgili görüşlerine ve değerlendirmeleri gibi konulara -siyasi görüşünü de katarak- yer vermiştir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 19.06.2021 17:35 tarihinde açılmıştır.
1.
bir seray şahiner kitabıdır.
hayatımız video paylaşım sitelerine benzemeye başladığından beri en çok ihtiyaç duyduğumuz şey bir “reklamı atla” butonu oldu ister istemez.
bütün etkinliklerimiz, ister günlük rutinimize dahil olsa isterse özel bir kutlama olsun paylaşılmak üzere özenle hazırlanan bir videoya dönüşmeye yazgılı. herkes acele için de anın büyüsünü bozmak pahasına paylaşımını yapmak arzusunda.
olay sadece paylaşım yapmakla kalsa bir yere kadar tahammül edilebilir belki ama tabii ki öyle değil, o kadarla kalmamız mümkün değil. günlük hayatımızı da sanki her şey kayda alınıyormuş gibi yaşamaya başladık. bir nevi truman burbank sendromuna balıklama dalma hevesindeyiz.
sürekli bir izlenme korkusu ve zevkiyle hayatımızı yalıydı oluşumuz da yeterli değil elbette bizim için, bir de karşımızdaki insanların da hatıralık videolar olduğunu düşünmeye başladık. bize her ne anlatıyor olurlarsa olsunlar reklamı atla butonunu çıkmasını bekler gibi bekliyoruz konuşmalarını dinlemek yerine. reklamlar sona erince de kendi videomuzu paylaşmak için en uygun anı yakalıyoruz.
tüm bunlarla birlikte öyle bir hayat yaşamaya başladık, öyle iletişimsizlikler içinde debelenmelere durduk ki hayatımızın reklamı atla butonu aniden çıkacak ve biz o butona basıp gerçek hayatı yaşamaya başlayacakmışız gibi bir duygu yaşıyoruz dilimizin altında morpheus’un hapıyla.
seray şahiner kitabında benim anlattıklarımı anlatmamış olabilir belki, belki de benim yukarıda yazdıklarımın onu yazdıkları ile hiçbir ilgisi yoktur ama o da kendi derlediği hikayeleri, kendi şikayetlerini, kendi isyanlarını anlatmış.
reklamı atlayın ve okuyun.
hayatımız video paylaşım sitelerine benzemeye başladığından beri en çok ihtiyaç duyduğumuz şey bir “reklamı atla” butonu oldu ister istemez.
bütün etkinliklerimiz, ister günlük rutinimize dahil olsa isterse özel bir kutlama olsun paylaşılmak üzere özenle hazırlanan bir videoya dönüşmeye yazgılı. herkes acele için de anın büyüsünü bozmak pahasına paylaşımını yapmak arzusunda.
olay sadece paylaşım yapmakla kalsa bir yere kadar tahammül edilebilir belki ama tabii ki öyle değil, o kadarla kalmamız mümkün değil. günlük hayatımızı da sanki her şey kayda alınıyormuş gibi yaşamaya başladık. bir nevi truman burbank sendromuna balıklama dalma hevesindeyiz.
sürekli bir izlenme korkusu ve zevkiyle hayatımızı yalıydı oluşumuz da yeterli değil elbette bizim için, bir de karşımızdaki insanların da hatıralık videolar olduğunu düşünmeye başladık. bize her ne anlatıyor olurlarsa olsunlar reklamı atla butonunu çıkmasını bekler gibi bekliyoruz konuşmalarını dinlemek yerine. reklamlar sona erince de kendi videomuzu paylaşmak için en uygun anı yakalıyoruz.
tüm bunlarla birlikte öyle bir hayat yaşamaya başladık, öyle iletişimsizlikler içinde debelenmelere durduk ki hayatımızın reklamı atla butonu aniden çıkacak ve biz o butona basıp gerçek hayatı yaşamaya başlayacakmışız gibi bir duygu yaşıyoruz dilimizin altında morpheus’un hapıyla.
seray şahiner kitabında benim anlattıklarımı anlatmamış olabilir belki, belki de benim yukarıda yazdıklarımın onu yazdıkları ile hiçbir ilgisi yoktur ama o da kendi derlediği hikayeleri, kendi şikayetlerini, kendi isyanlarını anlatmış.
reklamı atlayın ve okuyun.
devamını gör...