türkler, yıllar boyunca orta asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında yaşamışlar. at sırtında koca bir coğrafyayı ellerinin altında tutmuşlar senelerce. göçebe hayatı yaşamışlar tabi, güneş nereden daha sıcak geliyorsa toplamışlar hayvan sürülerini, oraya yol almışlar.

sürekli hareket halinde olmaları, at üstünden inmemeleri, avcı olmaları, hayvancılık ile uğraşmaları gibi nedenlerle de asker bir toplum olarak gelişmişler. bir de bitmek bilmeyen üreme arzuları ‘’komşu kızı’’ sevdası doğurmuş kalplerinin en derin yerinde. çapkın reis oğulları uslu durmamış, bir çin prenseslerine, bir arap şıh kızlarına göz dikmişler. yakışıklıydılar ki, tuttuklarını da koparmışlar hakikaten. tabi işin ülkeler arası rekabet tarafı da var. misal büyük hun devleti’nin yıkılma sebeplerinden biri de, yaklaşık bir buçuk metre boyunda, gözleri bile tam açılmayan, minicik bir çin prensesiydi. bizimkiler oradan kız almışlar, o kız yanında elçilikleri de getirmiş falan, sonra gelsin komplolar teoriler, yalan rüzgarları ve aşk-ı memnular… fitne fesat sokmuşlar baba-oğul, hakan-kağan arasına. gitmiş canım hun devleti.

bakmışlar olacak gibi değil, artık yaşanmıyor asya mevkiinde, yine toplanıp binmişler atlarına, çekmişler önlerine hayvan sürülerini, geze geze avrupa’ya doğru yaklaşmışlar. yolculuk esnasında bitap düşen, aç kalan ve hastalananlar bindikleri atları kesip, kanın aktığı yere yerleşmişler. şimdiki özbekistan, türkmenistan falan atlarını kesip oraya yerleşenler tarafından kurulmuş yani.

bir kısmı da yılmamış, atlarını sürmeye devam etmişler ki, biraz ötede karadeniz’e rastlamışlar. bir sağa bakmışlar bir sola, bir kısım sağ iyidir demiş obasını da takmış peşine çekmiş gitmiş. bir kısım da biz solcuyuz diyip sola meyletmişler ki, anadolu’ya gelen kısım da bunlar oluyor. sağdan gidenler, rusya’yı aşarak avrupa hun devleti’ni kurmuşlar. bayağı da güçlenmişler hani, bir vakit roma’ya kadar gidip, atın üstünde tavla bile oynamışlar. sonra canları sıkılmış, dönmüşler geri. zamanla da asimile olup karışmışlar avrupalıların arasına…

diğer kısımsa, yani solu seçip anadolu’ya girenler, pek hoş karşılanmamış önce. türlü türlü zırhların içinde, başları püsküllü adamlar ‘’höyt’’ etmeye kalkmışlar ama bizimkiler pek dinlememiş, vatandaşı dağıtıp burayı sevdik biz, bizim olsun demişler. o gün bugündür, bizans’ından yunan’ına kadar bizden çekmiş adamlar.

yalnız, ilerleyen zamanlarda büyük bir problem olmuş. beylikler, selçuklular falan derken bizim asil yapımız ve kimyamız, at gibi kaslı vücutlarımız osmanlı devletiyle birlikte bodur ve şişman bir hal almaya başlamış. resimlere bakın, zaman zaman övündüğümüz yeniçeriler bile göbekli göbekli adamlar. artık kimlerle çiftleşmeye başladıysak, üç kıtaya hükmeden türkler, tipsiz olmuşlar. hatta şaşı çıkan yıldırım bayezit ile, aksak timur olarak bilinen zat arasında savaş sonrası şöyle bir muhabbet dönmüştür. aksak timur, bizim şaşıya dönerek;

‘’görüyor musun - ki şüpheliyim, koskoca dünya bir topalla bir şaşıya kaldı.’’ demiş.

öyle de dillere destan, yanlış üreme tercihlerinden dolayı tuhaf tuhaf bünyeler doğurmuşuz. ama yine de ‘’komşu kızı’’ aşkından vazgeçmemişiz. rus ordusunu tam denize dökecekken bile, bizim komutanın çadırına rus dilberler gönderilmiş, hatunlar kendilerini feda etmişler yurtları için. yine de fayda etmemiş, tohum eski tohum değil çünkü.

günümüzdeyse sırasıyla bizim arap dünyasına, arap dünyasının avrupa’ya, sonra avrupa’nın yine bize, bizim amerika’ya, sonra hepsinin bize sokmaya çalışmasıyla böyle üremekten korkan ama usulünce sevişmeye düşkün, artık fiziği değil de işlevselliği arayan bir tür olarak, bir türk dünyaya bedel başlığı altında çoğalmaya devam ediyoruz.

kazamız mübarek olsun.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sevişen türkler ve üreme politikası" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim