öne çıkanlar | diğer yorumlar

italyan yazar franco ferrucci ‘nin türkçe’ye çevrilmiş tek kitabı. yanlış hatırlamıyorsam toplam 9 adet kitabı var; bu kitap da onlardan biri. ayrıntı yayınları’ndan, elif özsayar çevirisiyle toplam 319 sayfalık bir eser.

öncelikle farklılıkları sever misiniz? alıştığınız türlerden , başka bir bakış açısına yelken açmak ister misiniz? cevaplarınız evet ise, bu kitap size çok farklı bir bakış açısını kazandıracak. tamamen özgün ve alışılmışın dışında ve kesinlikle cesur bir kitap.

kitabın konusu aslında isminde saklı. tanrı’nın dilinden evrenin oluşumundan bu zamanlara kadar olan tüm aşamaları gözler önüne seriyor.

kitap tanrı’nın doğuşuyla başlıyor. daha bir bebek iken, oluşan evrende emekleyerek gezerken, kendine kalacak bir yer arıyor. bir kaç gezegen gezdikten sonra, dünya ile karşılaşıyor. dünyanın iklimini de ortamını da seviyor. sonrası ise yaratılış evresi başlıyor. aklındaki düşünceler, hayaller , korkular gerçek oluyor ve farklı türde canlılar ortaya çıkıyor. ama yalnız hissediyor kendini, bu yüzden yalnızlığını farklı türde canlılarla gidermeye çalışıyor. sonrasında dünyadan bir süre ayrılıyor ve döndüğünde, dünyanın kendi kendine dönüşüme girdiğini , yani evrimleştiğini farkediyor. insan ile bu dönemde karşılaşıyor.

sonrasında peygamberlerden , filozoflara, mozart’tan, mussolini’ye, ünlü şairlerden einstein’a kadar insana kendini anlatmaya daha doğrusu kendisini anlamlandırmaya çalışıyor. insanlar kendi günahları için üzülürken, aslında dünyayı kusurlu yarattığı için kendini suçluyor tanrı.

şeytan ile karşılaşmaları da bu devrede oluyor. o bölüm gerçekten çok ilginç ve akılda kalıcıydı. ‘ben senden sonra geldim dünyaya ama insanları senden daha iyi tanıyorum. ben insanların içlerinde doğdum , beni insanlar yarattı. içlerinde oluşan kötülüğü anlamdıracak bir şeye ihtiyaçları vardı; buradan da ben doğdum’ diyor şeytan. kelimesi kelimesine böyle değil tabi, sayfalarca oluşan konuşmaların özeti bu sadece.

insanların nereden geldikleri ve nereye gidiyor olduklarının merakıyla ve karşı konulmaz istekleriyle tanrıyı farklı şekilde anlamlandırması anlatılıyor aslında. tanrı da nasıl meydana geldiğini bilmiyor , onda da o merak var. sadece evrenin kendisinden olduğunu ve kendi ölümüyle evrenin öleceğinin farkında. insanlara kendini anlatmaya ve dünyada düzen oluşturmaya çalışıyor ama maalesef insanlar onu anlamıyor.

tarih boyunca bir çok şairin, filozofun ve farklı bir çok kişinin hayatından minik kesitler sunuyor. hatta içinde moby dick bile var diyeyim de heyecan artsın.

ben gerçekten severek okudum. farklı türlere ve farklı bakış açılarına her zaman hayranlık duydum. umarım , bu tanımdan sonra okursanız, siz de aynı heyecanı alırsınız.
devamını gör...
''tanrı dediğin böyle olur arkadaş!'' diyebileceğiniz bir kitaptır. bir kere ben yarattım, ben yaptım, her şey benden mütevellit, herkes hizaya girecek, insan haddini hududunu bilecek vesaire gibi dikte edici yanlarını görmüyorsunuz tanrının. haza istanbul beyefendisi bir tanrı tasvir etmiş yazar. alçak gönüllülüğü ise taktire şayan. ejderha mızrağındaki fizban, ölüm kapısı serisindeki zifnab karakterleri gibi unutkan biraz. yani tanrı olduğunu unutuyor diyebilirsiniz. bu da aslında onun tamamen kibirden uzak bir yaratıcı olmasıyla alakalı. yani insan ilişkilerine o kadar özen gösteriyor ki, içindeki tanrıyı ancak zaman zaman hatırlayabiliyor. elbette tanrısal gücünü kullandığı ya da gösterdiği noktalar var ama bunlar zaten gerekli durumlar. aynı zamanda özeleştiri mevhumu çok gelişmiş. bazı yaptıkları üzerine ciddi ciddi keşke yapmasaydım, bak bu yanlıştı falan diye konuşuyor ki vay arkadaş diyorsun işte aradığımız özgüven. zaman zaman melankolik oluyor. karanliktakimum'un dile getirdiği gibi hayıflanıyor resmen. o sırada ciddi ciddi moral verip kendisine destek olmak istiyorsunuz.

iletişime geçtiği bazı isimlerden bahsedilmiş. dante ve herakleitos'u da bunlara eklemek lazım* şeytan bölümüyle ilgili de onu kimse anlamaz, anlamlandıramaz ve tanımakta zorlanırken şeytanla olan diyalogları onun hem anlaşılma hem de anlamlandırma isteğine en doyurucu yanıtları barındırıyor. bir nevi iğneyi kendine batır diyor şeytan abi tanrı babaya. kurgusal anlamda cidden özgün bir eser. keyiflenebileceğiniz okurken gülümseyebileceğiniz, onu bunu bırak tanrı sendromuna kapılmadan empati kurabileceğiniz bir karakter yaratılmış. yazım dili akıcı. yalnız isa ile arasındaki diyalogda, isa peygamber gözüme küçük emrah gibi gözüktü ki o betimleme normalde dramatik olması gereken bir betimleme. o noktada sorun kesin bendedir diye düşünüyorum *

hülasa; fantastik, mitolojik bir kurgu diyebiliriz. samimi geliyor insana. bir başyapıt olmasa dahi keyifli anlar vaat ediyor. ha şu şerhi de düşeyim bu konulara dair katı yargılarınız varsa kitabın kapağını falan açmayın sinir hastası falan olursunuz maazallah.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tanrı’nın ağzından evrenin hikayesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim