1.
günümüzde tartışılmakta olan kanal istanbul mevzuunun açıklık kazanması için hakkında bilgi sahibi olunması gereken mefhumdur.
türk boğazları, jeopolitik konumundan mütevellit târih boyunca kesintisiz olarak önem arz etmiş olan türkiye coğrafyasının en kritik noktasını teşkil etmiştir. bu bölge, tab’an kıtalararası bir geçiş olup, boğazları ele alan ilk antlaşma 1841 londra konferansı’ndan
çıkmıştır. 1841’deki bu antlaşmaya kadar osmanlı devleti tarafından bazı ülkelere belli
serbestiler tanınmış ve bir yasaya tâbi olmaksızın keyfî kararlar alınmıştır. 1841 sözleşmesi ile
boğazlar, barış zamanlarında savaş gemilerine kapatılmıştır. osmanlı devleti’ne savaşa
girmesi durumunda bu konuda inisiyatif alma hakkı verilmiştir. nitekim; osmanlı devleti,
kırım harbi esnasında bu hakkı rus imparatorluğu aleyhine kullanmıştır. kırım harbi,
osmanlı, ingiltere ve fransa lehine sonuçlanınca 1856 yılında paris barış antlaşması yapılmış
ve boğazlar meselesi bu konferansta da ele alınmıştır. 1841’deki antlaşma burada da tecdid
edilmiş olup, karadeniz askersiz bölge olarak belirlenmiştir. 1871 londra konferansı’nda ise
yine osmanlı devleti’nin inisiyatif alma hakkı tasdik edilmiştir. 1923’teki 2. lozan
konferansı’na kadar bu antlaşmanın hükümleri esas alınmıştır.
mütâreke döneminde geçerli olan hükümler, mondros’ta imzalanmış olan ateşkesin
esaslarıdır. boğazlar, itilâf devletleri’ne tamamen açılmış, karadeniz’deki istihkamların işgali
hukuken onaylanmıştır. tüm bu gelişmelerin vuku bulduğu yıllarda anadolu’da istanbul
hükûmetine paralel bir yapı doğmuş ve bir millî mücadele başlatmıştır. bu mücadelenin
başarılı olması sonucunda itilâf devletleri, bu yeni hükûmeti muhatap almışlar ve 1923 yılında
lozan barış konferansı’nı toplamışlardır. bu konferans; yeni türk devletinin sosyal, siyâsi,
iktisâdi ve saire sorunlarını çözümlemesi bakımından târihi bir konferanstır. ancak boğazlar
mevzuu üzerinde taraflar bir mutabakata varamamışlar ve muvakkaten bir yol bulmuşlardır.
bu yol, bir uluslararası boğazlar komisyonunun kurulması ve boğazlar sözleşmesi’nin
imzalanması olmuştur. 1923 ile 1936 seneleri arasında boğazlar sözleşmesi geçerli olarak
kalmıştır. bu sözleşmeye göre; boğazlar silahsızlandırılmış bölgedir. bu antlaşma uzun ömürlü
olmamış ve 1936 senesinde türkiye cumhuriyeti’nin de talebi üzerine isviçre’nin montrö
kentinde bir konferans daha yapılmış ve bu bölgelerin kontrolü tamamen türkiye’ye
geçmiştir. montrö boğazlar sözleşmesi, ticâri gemilere neredeyse tam bir serbesti sağlar.
türkiye cumhuriyeti, boğazlar üzerinde tam bir hâkimiyet sağlamış olsa da ticâri gemilerin
geçiş hakkını elinden alamaz ve keyfî uygulamalarda bulunamaz.
türk boğazları, jeopolitik konumundan mütevellit târih boyunca kesintisiz olarak önem arz etmiş olan türkiye coğrafyasının en kritik noktasını teşkil etmiştir. bu bölge, tab’an kıtalararası bir geçiş olup, boğazları ele alan ilk antlaşma 1841 londra konferansı’ndan
çıkmıştır. 1841’deki bu antlaşmaya kadar osmanlı devleti tarafından bazı ülkelere belli
serbestiler tanınmış ve bir yasaya tâbi olmaksızın keyfî kararlar alınmıştır. 1841 sözleşmesi ile
boğazlar, barış zamanlarında savaş gemilerine kapatılmıştır. osmanlı devleti’ne savaşa
girmesi durumunda bu konuda inisiyatif alma hakkı verilmiştir. nitekim; osmanlı devleti,
kırım harbi esnasında bu hakkı rus imparatorluğu aleyhine kullanmıştır. kırım harbi,
osmanlı, ingiltere ve fransa lehine sonuçlanınca 1856 yılında paris barış antlaşması yapılmış
ve boğazlar meselesi bu konferansta da ele alınmıştır. 1841’deki antlaşma burada da tecdid
edilmiş olup, karadeniz askersiz bölge olarak belirlenmiştir. 1871 londra konferansı’nda ise
yine osmanlı devleti’nin inisiyatif alma hakkı tasdik edilmiştir. 1923’teki 2. lozan
konferansı’na kadar bu antlaşmanın hükümleri esas alınmıştır.
mütâreke döneminde geçerli olan hükümler, mondros’ta imzalanmış olan ateşkesin
esaslarıdır. boğazlar, itilâf devletleri’ne tamamen açılmış, karadeniz’deki istihkamların işgali
hukuken onaylanmıştır. tüm bu gelişmelerin vuku bulduğu yıllarda anadolu’da istanbul
hükûmetine paralel bir yapı doğmuş ve bir millî mücadele başlatmıştır. bu mücadelenin
başarılı olması sonucunda itilâf devletleri, bu yeni hükûmeti muhatap almışlar ve 1923 yılında
lozan barış konferansı’nı toplamışlardır. bu konferans; yeni türk devletinin sosyal, siyâsi,
iktisâdi ve saire sorunlarını çözümlemesi bakımından târihi bir konferanstır. ancak boğazlar
mevzuu üzerinde taraflar bir mutabakata varamamışlar ve muvakkaten bir yol bulmuşlardır.
bu yol, bir uluslararası boğazlar komisyonunun kurulması ve boğazlar sözleşmesi’nin
imzalanması olmuştur. 1923 ile 1936 seneleri arasında boğazlar sözleşmesi geçerli olarak
kalmıştır. bu sözleşmeye göre; boğazlar silahsızlandırılmış bölgedir. bu antlaşma uzun ömürlü
olmamış ve 1936 senesinde türkiye cumhuriyeti’nin de talebi üzerine isviçre’nin montrö
kentinde bir konferans daha yapılmış ve bu bölgelerin kontrolü tamamen türkiye’ye
geçmiştir. montrö boğazlar sözleşmesi, ticâri gemilere neredeyse tam bir serbesti sağlar.
türkiye cumhuriyeti, boğazlar üzerinde tam bir hâkimiyet sağlamış olsa da ticâri gemilerin
geçiş hakkını elinden alamaz ve keyfî uygulamalarda bulunamaz.
devamını gör...