yazar: bilge karasu
yayım yılı: 1970
sait faik hikâye armağanı'nı kazanan eser ''uzun sürmüş bir günün akşamı" [alt başlıklar: ada, tepe] ve "dutlar'' adlı iki bölümden oluşmaktadır. ilk bölümde, ülkede zoraki olarak bazı sistemlerin değiştirilip yasaklanmasıyla birlikte bir keşişin yıllarca sürdürdüğü alışkanlık ve inancını bırakması istenir. keşiş çözümü kaçmakta bulur. ikinci bölümde ise bizans'taki baskı ortamı dile getirilmektedir.
yayım yılı: 1970
sait faik hikâye armağanı'nı kazanan eser ''uzun sürmüş bir günün akşamı" [alt başlıklar: ada, tepe] ve "dutlar'' adlı iki bölümden oluşmaktadır. ilk bölümde, ülkede zoraki olarak bazı sistemlerin değiştirilip yasaklanmasıyla birlikte bir keşişin yıllarca sürdürdüğü alışkanlık ve inancını bırakması istenir. keşiş çözümü kaçmakta bulur. ikinci bölümde ise bizans'taki baskı ortamı dile getirilmektedir.
- sait faik hikâye armağanı (1971).
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "darksideofthemoon" tarafından 13.06.2022 09:05 tarihinde açılmıştır.
1.
bir bilge karasu kitabı. 3 öyküden oluşuyor. ada, tepe, dutlar. yazarın inanılmaz bir dili var. adeta şiir gibi. dili kullanış şekli açısından benzersiz bir türk yazar. kitabı okumak benim için hem çok zor hem de çok keyifli idi. ilk iki öykü birbiriyle bağlantılı. andronikos ve ioakim isimli iki keşişin var olma ve anlam arayışlarını konu ediniyor. aynı zamanda kahramanlık kavramına farklı bakış açıları ve inanışlar üzerinden değerlendirmeler getiriyor. arkadaşlık, yalnızlık, inançlar konuları üzerinden giderek bir anlam arayışı hikayesi çıkarıyor yazar.
benim çok sevdiğim çok büyük yazarların çok büyük eserlerinde olduğu gibi bu kitapta da varoluşçu felsefe ve varoluşçuluk izleri her sayfada var. bayılıyorum böyle kitaplara.
inanılmz psikolojik ve felsefik ve sosyolojik tahlillerle, analojilerle ve metaforlarla dolu. bu açıdan biraz okuması zor tabi. ama ben bunlarla uğraşamam diyorsanız da düz okuyup geçin bir dil şöleni ile karşı karşıya kalacaksınız.
üçüncü öykü dutlar. ben tam olarak neden bu kitapta olduğunu anlayamadım. daha profesyonel okuyucular mutlaka daha farklı bir yorum katacaklardır.
kitap benim için tekrar okunması gerekenler listesine girdi bile. mutlaka ikinci ve sonraki okuyuşlarımızda çok daha farklı noktaları görebileceğimiz bir kitap. öyle ki bilge karasu'yu okumak diye sempozyumlar düzenlenmiş farklı disiplinlerden onlarca kişi kendi uzmanlık alanlarına göre bilge karasu kitaplarını değerlendirmiş hatta bir de bu sempozyumlarda konuşulanlardan derlenmiş kitap da mevcut.
benim çok sevdiğim çok büyük yazarların çok büyük eserlerinde olduğu gibi bu kitapta da varoluşçu felsefe ve varoluşçuluk izleri her sayfada var. bayılıyorum böyle kitaplara.
inanılmz psikolojik ve felsefik ve sosyolojik tahlillerle, analojilerle ve metaforlarla dolu. bu açıdan biraz okuması zor tabi. ama ben bunlarla uğraşamam diyorsanız da düz okuyup geçin bir dil şöleni ile karşı karşıya kalacaksınız.
üçüncü öykü dutlar. ben tam olarak neden bu kitapta olduğunu anlayamadım. daha profesyonel okuyucular mutlaka daha farklı bir yorum katacaklardır.
kitap benim için tekrar okunması gerekenler listesine girdi bile. mutlaka ikinci ve sonraki okuyuşlarımızda çok daha farklı noktaları görebileceğimiz bir kitap. öyle ki bilge karasu'yu okumak diye sempozyumlar düzenlenmiş farklı disiplinlerden onlarca kişi kendi uzmanlık alanlarına göre bilge karasu kitaplarını değerlendirmiş hatta bir de bu sempozyumlarda konuşulanlardan derlenmiş kitap da mevcut.
devamını gör...
2.
bir bilge karasu kitabıdır.
öykü kitaplarını her zaman çok severim. iyi yazılmış bir öykü kitabı benim için onlarca cilt romana değerdir. bu da işte o onlarca romana değen öykü kitaplarından biri.
bilge karasu okumak her zaman büyük keyif. çünkü bilge karasu cümleleri kurulurken içlerine konan melodi sayesinde kendini şiir dizesi sanan ve bizi de buna inandıran cümlelerdir.
ama bilge karasu okumak gerçekten zordur. bu şiirli cümleler içerdikleri anlam yükü ve etrafa saçtıkları mızrak gibi metaforlarla insanın zihnini allak bullak edebilir.
uzun sürmüş bir günün akşamında bu kitabı elinize aldığınız zaman tamamen değiştirilen bir inanç sistemi içinde yolunu bulmaya çalışan keşişler karşılayacak sizi. yeni bir dünyaya eski fikirleri ile uyum sağlamak için büyük çaba sarf etmesi gereken keşişler kahramanlık duygusunu, inancı yeniden düşünmek zorunda kalacak.
ağır ağır okudum bu kitabı, zihnimi zorlayarak kitap bittiği zaman uzun sürmüş bir günün akşamında artık dinlenmeyi hak etmiş bir madenci gibi hissettim kendimi, yorgun ama huzurlu ve bir o kadar da düşünceli.
öykü kitaplarını her zaman çok severim. iyi yazılmış bir öykü kitabı benim için onlarca cilt romana değerdir. bu da işte o onlarca romana değen öykü kitaplarından biri.
bilge karasu okumak her zaman büyük keyif. çünkü bilge karasu cümleleri kurulurken içlerine konan melodi sayesinde kendini şiir dizesi sanan ve bizi de buna inandıran cümlelerdir.
ama bilge karasu okumak gerçekten zordur. bu şiirli cümleler içerdikleri anlam yükü ve etrafa saçtıkları mızrak gibi metaforlarla insanın zihnini allak bullak edebilir.
uzun sürmüş bir günün akşamında bu kitabı elinize aldığınız zaman tamamen değiştirilen bir inanç sistemi içinde yolunu bulmaya çalışan keşişler karşılayacak sizi. yeni bir dünyaya eski fikirleri ile uyum sağlamak için büyük çaba sarf etmesi gereken keşişler kahramanlık duygusunu, inancı yeniden düşünmek zorunda kalacak.
ağır ağır okudum bu kitabı, zihnimi zorlayarak kitap bittiği zaman uzun sürmüş bir günün akşamında artık dinlenmeyi hak etmiş bir madenci gibi hissettim kendimi, yorgun ama huzurlu ve bir o kadar da düşünceli.
devamını gör...
3.
bilge karasu benim için müthiş bir yazar. şimdiye kadar okuduğum her kitabını çok sevdim. bu öykü kitabında ise anlattığı şey insan üzerindeki baskı. devletin, dinin, toplumun baskısı. yazar yine dili o kadar iyi kullanmış ki okudukça üstümde baskı hissettim. kitap üç öyküden oluşuyor.
ilk öykü ada'da manastırdan kaçan bir keşişin adaya sığınması ve burada kendine bir yaşam inşa etmeye çalışırken kaçtığı baskıyı düşünmesi anlatılıyor. ıssız bir adada hayatta kalma çabası ile dinle ilgili yaşadığı değişimleri ve bazı şeylerin bilincine varmasını okuyoruz.
ikinci öykü tepe'de ise adaya kaçan keşişin manastırda kalmaya devam eden bir arkadaşının yaşlılık zamanının öyküsü. o da uzun süren bir günün akşamında hayatının muhasebesini yapıyor. arkadaşına yapılan baskılara kayıtsız kalması için yapılan baskılar ve yıllardır ses çıkarmadığı için vicdanının baskısı. bir iç hesaplaşma öyküsü.
üçüncü öykü dutlar ise yine yıllar sonrasından bambaşka insanlar üzerindeki baskıyı anlatıyor. en kısa öykü buydu ve kısa olmasına rağmen bu da çok güzeldi.
bilge karasu sevenler keyifle okuyacaktır. yazarı merak ediyorum diyenler bence ilk önce göçmüş kediler bahçesini okuyabilirler. öykü sevmem diyenler de kılavuz kitabına göz atabilir.
ilk öykü ada'da manastırdan kaçan bir keşişin adaya sığınması ve burada kendine bir yaşam inşa etmeye çalışırken kaçtığı baskıyı düşünmesi anlatılıyor. ıssız bir adada hayatta kalma çabası ile dinle ilgili yaşadığı değişimleri ve bazı şeylerin bilincine varmasını okuyoruz.
ikinci öykü tepe'de ise adaya kaçan keşişin manastırda kalmaya devam eden bir arkadaşının yaşlılık zamanının öyküsü. o da uzun süren bir günün akşamında hayatının muhasebesini yapıyor. arkadaşına yapılan baskılara kayıtsız kalması için yapılan baskılar ve yıllardır ses çıkarmadığı için vicdanının baskısı. bir iç hesaplaşma öyküsü.
üçüncü öykü dutlar ise yine yıllar sonrasından bambaşka insanlar üzerindeki baskıyı anlatıyor. en kısa öykü buydu ve kısa olmasına rağmen bu da çok güzeldi.
bilge karasu sevenler keyifle okuyacaktır. yazarı merak ediyorum diyenler bence ilk önce göçmüş kediler bahçesini okuyabilirler. öykü sevmem diyenler de kılavuz kitabına göz atabilir.
devamını gör...