vergiyi kim buldu sorunsalı

parayı lidyalılar bulmuş olduğuna göre vergiyi de kesin türkler bulmuştur. hatta verginin vergisini de ilk bulan türklerdir.

üç isimli bir arkadaş bulmuştur.

şöyle olabilir;

avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçişte ilk toplu yerleşimlerin oluşmasına sebep olan şey insanların artı ürünleri belli bir yerde saklama, toplama ihtiyacı hissetmeleriydi. tabii artı ürün demek değiş tokuşun, yani ticaretin de güçlenmesi anlamına geliyor. şimdi tüm ürünlerin belli bir yerde toplandığı, insanların bir araya geldiği bu ortamda ürünlerin, depoların, yerleşimlerin ve insanların güvenliği, korunması meselesi ortaya çıkıyor. bu da tabii henüz devlet diyemesek de ilk yönetim organizasyonlarının, güvenlik birimlerinin oluşmasına sebep oluyor. sevk ve idare, güvenliği sağlama gibi işlere bakanların üretim süreçlerine ayıracak vakitleri doğal olarak olmayacaktır. bu durumda bu işleri yapanlar ürün de yetiştiremeyecekler. bunun yaratacağı sonuç da güvenliğin sağlanması, ilkel köylerin idare edilmesi işlerinin karşılığı olarak bu işleri yapanlara ürünlerden pay verilmesi olacaktır. bu durum zamanla çifti sınıfı ve askeri sınıfın da ortaya çıkmasını sağlamış olabilir. din adamı sınıfı ise sonraki aşamalarda, avcı toplayıcı yaşam tarzının animizm anlayışından tarım toplumu yaşam tarzının bereket, yağmur, tarım ürünü vs temalı ilkel çok tanrılı dinlerinin ortaya çıkmasıyla olmuş olabilir. tabii ortaya çıkan her yönetici sınıf beraberinde yeni üründen paylar da yaratacaktır.

ekleme: tarihteki ilk tapınakların bu bahsettiğim artı ürünlerin saklandığı depolar olduğunu da belirtmek lazım. tapınak mimarisi de bu depolardan izler taşır. misal; zigguratlar, piramitler vs.

vergiyi doğuran olay kamu hizmetlerinin görülmesi için kaynak yaratılması gereğidir. klan reisi klanın devamından sorumlu kişi olarak bu görevi devam ettirmekle bir anlamda kamusal bir hizmet sağlamış oluyor.

(bkz: aslan payı)

valla bulanı bilmiyorum da çok iyi kullananı biliyorum.

recep diye biri bulmuş arkadaşlar öyle duydum.

alex vergison adlı danimarkalı bir muhasebeci.

hüdavergidar... bunu da bilmeyen sözlük yazarıyım demesin.

vergiyi kim buldu bilmem ama verginin vergisinin vergisini recep adında bir arkadaş buldu.

onu kaçıran buldu.

insan bir hizmet almak istediğinde bunun parasını ödüyor. hizmet aldığı özel kişi değil devlet olunca da ücret değil de vergi ödüyor.

sorun verginin konmasında değil. sorun kişinin gelirine göre alınıp alınmamasıyla ilgili.

ben de marketten su alıyorum zengin de. ikimiz de suya 5 lira veriyoruz. bu suyun 1 lirası % 20 kdv.

maaşım 10.000 olsun. ben 2.000 şişe su alıyorum ve zengin adam suyun fabrikasını alacak kadar elde ediyor.

suyun fiyatını gelire göre belirleyemezsin. bu nedenle fabrika sahibinden kurumlar vergisini alamazken vatandaş büfeden su almak zorunda diye ücretliye yaslanıyorsun.

kur korumalı mevduat gibi ürünlerle kur ile faiz arasındaki farkı ödemeyi taahhüt ediyorsun ama bunu da vergiyle yapıyorsun.

zenginden alıp fakire vereceğine fakirden alıp zengin zengin kalsın dersen kimse sana zorunlu olmadıkça vergi de ödemek istemez.

vergi aflarını falan yazmıyorum. vatandaş vergisini yatırınca yani dürüst davranınca aptal konumuna düşüyor.

vergi borcu silinen şirketleri konuşmuyoruz ama 1 defa vergisiz telefon veya tablet verecekler onu bile belli kıstaslara göre verecekler.

ben olsam en pahalı telefonun yarısı kadar bir bütçe belirlerim. 88 000 lira. bunun yarısı kadar 44.000 lira bunun vergisiz hali 20 bin lira.

banka promosyonu gibi adına hesap açıp yatır ve sadece bilgisayar ve telefonda geçerli de. isteyen de üstüne ekleyip ne istiyorsa alsın. eklemeye gücü olmayan da ortalama bir telefon sahibi olur.

mafya sistemi. olsa bi dert. olmasa iki dert.
"ben mafyayım. resmi veya gayrı resmi. fark etmez. ben seni korurum. sıkıntın oldu mu? bana geleceksin . benim payımıda vereceksin."

bombacı mülayim: bundan sonra seni ben koruyacağım.

patron: sahiden beni koruya bilecek misin?

bombacı mülayim: koruyamazsam ölürsün. bu kadar basit.

şehrin işlek bir yerinde bir yemek dükkanı açıyorsunuz. para kazanmaya başlıyorsunuz. bir süre sonra iki tane nesebi gayri sahih geliyor ve sizi koruyacaklarını söylüyorlar. kimden koruyacaksınız diyorsunuz. itten kopuktan diye havlıyorlar. koruma için bir miktar para vermeniz gerektiğini söylüyorlar. vermezseniz bir gün dükkanınız kurşunlanabilir, müşteriniz, çalışanlarınız vurulabilir. o yüzden al takke ver külah bir miktarda anlaşıyorsunuz.
dükkanınızda otururken bir gün dört tane polis gelip oturuyor. yiyor içiyor. kalkarken para vermeye kalkışıyor. parayı alırsanız başınıza neler geleceğini bilerek aman abicim afiyet olsun diyorsunuz.
işte bunlar hep vergi.
devlet bu işi daha organize yapıyor.farkı bu.

bilmiyorum ama ilkel çağlardan itibaren muhtemelen alınan ilk vergi yağma ve haraçtı.
gece zayıf köyleri basan silahlı eşkiyalar , zamanla köylülerle anlaşma yaparak köylülerin canlarına ilişmemek karşılığında belii miktarda ve zamanlarda yiyecek, içecek , hayvan, insan vs almaya başlamış olabilirler bu da ilkel ve acımasız bir ilk vergi sisteminin doğuşu olmuştur.

kimin bulduğunun bir önemi yok. verdiğin verginin sana geri dönüşü, faydası oluyorsa helali hoş olsun ama verdiğin verginin sana bir faydası olmuyorsa hatta zararı oluyorsa o zaman haraçtan bir farkı yok. bana bir faydası olmayacaksa ben neden vergi vereyim o zaman? onun yerine giderim kendi devletimi kurarım param da cebimde kalır.

kim buldu bilmem de, kim kaybetti iyi biliyorum. evet.

vergi, tarihi çok eskiye dayanan bir sistem. paradan hatta yazıdan önce de var. vergi, eski çağlarda buğday, tohum v.s. şeklinde de alınıyor.

ilk düzenli vergi sistemi antik mısır'da var. antik roma daha sonra bunu geliştiriyor. günümüzdeki gibi her şeyden vergi alma sisteminin mucidi de ingilizler.

ooo çeee'nin teki buldu.

sümerler. çiftçiler ve hayvan sahipleri o yılın mahsülünün bir kısmını devlete veyahut yerel yöneticilere veriyorlardı.

tembel olup, yaşamını kaba güçle sürdürenlerin bulduğu rivayetleri var. yani bir nevi mafya. sen çalış, üret. ben seni korurum. benim payımı ver. yoksa sana çökerim. ya da çökerler. bunuda yazılı veya sözlü antlaşmalarla perçinledik mi? al sana vergi. her devirde kılıf var. demokrasi, cumhuriyet, devlet cart curt. işte o yüzden insan gücün yanına meylediyor. devlete kapağı atayım. eski devirde ağanın adamı olayım. bazı aykırı insanlarda baş kaldırıyor. veya isyan ediyor. çünkü vicdanen rahatsız. bu sadece özet. bu konu çok uzun ve insanın ömrünü tüketiyor. konu konuları doğuruyor. mafya olayı sadece konulardan biri.

yanlış anlaşılma olmasın! devlet iyi bir sistem. desteklemekteyim. sistemler ilk kurulduğunda güzel işlerken, daha sonra gelişen insanın doğası, savaş, kıtlık, salgın vb. gibi etkenler sistemi ya çökertiyor. ya da kangren haline getiriyor. çöz çözebilirsen. ömür geçip gidiyor.