#ödüllü filmler
1973 yılında seyirci ile buluşan rainer werner fassbinder yönetmenliğinde iki bölümden oluşan bir filmdir.
simulacron 1 adı koyulan projedeki makina, gelecekte olabilecek olan siyasi, ekonomik gibi süreçleri öngörebilmektedir. bu projeyi hayata geçiren kişi şüpheli bir şekilde aniden ölür ve yerine dr. stiller getirilir. fakat kendisi ile önemli konularda konuşmak isteyen kişiler ortadan kaybolur. dr. stiller bu gizemi çözebilecek miydi ?
simulacron 1 adı koyulan projedeki makina, gelecekte olabilecek olan siyasi, ekonomik gibi süreçleri öngörebilmektedir. bu projeyi hayata geçiren kişi şüpheli bir şekilde aniden ölür ve yerine dr. stiller getirilir. fakat kendisi ile önemli konularda konuşmak isteyen kişiler ortadan kaybolur. dr. stiller bu gizemi çözebilecek miydi ?
yönetmen:
rainer werner fassbinder
oyuncular:
karl-heinz vosgerau
karl scheydt
heinz meier
mascha rabben
rainer werner fassbinder
oyuncular:
karl-heinz vosgerau
karl scheydt
heinz meier
mascha rabben
*mansiyon ödülü (1974)
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "dahlvier" tarafından 21.05.2022 16:04 tarihinde açılmıştır.
1.
batı almanya yapımı bilim kurgu filmidir. the thirteenth floor (1999) filmi gibi, daniel f. galouye'nin simulacron-3 romanından uyarlanmıştır. tahmin edilebileceği gibi, the thirteenth floor, bu tanıtılan filmin "remake"idir. yani diyebiliriz ki, world on a wire (welt am draht'ın ingilizce ismi), the matrix (1999) gibi nice filmin atasıdır. böylelikle existenz (1999), nirvana (1997) hatta dark city (1998) bile bu alman yapımına çok şey borçludur denebilir. almanlar zaten çığır açan işleriyle meşhurdurlar. bunun görsel sanatlardaki en iyi örneklerinden biri de welt am draht'tır. film, üç buçuk saatten fazla sürer bu yüzden de iki kısım halinde gösterilmiştir tv'lerde. evet, bu bir sinema filmi değildir. imdb yapıma mini seri demiş ama buna çok da katılmıyorumdur. yani bu bir filmdir ve hiç de minik olmayan iki bölümden oluşmaktadır. anlatmaya çalıştığım gibi, ikiye bölünmesinin sebebi de, çoğu kişinin 210 küsur dakika oturup da tek seferde filmi izlemeyecek olmasıdır herhalde.
filmde, impostor (2001)'daki gibi aşırı dominant bir "protagonist-centrism" vardır, yani türkçesiyle, baş karakter üzerinden işlenmektedir neredeyse tüm eser. bu bakımdan the matrix'ten ayrılır. orada hem neo'nun yoldaşları trinity, morpheus gibi figürler, hem de anti-kahraman ajan smith önemli roller üstleniyorlardı, izleyenlerin bildiği üzere. ayrıca welt am draht'ta, kahramanımız fred stiller pek de neo gibi bir "kahraman"dır diyemeyiz. daha ziyade, in the mouth of madness'taki (1994) john trent gibi bir kurban gibidir kendisi. zaten iki karakteri oynayan oyuncuların (klaus löwitsch ve sam neill) da keskin yüz hatları birbirine benzemektedir. veya dark city filmindeki deliren ve kendini trenin altına atan abi de bunlar gibi bir karakterdir. elbette bu majör bir karakter değildi ama welt am draht'taki ve dark city'deki "uyanan" birini delirtebilecek dünyalar birbirine benziyor diyebilirim.
film her yönden mükemmel değildir bence. öncelikle, bazı sahneler gülünç derecede kötü. bazı sahneler aşırı uzun ve bu dikkat dağıtabiliyor yer yer. ayrıca, müzik ve ritmik ses kullanımı da filmde çok ustaca kotarılamamış kanımca. 70'lerin tipik "sequencer"lı sound ve müziklerini genelde severim ama bunları filme entegre edebilmek başka bir şey ve film bana göre bu bakımdan sınıfta kalıyor.
yine de, zaman zaman sabır sınayan bir film olsa da, bu tür bilim kurgulara ilgi duyanların mutlaka izlemesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum welt am draht'ın. yani, beğenilmeyebilir tabii ama bu film, izlediğiniz ve bayıldığınız nice bilim kurgu filmine ilham olmuştur kuvvetle muhtemelen. aslında film 70'lerin tüm baskın karakteristik özelliklerini ve yer yer klişelerini içinde barındırıyor. bir the matrix gibi uçuk bir bilim kurgu beklememelisiniz bu işten. bana göre günümüzde bile zekice denebilecek bir hayal gücü sunuyor yapım. bunu da uyarladığı eserin yazarına borçlu olmalı, filmin senaryo yazarı ve yönetmeni rainer werner fassbinder.
not: tam yazdıklarımı "gönderirken" ateist kaplumbağa'nın ukdesi gibi bir yazı görür gibi oldum. umarım doğru görmüşümdür. hahah. kendisine selamlarımı gönderiyorum.
filmde, impostor (2001)'daki gibi aşırı dominant bir "protagonist-centrism" vardır, yani türkçesiyle, baş karakter üzerinden işlenmektedir neredeyse tüm eser. bu bakımdan the matrix'ten ayrılır. orada hem neo'nun yoldaşları trinity, morpheus gibi figürler, hem de anti-kahraman ajan smith önemli roller üstleniyorlardı, izleyenlerin bildiği üzere. ayrıca welt am draht'ta, kahramanımız fred stiller pek de neo gibi bir "kahraman"dır diyemeyiz. daha ziyade, in the mouth of madness'taki (1994) john trent gibi bir kurban gibidir kendisi. zaten iki karakteri oynayan oyuncuların (klaus löwitsch ve sam neill) da keskin yüz hatları birbirine benzemektedir. veya dark city filmindeki deliren ve kendini trenin altına atan abi de bunlar gibi bir karakterdir. elbette bu majör bir karakter değildi ama welt am draht'taki ve dark city'deki "uyanan" birini delirtebilecek dünyalar birbirine benziyor diyebilirim.
film her yönden mükemmel değildir bence. öncelikle, bazı sahneler gülünç derecede kötü. bazı sahneler aşırı uzun ve bu dikkat dağıtabiliyor yer yer. ayrıca, müzik ve ritmik ses kullanımı da filmde çok ustaca kotarılamamış kanımca. 70'lerin tipik "sequencer"lı sound ve müziklerini genelde severim ama bunları filme entegre edebilmek başka bir şey ve film bana göre bu bakımdan sınıfta kalıyor.
yine de, zaman zaman sabır sınayan bir film olsa da, bu tür bilim kurgulara ilgi duyanların mutlaka izlemesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum welt am draht'ın. yani, beğenilmeyebilir tabii ama bu film, izlediğiniz ve bayıldığınız nice bilim kurgu filmine ilham olmuştur kuvvetle muhtemelen. aslında film 70'lerin tüm baskın karakteristik özelliklerini ve yer yer klişelerini içinde barındırıyor. bir the matrix gibi uçuk bir bilim kurgu beklememelisiniz bu işten. bana göre günümüzde bile zekice denebilecek bir hayal gücü sunuyor yapım. bunu da uyarladığı eserin yazarına borçlu olmalı, filmin senaryo yazarı ve yönetmeni rainer werner fassbinder.
not: tam yazdıklarımı "gönderirken" ateist kaplumbağa'nın ukdesi gibi bir yazı görür gibi oldum. umarım doğru görmüşümdür. hahah. kendisine selamlarımı gönderiyorum.
devamını gör...