amaterasu ile gölgedekilerin sesi
başlık "amaterasu" tarafından 06.04.2024 20:50 tarihinde açılmıştır.
161.
sadece ii. paylaşım savaşında ölenlerin sayısı 55 milyondan fazlaydı ve uygarlık yok oluşun eşiğine geldi. savaş için komünistler ve reformistler savaşı barbarlık olarak görür. nitekim karl marks “ya sosyalizm ya barbarlık” derken, mustafa kemal atatürk ise '' millet hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir, öyleyse esas barıştır.'' demiştir.
masumların öldüğü hiçbir savaşın kazananı yoktur...
masumların öldüğü hiçbir savaşın kazananı yoktur...
devamını gör...
162.
gerçek savaşta insanlar piyondur çünkü.
emir komuta zinciri mevcut.
bundan dolayı savaş esnasında askerlere ne emredilirse o yapılır, asker sorgulamaz.
sorgulanması istenmez.
çünkü dünyadaki bütün savaşlar birer kurgudur, çünkü birilerini zengin etmenin en sağlam yolu savaş çıkartılarak o savaştan geçinmektir.
emir komuta zinciri mevcut.
bundan dolayı savaş esnasında askerlere ne emredilirse o yapılır, asker sorgulamaz.
sorgulanması istenmez.
çünkü dünyadaki bütün savaşlar birer kurgudur, çünkü birilerini zengin etmenin en sağlam yolu savaş çıkartılarak o savaştan geçinmektir.
devamını gör...
163.
savaş hakkında hiçbir cacık bilmeyenler atıp tutmuş bolca. peki savaş nedir gerçekte? uzun olacak. isteyen okur. bana ne?
savaş insan öldürmekle alakalı bir mefhum değildir. savaştaki insan ölümleri değil, çatışmaların süresi bile topyekün savaş ele alındığında savaşın çok küçük bir kısmını oluştururlar. iş oraya gelene kadar neler var neler işin içinde. insan ölümleri görüngülerinden en ilgi çekeni, üzerinde en çok durulanıdır. şeylerin özüne inemeyenler görüngülerle büyülenenler, elbette savaşı insan öldürmekle alakalı bir mefhum olarak göreceklerdir. bu şekilde de onların her şeyi olduğu gibi bu konuyu da yüzeysel bir şekilde değerlendirip, hiçbir şekilde kavramaları mümkün değildir.
peki savaş özünde nedir? alan hakimiyeti kurma çabasıdır. daha da derinine inebilirim ama bu kadarı yeterli. bu sebeple savaşa katılan askerlerin ölüm oranı o kadar azdır ki. belli başlı muharebeler hariç tabii. mesela birinci dünya savaşındaki verdun muharebesi tam bir kıyıma dönüşmüştür. bu muharebe insanlık tarihinin en kanlı geçmiş muharebesi olabilir. alman general falkenhein alan hakimiyetini aslında sağlayabilecekken, bir takım taktik hatalar sonucu savaşın kilitlenmesine sebep olmuş ve alan hakimiyeti sağlamak yerine bir yıpratma hareketine girişmiştir. kafa kafaya bir şekilde yıpratma savaşı olmaz. bu şekilde de insanlık tarihindeki en trajik muharebeye sebep olmuştur. bu tamamen aptalca ve savaşın doğasına aykırı bir hareketti. elbette bu böyle devam edemezdi. özellikle de iki cephede birden savaşan bir kuvvet için. bu prusya (alman) savaş ekolü böyledir zaten: stratejik planlama, taktik hamleler, emir komuta zinciri oluşturma, disiplin konusunda süperdir ama iş stratejik hedef belirlemeye gelince bunlar bir değil, iki dünya savaşı boyunca sıçtılar. nihayetinde de bu işin pek kendileri için olmadığını anladılar da vazgeçtiler. herhalde.
savaşlarda ölen veya yaralanan askerlerden çok çok fazlasını teslim olan askerler oluşturur. bu teslim olan askerler devasa bir kitledir. savaş ölü ya da canlı karşındaki güçlerin hareket kabiliyetine son vermek amacı dışında planlanmamalıdır. bu da yalnızca alan hakimiyeti sağlamakla mümkün olur. mesela kafaya dayanmış bir tabanca mükemmel bir alan hakimiyeti örneğidir. hareket kabiliyeti sıfıra indirgenmiş bir canlı. bu yüzden hareket alanı kalmamış ordular, ya mükemmel bir şekikde kurgulanmış bir pusuya düşürülmüş ya da askeri tabirle paket içine alınmış olsunlar mecburi bir şekilde teslim olurlar ya da katliama uğrarlar ama her zaman birincisini seçerler.
akıllı bir komutan her zaman alan hakimiyeti sağlayabileceği alanlarda savaşa girer veya geri çekilir. türkler yüzyıllarca turan taktiğini düşmanlarını alan hakimiyetleri olan bölgelere çekmek için kullandılar. orada artık sayıların önemi kalmıyordu. bu şekilde de kendilerinden büyük orduları yenebildiler. mesela baideng savaşını mete tamamen bu plana göre kurguladı. terör örgütleri de bu yüzden salakça alan hakimiyeti kurma işine girişmezler. onlar daha çok alan hakimiyeti algısına saldırmakla ilgilenirler, bu da bayağ iş görür. mesela hendek olaylarında pkk'nın aptalca buna kalkışması ve sonrasında hezimite uğraması. işte böyle savaşın doğasına aykırı işlere girişmenin sonu budur. ayrıca savaşı adam öldürmekle ilgili kurgularsanız, karşınızdaki ordunun teslim olması gibi bir seçeneği de onlardan esirgerseniz, işler sizin için de hiç iyi gitmeyecektir. bu şekilde daha az hasarla hareketsiz kılabileceğiniz düşman size büyük zarar verecektir.
siz eğer savaş istemiyorsanız, insanlar ölmesin istiyorsanız, savaşa hayır diye bağırmamalısınız, savaşın bitmesini değil, herhangi bir gücün mutlak alan hakimiyeti kurmasını dilemelisiniz. çünkü bu olmadığı sürece bu iş devam edecektir. bu olayın özü budur.
bu karmaşık mevzuyu daha basit anlatmak için bir örnek vermek gerekirse: modern insanların artık fareleri öldürme gereksinimi duymamasını söylemek yeterlidir. eskiden insanlar fareleri öldürmek için yırtınır, bir sürü yöntem geliştirirlerdi. ama şimdi modern apartmanlarında, plazalarında alan hakimiyetlerini sarsacak bu canlılarla karşılaşmıyorlar artık. alan hakimiyeti bu şekilde basitçe sağlanıyor ve sarsılmıyorsa ölüme de gerek yok. bu kadar basit.
savaş insan öldürmekle alakalı bir mefhum değildir. savaştaki insan ölümleri değil, çatışmaların süresi bile topyekün savaş ele alındığında savaşın çok küçük bir kısmını oluştururlar. iş oraya gelene kadar neler var neler işin içinde. insan ölümleri görüngülerinden en ilgi çekeni, üzerinde en çok durulanıdır. şeylerin özüne inemeyenler görüngülerle büyülenenler, elbette savaşı insan öldürmekle alakalı bir mefhum olarak göreceklerdir. bu şekilde de onların her şeyi olduğu gibi bu konuyu da yüzeysel bir şekilde değerlendirip, hiçbir şekilde kavramaları mümkün değildir.
peki savaş özünde nedir? alan hakimiyeti kurma çabasıdır. daha da derinine inebilirim ama bu kadarı yeterli. bu sebeple savaşa katılan askerlerin ölüm oranı o kadar azdır ki. belli başlı muharebeler hariç tabii. mesela birinci dünya savaşındaki verdun muharebesi tam bir kıyıma dönüşmüştür. bu muharebe insanlık tarihinin en kanlı geçmiş muharebesi olabilir. alman general falkenhein alan hakimiyetini aslında sağlayabilecekken, bir takım taktik hatalar sonucu savaşın kilitlenmesine sebep olmuş ve alan hakimiyeti sağlamak yerine bir yıpratma hareketine girişmiştir. kafa kafaya bir şekilde yıpratma savaşı olmaz. bu şekilde de insanlık tarihindeki en trajik muharebeye sebep olmuştur. bu tamamen aptalca ve savaşın doğasına aykırı bir hareketti. elbette bu böyle devam edemezdi. özellikle de iki cephede birden savaşan bir kuvvet için. bu prusya (alman) savaş ekolü böyledir zaten: stratejik planlama, taktik hamleler, emir komuta zinciri oluşturma, disiplin konusunda süperdir ama iş stratejik hedef belirlemeye gelince bunlar bir değil, iki dünya savaşı boyunca sıçtılar. nihayetinde de bu işin pek kendileri için olmadığını anladılar da vazgeçtiler. herhalde.
savaşlarda ölen veya yaralanan askerlerden çok çok fazlasını teslim olan askerler oluşturur. bu teslim olan askerler devasa bir kitledir. savaş ölü ya da canlı karşındaki güçlerin hareket kabiliyetine son vermek amacı dışında planlanmamalıdır. bu da yalnızca alan hakimiyeti sağlamakla mümkün olur. mesela kafaya dayanmış bir tabanca mükemmel bir alan hakimiyeti örneğidir. hareket kabiliyeti sıfıra indirgenmiş bir canlı. bu yüzden hareket alanı kalmamış ordular, ya mükemmel bir şekikde kurgulanmış bir pusuya düşürülmüş ya da askeri tabirle paket içine alınmış olsunlar mecburi bir şekilde teslim olurlar ya da katliama uğrarlar ama her zaman birincisini seçerler.
akıllı bir komutan her zaman alan hakimiyeti sağlayabileceği alanlarda savaşa girer veya geri çekilir. türkler yüzyıllarca turan taktiğini düşmanlarını alan hakimiyetleri olan bölgelere çekmek için kullandılar. orada artık sayıların önemi kalmıyordu. bu şekilde de kendilerinden büyük orduları yenebildiler. mesela baideng savaşını mete tamamen bu plana göre kurguladı. terör örgütleri de bu yüzden salakça alan hakimiyeti kurma işine girişmezler. onlar daha çok alan hakimiyeti algısına saldırmakla ilgilenirler, bu da bayağ iş görür. mesela hendek olaylarında pkk'nın aptalca buna kalkışması ve sonrasında hezimite uğraması. işte böyle savaşın doğasına aykırı işlere girişmenin sonu budur. ayrıca savaşı adam öldürmekle ilgili kurgularsanız, karşınızdaki ordunun teslim olması gibi bir seçeneği de onlardan esirgerseniz, işler sizin için de hiç iyi gitmeyecektir. bu şekilde daha az hasarla hareketsiz kılabileceğiniz düşman size büyük zarar verecektir.
siz eğer savaş istemiyorsanız, insanlar ölmesin istiyorsanız, savaşa hayır diye bağırmamalısınız, savaşın bitmesini değil, herhangi bir gücün mutlak alan hakimiyeti kurmasını dilemelisiniz. çünkü bu olmadığı sürece bu iş devam edecektir. bu olayın özü budur.
bu karmaşık mevzuyu daha basit anlatmak için bir örnek vermek gerekirse: modern insanların artık fareleri öldürme gereksinimi duymamasını söylemek yeterlidir. eskiden insanlar fareleri öldürmek için yırtınır, bir sürü yöntem geliştirirlerdi. ama şimdi modern apartmanlarında, plazalarında alan hakimiyetlerini sarsacak bu canlılarla karşılaşmıyorlar artık. alan hakimiyeti bu şekilde basitçe sağlanıyor ve sarsılmıyorsa ölüme de gerek yok. bu kadar basit.
devamını gör...
164.
benim en büyük savaşım, kendimi geliştirmek oldu. gerek psikolojik, gerek insan ilişkileri, ve aklına gelebilecek birçok durum.
kendini geliştirmeye adamış insan, benim gözümde en şerefli savaşçıdır.
kendini geliştirmeye adamış insan, benim gözümde en şerefli savaşçıdır.
devamını gör...
165.
gardeşim, savaş varsa buradayız eyvallah. iyi yayınlar diliyore.
şimdi savaş niye var olur? bir çok sebebi var. eski kız arkadaşımın bana hediye ettiği bir kitap var; monte kristo kontu. kitap, intikamı konu alıyor. felakete yol açanlara karşı açılan bir savaş. ikinci dünya savaşı da buna benziyor. bir ülkenin kaderiyle oynayanlara karşı başlatılmış intikam savaşı. savaş sebebi haklı veya haksız, konu bu değil, ama intikam denilen duygu savaşta sizi hemen her duygudan üstün tutar.
adolf, intikam hırsını doğru kullanabilseydi, galipti. kullanamadı, çünkü intikama layık biri değildi. intikam 100 yıl önce bizim için, 250 yıl önce fransızlar, 270 yıl önce amerikan ataları için galip geldi.
şimdi savaş niye var olur? bir çok sebebi var. eski kız arkadaşımın bana hediye ettiği bir kitap var; monte kristo kontu. kitap, intikamı konu alıyor. felakete yol açanlara karşı açılan bir savaş. ikinci dünya savaşı da buna benziyor. bir ülkenin kaderiyle oynayanlara karşı başlatılmış intikam savaşı. savaş sebebi haklı veya haksız, konu bu değil, ama intikam denilen duygu savaşta sizi hemen her duygudan üstün tutar.
adolf, intikam hırsını doğru kullanabilseydi, galipti. kullanamadı, çünkü intikama layık biri değildi. intikam 100 yıl önce bizim için, 250 yıl önce fransızlar, 270 yıl önce amerikan ataları için galip geldi.
devamını gör...
166.
benim kendimle en büyük savaşım sanırım askerliğim sonrasındaki süreçti. aylarca dağlarda gezip, çatışmalara girdikten sonra eve dönüş vakti gelmişti ve ilginç bir şekilde eve dönmek istemedim. sanki evim artık burasıydı. eve döndükten sonra normal hayata adapte olmam ve psikolojimin normale dönmesi yıllar sürmüştü. çok zor bir savaştı benim için, defalarca intiharın eşiğinden dönmüştüm falan. yıllar sonra ancak kendimi bulabilmiştim.
devamını gör...
167.
ulu önder mustafa kemal atatürk,
22.01.1923, bursa şark sinemasında halkla konuşmasında şunları söylemiş;
“kan ile yapılan inkılâplar daha sağlam olur, kansız inkılâplar ebedileştirilemez fakat biz inkılâba ulaşmak için lüzumu kadar kan döktük. bu kanlarımız, yalnız muhabere meydanlarında değil, aynı zamanda memleketin dahilinde de döküldü biliyorsunuz ki hendek’te, bolu’da, konya’da, yozgat’ta vesair memleketlerimizde bir çok isyanlar meydana geldi. ve bunların hepsi bastırıldı. temenni ederim ki, bu dökülen kanlar yeterli olsun ve bundan fazla kan dökülmesin…
bunu ne zaman okursam okuyayım tüylerim diken diken olur.
22.01.1923, bursa şark sinemasında halkla konuşmasında şunları söylemiş;
“kan ile yapılan inkılâplar daha sağlam olur, kansız inkılâplar ebedileştirilemez fakat biz inkılâba ulaşmak için lüzumu kadar kan döktük. bu kanlarımız, yalnız muhabere meydanlarında değil, aynı zamanda memleketin dahilinde de döküldü biliyorsunuz ki hendek’te, bolu’da, konya’da, yozgat’ta vesair memleketlerimizde bir çok isyanlar meydana geldi. ve bunların hepsi bastırıldı. temenni ederim ki, bu dökülen kanlar yeterli olsun ve bundan fazla kan dökülmesin…
bunu ne zaman okursam okuyayım tüylerim diken diken olur.
devamını gör...
168.
#2941442 benzer şeyleri ben de yaşadım ama sadece 1.5 yıl boyunca gece uykusu uyuyamamakla yırttım. bazen de arada sırada bir gümbürtü duyunca kendimi yere atıyordum istemsizce. gerçekten çok zor. yaşamayan bilmez. geçmiş olsun.
devamını gör...
169.
çalışıyorum aynı zamanda. tarih ikinci mesleğim. unutmuşuz sanki;d yine de boş zamanımda radyo dinlemek iyidir.
savaşmayın sevişin, demiş şair.
savaşmayın sevişin, demiş şair.
devamını gör...
170.
hazır kadın demişken;
ya sosyalizm ya barbarlık karl marx'ın değil,
başı dipçikle ezilerek öldürülen, lenin'in polonya sorununda ve menşevizm tahlillerinde yanılmasına rağmen o bir kartaldı ve kartal olarak kalacaktır dediği kadın... rosa luxemburg'a ait bir aforizmadır.
selam olsun kendisine...
ya sosyalizm ya barbarlık karl marx'ın değil,
başı dipçikle ezilerek öldürülen, lenin'in polonya sorununda ve menşevizm tahlillerinde yanılmasına rağmen o bir kartaldı ve kartal olarak kalacaktır dediği kadın... rosa luxemburg'a ait bir aforizmadır.
selam olsun kendisine...
devamını gör...
171.
kadınlarla erkekler arasında eşitlik değil adalet olmalı.
devamını gör...
172.
173.
ne fark eder ki?
hangisi hangi konuda daha çok veya az hak ediyorsa ona göre adalet sağlanmalı. bu da yazılı bir kanun değil, adalet duygusudur. kitaplarda da yazar, vicdanlarda da.
hangisi hangi konuda daha çok veya az hak ediyorsa ona göre adalet sağlanmalı. bu da yazılı bir kanun değil, adalet duygusudur. kitaplarda da yazar, vicdanlarda da.
devamını gör...
174.
çok iyi yayindi emeğine sağlık sayın dj.
devamını gör...
175.
harikulade bir yayın oldu.
iyi geceler dilerim.
iyi geceler dilerim.
devamını gör...
176.
yayında emeği geçen herkese teşekkürler çünkü bu playlist*. güzel bir yayın oldu, sesimiz olduğun için teşekkürler amaterasu.
devamını gör...
177.
şimdiden iyi yayınlar. katılamazsam diye not düşeyim şimdiden.
başarı kişinin istediği hedefe ulaşabilmesidir.
şans ile gelen ya da babasının asumanı olmak (bilenler bilir) sebebiyle gelinen noktanın başarı olduğunu söylemek zor. ya da sonrasında yaptıklarınız başarınıza gölge düşürür en iyi ihtimalle.
başarıyı ikiye ayırabiliriz. örneğin toplumda evlilik bir başarı olarak algılanır. fakat bireysel anlamda bunu başarı olarak algılamayan benim gibi birçok insan da bulunabilir. bu anlamda başarı kişisel bir şeydir.
doğuştan başarılı olmak bizde yaygın bir ifade fakat anlam-biçim olarak hatalı. bunu es geçip anlama odaklanırsak genetik ve karakter olarak evet başarılı olmanın asgari şartları genetiğinde olan kişiler vardır. puura'nın yayınlarında çok bahsedilen o enerji var ise bir şekilde o kişi başarılı olur. başarının konusu değişir sadece. yurtdışlarında özel okullarda okutulamayan çocuk nasa'da fizik profesörü olamayabilir ama köyünde bariz şekilde farklı işler yapabilir. demek istediğim enerji varsa bir şekilde o potansiyel ortaya çıkar. sadece başarı kelimesini toplumda bahsedilen büyük işler olarak algılamayın.
diğer yandan aynı çocuk büyüyünce çok iyi bir banka soyguncusu da olabilir. bu onun açısından başarı, toplum açısından heba olmuşluktur. bu anlamda başarı kelimesi en başta da belirttiğim gibi kişisel bir şeydir.
ne yazdım be. ben bitirine kadar program saati gelecek. (bkz: swh)
başarı kişinin istediği hedefe ulaşabilmesidir.
şans ile gelen ya da babasının asumanı olmak (bilenler bilir) sebebiyle gelinen noktanın başarı olduğunu söylemek zor. ya da sonrasında yaptıklarınız başarınıza gölge düşürür en iyi ihtimalle.
başarıyı ikiye ayırabiliriz. örneğin toplumda evlilik bir başarı olarak algılanır. fakat bireysel anlamda bunu başarı olarak algılamayan benim gibi birçok insan da bulunabilir. bu anlamda başarı kişisel bir şeydir.
doğuştan başarılı olmak bizde yaygın bir ifade fakat anlam-biçim olarak hatalı. bunu es geçip anlama odaklanırsak genetik ve karakter olarak evet başarılı olmanın asgari şartları genetiğinde olan kişiler vardır. puura'nın yayınlarında çok bahsedilen o enerji var ise bir şekilde o kişi başarılı olur. başarının konusu değişir sadece. yurtdışlarında özel okullarda okutulamayan çocuk nasa'da fizik profesörü olamayabilir ama köyünde bariz şekilde farklı işler yapabilir. demek istediğim enerji varsa bir şekilde o potansiyel ortaya çıkar. sadece başarı kelimesini toplumda bahsedilen büyük işler olarak algılamayın.
diğer yandan aynı çocuk büyüyünce çok iyi bir banka soyguncusu da olabilir. bu onun açısından başarı, toplum açısından heba olmuşluktur. bu anlamda başarı kelimesi en başta da belirttiğim gibi kişisel bir şeydir.
ne yazdım be. ben bitirine kadar program saati gelecek. (bkz: swh)
devamını gör...
178.
her zaman kendime dair hayat felsefem;
"bunu başarıp öyle ölmeliyim." oldu.
bu sebeple bir dinleyici olarak önemli bir yayın olacağını düşünüyorum.
beklemedeyiz sevgili su, bize güzel şarkılar çal.*
"bunu başarıp öyle ölmeliyim." oldu.
bu sebeple bir dinleyici olarak önemli bir yayın olacağını düşünüyorum.
beklemedeyiz sevgili su, bize güzel şarkılar çal.*
devamını gör...
179.
başarı nedir?
başarı bence kişinin hedeflediği, içten istediği bir işi, bir seviyeye gelmeyi, bir insani ilişkiyi nihayetine erdirmesi ve bunun verdiği huzuru, hazzı, mutluluğu yüreğinde hissetmesidir. yoksa birilerinin şakşakladığı bir olmak başarı değildir, ego tatminidir. bunu böyle kendimce ayırayım.
ben iş hayatı kısmıyla ilgili bir kaç satır yazayım izninizle.
başarmak neyi ifade eder?
başarmak kimi için bir yarışın artık bittiği anlamına gelirken kimi için bir basamağı ifade eder. insan başarmak için yaşar, hayal eder hep. ne kadarını nihayetine erdirdiyse o denli kendinde biriken tecrübeyle, başarı cetvelinde kendini konumlandırır ve bu ölçüyle bir kartvizit oluşturur.
bu kartvizitle ne kadar insana ulaşacağı da kişinin hırsına, azmine, mücadelesine kalmıştır.
doğuştan başarılı olma durumu var mıdır?
ben buna inanmıyorum. tabii ki zengin ve nüfuzlu bir aile bireyi olarak dünyaya gelmenin bir takım avantajları vardır ama kişide bu avantajları taşıyabilecek omuzlar yoksa basamaklar yukarıya değil aşağıya doğru uzanır.
ben hayatımda gördüğüm, duyduğum başarılı kişilerin çoğunda aynı hayata hikayesini dinledim. çoğu da genç yaşta hayata atılmak zorunda kalmış, üniversiteyi kendi imkanlarıyla zar zor bitirmiş, kimseden çöp dahi destek almamış insanlardı.
cesaret, mücadele, gamsızlık ve hırs kişiyi başarıya götürür, ben böyle inanıyorum.
iyi yayınlar, saygılar.
başarı bence kişinin hedeflediği, içten istediği bir işi, bir seviyeye gelmeyi, bir insani ilişkiyi nihayetine erdirmesi ve bunun verdiği huzuru, hazzı, mutluluğu yüreğinde hissetmesidir. yoksa birilerinin şakşakladığı bir olmak başarı değildir, ego tatminidir. bunu böyle kendimce ayırayım.
ben iş hayatı kısmıyla ilgili bir kaç satır yazayım izninizle.
başarmak neyi ifade eder?
başarmak kimi için bir yarışın artık bittiği anlamına gelirken kimi için bir basamağı ifade eder. insan başarmak için yaşar, hayal eder hep. ne kadarını nihayetine erdirdiyse o denli kendinde biriken tecrübeyle, başarı cetvelinde kendini konumlandırır ve bu ölçüyle bir kartvizit oluşturur.
bu kartvizitle ne kadar insana ulaşacağı da kişinin hırsına, azmine, mücadelesine kalmıştır.
doğuştan başarılı olma durumu var mıdır?
ben buna inanmıyorum. tabii ki zengin ve nüfuzlu bir aile bireyi olarak dünyaya gelmenin bir takım avantajları vardır ama kişide bu avantajları taşıyabilecek omuzlar yoksa basamaklar yukarıya değil aşağıya doğru uzanır.
ben hayatımda gördüğüm, duyduğum başarılı kişilerin çoğunda aynı hayata hikayesini dinledim. çoğu da genç yaşta hayata atılmak zorunda kalmış, üniversiteyi kendi imkanlarıyla zar zor bitirmiş, kimseden çöp dahi destek almamış insanlardı.
cesaret, mücadele, gamsızlık ve hırs kişiyi başarıya götürür, ben böyle inanıyorum.
iyi yayınlar, saygılar.
devamını gör...
180.
merhaba iyi yayinlar su hanım, ben trevor'un kız kardeşiyim sizden mesafe şarkısını rica ediyorum serdar ortaç'tan mümkünse.
devamını gör...
"amaterasu ile gölgedekilerin sesi" ile benzer başlıklar
amaterasu
13