bir matematikçinin savunması isimli kitabı okuduğumdan beri yazmak istediğim savunma. üşengeç ve hırs sahibi olmayan biri olduğumdan büyük ihtimalle yalnızca bu başlıkla sınırlı kalacak.

ne profesyonel bir fizikçiyim ne de fizik üzerine yazmaktan üzgünlük duyuyorum. hardy'nin aksine okumaya değer bir eleştiri yazısının en az bir edebi yazı yazmak kadar -belki de daha zor- zor olduğunu düşünüyorum. eleştiren kişinin hem güzellik denen metafiziksel mefhum hakkında orijinal fikirleri olmalı hem de genel geçer fikirlerin hemen hemen hepsine hakim olmalı ki saygı görebilsin. oysa bir yazar olarak saygı görmek çok daha kolaydır. eleştirinin yalnızca olumsuz anlamının kullanıldığı günlük hayatından dışarı nadiren adım atan sıradan biri için ortalama bir yazar, iyi bir eleştirenden daha saygındır.

fizikte büyük şeyler başaramayacağımı fizik okumaya başladığım sene kabullenmiştim. bu kabullenme ızdırap verse de fizik üzerine düşünmekten, fizik çalışmaktan asla vazgeçmedim. bunu sadece kendi kendini gerçekleyen bir kehanet misali hırsa sahip olmadan yaptım.

fiziğe karşı özel bir yeteneğim olduğunu söyleyemem. fizik okumamın iki nedeni var.

1- zevk almam.
2- zeki gözükmek için bitmek tükenmeyen bir arzumun olması.

hırsa dair içimde hiçbir şey kalmasa bile zeki gözükme arzusu belirsiz bir şekilde de olsa hâlâ benimle.

hardy kitabında eleştiri ve bir mesleğin neden seçildiği meselesi üzerinde durduktan sonra matematiğin işe yararlılığı üzerine konuşuyor.

matematiğin aksine fizikte buna net bir cevap vermek çok daha kolaydır. fizik kesinlikle işe yaramaktadır. tıp, ulaşım, mühendislik gibi alanlardaki birçok gelişme fiziğin başarısının ürünüdür. ama feynman'ın dediği gibi fiziği işe yarar olduğu için yapmayız.

matematikte olduğu gibi pür matematik ve uygulamalı matematik ayrımı olsa bile durum böyledir. mekanik, elektrik gibi işe yarar kısımlar olduğu gibi sicim teorisi gibi şimdilik yalnızca güzel olan kısımları da vardır.

devam edecek...
devamını gör...
içimiz dışımız siyaset oldu. başlığa muharrem ince diye girdim. ama güzel bir içerikle karşılaşmak açıkça şaşırtıcı oldu böyle bir dönemde.

şunu en başta belirtmek isterim. akademik isimler verdiğimiz hem bilimsel hem de hayatın artık gerçekleri olan konular yani matematik, geometri, fizik, kimya hatta biyoloji tek başına değil her zaman beraber hareket ederler. tıp, mühendislik bazen dolaylı bazen doğrudan iktisat tamamen bu akademik bilimsel doğrular ile ilerler.

en basitinden kendi işimde matematik, fizik, mekaniği iyi bilmeli anlamalıyım ki çözüm yolları algoritmalarında daha doğru ve başarılı kararlar verebilmeliyim. kaldı ki bir tamircinin savunması bunlar.
devamını gör...
"fizik nedir, neden yapılır?" gibi soruları anlamlı bulmadığım için dinlemeye gerek duymayacağım savunma. anlamlı bulmuyorum çünkü etrafımızda nereye baksak fizik bize göz kırpıyor. evren fizikten ibaret benim için. dolayısıyla niye uğraşıyoruz bununla diye sormak anlamsız geliyor bana. uğraşıyoruz çünkü hayatımız bu.

dinlemeye gerek duymam dedim ama bu konuları savunma olarak dinlemeye gerek duymam demek istedim. yoksa fizikle ilgili söylenecek her şeyi saatlerce dinleyebilirim.

ben fizikçi değilim, gök bilimciyim*. fakat gök bilimi öyle bir alan ki yarısından fazlası fizik, kalan kısmı da bunu ifade edebilmek için kullanılan matematik. yani fizikle içli dışlıyım doğal olarak.

lisedeyken (sayısalcıyım) çok fazla anlamıyordum fizikten. tüm derslerim iyiydi ama fiziğe gelince hafif çuvallıyordum. yıllar sonra uzay bilimleri bölümünde okurken fark ettim ki bunun nedeni, gençlikten kaynaklanan doğal bir durum. mantık henüz tam oturmadığı için bazı şeyleri algılamakta zorlanıyormuşum. ileri bir yaşta aynı konuları görünce "bunlar mıymış bir türlü anlayamadığım şeyler? yazıklar olsun bana!" dedim. elbette her gençte süreç böyle işlemiyor ama benim aklım o zamanlar bir karış havada olduğundan bende durum buydu.

insanlar gökyüzüne bakıp romantizm peşinde koşarken yıldızların bana anımsattığı şey kocaman birer plazma topu oluşları. güneşli bir günde bir parkta oturup sıcak havanın tadını çıkarırken düşündüğüm şey serap olayının nasıl oluştuğu. evde bir şeyi tamir ederken aklıma gelen şey, bir devrede elektronların hareketinin bizim için teknolojik olarak ne büyük nimet olduğu vesaire...

yalnız burada bir sorun çıkıyor ortaya; insanların genel konularda yaptığı boş muhabbetlerden sıkılmaya başlıyorsunuz artık. bu büyük bir dezavantaj. savunma yapmamı gerektiren bir şey varsa belki bu noktada ortaya çıkabilir. diyebilirim ki "sen nasıl komşunun kocasını aldatmasını konuşmaktan zevk alıyorsan ben de kara deliğin içerisinde ne olup bittiğini konuşmaktan aynı zevki alıyorum. bunun için beni eleştiremezsin ya da eleştirirsin ama ben umursamam çünkü kimseye zararım yok, kendimden başka."

neyse... iç dökmeye benzer, ne idüğü belirsiz, ne anlattığı anlaşılmayan garip bir tanım oldu bu ama olsun. sevseniz de sevmeseniz de, anlasanız da anlamasanız da fizik her yerde.

seviliyorsun fizik.
sincerely yours, meja

yazdıklarımın özeti:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"bir fizikçinin savunması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim