yazar : nihan kaya
yayım yılı : 2018
çocukların ebeveynleri ile ilişkilerini detaylı olarak inceleyen bir eserdir. çocuklara karşı davranışlardaki hataların neler olduğu, sonuçlarının neler olabileceği ve çocuğa doğru yaklaşım - iletişim konularında yol gösterici bir kitaptır.
yayım yılı : 2018
çocukların ebeveynleri ile ilişkilerini detaylı olarak inceleyen bir eserdir. çocuklara karşı davranışlardaki hataların neler olduğu, sonuçlarının neler olabileceği ve çocuğa doğru yaklaşım - iletişim konularında yol gösterici bir kitaptır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "babali" tarafından 05.02.2021 16:22 tarihinde açılmıştır.
1.
şu an okumaktayım. sindirmem gereken çok fazla şeyi yüzüme çarptığı için yavaş yavaş okumayı tercih ediyorum. şu yaşıma kadar yaptığım her eylemde aileme karşı suçluluk hissettim. bunun onlar tarafından bana bilerek yapılmadığını bilsem bile bu duygunun onlar yüzünden olduğunu anlamak konusunda bakış açımı çok değiştiriyor bu kitap. insan gerçekten kendinden, ailesinden bir çok şey bulabiliyor bu kitapta. en sevdiğim yanlarından biri şu ana kadar bize hep öğretilen "aile her zaman affeder" kalıbının aslında "çocuk her zaman affeder" olduğunu gösteriyor.
anne olunca, insanın bütün travmaları, kompleksleri, zaafları, geçmiş kırıklıkları ayna gibi karşına çıkıyor.
hiçbir zaafını, kırgınlığını, kompleksini bana yaşatmayan, aksine beni tüm bunlardan korumak için sürekli çabalayan anneme daha çok saygı duydum bu cümleden sonra. insana hem kendisinin ne hissettiğini hem de ailenin ne düşündüğünü daha iyi anlıyor.
anne olunca, insanın bütün travmaları, kompleksleri, zaafları, geçmiş kırıklıkları ayna gibi karşına çıkıyor.
hiçbir zaafını, kırgınlığını, kompleksini bana yaşatmayan, aksine beni tüm bunlardan korumak için sürekli çabalayan anneme daha çok saygı duydum bu cümleden sonra. insana hem kendisinin ne hissettiğini hem de ailenin ne düşündüğünü daha iyi anlıyor.
devamını gör...
2.
nihan kaya’nın 2018 yılında çıkardığı, aile üzerinden tüm kutsal değerleri sorguladığı kitabıdır.
geçen sene pandemiye ara verilen haziran ayında aldım bu kitabı. son on yılda oluşturduğum doğrularımın bir kısmının altını çizdi, bir kısmını güncelledi bu kitap.
nihan kaya ülkemizde ve dünyada trend olan iyi aile olma iyi aile olmayı, içine mecburi eğitimi de alacak kadar kapsamlı sorguluyor.
mecburi eğitimin sanayi devrimi icadı olduğundan bahsediyor. bizlerin yerlere göklere sığdıramadığımız mecburi eğitim, sanayi devrimi sonrası ağır şartlarda çalışmak istemeyen, hiç bir cezadan korkmayan işçilerin, itaatkar kılınması için aristokratların ürettiği bir projedir. en alıcı zamanlarında, çocuklara öğretmen ve idareciler tarafından dayatılan, otoriteye itaatin yüklendiği kurumlardır okullar.
ne kadar manidar. o zaman sadece karnını doyurmak, başına bir çatı kondurmak için çalışan işçiler, şu zamanda kapitalizmin onlara pazarladığı tüketim endeksli yaşamdan eksik kalmamak için gece gündüz çalışıyor.
çalışmak değil sıkıntılı olan, sıkıntılı olan harcayarak var olmak için çalışmak merakı.
nihan kaya tüm otoriteler karşı duran bir yazar. haliyle dine de karşı duruyor. kurban üzerinden tanrıyı sorguluyor. tanrının bu isteği ona çok mantıklı gelmiyor.
din dışındaki tüm fikirleri bana da çok yakın geldiği için, bir tek ayrılık beni kitaptan uzaklaştırmadı.
nihan kaya’nın, sorunları çözmek yerine kabul etmeliyiz minvalinde bir yaklaşımı var. sorunlar genelde kabul edildiğinde, kendiliğinden çözülebilir. müdahalenin sanıldığı gibi iyi bir şey olmadığından dem vuruyor. içinde potansiyel barındıran çocuklara müdahale ederek onları sadece istediğimiz gibi yaparak sadece kendimizi rahatlattığımızı, bunun bencilce bir şey olduğunu, bu yüzden çocuklarımızı bir ömür mutsuz insanlara dönüştürdüğümüzü yazıyor.
tam da lgs sınavına günü için bir kitap aslında.
çocuğundan bir şey öğrenmeye açık olmayan çocuğuyla ilişkisinde karşılıklı bir rıza ve etkileşimle değişmeyen hiç bir anne baba, iyi anne baba olamaz. dışarıdan ne kadar müşfik sevecen, anlayışlı görünürlerse görünsünler.
hatta ne kadar iyi anne baba olduğunuzun en önemli göstergesi, çocuğunuza ne kadar çok şey öğretebildiğiniz değil
çocuğunuzdan ne kadar çok şey öğrenebildiğinizdir.
geçen sene pandemiye ara verilen haziran ayında aldım bu kitabı. son on yılda oluşturduğum doğrularımın bir kısmının altını çizdi, bir kısmını güncelledi bu kitap.
nihan kaya ülkemizde ve dünyada trend olan iyi aile olma iyi aile olmayı, içine mecburi eğitimi de alacak kadar kapsamlı sorguluyor.
mecburi eğitimin sanayi devrimi icadı olduğundan bahsediyor. bizlerin yerlere göklere sığdıramadığımız mecburi eğitim, sanayi devrimi sonrası ağır şartlarda çalışmak istemeyen, hiç bir cezadan korkmayan işçilerin, itaatkar kılınması için aristokratların ürettiği bir projedir. en alıcı zamanlarında, çocuklara öğretmen ve idareciler tarafından dayatılan, otoriteye itaatin yüklendiği kurumlardır okullar.
ne kadar manidar. o zaman sadece karnını doyurmak, başına bir çatı kondurmak için çalışan işçiler, şu zamanda kapitalizmin onlara pazarladığı tüketim endeksli yaşamdan eksik kalmamak için gece gündüz çalışıyor.
çalışmak değil sıkıntılı olan, sıkıntılı olan harcayarak var olmak için çalışmak merakı.
nihan kaya tüm otoriteler karşı duran bir yazar. haliyle dine de karşı duruyor. kurban üzerinden tanrıyı sorguluyor. tanrının bu isteği ona çok mantıklı gelmiyor.
din dışındaki tüm fikirleri bana da çok yakın geldiği için, bir tek ayrılık beni kitaptan uzaklaştırmadı.
nihan kaya’nın, sorunları çözmek yerine kabul etmeliyiz minvalinde bir yaklaşımı var. sorunlar genelde kabul edildiğinde, kendiliğinden çözülebilir. müdahalenin sanıldığı gibi iyi bir şey olmadığından dem vuruyor. içinde potansiyel barındıran çocuklara müdahale ederek onları sadece istediğimiz gibi yaparak sadece kendimizi rahatlattığımızı, bunun bencilce bir şey olduğunu, bu yüzden çocuklarımızı bir ömür mutsuz insanlara dönüştürdüğümüzü yazıyor.
tam da lgs sınavına günü için bir kitap aslında.
çocuğundan bir şey öğrenmeye açık olmayan çocuğuyla ilişkisinde karşılıklı bir rıza ve etkileşimle değişmeyen hiç bir anne baba, iyi anne baba olamaz. dışarıdan ne kadar müşfik sevecen, anlayışlı görünürlerse görünsünler.
hatta ne kadar iyi anne baba olduğunuzun en önemli göstergesi, çocuğunuza ne kadar çok şey öğretebildiğiniz değil
çocuğunuzdan ne kadar çok şey öğrenebildiğinizdir.

devamını gör...
3.
nihan kaya'nın muhteşem bir pskiloji kitabıdır. kimler okumalıdır bu kitabı? ebeveynler, çocuklar, büyümüş ama hâlâ içindeki çocukla barışamamış insanlar, ailesi yüzünden acı çekmişler, bu acı çekenlerin hayatında karşısına çıkabileceğinin bilincinde olduğu için onlara doğru davranmayı öğrenmek isteyenler. kısacası her insan okumalıdır. çünkü insan olmanın getirdiği temel bir zorunluluk aileye sahip olmaktır. peki neden iyi aile yoktur?
bir aile her zaman çocukları için en iyisini istese bile bazen onların istedikleri çocuklara zarar vermektedir. özellikle ülkemizde kutsanmış anne baba kavramları ebeveynlerin çoğu davranışlarına müdahaleyi engeller. o onun annesidir ondan daha iyi bilemeyiz, babası onun için çalışır sanki başka sorumluluğu yoktur, e ama onlar yaptıklarını çocuklarının iyiliği için yapmaktadırlar. her şey öyle değildir işte.
anne-babanın en büyük eksiliği öz eleştiridir. toplum zaten genelde onun arkasında olduğu için çocuğu baskılar, ona tercih hakkı sunmaz, kararlarına saygı göstermez. bütün çocuklar ve bir zaman çocuk olmuş anne babalar bunu yaşamıştır. peki herkes bunları yaşamasına rağmen niye sürekli bu döngü devam etmektedir? neden bir şeyler düzelmez? çünkü kimse iyi aile olmadığını kabullenmez. öyle bir şey mümkün değildir, ne münasebettir. oysa kitabın kapağında dediği gibi "iyi aile yoktur ya da paradoks şu ki iyi aile, "iyi aile yoktur" düsturuyla hareket edebilen ailedir. önemli olan çocuklarımıza yaptığımız hataların farkına varmak, bunları telafi etmektir ve mümkün olduğunca az hasara yol açmaktır. kimse mükemmel değildir ve bunun farkında olmak en önemli noktadır. ve bir zaman çocuk olmuş biz büyükler de anne babamızın bize yaptığı yanlışları onlara duyduğumuz sonsuz sevginin altına süpürmemeli, bunlarla yüzleşmeli ve üstesinden gelmeliyiz. ancak böyle iyileşebiliriz.
eh bu kadar söze de bu kitabı okursunuz artık.
bir aile her zaman çocukları için en iyisini istese bile bazen onların istedikleri çocuklara zarar vermektedir. özellikle ülkemizde kutsanmış anne baba kavramları ebeveynlerin çoğu davranışlarına müdahaleyi engeller. o onun annesidir ondan daha iyi bilemeyiz, babası onun için çalışır sanki başka sorumluluğu yoktur, e ama onlar yaptıklarını çocuklarının iyiliği için yapmaktadırlar. her şey öyle değildir işte.
anne-babanın en büyük eksiliği öz eleştiridir. toplum zaten genelde onun arkasında olduğu için çocuğu baskılar, ona tercih hakkı sunmaz, kararlarına saygı göstermez. bütün çocuklar ve bir zaman çocuk olmuş anne babalar bunu yaşamıştır. peki herkes bunları yaşamasına rağmen niye sürekli bu döngü devam etmektedir? neden bir şeyler düzelmez? çünkü kimse iyi aile olmadığını kabullenmez. öyle bir şey mümkün değildir, ne münasebettir. oysa kitabın kapağında dediği gibi "iyi aile yoktur ya da paradoks şu ki iyi aile, "iyi aile yoktur" düsturuyla hareket edebilen ailedir. önemli olan çocuklarımıza yaptığımız hataların farkına varmak, bunları telafi etmektir ve mümkün olduğunca az hasara yol açmaktır. kimse mükemmel değildir ve bunun farkında olmak en önemli noktadır. ve bir zaman çocuk olmuş biz büyükler de anne babamızın bize yaptığı yanlışları onlara duyduğumuz sonsuz sevginin altına süpürmemeli, bunlarla yüzleşmeli ve üstesinden gelmeliyiz. ancak böyle iyileşebiliriz.
eh bu kadar söze de bu kitabı okursunuz artık.
devamını gör...
4.
nihan kaya'nın bir zamanlar çocuk olmuş ve ebeveyn olacak herkesin okuması gereken kitabı. kitapta toplum tarafından normalize edilen şeylerin aslında çocukların ruhunda ne kadar derin yaralar açtığına değiniyor. bu kitabı okuyan insan hem kendi içindeki yaralı çocuğu iyileştirir hem de ileride dünyaya çocuk getirdiklerinde çocuğun hayatını zehir etmez.
devamını gör...
5.
daha 100. sayfasına bile gelmememe rağmen kendime açıklayamadığım, hissedip dile dökemediğim, kendimi yalnız hissetmemi sağlayan bir çok durumu açıklayan harika ötesi kitap. dilini de çok sevdim cümleleri uzatıp anlamdan şaşmayan bi anlatımı var. anlatılanı kolayca anlayabiliyorsun. muhtemelen yazarın diğer kitaplarını da sipariş edicem. nihan kaya iyi ki varsın
devamını gör...