1.
sözcüğünün kökeni yükselmek, yukarı çıkmak demektir. hz. peygamber'in manevi yükselişle alemleri ve tanrı'nın güzelliğini müşahede etme yolculuğudur. kuran'da bir bölümü isra, bir kısmı da necm suresinde anlatılan bu yolculuğun, recep ayının 27.gecesinde yaşandığı kabul edilir.
devamını gör...
2.
kundalini'nin kökten taç çakraya çıkışını anlatan antik dönem alegorilerinden çalıntı hikaye.
vurunca kayaya 12 pınar fışkırdı.
vurunca kayaya 12 pınar fışkırdı.
devamını gör...
3.
hz. muhammed'in bir gece medine'den mescid-i aksa'ya, buradan göğe yükseltilmesi durumuna biz miraç diyoruz. miraç kelimesi nitekim göğe çıkış anlamına gelir.
peygamber insanlara rehber olduğu için bir insanoğlunun başına gelebilecek her türlü olaylar peygamberin başına gelmiştir. babası daha hz.muhammed doğmadan ölmüştür. yetim doğmuştur. annesi çocuk sayılabilecek yaşta altı yaşlarında ölmüştür. eşi kendisinden önce ölmüştür. dört kızından üçü ve bir oğlu kendisinden önce ölmüştür. böylece anne,baba, eş ve evlat acısını yaşamıştır. yerinden yurdundan edilmiş kendisine inanan bir avuç insanla hicret ederek göç etmek zorunda kalmıştır. burada bizim anladığımız, peygamber insanlara örnek gösterilebilecek bir rehberdir. allah diyor ki, evet seni hayatta tutan bütün değer verdiklerini ve güvendiklerini aldım bunlar karşısında sabır göster ki insanlara rehber ol ve en önemlisi ben varım diyor. işte peygamberimizin umutsuz, hüzünlü olduğu bir gecede allah onu tarafına yükseltmiştir. eti ile kemiği ile başka bir insan için imkansız olan bu durum hz.peygambere nasip olmuştur.
peygamber insanlara rehber olduğu için bir insanoğlunun başına gelebilecek her türlü olaylar peygamberin başına gelmiştir. babası daha hz.muhammed doğmadan ölmüştür. yetim doğmuştur. annesi çocuk sayılabilecek yaşta altı yaşlarında ölmüştür. eşi kendisinden önce ölmüştür. dört kızından üçü ve bir oğlu kendisinden önce ölmüştür. böylece anne,baba, eş ve evlat acısını yaşamıştır. yerinden yurdundan edilmiş kendisine inanan bir avuç insanla hicret ederek göç etmek zorunda kalmıştır. burada bizim anladığımız, peygamber insanlara örnek gösterilebilecek bir rehberdir. allah diyor ki, evet seni hayatta tutan bütün değer verdiklerini ve güvendiklerini aldım bunlar karşısında sabır göster ki insanlara rehber ol ve en önemlisi ben varım diyor. işte peygamberimizin umutsuz, hüzünlü olduğu bir gecede allah onu tarafına yükseltmiştir. eti ile kemiği ile başka bir insan için imkansız olan bu durum hz.peygambere nasip olmuştur.
devamını gör...
4.
miraç kelimesinin islam’daki yerini ve çıkış süresi olan isra suresini konuyla ilgili olanlar bilecektir ama günümüzde anlatılan masalsı anlatımın kökeni kuran’a ya da islami kaynaklara değil ( arda viraf) adlı yazarın ( virafname) sine dayanır, zedüşt’ün tanrı katına çıkıp, sırat köprüsünden geçişi, emir ve yasakları getirme miti bu şekilde islama geçer.
isra süresi aslında gece yürüyüşü anlamına gelen ve o dönem cirane vadisinde mekke’ye 8 km uzaklıkta olan, uzak mescit olarak betimlenen mescid-i aksaya işaret etmekte ve büyük ihtimalle vahyin orada geldiğini işaret etmektedir.
burada bir de spiritüel anlam katarsak, kişinin 7 çakrası olup sekizinci çakra anlamına gelen kubbetüs sahra( sahasara) bir hagiografi kullanımı olarak alınabilir ve kişinin evrenle bir olması, maneviyatı yönetmesi vs gibi özellikler atfedilir 8. çakraya. anlatmak istediğim ise bunlardan daha farklı bir hagiografi örneği olan, batıni ve hurufi disipline göre yorumlanan miraç, yani kişinin miracı ve ne anlama geldiği.
bu disipline göre insan kalbinde temiz bir rüzgar bulunur, bu kalbin sağ yarısında bulunan ruhu olan burak ve şimşek nurudur.
mi’râć ise bu kalpten beyne bağlı olan ve yedi damar şeklinde bilinen rüzgar damarıdır.
anlatıma göre bu damarlar ile yağ arasında kan olmazmış, allah’ın sizi nurumdan yarattığı nurun geçiş yolu ise burasıdır.
bu rüzgar ile 7 kat damarı geçip beyne ulaşan istekler, ol dendiğinde, işitme, görme vs gibi oluşa geçermiş.
‘ biz ona şah damarından daha yakınız’ dediği beyaz bir damar olarak betimlenir.
içsel istek ya da ilhamı cebrail’e benzeten bu yaklaşım insan benliğini geçip seçilince burak’a binmiş olur, daha sonra mirac yapıp, dudak, ağız ve dile ulaşınca beytül makdise ulaşır, dişlerin üstüne gelince miraca çıkılan kayaya çıkmış olur, insanın çehresinde 7 nura ulaşınca 7 kat gök gezilir. alındaki beyinde bulunan hayat ruhuna ulaşınca, arşa ulaşır, iman ruhuna ulaşınca, kürsüye ulaşır. korumaya ulaşınca levhe ulaşır. düşünce ruhuna ulaşınca kaleme ulaşır gibi konak ve geçişleri belirtirler. burada çok uzun tutmak istemedim çünkü çok uzun bir anlatım var.
burada anlatılmak istenen kişinin miracıdır, yani kişinin gönlündeki aktarımı ve bulması, aydınlanmasıdır.
hagiografi içinde dil ve diş vurgusu vardır, burada anlamamız gereken ise daha basit haliyle, dil dişin üstüne çıktığında konuşma gerçekleşir, bu konuşma için nefes ve düşünce ana kaynaktır, miracı islami şekilde ya da teolojik şekilde anlatmaları burada seçilmiş olana vurgu yapılmasından dolayıdır.
içimizden binlerce saçma sapan düşünce yanında binlerce iyi düşünce geçer ama hepsini uygulamayız, en rasyonel olanı ya da en duruma uygun olanı seçeriz, işte burada ki masalsı anlatımda seçilen layık olduğu an dilin dişin üstüne çıktığı ve nefes yani burak ile yolculuğuna çıkmasıdır, burada anlatılmak istenen ise insanın kelam ile var olduğu, bunu en uygun şekilde kullanmasıdır.
iyi düşünülüp tüm evrelerden geçirilmeyen ve seçilmeye layık olmayan kelime ve düşünceleri miraca çıkarmamız bizim kıyametimiz yani o ilişkinin ya da işin sonu olacağı gibi, iyi eğitim ve seçimden sonra seçilen düşüncenin ise kurtuluş için yani güzellik için gerekli anahtarı taşıdığı anlatımıdır.
kısaca diliniz dişinizin üstüne çıktığı an kelamın tamamen seçilmiş olduğu ve bunun sizin ve diğer taraflar açısından en iyisi olduğunu bilmemiz gerekir, kişinin kıyameti sözü iledir anlayışı da buradan gelmektedir.
isra süresi aslında gece yürüyüşü anlamına gelen ve o dönem cirane vadisinde mekke’ye 8 km uzaklıkta olan, uzak mescit olarak betimlenen mescid-i aksaya işaret etmekte ve büyük ihtimalle vahyin orada geldiğini işaret etmektedir.
burada bir de spiritüel anlam katarsak, kişinin 7 çakrası olup sekizinci çakra anlamına gelen kubbetüs sahra( sahasara) bir hagiografi kullanımı olarak alınabilir ve kişinin evrenle bir olması, maneviyatı yönetmesi vs gibi özellikler atfedilir 8. çakraya. anlatmak istediğim ise bunlardan daha farklı bir hagiografi örneği olan, batıni ve hurufi disipline göre yorumlanan miraç, yani kişinin miracı ve ne anlama geldiği.
bu disipline göre insan kalbinde temiz bir rüzgar bulunur, bu kalbin sağ yarısında bulunan ruhu olan burak ve şimşek nurudur.
mi’râć ise bu kalpten beyne bağlı olan ve yedi damar şeklinde bilinen rüzgar damarıdır.
anlatıma göre bu damarlar ile yağ arasında kan olmazmış, allah’ın sizi nurumdan yarattığı nurun geçiş yolu ise burasıdır.
bu rüzgar ile 7 kat damarı geçip beyne ulaşan istekler, ol dendiğinde, işitme, görme vs gibi oluşa geçermiş.
‘ biz ona şah damarından daha yakınız’ dediği beyaz bir damar olarak betimlenir.
içsel istek ya da ilhamı cebrail’e benzeten bu yaklaşım insan benliğini geçip seçilince burak’a binmiş olur, daha sonra mirac yapıp, dudak, ağız ve dile ulaşınca beytül makdise ulaşır, dişlerin üstüne gelince miraca çıkılan kayaya çıkmış olur, insanın çehresinde 7 nura ulaşınca 7 kat gök gezilir. alındaki beyinde bulunan hayat ruhuna ulaşınca, arşa ulaşır, iman ruhuna ulaşınca, kürsüye ulaşır. korumaya ulaşınca levhe ulaşır. düşünce ruhuna ulaşınca kaleme ulaşır gibi konak ve geçişleri belirtirler. burada çok uzun tutmak istemedim çünkü çok uzun bir anlatım var.
burada anlatılmak istenen kişinin miracıdır, yani kişinin gönlündeki aktarımı ve bulması, aydınlanmasıdır.
hagiografi içinde dil ve diş vurgusu vardır, burada anlamamız gereken ise daha basit haliyle, dil dişin üstüne çıktığında konuşma gerçekleşir, bu konuşma için nefes ve düşünce ana kaynaktır, miracı islami şekilde ya da teolojik şekilde anlatmaları burada seçilmiş olana vurgu yapılmasından dolayıdır.
içimizden binlerce saçma sapan düşünce yanında binlerce iyi düşünce geçer ama hepsini uygulamayız, en rasyonel olanı ya da en duruma uygun olanı seçeriz, işte burada ki masalsı anlatımda seçilen layık olduğu an dilin dişin üstüne çıktığı ve nefes yani burak ile yolculuğuna çıkmasıdır, burada anlatılmak istenen ise insanın kelam ile var olduğu, bunu en uygun şekilde kullanmasıdır.
iyi düşünülüp tüm evrelerden geçirilmeyen ve seçilmeye layık olmayan kelime ve düşünceleri miraca çıkarmamız bizim kıyametimiz yani o ilişkinin ya da işin sonu olacağı gibi, iyi eğitim ve seçimden sonra seçilen düşüncenin ise kurtuluş için yani güzellik için gerekli anahtarı taşıdığı anlatımıdır.
kısaca diliniz dişinizin üstüne çıktığı an kelamın tamamen seçilmiş olduğu ve bunun sizin ve diğer taraflar açısından en iyisi olduğunu bilmemiz gerekir, kişinin kıyameti sözü iledir anlayışı da buradan gelmektedir.
devamını gör...
5.
miraç
miraç, göğe yükselmek değil, kendi cân semâsına yükselmektir.
miraç, tenden câna olan irfân yolculuğudur
beden şehrinde ulvî makamlara şahit olma yolculuğudur.
miraç, bir makamdan diğer makama yükselme yolculuğudur.
miraç, kendi vücûdunda, vücûdun zâtına şahit olma yolculuğudur.
insan vücûdu allah’ın şehridir.
insan vücûdu, tüm hakikatlerin bulunduğu şehirdir.
o şehirde allah, kendine ait olan tüm hakikatleri teşhir etmiştir.
insan vücûdu, varlığın cem olduğu boyuttur.
insan vücûdu, ulvi makamların cem olduğu boyuttur.
miraç, insanın kendi bedenine ârif olma yolculuğudur.
miraç, insanın kendini keşfetme yolculuğudur.
miraç, insanın kendi vücûdunda, ona şah damarından yakın olan allah’a şahit olma yolculuğudur.
meâric sûresi 3: "minallâhi zîl meâric"
"ulvî makamların sahibi allah’tır."
meâric, "miraç" kelimesinin çoğuludur.
miraç, uruç aynı kökten gelir.
"uruc" ulvî makamlara bir bir erişmek anlamına gelir.
uruc eylemek, bir makamdan diğer bir makama erişme yolculuğudur.
bir makamın hakikatine erme yolculuğu, miraç’tır.
bir çok makamın hakikatine erme yolculuğu, meâric’tir.
miraç halk arasında; “merdivenle semâya yükselmek” diye bilinir.
merdivenden maksat; makam makam yükselmektir.
semâdan maksat; insanın vücûd semâsıdır, yani ulvî boyutudur, yani cân boyutudur.
işte miraç; tenden câna olan makam makam ilerleyiştir.
miraç, kişinin gönlünde, kendini bilme isteğinin oluşmasıyla başlar.
kişi, kendinin ve varlığın nasıl var olduğunu anlamak için bir merakın içine düşer.
bu merak kişiyi, bir arayışa düşürür.
bu arayış:
bu görünen âlem nedir?
bu âlem nereden gelir, nereye gider?
ben kimin, ben nasıl var oldum?
bu görünen varlığın aslı nedir?
doğum nedir, yaşam nedir, ölüm nedir?
doğmadan önce neredeydim?
öldükten sonra ne olacağım, nereye gideceğim?
allah nedir?
sorularının cevabını bulmanın arayışıdır.
bir kişinin içinde aramanın ateşi düştüğünde, kendini bir yolda bulur.
bu yol onu, kâmil kişilerle buluşturur.
kâmil kişiler de, zamanında böyle soruların cevabını arayan kişilerdir.
bu arayış, bir yunus gibi, bir taptuk emre’nin kapısına vardırır.
taptuk emre’nin kapısına varıldığında,
ne ararsın diye sorulduğunda,
gönlüne aşk düşmüş mü diye bakıldığında,
önce edep bulmak için yoğrulduğunda,
edep bulduğuna kanaat edildiğinde,
mürşidine el verip teslim olunduğunda,
mürşidin elinden, hakk’ın eli tutulduğunda,
ilm-i tevhîd dersleri tebliğ edildiğinde,
miraç’ın başlamıştır.
miraç seni sana döndürür.
benlik ateşini söndürür.
sendeki hakk’ı sana bildirir.
nice makam gördürür.
hakk ile hakk’a erdirir.
miraç yolculuğu, kendi vücûd kur’ân’ını okuma yolculuğudur.
miraç yolculuğu, kendinde hakk’a şahit olma yolculuğudur.
miraç yolculuğu, nice ulvî makamı kendinde bulma yolculuğudur.
miraç, âdem’den muhammed’e nice makamı kendi vücud şehrinde görme yolculuğudur.
miraç; insanın kendinden kendine olan yolculuktur.
miraç; insanın kendi vücûdunda nice hakikate erişmesidir.
miraç; beden şehrini keşfetme yolculuğudur.
miraç; kendini bilme yolculuğudur.
miraç; varoluşu ve var edeni idrak etme yolculuğudur.
miraç: kişinin kendi beden yolunda, nice makama şahit olma yolculuğudur.
miraç; allah hakikatine erme yolculuğudur.
miraç; kişinin kendindeki muhammed nuruna erme yolculuğudur.
miraç; tevhîd'e erişme yolculuğudur.
miraç, göğe yükselmek değil, kendi cân semâsına yükselmektir.
miraç, tenden câna olan irfân yolculuğudur
beden şehrinde ulvî makamlara şahit olma yolculuğudur.
miraç, bir makamdan diğer makama yükselme yolculuğudur.
miraç, kendi vücûdunda, vücûdun zâtına şahit olma yolculuğudur.
insan vücûdu allah’ın şehridir.
insan vücûdu, tüm hakikatlerin bulunduğu şehirdir.
o şehirde allah, kendine ait olan tüm hakikatleri teşhir etmiştir.
insan vücûdu, varlığın cem olduğu boyuttur.
insan vücûdu, ulvi makamların cem olduğu boyuttur.
miraç, insanın kendi bedenine ârif olma yolculuğudur.
miraç, insanın kendini keşfetme yolculuğudur.
miraç, insanın kendi vücûdunda, ona şah damarından yakın olan allah’a şahit olma yolculuğudur.
meâric sûresi 3: "minallâhi zîl meâric"
"ulvî makamların sahibi allah’tır."
meâric, "miraç" kelimesinin çoğuludur.
miraç, uruç aynı kökten gelir.
"uruc" ulvî makamlara bir bir erişmek anlamına gelir.
uruc eylemek, bir makamdan diğer bir makama erişme yolculuğudur.
bir makamın hakikatine erme yolculuğu, miraç’tır.
bir çok makamın hakikatine erme yolculuğu, meâric’tir.
miraç halk arasında; “merdivenle semâya yükselmek” diye bilinir.
merdivenden maksat; makam makam yükselmektir.
semâdan maksat; insanın vücûd semâsıdır, yani ulvî boyutudur, yani cân boyutudur.
işte miraç; tenden câna olan makam makam ilerleyiştir.
miraç, kişinin gönlünde, kendini bilme isteğinin oluşmasıyla başlar.
kişi, kendinin ve varlığın nasıl var olduğunu anlamak için bir merakın içine düşer.
bu merak kişiyi, bir arayışa düşürür.
bu arayış:
bu görünen âlem nedir?
bu âlem nereden gelir, nereye gider?
ben kimin, ben nasıl var oldum?
bu görünen varlığın aslı nedir?
doğum nedir, yaşam nedir, ölüm nedir?
doğmadan önce neredeydim?
öldükten sonra ne olacağım, nereye gideceğim?
allah nedir?
sorularının cevabını bulmanın arayışıdır.
bir kişinin içinde aramanın ateşi düştüğünde, kendini bir yolda bulur.
bu yol onu, kâmil kişilerle buluşturur.
kâmil kişiler de, zamanında böyle soruların cevabını arayan kişilerdir.
bu arayış, bir yunus gibi, bir taptuk emre’nin kapısına vardırır.
taptuk emre’nin kapısına varıldığında,
ne ararsın diye sorulduğunda,
gönlüne aşk düşmüş mü diye bakıldığında,
önce edep bulmak için yoğrulduğunda,
edep bulduğuna kanaat edildiğinde,
mürşidine el verip teslim olunduğunda,
mürşidin elinden, hakk’ın eli tutulduğunda,
ilm-i tevhîd dersleri tebliğ edildiğinde,
miraç’ın başlamıştır.
miraç seni sana döndürür.
benlik ateşini söndürür.
sendeki hakk’ı sana bildirir.
nice makam gördürür.
hakk ile hakk’a erdirir.
miraç yolculuğu, kendi vücûd kur’ân’ını okuma yolculuğudur.
miraç yolculuğu, kendinde hakk’a şahit olma yolculuğudur.
miraç yolculuğu, nice ulvî makamı kendinde bulma yolculuğudur.
miraç, âdem’den muhammed’e nice makamı kendi vücud şehrinde görme yolculuğudur.
miraç; insanın kendinden kendine olan yolculuktur.
miraç; insanın kendi vücûdunda nice hakikate erişmesidir.
miraç; beden şehrini keşfetme yolculuğudur.
miraç; kendini bilme yolculuğudur.
miraç; varoluşu ve var edeni idrak etme yolculuğudur.
miraç: kişinin kendi beden yolunda, nice makama şahit olma yolculuğudur.
miraç; allah hakikatine erme yolculuğudur.
miraç; kişinin kendindeki muhammed nuruna erme yolculuğudur.
miraç; tevhîd'e erişme yolculuğudur.
devamını gör...
6.
tırmanış, yükseliş, merdiven gibi anlamları olan, islam peygamberi hz. muhammed'in bir çok boyut ve manada; bilinç, ilim ve tevhit olarak insanlığın erişebileceği son noktaya yükselmesi olayıdır. kendi bilinç boyutunun yükselmesi, insanlık için bilinç yükselişinin kapılarını açması, tek ve mutlak varlık olan tanrı'nın tekamülünün ilerlemesi bu olayın bir kaç boyutuna örnektir.
devamını gör...
7.
meriç den farklı bir tür bu. meriç hatunlara asılmaz, hatunlardan yana olur, çünkü mekanizma çalışmıyordur, olay faklıdır onlarda. miraçlar çok daha farklı bir strateji güderler. ne kadar asılma , o kadar isabet... çapari olta gibi. onada yazayım, buna da yazayım, dur şuna da espri!! yapayım,
dur ona dm den dalayım...bu ekolün baş komutanı urlalıydı sözlükte, herif işinde pirdi ama.
şimdi çıraklarını görüyorum... çok gülüyorum ama. işin garip yanı embesil hatunlar bir taltife bakıyorlar...kaç kişiye yaptığı hiç umurlarında değil.
dur ona dm den dalayım...bu ekolün baş komutanı urlalıydı sözlükte, herif işinde pirdi ama.
şimdi çıraklarını görüyorum... çok gülüyorum ama. işin garip yanı embesil hatunlar bir taltife bakıyorlar...kaç kişiye yaptığı hiç umurlarında değil.
devamını gör...
8.