1.
ilk soytarı canı sıkılan bir kralı eğlendirmek için ortaya çıktı, sonra her kralı eğlendiren bir soytarı olageldi, sonra kral bir gün oturduğu tahtından ülkeyi yönetirken vezir geldi ve halkın vergilerden, savaşlardan, parasızlıklardan huzursuz olduğunu söyledi.
kral ayağa kalktı, kral dairesinin içinde bir kaç tur attı ve düşünceli bir şekilde penceresinden boğaz manzarasına baktı. arkası dönük olduğu halde vezirine dedi ki; ben huzursuz olduğumda baş soytarı pagliacci beni eğlendirir, bütün dertlerimden kurtulur unuturum, uçar gider aklımdan her şey dedi ve ekledi tez efesteki antik tiyatroyu hazırlayıp halkı toplayın pagliacci gelip onlarıda eğlendirsin güldürsün, der.
vezir söyleneni yaptı ve halk soytarı sayesinde güldü, eğlendi her şeyi unuttu bu strateji bir çok yabancı krallık tarafından ithal edildi ve uygulandı derken aradan 1080p yıl geçti, soytarılık kurumsallaştı ve yayıldı...
yeni çağın demokratik kralları, daha zorba ve baskıcı olmalarına karşın, soytarılar sayesinde halkı etkisiz bir hale getirebildiler. kimse isyan etmiyor, bütün dertlere, sıkıntılara, vergilere, toplumsal sorunlara, eşitsizliklere, yolsuzluklara rağmen eğlenebiliyorlardı.
soytarılık zamanla şöyle bir gelişim gösterdi soytarılık > şaklabanlık > komediyenlik > hokkabazlık > tiyatro > oyunculuk > sinema > şovmenlik > > serdar ortaç > ajdar > fenomen > evlenme programları fenomenleri > tiktok fenoları > twitter fenoları > instagram fenoları > ıdı vıdı...
soytarılar o kadar çoğaldıki arkası kesilmedi e çünkü soytarılar ünlüydü, göz önündeydi, halk soytarıları seviyordu, soytarılar komikti, neşeliydi, sempatik ve sevecendi. halk soytarılara hayrandı zamanla halkın içinden bir çok kimse soytarıların sahnesine çıkmak için can atmaya başladı, göz önünde olmak ilgi çekmek için herşeyi yaptılar. insanlar soytarılar gibi önemli olmak istiyordu, şehrin yarısı halk yarısı soytarı olana kadar devam etti bu süreç.
soytarılık giderek gelişti, karizmatik bir şekle büründü. iki binli yıllarda soytarıların nufusu halkın nufusunun bir adım önüne geçti. iki bin otuzda ülkenin dörtte üçünü soytarılar oluşturuyordu. herkes ünlüydü, halk ise iyice azınlık olmuştu, soytarılık giderek çıtayı yükseltti zira tüketici sayısı az üretilen içerik ise çok fazlaydı. böylece kişiye özel soytarılık hizmeti başladı, mesela falanca soytarılık ajansına gidiyorsun, ben şöyle şöyle bir dizi istiyorum diyorsun sırf sana özel o diziyi, filmi kocaman bi ekip sana özel yapıyor, kaç sezon istersen, castı sen seçiyorsun falan soytarılar çağı çünkü.
neyse bir kaç yıl sonra süper sonik android uygulamaları sayesinde herkes o kadar soytarılaşıyorki halk diyebileceğin, soytarılık etmeyen çok çok az insan kalıyor. koskoca dünyada iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az yedi sekiz kişi. bunlar hiç cıvıtmamalarına rağmen az kişi kaldıkları için herkes tarafından bilinen kişiler oluyorlar soytarılık etmeyen ünlü kişiler olarak nam salıyorlar.
bu durumu gören soytarılar bu insanlara hayran kalıyor. soytarılık edemeden durabilen bir insan nasıl olur anlamıyorlar derken bir çok soytarı bu sıradan insanlara özenmeye başlıyorlar, sıradan insanlar ise oralı olmuyor ama soytarıların onlara olan ilgisi giderek artıyor. bu sıradan insanların sıradan hayatlarındaki şeyler muhteşem şeylermiş gibi soytarılarca taklit ediliyor ama hiç bir soytarı ne yaparsa yapsın halktan biri olamıyor, öyle hissedemiyor çünkü sıradan olmaktan bir kere vazgeçmişler, soytarılığın geri dönüşü yokmuş fakat yinede sıradan insanlara olan hayranlıklarından vazgeçememişler.
soytarılar şehrinde halk sayısı azalmaya başlayınca huzursuzluk çıkmaya başlamış. eğlendirecek kimseyi bulamayan soytarılar kendi aralarında savaşmaya, didişmeye başlamış elde avuçta kalan yedi sekiz sıradan insanı bölüşememişler ve sonunda yedi krallığa bölünüp her krallığın başına sıradan bir insanı kral yapmaya karar vermişler.
bir anda sıradan insanlarken, soytarılara kral olan bu kişiler, ortaya çıkan bu durum karşısında hayretlere düşmüşler. tek bir kral ve bir ülke dolusu soytarı, hepsi oyuncular, mankenler, yıldızlar, starlar, jürüler, standapçılar cartlar curtlar yada bir avuç geri zekalı işte.
bir gün acunya ülkesinin soytarıları, krala çok merak ettikleri bir soruyu sormak için önde gelenlerini sıradan insan olan ünsüz krala göndermişler. krala sormuşlar, siz neden ünlü olmak istemediniz, diye.
kralda demiş ki; ben bu toplumu, bu yaşam biçimini hiç bir zaman sevmedim, benimsemedim bana her zaman bir şeyler zorla yaptırıldı, mecbur kaldım aranızda yaşamaya. ve şimdi istemediğim halde beni kral yaptınız şuan sizden daha çok şöhretim var çünkü sizin gibi değilim ve aslada olmak istemiyorum hatta sizden nefret ediyorum. bana herşeyi unutturuyorsunuz, cambazlık edip aklımı çeliyorsunuz şu halinize bir bakın siz neden soytarı oldunuz ki? demiş ve sarayındaki soytarıları bu retorik soruyla birlikte nazikçe kapı dışarı etmiş.
kral ayağa kalktı, kral dairesinin içinde bir kaç tur attı ve düşünceli bir şekilde penceresinden boğaz manzarasına baktı. arkası dönük olduğu halde vezirine dedi ki; ben huzursuz olduğumda baş soytarı pagliacci beni eğlendirir, bütün dertlerimden kurtulur unuturum, uçar gider aklımdan her şey dedi ve ekledi tez efesteki antik tiyatroyu hazırlayıp halkı toplayın pagliacci gelip onlarıda eğlendirsin güldürsün, der.
vezir söyleneni yaptı ve halk soytarı sayesinde güldü, eğlendi her şeyi unuttu bu strateji bir çok yabancı krallık tarafından ithal edildi ve uygulandı derken aradan 1080p yıl geçti, soytarılık kurumsallaştı ve yayıldı...
yeni çağın demokratik kralları, daha zorba ve baskıcı olmalarına karşın, soytarılar sayesinde halkı etkisiz bir hale getirebildiler. kimse isyan etmiyor, bütün dertlere, sıkıntılara, vergilere, toplumsal sorunlara, eşitsizliklere, yolsuzluklara rağmen eğlenebiliyorlardı.
soytarılık zamanla şöyle bir gelişim gösterdi soytarılık > şaklabanlık > komediyenlik > hokkabazlık > tiyatro > oyunculuk > sinema > şovmenlik > > serdar ortaç > ajdar > fenomen > evlenme programları fenomenleri > tiktok fenoları > twitter fenoları > instagram fenoları > ıdı vıdı...
soytarılar o kadar çoğaldıki arkası kesilmedi e çünkü soytarılar ünlüydü, göz önündeydi, halk soytarıları seviyordu, soytarılar komikti, neşeliydi, sempatik ve sevecendi. halk soytarılara hayrandı zamanla halkın içinden bir çok kimse soytarıların sahnesine çıkmak için can atmaya başladı, göz önünde olmak ilgi çekmek için herşeyi yaptılar. insanlar soytarılar gibi önemli olmak istiyordu, şehrin yarısı halk yarısı soytarı olana kadar devam etti bu süreç.
soytarılık giderek gelişti, karizmatik bir şekle büründü. iki binli yıllarda soytarıların nufusu halkın nufusunun bir adım önüne geçti. iki bin otuzda ülkenin dörtte üçünü soytarılar oluşturuyordu. herkes ünlüydü, halk ise iyice azınlık olmuştu, soytarılık giderek çıtayı yükseltti zira tüketici sayısı az üretilen içerik ise çok fazlaydı. böylece kişiye özel soytarılık hizmeti başladı, mesela falanca soytarılık ajansına gidiyorsun, ben şöyle şöyle bir dizi istiyorum diyorsun sırf sana özel o diziyi, filmi kocaman bi ekip sana özel yapıyor, kaç sezon istersen, castı sen seçiyorsun falan soytarılar çağı çünkü.
neyse bir kaç yıl sonra süper sonik android uygulamaları sayesinde herkes o kadar soytarılaşıyorki halk diyebileceğin, soytarılık etmeyen çok çok az insan kalıyor. koskoca dünyada iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az yedi sekiz kişi. bunlar hiç cıvıtmamalarına rağmen az kişi kaldıkları için herkes tarafından bilinen kişiler oluyorlar soytarılık etmeyen ünlü kişiler olarak nam salıyorlar.
bu durumu gören soytarılar bu insanlara hayran kalıyor. soytarılık edemeden durabilen bir insan nasıl olur anlamıyorlar derken bir çok soytarı bu sıradan insanlara özenmeye başlıyorlar, sıradan insanlar ise oralı olmuyor ama soytarıların onlara olan ilgisi giderek artıyor. bu sıradan insanların sıradan hayatlarındaki şeyler muhteşem şeylermiş gibi soytarılarca taklit ediliyor ama hiç bir soytarı ne yaparsa yapsın halktan biri olamıyor, öyle hissedemiyor çünkü sıradan olmaktan bir kere vazgeçmişler, soytarılığın geri dönüşü yokmuş fakat yinede sıradan insanlara olan hayranlıklarından vazgeçememişler.
soytarılar şehrinde halk sayısı azalmaya başlayınca huzursuzluk çıkmaya başlamış. eğlendirecek kimseyi bulamayan soytarılar kendi aralarında savaşmaya, didişmeye başlamış elde avuçta kalan yedi sekiz sıradan insanı bölüşememişler ve sonunda yedi krallığa bölünüp her krallığın başına sıradan bir insanı kral yapmaya karar vermişler.
bir anda sıradan insanlarken, soytarılara kral olan bu kişiler, ortaya çıkan bu durum karşısında hayretlere düşmüşler. tek bir kral ve bir ülke dolusu soytarı, hepsi oyuncular, mankenler, yıldızlar, starlar, jürüler, standapçılar cartlar curtlar yada bir avuç geri zekalı işte.
bir gün acunya ülkesinin soytarıları, krala çok merak ettikleri bir soruyu sormak için önde gelenlerini sıradan insan olan ünsüz krala göndermişler. krala sormuşlar, siz neden ünlü olmak istemediniz, diye.
kralda demiş ki; ben bu toplumu, bu yaşam biçimini hiç bir zaman sevmedim, benimsemedim bana her zaman bir şeyler zorla yaptırıldı, mecbur kaldım aranızda yaşamaya. ve şimdi istemediğim halde beni kral yaptınız şuan sizden daha çok şöhretim var çünkü sizin gibi değilim ve aslada olmak istemiyorum hatta sizden nefret ediyorum. bana herşeyi unutturuyorsunuz, cambazlık edip aklımı çeliyorsunuz şu halinize bir bakın siz neden soytarı oldunuz ki? demiş ve sarayındaki soytarıları bu retorik soruyla birlikte nazikçe kapı dışarı etmiş.
devamını gör...
"soytarılar şehri" ile benzer başlıklar
anarşi şehri
11