orijinal adı: la chartreuse de parme
yazar: stendhal
yayım tarihi: 1839
genç aristokrat fabrizio del dongo muhafazakar babasının kalesini terk ederek napolyon ile birlikte waterloo savaşına katılmaya gider. savaştan sonra ülkesine döndüğünde ise burada "hain" olarka karşılanır. bunu üzerine her ne kadar içine sinmese de kilisede kariyer yapmak zorunda kalır. kilisede entrika ve sevda dolu maceralar başlar.
balzac bu kitap için "elli yıldan bu yana yayımlanmış kitapların en güzeli" ifadelerini kullanmıştır.
yazar: stendhal
yayım tarihi: 1839
genç aristokrat fabrizio del dongo muhafazakar babasının kalesini terk ederek napolyon ile birlikte waterloo savaşına katılmaya gider. savaştan sonra ülkesine döndüğünde ise burada "hain" olarka karşılanır. bunu üzerine her ne kadar içine sinmese de kilisede kariyer yapmak zorunda kalır. kilisede entrika ve sevda dolu maceralar başlar.
balzac bu kitap için "elli yıldan bu yana yayımlanmış kitapların en güzeli" ifadelerini kullanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kaşkolnikov" tarafından 15.03.2022 17:43 tarihinde açılmıştır.
1.
dilimize parma manastırı olarak çevrilmiş, romantik akımın bir ürünü olan stendhal romanı. eser; honore de balzac , italo calvino ve andré gide tarafından başyapıt olarak nitelendirilmiştir ve hatta lev nikolayeviç tolstoy'un savaş ve barış romanına ön ayak olmuş olduğu da söylenebilir fakat ne yazık ki stendhal'ın kaleminden çıkmış gibi değil. oldukça karmaşık hatta neredeyse yavan öyle ki fabrizio del dongo ve halası arasındaki çarpık ilişki ve dongo ve clelia arasındaki aşk dahi romanı bir parça kurtarmaya yetmiyor. ana hikayenin karmaşıklığı bir kenara, karakterlerin tutarsızlığı bile eserin sınıfta kalmasına yeter. insanlar gerçek hayatta yeterince tutarsızdır fakat bu gerçek; romandaki karakterlerin neredeyse her hareketinin tutarsız olmasını anlaşılabilir kılmıyor. stendhal'ın da böyle bir kaygısı olduğunu sanmıyorum. iki ciltlik bu eserin neredeyse 52 günde yazılmış olması ve düzenlenmeden okuyucuya -stendhal böyle uygun gördüğü için- sunulması bir parça eserin karmaşık ve tutarsız olması hakkında tatmin edici bir açıklama sunuyor. orta düzey betimlemeleri ve waterloo muharebesi'nde napoleone bonaparte için savaşmayı tercih ettiği için hain ilan edilen kısmen şımarık milanlı bir soylunun hayatı boyunca yürüdüğü çarpık ve tutarsız yolu gözlemlemek için okunabilir bir eser fakat yine de çok büyük beklentiye girip yarıda bırakan çok olmuştur ama stendhal'ın da eser hakkında söylediği gibi; "mutlu azınlıklar için"
samih tiryakioğlu çevirisi orta düzey bir çeviri fakat yazıldığı dile en yakın çeviri olduğunu söylemekte fayda var.
les cœurs de ce pays-là diffèrent assez des cœurs français : les ıtaliens sont sincères, bonnes gens, et, non effarouchés, disent ce qu’ils pensent ; ce n’est que par accès qu’ils ont de la vanité ; alors elle devient passion, et prend le nom de punliglio. enfin la pauvreté n’est pas un ridicule parmi eux.
(bu ülkenin insanları fransızlar'dan oldukça farklıdır. italyanlar içtendir, iyi insanlardır, çekingen değillerdir, akıllarından geçeni söyleyiverirler. zaman zaman gurura kapılsalar da bu, tutku haline gelir, "benlik" adını alır. sonra, yoksulluk gülünç bir durum değildir onlar için.)
la politique dans une oeuvre littéraire, c'est un coup de pistolet au milieu d'un concert, quelque chose de grossier et auquel pourtant il n'est pas possible de refuser son attention.
(edebi bir eserde politikadan söz etmek sahnenin ortasına fırlatılan bir silah gibidir, oldukça rahatsız edicidir fakat onu görmezden gelemezsiniz.)
samih tiryakioğlu çevirisi orta düzey bir çeviri fakat yazıldığı dile en yakın çeviri olduğunu söylemekte fayda var.
les cœurs de ce pays-là diffèrent assez des cœurs français : les ıtaliens sont sincères, bonnes gens, et, non effarouchés, disent ce qu’ils pensent ; ce n’est que par accès qu’ils ont de la vanité ; alors elle devient passion, et prend le nom de punliglio. enfin la pauvreté n’est pas un ridicule parmi eux.
(bu ülkenin insanları fransızlar'dan oldukça farklıdır. italyanlar içtendir, iyi insanlardır, çekingen değillerdir, akıllarından geçeni söyleyiverirler. zaman zaman gurura kapılsalar da bu, tutku haline gelir, "benlik" adını alır. sonra, yoksulluk gülünç bir durum değildir onlar için.)
la politique dans une oeuvre littéraire, c'est un coup de pistolet au milieu d'un concert, quelque chose de grossier et auquel pourtant il n'est pas possible de refuser son attention.
(edebi bir eserde politikadan söz etmek sahnenin ortasına fırlatılan bir silah gibidir, oldukça rahatsız edicidir fakat onu görmezden gelemezsiniz.)
devamını gör...