öne çıkanlar | diğer yorumlar

bir hatice meryem kitabıdır.

daha önce bir kadını öldürmeye nereden başlamalı? isimli öykü kitabını okuyup çok beğendiğim ve bu kitabı hakkında bir tanım da yazdığım hatice meryem'in diğer bir öykü kitabı. o tanımda da söylemiştim yine söylüyorum hatice meryem'in öykü dilini ve kurgu yeteneğini çok beğeniyorum. ve bir derdi olan bütün yazarlar başımın tacıdır.

bu kitabı okurken john steinbeck'in fareler ve insanlar isimli kitabındaki bir nokta geldi aklıma çokça. kitapta her karakterin bir ismi vardır. bir tanesi hariç. curley'nin karısı. kitapta önemli bir yer tutan bu kadının adını asla öğrenemeyiz çünkü o sadece curly'nin karısı'dır. kişi olarak, birey olarak, insan olarak onun bir anlamı yoktur, o sadece ona "sahip" olan erkeğin adı ile anılabilir. kitap boyunca da böyle olur.

bu kitaptaki öykülerin hepsi de aynı kalıp halinde başlar. ben bir emeklinin karısı olsam, ben bir genç adamın karısı olsam, ben bir tornacının karısı olsam gibi.

sonrasında ise gerçekten hayatı boyunca aile içi şiddete yakından tanık olmuş yazar hatice meryem böyle bir durumda hayatının nasıl olacağını anlatır öyküler yoluyla.

nefis bir kitap ve muhteşem bir öykücü.
devamını gör...
kitabın sahibi yazar, mizah ustası metin üstündağ 'ın eşi oluyordu. hatta kitabın sahibi yazar ile kitabı hakkında röportaj yapılmış ve kadının kafasının hizasında met-üst uçan sinek şeklinde karikatürize edilmişti.
devamını gör...
hatice meryem'in sanırım tüm kitaplarını okuyacağım. yine çok beğendim. kitap 95 sayfa ama o kadar güzel ki. yazar toplumda kocası olmayan kadınlara iyi gözle bakmayan, acıyan, sürekli evlen diye baskı yapan insanlara bir ders niteliğinde yazmış kitabı.

kitap farklı adamların karısı olmak nasıl bir şey olurdu bunu anlatıyor. bir şairin karısı olmak, bir sarhoşun karısı olmak, bir emeklinin karısı olmak, bir tüccarın karısı olmak, bir sünepenin karısı olmak (bu kısmı çok beğendim çünkü sünepe diye etiketlenen adamlar karısına saygılı ve hödük olmayan tipler, tam tersi erkek tiplemesini de anlatıyor yazar burada, o kadar korkunç ki, aman aman), yakışıklı bir adamın karısı olmak, işçi karısı olmak, kendisinden genç bir adamın karısı olmak... her senaryoda bir zorluk var. kimin karısı olursanız olun hayat size gül bahçeleri sunmuyor. kısacası bazen sinek kadar bile olsa bir kocam olmasın diyebiliyor insan.

en acayip olanı da bir adamın karısı olup bunun ne kadar zor bir şey olduğunu bildiği halde evlenmemiş kadınlara kocanın ne kadar elzem bir şey olduğunu anlatmaya çalışanlar. bırakın kardeşim, herkes evlenmek zorunda değil. sinek küçüktür ama mide bulandırır diyerek yorumumu bitiriyorum. bir göz atın kitaba.
devamını gör...
türk yazar hatice meryem'in yazmış olduğu 95 sayfalık kitap; 2002 yılında yayınlanmıştır.

kitapta 30 farklı öykü yer alıyor ama bildiğimiz öykü formunda değiller.

yazarın seçmiş olduğu 30 farklı erkeğin karısı olduğunu varsayan ve her biri birbirinden farklı olan öykülerden oluşuyor kitabımız.

bir şairin karısı olsaydım
bir avarenin karısı olsaydım
bir tüccarın karısı olsaydım
bir sünepenin karısı olsaydım

gibi varsayımlar kitapta karşımıza çıkıyor.
kimin karısı olsaydı nasıl bir hayatının olacağını düşündüğü sözler yer alıyor.

kitapta kadınların isimlerinin fazlaca verilmemesi kadınların toplumda evlendikten sonra kocasına ait bir nesne olarak görülüyor olmasından kaynaklı olabilir.
erkeğin bir adı vardır, soyadı ise ölene kadar değişmez ama kadının bir adı genelde yoktur.
hep birinin kızı, birinin karısı olarak anılırlar, erkeğin koruması gereken bir namus olarak kabul edilirler.

kitap bilindik öykü formundan farklı ilerlediği için biraz sıkılarak okudum, oku oku bitmeyecek sandım ama bitti.

hatice meryem'in üslubunu, iğneleme tarzını ve ironiyi yerinde kullanmasını iyi buldum.

en çok ise bir avarenin karısı olsaydım - bir avarenin karısı adlı öyküyü etkileyici buldum.
kadınların evlenmek zorunda olmadıklarını, kimsenin karısı olmak zorunda olmamalarını, bir kadının kadın olduğu için doğurmak ya da evlenmek mecburiyetinde olmaması gerektiğini anlatmak istediğini düşündüğüm, fena olmayan bir kitaptı.

evlilik bir zorunluluk değil bir tercihtir.
toplumda kadının yeri, evlilik mefhumunun kadın bakış açısından anlatılması, toplumun evliliğe ya da kadına bakış açısı, evlenen kadının varlığının artık sadece birinin karısı olarak kabul edilmesini ince ince eleştiren feminist bir bakış açısıyla yazıldığını söyleyebileceğimiz bir kitaptı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

çok güvendikleri kocaları onları koruyamazdı bile.

soğuktan donarak ölmüş; sırf zaman hızla geçsin di­ye...

ben bir kasabın karısı olsaydım eğer...
buzluktaki butları çok kıskanır ve yine muhakkak akşamları kasap kocamın kan, et, kemik ve ilik kokan bedeni narin bedenimin üzeri­ ne abandığında, acaba bir ineği mi düşlüyor şimdi, diye elimde olmadan düşünür ve her boy bıçak ile öldürmeyi düşlerdim onu, ev işlerinden çok yorulduğum zamanlar...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sinek kadar kocam olsun başımda bulunsun" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim