#televizyon dizileri
bilim kurgu / dram / gerilim
8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

dizi şeriatın farklı ele alınışı gibi bir şey. adına distopya diyoruz tabii. dizi margaret atwood'un romanından uyarlamadır.
elisabeth moss, yvonne strahovski ve joseph fiennes başroldeler. toplamda 3 sezon olmuştur. bölüm sayısı 36. yeni sezonun gelmesi yakındır.
dizide kırmızı damızlık kızların rengidir. yeşil, ev hanımlarının rengidir. beyaz hizmetçilerin rengidir.
devamını gör...
yeni sezon 2020 sonu demişlerdi ama şimdi 2021 sonu deniyor. bu arada emily rolündeki handmaid alexis bledel. öğrendiğimde hafif bir spazm geçirdim. zira bledel gilmore girls'ün rory gilmore'u.

(bkz: republic of gilead)
devamını gör...
dördüncü sezonu 28 nisan'da yayınlanacağı söylenen ve beni sevince boğan dizi.
margerat atwood'un distopik romanı olan damızlık kızın öyküsü nden hareketle yapılan dizi. kitap, aşırı muhafazakar bir yönetimde kadınlara uygulanan baskı ve korkunun en net hali ile anlatmaktadır. dizi de buna uygun hatta çok iyi bir şekilde uyarlanmış. izlerken çokça gerip, çokça üzen, bir kadının çocuğuna özgürce sarılması karşısında zırıl zırıl ağlatan sahneler bırakan bir yapım.
dizinin distopikliği sanırım artık tartışılır boyutta. evlenme yaşı, çocuk sayısı, kadınların eve bağlandığı bir aile hayatını reddetmesinin hatta kadınların evlenmeyi reddetmesinin eleştirildiği bir ortamda perşembenin gelişinin çarşambadan gösterilmesi gibi bir şey de düşündürmüyor değil..
ayrıca "yobaz,bağnaz,fanatik,radikal" kelimelerinin hakaret veya siyasi bir tartışmanın yanında ne kadar korkunç kavramlar olduğunun anlatımı.
devamını gör...
margaret atwood’un 1985’te yayımlanan ve 2017’de dizisi çekilen distopik romanı. adından anlaşılacağı gibi dünyaya salgın gibi yayılan “kısırlık” sebebiyle doğurgan kadınların damızlık olarak kullanılmasının öyküsü.

kitabı hakkında söyleyeceklerim şöyle ki; bende doğan kitap’tan basılan versiyonu var ve -bence- çevirisi gerçekten kötü. fazla diyalog yok. hikaye birinci ağızdan anlatılıyor. çevirisi dışında gayet güzel.

asıl olay dizisi. -bence- kitaptan daha başarılı ki bu nadiren olur. daha doğrusu 1985’te yazılan bir roman günümüze çok iyi şekilde uyarlanmış.

28 nisan’da yeni sezon geliyor. umarım iyi bir sezon olur. under his eye.
devamını gör...
basbayağı distopyadır efendim. uygulamalar yaşanacak olsa da bir zamanların distopyası olarak kalacaktır.

aynı isimli kitaptan uyarlanmıştır. başarılı bir uyarlama olup olmadığı hakkında bir fikrim yok çünkü kitabı okumadım. fakat dizi başarılıdır, hatta en çok sevdiğim dizilerden biridir. 4.sezonunu izlemeye kıyamıyorum. türkiye'de blue tvde yayınlanmakta.

dizimiz bize olmayan bir devletteki sosyal sistemi anlatır. sistem insanları hiyerarşik bir düzende parçalamış; bürokratlar, göz'ler, damızlıklar, hizmetliler...

damızlıklar doğurganlığı devam eden kadınlardır. bu kadınlar cinsel tercihleri, evli olup olmamaları vs önemsenmeden çocuğu olmayan bürokratlara verilir onlardan hamile kalması için. kadınların tek görevi hamile kalmaktır çünkü.

bürokratlar, sosyal düzeni bozup yeniden kuran yönetici kesimdir.çocukları olması uğruna damızlıklara her ay yanlarında karısı varken tecavüz eden varlıklar.


gözler ise damızlıkların kaçmasından, ihanet planları yapmamasından sorumlu gözetleyen kişiler.


dizi bu sosyal sistem içinde her kesime ışık tutuyor. herkesi sevebilir aynı zamanda nefret edebilirsiniz.
devamını gör...
kitap ve orjinal film aslında dizinin 1. sezonu kadardır.dizinin diğer sezonları eserden bagımsız olarak ilerlemektedir.distopya olmasına karsın neden olmasın diye düsündürmektedir.zaten erkek egemen dünyada bu durumun farklı versiyonları sürekli olarak yasanmaktayken işler o raddeye geldiğinde bu durumun yasanması kacınılmaz olurdu diye tahmin ediyorum.
devamını gör...
kitabı okumadan diziye başladığım için dizi bitmeden okumayı düşünmüyorum. bir kere baş koyduk bu yola..

3 kişi aynı anda seyretmeye başladık. biri ilk sezonun sonunda diğeri de ikinci sezonun sonunda seyretmeyi bıraktı. objektif bir biçimde değerlendirecek olursam; evet git gide biraz sıkıcılaşıyor. tahmin etmek kolaylaşıyor ve june'un öfkeli yüz ifadesini görmekten bıkmaya başlıyorsunuz. ayrıca kendisini meryem uzerli'ye benzettim benzeteli hürrem'le ilişkilendirmekten kendimi alamıyorum.

hikaye güzel. distopik bir düzen ama insan "ya olursa böyle bir şey?" demekten kendini alamıyor. o sıkışmışlık hissini yaşadım cidden. ama hikayedeki tutarsızlıklar nedeniyle bu etkisi de kayboldu. herkese yasak olan, en başından beri en ufak bir iltimas gösterilmeyen davranışlar bu ablamıza serbest olabiliyor. yahu siz markette bile konuşamıyordunuz ne ara planlar, örgütlenmeler falan başladı?

kaçıyor, yakalanıyor, kaçıyor, yakalanıyor, kaçıyor..
derken artık kabak tadı verdi. diğer kızlara uygulanan ağır işkenceler neden june'a gelince hafifledi? hâlbuki herkes ondan nefret etmiyor muydu?

bu arada söylemeden geçemeyeceğim. serena sen ne güzel kadınsın ya? karakter olarak değil. direkt kendisi çok güzel.
devamını gör...
margaret atwood'un yaşanması çok da imkansız olmayan distopik eseri. belki de büyük bir kesimi etkilemesinin sebebi bu. aynı zamanda ann dowd'un* mükemmel oyunculuğunu da izleme şansı buluyoruz bu dizide. luke adlı karakteri canlandıran fagbanle de bir o kadar kötü ya da karakter çok ezik olduğundan bana öyle geliyor. dizide olmasa da olurmuş aslında.
hayali bir ülke olan glead'da yaşananlar çok gerçekçi bir şekilde anlatılmış. özellikle ilk üç sezon izlerken gerçekten rahatsız ediyor fakat dördüncü sezonu izlerken nedense fazla uzatıldığı ve mantıksızlıklar olduğu hissine kapıldım. yine de izlemeye devam. sanırım 5. ve 6. sezon onayını da almış.

son sezonda içimizin yağını eriten bazı sahnelere şahit oluyoruz. tabi ki esther keyes ve fred waterford sahnelerinden bahsediyorum. esther bacımızın adamı delik deşik ettiği, fred'in ise handmaidsler tarafından parçalanması yüce tanrı'ya şükretmemize sebep oldu. darısı serena'nın başına. yine de tam da iade edilirken fred'in bu kadar kolay ortadan kaldırılması ve tüm bölümler boyunca kimsenin şoför bozuntusu nick'ten şüphelenmemesi saçma geldi. fred'in glead'da yargılandığı, işkencelere uğradığı sahneleri görmek de güzel olabilirdi ayrıca. june'un bombalamadan sağ kurtulup eski arkadaşı tarafından bulunup gizlice gemiye bindirilip kanada'ya götürülmesi de çok zorlama geldi. evet olayın kanada'ya bir şekilde bağlanması gerekiyordu fakat her şey çok tesadüf tesadüftü sözlük. güzeldi fakat genel olarak 4. sezondan ilk üç sezondaki tadı alamadım.
devamını gör...
5.sezon 2. bölümden yeni geldim. june'un sondaki bakışı bekleyin geliyorum ve hepinizin içinden geçecem bakışıdır.

dizi kitaptan bağımsız şekilde yardırarak ilerliyor. artık pasif june gitmiş ve intikam ve öfke dolu june seyrediyoruz. yer yer eski merhametini korumaya çalışsa da eskisi gibi olmayacağının en net karşılığı bu şekilde çıktı.

giliad denen ucube ülke, akıllı davranıp merhamet kartını tüm dünyaya göstererek oynamıştır. merakla beklemedeyiz. intikam ve dram dolu bir sezonun sinyallerini vermiştir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"the handmaid's tale" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim