sosyoloji / insan ve toplum
6 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

ayrıntı yayınlarının 1000. kitabı olarak şubat 2017 de yayımlanmış kitap. kitap'ta enis rıza ve ercan kesal isimleri var.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel



kitabın amacı osmanlı'nın son döneminden 2014 yılına kadar bu coğrafyada çekilen fotoğraflarla yaşanmis olaylara, insanların yaşadığı zorunlu göçlere, haksızlıklara, direnişlere tanıklık etmek, unutulmasına engel olmak, geçen zamanın izinden gidebilmek. kitapta özellikle bir başvuru kitabı olmadığı ya da bir sıralama takip edilmedigi belirtilmiş ama açıkçası bu kadar taraflı bir yayın olduğunu bilmeden almıştım.

140'a yakın fotoğraf enis rıza tarafından secilmis. 80 e yakın fotoğraf için ercan kesal duygu ve düşüncelerini içeren yazılar yazmış.

ne yazık ki bazı fotoğraflarda kitap kalın olmasi ve pek çogu iki sayfaya birden basılan fotoğrafın orta noktası iki kağıdın arasına gelmesi sebebiyle göze hoş gorunmuyor.

yine ercan kesal'ın yazıları kısa olmasına rağmen küçük punto ile yazılıp iki üç sayfaya dağıtılmış. kısacası kitap iç yapı ozellikleri ile pek iç açıcı değil.

kitabın en önemli özelligi ise taraflı bir tutum sergilenmiş olması. seçilen fotoğraflardan, yazılan yazılara kadar buram buram solculuk kokan bu kitap ne yazık ki tarihten zamandan, acılardan, eşitlikten hak hukuk adaletten bahseden, her sayfasında bu kavramların mücadelesini verdiğini iddia eden bir yayının ve yazarın taraflı bir bakış açısı ile kendi mücadelesini kutsamasi gibi duruyor.
kitapta ilk bölümlerde, 1960'lı yılları anlatan bölümlere kadar mübadele, göç, sürgün, azınlıklar ve onların yaşadığı sıkıntılara yer verilmis. 1960'dan itibaren sık sık faşizme ve emeğin karşılığını almayan isçi sınıfının grevlerine odaklanilmis. sonrasında 70'li yıllara gelindiğinde deniz gezmiş, yılmaz güney, sinan cemgil, erdal eren,ibrahim kaypakkaya gibi isimler ile kızıldere ve kanlı 1 mayıs katliamlari gibi önemli olaylara yer verilmiş.
80 ihtilali sonrasında avrupa göçmeni vatandaşlarımız, ihtilal sonrası siyasi tutuklular, , cumartesi anneleri,sivas katliamı,hrant dink, uğur mumcu, aziz nesin'in ölümü gibi olaylara ve kişilere deginilmis.2000 ve sonrasında ise lgbt hakları, kadın cinayetleri, ırak ve suriyeli mültecilerin fotoğraflarının arasından ali ismail korkmaz, berkin elvan ve gezi olayları yer alıyor.

kitapta dikkatimi çeken bir kaç şey var.
atatürk ile ilgili sayfada "ona yapılan benzetme ve yakıştırmalarin içinde en isabetlisinin başöğretmen olduğunu soyleyebiliriz." cümlesi oldu. hem ataturk guzellemesi yapıp hem dersim'den bahsetmek biraz zor tabi. bu yüzden dersimle ilgili yazı yok. yine maraş katliami ile ilgili yazı da yok. kurtuluş savaşı ile ilgili daha çok çanakkale savaşına odaklanilirken cumhuriyetin ilanı ile ilgili bir paylaşım yok. tek partili sistem üstü kapalı elestirilirken, 60 ihtilali ile 80 ihtilali ne aynı önem verilmemiş gibi.


en önemlisi; kitapta pkk yok.

deniz gezmiş ve o dönemin diğer siyasi kişiliklerine epey bir sayfa ayrılırken, 80 sonrasi siyasi tutuklular hakkında sayfalar ayrilirken,
ümraniye katliamına,gazi mahallesi olaylarına, gaffar okan'a, susurluk olayına, meclisin önünde yazar kasa fırlatan adamın isyanına ve en önemlisi pkk katliamına hiç yer verilmemesi gerçekten oldukça manidar.


bunun yerine zamanın akp bakanlarının fotoğrafları ile maymunlar hakkında yazı yazılmış.

ancak son sayfalara geldiğimizde neden pkk yok onu anlıyoruz. son sayfalarda uludere olayı fotoğrafı var, mehdi zana ile leyla zana fotoğrafı ile ilgili yazı var. yani onların zamanında pkk hiç iz bırakmamış. bu ülkede işçiler grevlerde 1 mayıs'ta alanlarda, 80 sonrasi cezaevlerinde ölmüş ama görev başında pkk kurşunu ile hiç öğretmen, doktor, hemşire, polis, asker, sivil, bebek, kadın, yaşlı, çocuk hiç ölmemiş.

peki hiç mi güzel bir şey yok ? elbette var. pek çok yazı da ercan kesal'ın güzel betimlemeleri var, mesleki anıları var, edebi alintilari var. keşke daha objektif bir kitap olsaydı, keşke siyaset ile kişisel acılar biraz daha eşit anlatilsaydi, keşke bu ülkede sadece yahudilere, ermenilere, alevilere, değil, muhafazakarlar kesime de haksizliklar yapıldığını, kadına ve çocuğa şiddetin siyasi şiddetten daha çok zarar vermeye başladığından bahsedilseydi. daha objektif olunabilseydi.

ercan kesal'ın yazılarından birisi ile bitirelim.

1930 yılında çıkartılan
umumi hifzıssıhha kanunu'yla devletin veremle savaş konusundaki tercihi ve iradesi ortaya kondu. buna en yalın örnek:
verem dispanser hekiminin aldığı maaş dönemin milletvekili
maaşınin üç katı kadardı.
veremle savaştan kalan ve insanın içini isitan bu fotoğraf sag-
gin pazar, hastanelerin isletme, hastanın müşteri ve ilacin
urün olduğu günümüzde fazlasıyla naif görünuyor



bu fotoğrafta ağlamayan kadın, cenazenin sahibidir. ortada
duran.
0, daha sonra ağlayacak....
garip bir sahipliktir bu. bu dünyada en sevdiğiniz varlık, avu-
cunuzun içinden kayıp giderken, masum bedeni yıkanırken,
omuzlarda taşınırken, toprağa verilirken; ara sira sesler duyar-
siniz, hayatın akışını sürdürmeye pek hevesli meraklhılardan:
"cenaze sahibi kim? cenaze sahibi nerede?"

fotoğraftaki cenazenin sahibi işte ortadaki kadın. hiç ağlamayan, gözünden bir damla yaş düşmeyen kadın. ışte o. o sonra ağlayacak...

devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"zamanın izinde" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim