eş cinsellik yaradılış özelliği midir yoksa bir tercih midir sorunsalı
başlık "oblomovreis" tarafından 22.03.2021 16:34 tarihinde açılmıştır.
21.
ya eşcinsellik üzerinde trollük yapmak bile artık bayık geliyor. güldük eğlendik vaktinde.
45 numaralı adamın teki cihangirde popo sallayacak diye devlet düzeni bozulmamalı diye salladık. adına mehmet dedik sen de ahmet.
dalıyoolar bu adama çevikten 50 kişi. vahşet bu dedik, barbarlık dedik.
çok şey dedik. o kadar çok geyiğini yaptım ki ben bile sıkıldım bu etli g.tlü kardeşlerimiz ile alakalı yazıp çizmekten.
bilmiyooorum hocam ya. kaliteli pasaj yazacak olan varsa şu saatten sonra şarabı usulca doldururum kadehe, puromu yakarım. sısısıs diye gülerim okurken. şimdilik şöyle bir ambiyans yaşatacak entry yok.
45 numaralı adamın teki cihangirde popo sallayacak diye devlet düzeni bozulmamalı diye salladık. adına mehmet dedik sen de ahmet.
dalıyoolar bu adama çevikten 50 kişi. vahşet bu dedik, barbarlık dedik.
çok şey dedik. o kadar çok geyiğini yaptım ki ben bile sıkıldım bu etli g.tlü kardeşlerimiz ile alakalı yazıp çizmekten.
bilmiyooorum hocam ya. kaliteli pasaj yazacak olan varsa şu saatten sonra şarabı usulca doldururum kadehe, puromu yakarım. sısısıs diye gülerim okurken. şimdilik şöyle bir ambiyans yaşatacak entry yok.
devamını gör...
22.
ne olursa olsun
sanane
banane
kime ne
sanane
banane
kime ne
devamını gör...
23.
"hay sizin sorunsalınıza" dedirten başlık. moderasyon şu başlıklara bir el atarsa çok sevinirim. üstteki bir yazar çok güzel yazmış: sanane!
devamını gör...
24.
bunu burada soracağına google a sorsan yanıtını alırsın;
toplumsal cinsiyet nedir? / evrimagaci
bak ingilizcen yoktur diye ayağına getirdim.
toplumsal cinsiyet nedir? / evrimagaci
bak ingilizcen yoktur diye ayağına getirdim.
devamını gör...
25.
tercihtir ama bizi ilgilendirmez herkesin özel hayatı kendine. evet.
devamını gör...
26.
kimse azınlık olmayı tercih etmez. salak salak konuşup sinir etmeyin insanı.
yönelimdir. yaradılıştır!
yönelimdir. yaradılıştır!
devamını gör...
27.
valla kendi üzerimdem örnek vereceğim tercih olsaydı ben çoktan tercih ederdim.
devamını gör...
28.
bulaşıcı bir hastalıktır. bazılarında doğuştan var dense de bu bunun bir hastalık olduğu gerçeğini değiştirmez.
(bkz: eşcinselliğin hastalık olduğu gerçeği)
(bkz: eşcinselliğin hastalık olduğu gerçeği)
devamını gör...
29.
insanlık tarihinde eşcinsellikle ilgili kayıtlar m.ö. 3000. yılına ait olduğu belirtilmektedir. eşcinsellikle ilgili ilk kayıtlara ise eski mısır, sümer ve hitit uygarlıklarında rastlanmakta, ancak günümüzün aksine ilk kayıtlarda yer alan eşcinselliğin tolerans gösterilen bir yaşantı olduğu ipuçları görülmektedir. üzerindeki tartışmalar sürüyor olsa da m.ö. 1400’lerdeki yasaları açıklayan bir tablette hitlilerde iki erkek arasında evliliğe izin verildiği belirlenmiştir (çığ, 2003)
alfred kinsey, cinselliğin akışkan olduğuna ve zamanla değişime uğrayabileceğine inanıyordu. cinselliğin sadece homoseksüel ve heteroseksüel olarak iki zıt kategoriyle sınırlandırılamayacağını göstermek için 8000 den gazla kişiyle yapmış olduğu çalışmada sosyokültürel etiketleri kullanmak yerine öncelikle bireyleri ölçeklendirmek için davranış değerlendirmelerini kullanmıştır. bu çalışma sonrası da kinsey eğrisini oluşturmuştur. araştırma sonucuna göre yıllar içinde belirli ölçülerde kaymalar olduğunu tespit etmiştir.
cinsiyet kimliği çoğunlukla 2 yaş sonlanmadan oturmaya başlar ve cinsel kimliğin gelişimi çevreden etkilenerek çocukların oyun, arkadaş seçimi gibi cinsel rollerinin belirlenmesine yol açmaktadır. bu roller de 4-5 yaş civarında netleşmeye başlamaktadır. oluşan cinsel kimlik doğumla birlikte belirlenmiş cinsiyetle uyumlu da olabilir veya bundan farklı da olabilir. cinsellik, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği psikoloji,psikiyatri ve tıp tarihinde her zaman tartışılan konular aradında olmuştur. 1950 lere kadar cinsellik büyük oranda “üreme odaklı” bir şekilde ele alınmış ve diğer tüm cinsellik biçimlerinin patolojik bir problem olarak ele alınmıştır buna göre üreme odaklı olmayan her tür ilişkinin (heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel) ve her tür cinsel eylemin (mastürbasyon ve anal seks gibi) sorun hastalık olarak görüldüğünü ve tedavi edilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz. 1970’lerin ortasından itibaren eşcinsellikle ilgili katı ve ayrımcı tutumları eleştiren görüşler artmış ve eşcinselliği psikopatolojiden uzaklaştıran, müdahaleyi uygun görmeyen ve bu katı tutumları analistlerin kendi homofobileriyle açıklayan görüşler öne sürülmüştür. insan hakları alanındaki gelişmeler, toplumsal hayatta gey ve lezbiyenlerin kabulü psikanalistleri hem teorileri hem de kurumları içinde cinsiyet kimliğine ve cinsel yönelimlere yeni bir bakış geliştirmeye yönlendirmiştir. böylece eşcinsel bireylerin duygusal olarak sağlıklı oldukları ve psikanalist adayı olabilecekleri kabul edilmeye başlanır. 1990larla birlikte tüm dünyada güçlü bir harekete dönüşen trans aktivizminin çabaları ve yapı-lan yeni çalışmaların etkisiyle dsm-v’te (2013) transsek-süelliğin cinsel kimlik bozukluğu olarak tanımlanmasından vazgeçilmiştir. ancsk bunun yerine “cinsiyet hoşnutsuzluğu” adıyla yeni bir kategori oluşturulmuştur. bu yeni kategoriyle birlikte, öncekinin aksine “bozukluğa” değil de kişinin cinsiyetiyle ilgili yaşadığı “strese ve hoşnutsuzluğa” vurgu yapılarak, trans bireylerin “patolojik” olarak damgalanmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
özetle cinsel kimlik ; atanan cinsiyetle ilişkili olmakla birlikte bundan bağımsız da olabilir. tercih veya yaradılıştan bağımsız olarak bireysel dinamikler, genetik, sosyal çevre ve yaşanılan travmatik deneyimler sonucu etkilenebilmektedir.
alfred kinsey, cinselliğin akışkan olduğuna ve zamanla değişime uğrayabileceğine inanıyordu. cinselliğin sadece homoseksüel ve heteroseksüel olarak iki zıt kategoriyle sınırlandırılamayacağını göstermek için 8000 den gazla kişiyle yapmış olduğu çalışmada sosyokültürel etiketleri kullanmak yerine öncelikle bireyleri ölçeklendirmek için davranış değerlendirmelerini kullanmıştır. bu çalışma sonrası da kinsey eğrisini oluşturmuştur. araştırma sonucuna göre yıllar içinde belirli ölçülerde kaymalar olduğunu tespit etmiştir.
cinsiyet kimliği çoğunlukla 2 yaş sonlanmadan oturmaya başlar ve cinsel kimliğin gelişimi çevreden etkilenerek çocukların oyun, arkadaş seçimi gibi cinsel rollerinin belirlenmesine yol açmaktadır. bu roller de 4-5 yaş civarında netleşmeye başlamaktadır. oluşan cinsel kimlik doğumla birlikte belirlenmiş cinsiyetle uyumlu da olabilir veya bundan farklı da olabilir. cinsellik, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği psikoloji,psikiyatri ve tıp tarihinde her zaman tartışılan konular aradında olmuştur. 1950 lere kadar cinsellik büyük oranda “üreme odaklı” bir şekilde ele alınmış ve diğer tüm cinsellik biçimlerinin patolojik bir problem olarak ele alınmıştır buna göre üreme odaklı olmayan her tür ilişkinin (heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel) ve her tür cinsel eylemin (mastürbasyon ve anal seks gibi) sorun hastalık olarak görüldüğünü ve tedavi edilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz. 1970’lerin ortasından itibaren eşcinsellikle ilgili katı ve ayrımcı tutumları eleştiren görüşler artmış ve eşcinselliği psikopatolojiden uzaklaştıran, müdahaleyi uygun görmeyen ve bu katı tutumları analistlerin kendi homofobileriyle açıklayan görüşler öne sürülmüştür. insan hakları alanındaki gelişmeler, toplumsal hayatta gey ve lezbiyenlerin kabulü psikanalistleri hem teorileri hem de kurumları içinde cinsiyet kimliğine ve cinsel yönelimlere yeni bir bakış geliştirmeye yönlendirmiştir. böylece eşcinsel bireylerin duygusal olarak sağlıklı oldukları ve psikanalist adayı olabilecekleri kabul edilmeye başlanır. 1990larla birlikte tüm dünyada güçlü bir harekete dönüşen trans aktivizminin çabaları ve yapı-lan yeni çalışmaların etkisiyle dsm-v’te (2013) transsek-süelliğin cinsel kimlik bozukluğu olarak tanımlanmasından vazgeçilmiştir. ancsk bunun yerine “cinsiyet hoşnutsuzluğu” adıyla yeni bir kategori oluşturulmuştur. bu yeni kategoriyle birlikte, öncekinin aksine “bozukluğa” değil de kişinin cinsiyetiyle ilgili yaşadığı “strese ve hoşnutsuzluğa” vurgu yapılarak, trans bireylerin “patolojik” olarak damgalanmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
özetle cinsel kimlik ; atanan cinsiyetle ilişkili olmakla birlikte bundan bağımsız da olabilir. tercih veya yaradılıştan bağımsız olarak bireysel dinamikler, genetik, sosyal çevre ve yaşanılan travmatik deneyimler sonucu etkilenebilmektedir.
devamını gör...
30.
reklamcı tayfa dışında, türkiye özelinde bir kaç soru sormak istiyorum izninizle.
- hangi akıllı neden anası babası tarafından şiddetin yanında kabul görmemesi hatta evlatlıktan reddedilmesi ister?
- kim neden %90 arkadaşlarının hor görmesini tercih eder?
- kim neden herkesin kendisine tuhaf bakılmasını, yakın arkadaşları dahi olsa dalga geçilmesini ister?
- kim neden heteroların çok olduğu bir düzende azınlık olmak ister?
bu soruların en az birine mantıklı bir açıklamanız yoksa bu sorunsal da burada bitmiştir. saygılar.
- hangi akıllı neden anası babası tarafından şiddetin yanında kabul görmemesi hatta evlatlıktan reddedilmesi ister?
- kim neden %90 arkadaşlarının hor görmesini tercih eder?
- kim neden herkesin kendisine tuhaf bakılmasını, yakın arkadaşları dahi olsa dalga geçilmesini ister?
- kim neden heteroların çok olduğu bir düzende azınlık olmak ister?
bu soruların en az birine mantıklı bir açıklamanız yoksa bu sorunsal da burada bitmiştir. saygılar.
devamını gör...
31.
kimse sormamış sanıyorum, sorayım o halde.
sahiden planlı bir yaradılış olduğuna inanıyor musunuz?
evrende her şey o kadar rastgele ki, milyarlarca yılda anca bu geçici stabiliteye kavuşabilmiş. (zamanı az varlıklar olduğumuz için bize göre stabil)
ayrıca bilinen çoğu hayvan, özellikle de ıqsu yüksek olanlar arasında gay ilişkiler gayet doğal. belki de aşırı üremenin engellenmesi adına doğanın bir latifesi.
edit: kusura bakmayın ama kaynağı belirsiz bir kitapta "insan en yüce varlık" yazıyor diye insanlar genetik olarak hastalığa yatkın ya da hastalıklı doğmaktan vazgeçmiyor bir anda. bir virüs geliyor 3/2sini siliyor dünyanın, ha izin vermedin bu sefer kabul, gelecekte peki?
sahiden planlı bir yaradılış olduğuna inanıyor musunuz?
evrende her şey o kadar rastgele ki, milyarlarca yılda anca bu geçici stabiliteye kavuşabilmiş. (zamanı az varlıklar olduğumuz için bize göre stabil)
ayrıca bilinen çoğu hayvan, özellikle de ıqsu yüksek olanlar arasında gay ilişkiler gayet doğal. belki de aşırı üremenin engellenmesi adına doğanın bir latifesi.
edit: kusura bakmayın ama kaynağı belirsiz bir kitapta "insan en yüce varlık" yazıyor diye insanlar genetik olarak hastalığa yatkın ya da hastalıklı doğmaktan vazgeçmiyor bir anda. bir virüs geliyor 3/2sini siliyor dünyanın, ha izin vermedin bu sefer kabul, gelecekte peki?
devamını gör...
32.
hiçbir erkekin bile isteye başka bir erkeğe domalacağını diğer erkeğinde bile isteye buna karşılık vereceğini düşünmüyorum.
devamını gör...
33.
bir bilene danismak lazim diye dusunuyorum
mesela bir escinsel olabilir bu kisi.
mesela bir escinsel olabilir bu kisi.
devamını gör...
34.
zaman zaman aklıma gelip kafamı bulandıran bir soru işaretidir bende. en yalın hâliyle şu kanıya vardığımı söyleyebilirim ki, şu sınırlı ömrümüzde sınırlarından birhaber olduğumuz bir zihni taşıyoruz. duygular, hormonlar derken sanırsam hissettiğimiz çoğu şey de kafamızın içinde bitiyor.
demem o değil ki, kontrol edebiliriz. hayır belki de üstünde en az kontrol yeteneğimizin olduğu mecralardır buralar. yine de tamamiyle bu ruhumdan bir parça da diyemem. bunu kadın-erkek ilişkisinde de öne süremem.
karşı cinsi sevmeye açık insan, aynı nefrete açık olduğu gibi ya da aynı ayrılık sonrası, ölüm sonrası gideni unutmaya açık olduğu gibi, bir bitkiye, bir hayvana tapmaya, aşık olmaya açık olduğu gibi hemcinsini sevmeye de açıktır bence. isterse kapatabilir mi... sanırım önce yaşamak, kalbin bir hemcins için atmaya başlaması gerek anlaşılması için.
ee, bugüne kadar karşı cinsden hoşlandığını anlamak için de atmasını mı bekledin derseniz, eh hayır. bu zaten zihnime kodlanmıştı. sonra hoşlandığım, tutulduğum da oldu hâliyle.
bu durumda tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkara dönmüş oldu durum.
en iyisi s..kt..r et, herkes inandığıyla, mutlu olduğuyla yaşasın demek düşer bize. yaradılıştan mı gelmiş, tercih miymiş bırakalım yaşayanlar kendileri karar versinler. bize de onaylamak düşer.
demem o değil ki, kontrol edebiliriz. hayır belki de üstünde en az kontrol yeteneğimizin olduğu mecralardır buralar. yine de tamamiyle bu ruhumdan bir parça da diyemem. bunu kadın-erkek ilişkisinde de öne süremem.
karşı cinsi sevmeye açık insan, aynı nefrete açık olduğu gibi ya da aynı ayrılık sonrası, ölüm sonrası gideni unutmaya açık olduğu gibi, bir bitkiye, bir hayvana tapmaya, aşık olmaya açık olduğu gibi hemcinsini sevmeye de açıktır bence. isterse kapatabilir mi... sanırım önce yaşamak, kalbin bir hemcins için atmaya başlaması gerek anlaşılması için.
ee, bugüne kadar karşı cinsden hoşlandığını anlamak için de atmasını mı bekledin derseniz, eh hayır. bu zaten zihnime kodlanmıştı. sonra hoşlandığım, tutulduğum da oldu hâliyle.
bu durumda tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkara dönmüş oldu durum.
en iyisi s..kt..r et, herkes inandığıyla, mutlu olduğuyla yaşasın demek düşer bize. yaradılıştan mı gelmiş, tercih miymiş bırakalım yaşayanlar kendileri karar versinler. bize de onaylamak düşer.
devamını gör...
35.
yaradılıştan sonrasını okumadım.
devamını gör...
36.
bizim insanlarımız da hep kendi inandıklarına göre her konuda ahkam keserler. yok "budizm'e inanıyorum eşcinsel inek kabul etmiyorum." senin doğru bulduğundan ya da neyi yanlış bulduğundan kime ne? bilmiyorsan ahkam kesme, illa ki hakkında yorum yapacaksan da önce git bir şeyler oku, değil mi?
devamını gör...
37.
yaratilis ozelligidir ama pedofili, psikopati falan da 1 yaratilis ozelligidir. dogustan olmasi bi seyi mesru kilmaz yani.
devamını gör...
38.
doğuştan getirilen yönelim neticesinde ortaya çıkan bir tercihtir.
devamını gör...
39.
tercih olsa erkeklerden hoşlanmayı mı seçerdim. kendimize engel olamıyoruz işte. mis gibi kadınlar varken ben kocamı arzuluyorum. lanet olası erkekler, yine siz suçlusunuz.
devamını gör...
40.
tercih değildir.genetik ve biyolojik faktörlerin bir araya gelmesinden kaynaklanır.
devamını gör...