türkçe adı: tanrılar susamışlardı/allahlar susamışlardı
yazar: anatole france
yayım tarihi: 1912
fransız devrimi'ni ve devrimle birlikte insan ilişkilerinde meydana gelen değişiklikleri ve dönemdeki yozlaşmayı ve bütün bir milletin çektiği acıyı anlatır.
yazar: anatole france
yayım tarihi: 1912
fransız devrimi'ni ve devrimle birlikte insan ilişkilerinde meydana gelen değişiklikleri ve dönemdeki yozlaşmayı ve bütün bir milletin çektiği acıyı anlatır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "elminster the wise" tarafından 10.02.2021 09:01 tarihinde açılmıştır.
1.
fransız yazar anatole france tarafından 1912 yılında kaleme alınmış ve dilimize tanrılar susamışlardı olarak çevrilen roman. bütün olayların iki hatta zaman zaman daha çok tarafı vardır, bundan dolayı bir şeyi tam olarak kavrayabilmek için her yönü ile ele almak gerekir. france, les dieux ont soif'de fransız devriminin sonrasını ve fanatizmin şiddetini daha geniş bir perspektiften okuyucuya aktarıyor. bir şeye karşı duyulan tutkunun dozu biraz aştığı zaman yalnızca insanları değil bütün bir milleti de nasıl büyük hatalar ve haksızlıklar silsilesine sürüklediğini devrimin diğer tarafından aktarmış anatole france. yine de abartı ile boyanmış karakterleri -özellikle hikayenin ana karakteri évariste gamelin- bana oldukça sığ geldi ama aşırıya kaçan her şeyin bir noktada insanı zıvanadan nasıl çıkardığının güzel bir örneği denilebilir eser için. yine sıkça dile getirilen bir düşünceye göre -ki bana gayet makul geldiğini belirtmem gerekir- maurice brotteaux, anatole france'in fikirlerinin bir yansıması olarak yazılmıştır. karakterleri sığ bulmuş olsam bile france'in dönemi, yozlaşmış insan ilişkilerini ve aşırıya kaçan tutkunun ne gibi durumlara sebebiyet vereceğini en iyi şekilde aktardığı tartışılmaz. düşmanlarını eleştirmek kolaydır, dostlarını eleştirebilmek daha büyük bir özveri ister. yalnızca bu düşünceden bile yola çıkarsak aslında romanın bir noktada olabilecek en tarafsız şekilde aktarıldığını söylemek mümkün.
la nature nous enseigne à nous entre-dévorer et elle nous donne l'exemple de tous les crimes et de tous les vices que l'état social corrige ou dissimule. on doit aimer la vertu ; mais il est bon de savoir que c'est un simple expédient imaginé par les hommes pour vivre commodément ensemble. ce que nous appelons la morale est une entreprise désespérée de nos semblables contre l'ordre universel, qui est la lutte, le carnage et l'aveugle jeu de forces contraires. elle se détruit elle-même et plus j'y pense, plus je me persuade que l'univers est enragé.
la nature nous enseigne à nous entre-dévorer et elle nous donne l'exemple de tous les crimes et de tous les vices que l'état social corrige ou dissimule. on doit aimer la vertu ; mais il est bon de savoir que c'est un simple expédient imaginé par les hommes pour vivre commodément ensemble. ce que nous appelons la morale est une entreprise désespérée de nos semblables contre l'ordre universel, qui est la lutte, le carnage et l'aveugle jeu de forces contraires. elle se détruit elle-même et plus j'y pense, plus je me persuade que l'univers est enragé.
devamını gör...