yazarların internetle tanıştığı yıl

2011. ilk defa facebook hesabı açmıştım.

1997 ya da 98. mahallenin ilk bilgisayar alan ve internet alan kişinin evinde nefes nefese diye bir siteye girmiştik. soft core porn bir siteydi.

1998 olsa gerek.

ben 2009 gibi tanıştım. çok acıklı bir hikayesi var ama anlatmayacağım.

1998

bilgisayar vardı (toplama pc en kral bilgisayar olur kendileri) ama internete 2001de falan tanıştım. internet yokken winamptan listeni dinle, solitare türevlerini mayın tarlasını oyna, word paint bilimum microsoft programlarında saçmala. işte öyle şeyler..

1999 ya da 2000 olması lazım. 7-8 yaş civarıydı.

1995.
ama o zamanlar daha internet yoktu.

99 yılıydı sanırım. takoz telefonları saymazsak eve bilgisayar alındığında.

herkes çok erken tanışmış benim yaşım da küçük ama yani 2015te daha bizim köyde 1 tane bilgisayar vardı.. biz cok geriden gelmisiz. 2014-15 olmalı ilk face hesabım

sanırım 1997.

diiiliiilüüü dilüüü dilüüü kışşş kışşşşşşş'ın ilk evlere girdiği sene.
anlamayana anlatmaya gerek yok*

2013 yılında 28 yaşındaydım. insan yani ben 27 yaşında ölmeliydim diye içimden geçiriyordum bugün.

pentium 166 3.2 gb harddiski bulunan bilgisayarım vardı ve ilk oyunum fifa 96 olmuştu. o dönemlerde çevirmeli ağ yeni gelmişti. garip seslerle internete çok kısa bir süre bağlanır hemen çıkardık. zaten internette de pek içerik yoktu. ne günlerdi ama.

2003-2004 gibi sanırım.

internetin telefona bağlı olduğu, telefon açıldığında internetin kesildiği, bağlantı sırasında telefonda haşur huşur seslerin olduğu, en büyük internet paketinin 4 gb olduğu bir dönem.

4 gb sınırsız gibi bir şeydi.
ilk kez akrabamın msn adresini kullanıp arkadaşımla konuşmak için adresini eklediğim sırasında heyecanımı da hatırlattı ayrıca.

atomu parçalayan, suyun kaldırma kuvvetini bulan, ilk kez telefonu bulup iletişim kuran böyle heyecanlanmış mıdır.

hiç sanmam. *

tahmini akranlarımı görüyorum yorumlarda.
siz yılı boşverin, toplaşın ben size o çağın karanlığından aydınlığa çıkarayım bazılarınızı.
internet öyle bir günde yaygınlaşmadı. önce firmalar kullandı. ekranı küçücük siyah windows pc ler vardı o dönemden önce firmalarda. sonra halka yayılmaya başladı masa üstü bilgisayarlar. net keskin köşeli, tüplü televizyon ekranından hallice altında fanı gürültülü kasalar. sonra uygulamalar çıktı. “astalavista” vardı arama motoru. allahım ekran görüntüsü hala aklımda. artık kullanımı yaygınlaşınca da elbette ki sohbet odaları olan uygulamalar. başta “mırc”kullanımında, içinde binlerce oda var benim favorim “zurna” idi, “asl” yazılırdı ekrana. ilk gördüğümde “bu ne ola ki” diye uzunca bakıp ekrana, bilmemenin garibanlığı ile “aleyküm selam” yazmıştım. hala hatırladıkça gülerim kendime. cep telefonlarının acayip zenginlerden, daha makul zenginlete doğru segmentler arası yayıldığı zamanların başladığı devasa alcateller, kapaklı, üzerinden telaiz gibi anteni çekilen motorolalar, asla göt cebinize sığmayacak cep telefonlarından bahsediyorum. vur birinin kafasına yarsın, iletişim yerine savunma silahı adeta.
herkesın evınde bılgısayar olmasa da mantar gibi internet kafeler vardı her sokak başında. içerisi tıklım tıklım olurdu hep. evlerde ise modemin sadece bilgisayar açıldığında açıldığı, bağlanmak için 10 dk boyu değişik seslerin dinlendiği, film izlemek vıdeo oynatmak vs için “ayşegul” (ayseqrul) dosyasının açıldığı yani tekerleğin ilk keşfi gibi yıllarda tanıştım ben de kendisiyle. doğruysa bende 95-97 arasıydı. tam kestiremiyorum takdir edersiniz ki uzun zaman oldu. ama lisede dershaneden sıkılınca internet kafeye gittiğimi bilirim evde sınırlı kullandırıldığı için.

2003 yahut 2004 olmalı, henüz ya ilkokul 1 ya da ikinci sınıftayım. ilk kez böyle tanışıyorum bilgisayarla. eski çok afedersiniz eşek ölüsü gibi ağır bir monitör yanında şuan hatırlayamadığım eski bir kasa falan. işletim sistemi de muhtemelen windows xp zaten.

bilgisayar ne bileyim ya o yıllarda henüz birçok evde yoktu ve böyle internet kafelerin çokça kazandığı dönemlerdi. bilgisayarı olanların zengin olarak düşünüldüğü bir dönemdi, ki zengin de değildik açıkçası. sadece bilgisayar almıştı babam.

neyse işte bilgisayarda sanırım nfs(need for spees) yüklüydü, yanında da aoe(age of empires). o yıllar böyle bilgisayarda oyun oynamak çokça keyifli bir şeydi. ama yine de teknoloji ile aşırı miktarda iç içe olduğumuz da bir dönem değildi elbette, sokakta top oynayan son çocuklardanımdır muhtemelen, artık zira sokaklar mı güvenli değil eskisi gibi yoksa insanların mı güveni azaldı bilmiyorum, neyse bu konu dışı.

o yıllar tanışmıştım internet ile google bey ile. google bey diyorum çünkü hemen hemen yaşıtız, aramızda 1-2 yaş mı ne var, ya ben büyüktüm ya o, unuttum şuan. internet o sıralar böyle benim için yer yer ödev aramak için, yer yer msn kullanmak için girilen bir şeydi çoğunlukla. bir de o msn durumları, "şuan şunu dinliyor" gibisinden şeyler, msn'den yollanılan titretişimin çok iyi olması falan.

internetin masum dönemiydi ya sanırım, ben interneti masum dönemlerinde tanıdım, fakat şimdi eskisi kadar masum değil. insanlar büyüdükçe kirlendiği gibi, teknoloji de insanlar gibi büyüdükçe masumiyetini yitirir hale geldi.

1998. küçüktüm. ev telefonundaki kabloyu çıkarıp bilgisayara taktığımızı ve bunu benim yapmamım tamamen yasak olduğunu hatırlıyorum

2004.
köyde evine ilk bilgisayar internet giren ailelerden biriydik. ben o zamanlar koyu bir sagocu olduğum için sagopanın şarkı sözlerini deftere yazar ezberlerdim. kardeşim sıra bende oyun oynayacağım dediğinde de evde kıyamet koparırdım ödev yapıyorum görmüyor musun diye. ne güzel günlerdi be.

2012.