261.
insanların teknoloji sayesinde bilgiye daha hızlı erişmesi, uydurma inançlara ilginin azalmasını sağlamaktadır.
devamını gör...
262.
siyasal islam.
2005 yilinda heavy metal grubunda gitaristken saci uzun simsiyah giyinen bi adamken konserden once camiye gider namaz kilardim. 5 vakit olmasa da mumkun oldugunda namaz kilara, ramazanda oruc tutardim.
2008 yilinda ugradigim bir ihanet sonucu tanrinin varligini sorgulamaya basladim.
2008-2009 ergenekon balyoz vs derken islami arkasina alanlarin nasil adaletsiz olabildigini gorunce dinden iyice sogumaya basladim.
2013 gezi olaylari ve 17-25 aralik olaylarindan sonra artik dinden tamamen kopup en basta islamdan nefret etmeye basladim. ılerleyen yillarda soranlara artik inanmadigimi ateist oldugumu soylemeye basladim.
2018, bir kiz evlat sahibi oldum ve musluman gecinen ama tecavuz siddet adaletsizlik gibi seylerin tavan yaptigi bir ulkede kendisini buyutmekten buyuk endise duymaya basladim.
2019, %70e yakin nufusu ateist olan bir ulkeye yerlestim.
yil 2022, ateizmden bildiriyorum. hersey cok guzel. olunce ne mi olacagiz? bok olacagiz gubre olacagiz.
2005 yilinda heavy metal grubunda gitaristken saci uzun simsiyah giyinen bi adamken konserden once camiye gider namaz kilardim. 5 vakit olmasa da mumkun oldugunda namaz kilara, ramazanda oruc tutardim.
2008 yilinda ugradigim bir ihanet sonucu tanrinin varligini sorgulamaya basladim.
2008-2009 ergenekon balyoz vs derken islami arkasina alanlarin nasil adaletsiz olabildigini gorunce dinden iyice sogumaya basladim.
2013 gezi olaylari ve 17-25 aralik olaylarindan sonra artik dinden tamamen kopup en basta islamdan nefret etmeye basladim. ılerleyen yillarda soranlara artik inanmadigimi ateist oldugumu soylemeye basladim.
2018, bir kiz evlat sahibi oldum ve musluman gecinen ama tecavuz siddet adaletsizlik gibi seylerin tavan yaptigi bir ulkede kendisini buyutmekten buyuk endise duymaya basladim.
2019, %70e yakin nufusu ateist olan bir ulkeye yerlestim.
yil 2022, ateizmden bildiriyorum. hersey cok guzel. olunce ne mi olacagiz? bok olacagiz gubre olacagiz.
devamını gör...
263.
çoğu kişi "malum parti" demiş ama bana göre en saçma ve en gereksiz neden bu olamaz, itikatın zayıflamasının nedeninin "malum parti"ye yaftalanması zannımca komik.
tamam malum partiden ben de hoşnut değilim sayın yazarlar. hatta geçmiş entrylerimi incelerseniz malum partiyi ve malum şahsı yerdiğim çokça cümleler mevcut.
ama burada mantıklı düşünmek lazım.
sen kur'an'ı okumayıp, hadisleri incelemeyip, saptırılmamış yazılarla donatılmamış ilmi kitaplarını okumayıp, çağımızın en değerli kolaylık sağlayıcı etmeni olan internetten dinimizi araştırmayıp ve dahası hiç bir şekilde sorularına cevap bulmak için birtakım girişimlere tenezzül etmeyip bütün ihaleyi "malum parti"ye bırakıyorsan;
bu senin aptalca bir hareket sergilediğini gösterir güzel kardeşim.
oku, araştır, sorgula.
tamam malum partiden ben de hoşnut değilim sayın yazarlar. hatta geçmiş entrylerimi incelerseniz malum partiyi ve malum şahsı yerdiğim çokça cümleler mevcut.
ama burada mantıklı düşünmek lazım.
sen kur'an'ı okumayıp, hadisleri incelemeyip, saptırılmamış yazılarla donatılmamış ilmi kitaplarını okumayıp, çağımızın en değerli kolaylık sağlayıcı etmeni olan internetten dinimizi araştırmayıp ve dahası hiç bir şekilde sorularına cevap bulmak için birtakım girişimlere tenezzül etmeyip bütün ihaleyi "malum parti"ye bırakıyorsan;
bu senin aptalca bir hareket sergilediğini gösterir güzel kardeşim.
oku, araştır, sorgula.
devamını gör...
264.
hemen bana göre bir ilk 3 yapayım sizlere;
birincisi, aile. bireyin hiçbir özel ilgi ve alakaları dahi olmasın yine de 3 nesil eğitim görmüş ailelerde dini inanç kopma derecesinde zayıflar.
ikincisi, merak. "abi biz inanıyoruz da acaba neye inanıyoruz" diyen herkes kutsal atfedilen kitabı okuyunca,araştırınca ve üzerine düşününce inancı zayıflar.
son olarak üçüncüsü, bilim. arkeoloji, biyoloji, astronomi, tarih gibi bilimlerin her birinden öğrendiklerimiz dinlerin bize anlattıklarıyla çeliştikçe dini inanç eninde sonunda zayıflar.
birincisi, aile. bireyin hiçbir özel ilgi ve alakaları dahi olmasın yine de 3 nesil eğitim görmüş ailelerde dini inanç kopma derecesinde zayıflar.
ikincisi, merak. "abi biz inanıyoruz da acaba neye inanıyoruz" diyen herkes kutsal atfedilen kitabı okuyunca,araştırınca ve üzerine düşününce inancı zayıflar.
son olarak üçüncüsü, bilim. arkeoloji, biyoloji, astronomi, tarih gibi bilimlerin her birinden öğrendiklerimiz dinlerin bize anlattıklarıyla çeliştikçe dini inanç eninde sonunda zayıflar.
devamını gör...
265.
birçok sebebi olmakla beraber konuya girişi niteliğinde çok bilinen bir problem ile başlamak istiyorum.
epikür'e atfedilse de tam kaynağını bilmemiz pek mümkün değil. kötülük problemi şöyle bir durum ortaya koyuyor;
''tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister, ne de kaldırabilir; yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. eğer ortadan kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa, o her şeye kadir değildir; ki bu durum tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, o kötü niyetlidir; ki bu da aynı şekilde tanrı ile uyuşmaz; eğer o ne ortadan kaldırmayı istiyor, ne de kaldırabiliyorsa, hem kötü niyetlidir hem de her şeye kadir değildir; bu durumda da tanrı değildir; eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor, hem de kaldırabiliyorsa – ki yalnızca bu tanrı’ya uygundur–, o zaman kötülüklerin kaynağı nedir? ya da o kötülükleri niçin ortadan kaldırmamaktadır?''
buradan yola çıkarak tanrı ve muktedir olduğu olguları değerlendirmeye başlıyorsunuz.
sonrasında, bazı olaylar üzerinde kontrolünüzün olmadığını kabul etmek ve sizin yerinize karar veren bir gücün varlığına inanmak yaşamayı daha kolay hale getiriyor. fakat, öyle bir nokta geliyor ki artık ne nihai plan ne de öbür dünyadaki mükafatlar, karşılaştığınız olayları ve yaşadıklarınızı daha fazla rasyonalize edemiyor. inandığınız şeyler ufak ufak çatırdamaya başlıyor. doğumdan hemen sonra çocuğunu kaybeden bir anne düşünün; yavrusunun artık bir melek olduğunu, öteki dünyada ona kavuşacağını, kaderin böyle olduğunu söylerseniz, ne kadar acı bir süreç olursa olsun durumu kabullenmesi daha kolay olur. çünkü kendisinin yapabileceği bir şey olmadığına bir süre sonra ikna olur. öte yandan, kendisine şunları söyleseydiniz ne hissederdi? hamileliğinin tehlikeli olduğunu, akraba evliliğinde riskler bulunduğunu ya da hamileliği sırasında kullandığı ilaçların, sigarının veya alkolün etkileri olduğunu, bebeğini de bunlar sebebi ile kaybettiğini ve tüm sorumluluğun büyük kısmının anne ve babaya ait olduğunu söyleseydiniz, nasıl olurdu?
sadece ibrahimi dinler hakkında bilgim olduğu için onlar ve onların inancındaki zayıflamalar hakkında yazabilirim.
tüm dinler size özünde iyiliği, kötülük karşısında belli bir sabır göstermenizi, kimi zaman karşılık vermenizi öğütlüyor. kötülerin, kötülüklerin ve adalet gözetmeyenlerin en sonunda hüsrana uğrayacağını, sabredenlerin ise kurtuluşa ereceğini söylüyor. yıllarınız bu inançlar doğrultusunda geçerken, kısacık ömrünüzde, hiçbir kötünün hüsrana uğramadığını hatta ve hatta yanlarına kar kaldığını görüyorsunuz. adaletin sağlanamadığını da idrak ettiğiniz zaman, demek ki bu anlatılanlar gerçeklerle uyuşmuyor deyip, inancınızda - başlığın söylediği kavramda - zayıflama oluyor.
kendini tamamıyla iman edenlerden sayan kişilere sözüm yok, dini inançları bu durumlarda dahi sıkı sıkıya inanca tutunmaları gerektiğini ve hesabın öbür dünyada görüleceğini belirtiyor.
başka bir husus da acı ve acının gerçek olduğu. üstelik bu acının siz hissetmeseniz bile dünya üzerinde sürekli devam ettiği. dünya üzerinde aç ve susuz kalan insanlar, çocuklar, sağlık hizmetlerine öyle ya da böyle erişemeyen milyonlar, kötü yaşam ve çalışma koşulları sebebiyle yitirilen hayatlar. halbuki dinler size yardımlaşmanızı, paylaşmanızı, zekat ve fitre vermenizi, insanlara el uzatmanızı söylerken, dünyada acı çeken kimsenin kalmaması gerekir. en azından herkes dini görevlerini yerine getirse. fakat işler böyle yürümüyor. kaç kişiye yardım edebileceğiniz belli, kaç hayata dokunabileceğiniz de belli. demek ki inanların bir kısmı üstüne düşeni yapmıyor, büyük çoğunluğu da açlık ve sefalet çekenleri ''bu da onların sınavıymış'' deyip göz ardı ediyor. fakat böyle bir durumun hiçbir ibrahimi dine göre olmaması gerekir. komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisini herkes bilir. peki neden aç komşularımız var? susuzluktan ölen afrikalı bir bebeğin nasıl bir günahı olabilir ki daha doğduğu andan itibaren böyle bir sınava hem kendisi hem ailesi maruz kalıyor? yardıma muhtaç olan tüm insanlara, bir noktada inanların tümü yardım etmiyor veya edemiyor. burada hem fikirsek o zaman yaratıcının bir bebeğe yardım etmesi mümkün değil mi sorusu akla geliyor. çünkü bildiğimiz tanrı, kimseye sebepsiz acı çektirmez, zulüm etmez, bu onun sıfatlarından biri değildir.
sadece birkaç örnek üzerinden baktığınız zaman tırnak içerisinde zayıflama değil daha radikal değişimler bile olması son derece muhtemel.
kaldı ki bu ufacık yazıda bilimsel gelişmelerin, analitik düşüncenin ve mantığın etkilerini henüz tartışmadık bile.
epikür'e atfedilse de tam kaynağını bilmemiz pek mümkün değil. kötülük problemi şöyle bir durum ortaya koyuyor;
''tanrı, ya kötülükleri ortadan kaldırmak ister de kaldıramaz; veya kaldırabilir, ama kaldırmak istemez; ya da ne kaldırmak ister, ne de kaldırabilir; yahut da hem kaldırmayı ister hem de kaldırabilir. eğer ortadan kaldırmak istiyor da kaldıramıyorsa, o her şeye kadir değildir; ki bu durum tanrı’nın karakteriyle uyuşmaz; eğer ortadan kaldırabiliyor, fakat kaldırmak istemiyorsa, o kötü niyetlidir; ki bu da aynı şekilde tanrı ile uyuşmaz; eğer o ne ortadan kaldırmayı istiyor, ne de kaldırabiliyorsa, hem kötü niyetlidir hem de her şeye kadir değildir; bu durumda da tanrı değildir; eğer hem ortadan kaldırmayı istiyor, hem de kaldırabiliyorsa – ki yalnızca bu tanrı’ya uygundur–, o zaman kötülüklerin kaynağı nedir? ya da o kötülükleri niçin ortadan kaldırmamaktadır?''
buradan yola çıkarak tanrı ve muktedir olduğu olguları değerlendirmeye başlıyorsunuz.
sonrasında, bazı olaylar üzerinde kontrolünüzün olmadığını kabul etmek ve sizin yerinize karar veren bir gücün varlığına inanmak yaşamayı daha kolay hale getiriyor. fakat, öyle bir nokta geliyor ki artık ne nihai plan ne de öbür dünyadaki mükafatlar, karşılaştığınız olayları ve yaşadıklarınızı daha fazla rasyonalize edemiyor. inandığınız şeyler ufak ufak çatırdamaya başlıyor. doğumdan hemen sonra çocuğunu kaybeden bir anne düşünün; yavrusunun artık bir melek olduğunu, öteki dünyada ona kavuşacağını, kaderin böyle olduğunu söylerseniz, ne kadar acı bir süreç olursa olsun durumu kabullenmesi daha kolay olur. çünkü kendisinin yapabileceği bir şey olmadığına bir süre sonra ikna olur. öte yandan, kendisine şunları söyleseydiniz ne hissederdi? hamileliğinin tehlikeli olduğunu, akraba evliliğinde riskler bulunduğunu ya da hamileliği sırasında kullandığı ilaçların, sigarının veya alkolün etkileri olduğunu, bebeğini de bunlar sebebi ile kaybettiğini ve tüm sorumluluğun büyük kısmının anne ve babaya ait olduğunu söyleseydiniz, nasıl olurdu?
sadece ibrahimi dinler hakkında bilgim olduğu için onlar ve onların inancındaki zayıflamalar hakkında yazabilirim.
tüm dinler size özünde iyiliği, kötülük karşısında belli bir sabır göstermenizi, kimi zaman karşılık vermenizi öğütlüyor. kötülerin, kötülüklerin ve adalet gözetmeyenlerin en sonunda hüsrana uğrayacağını, sabredenlerin ise kurtuluşa ereceğini söylüyor. yıllarınız bu inançlar doğrultusunda geçerken, kısacık ömrünüzde, hiçbir kötünün hüsrana uğramadığını hatta ve hatta yanlarına kar kaldığını görüyorsunuz. adaletin sağlanamadığını da idrak ettiğiniz zaman, demek ki bu anlatılanlar gerçeklerle uyuşmuyor deyip, inancınızda - başlığın söylediği kavramda - zayıflama oluyor.
kendini tamamıyla iman edenlerden sayan kişilere sözüm yok, dini inançları bu durumlarda dahi sıkı sıkıya inanca tutunmaları gerektiğini ve hesabın öbür dünyada görüleceğini belirtiyor.
başka bir husus da acı ve acının gerçek olduğu. üstelik bu acının siz hissetmeseniz bile dünya üzerinde sürekli devam ettiği. dünya üzerinde aç ve susuz kalan insanlar, çocuklar, sağlık hizmetlerine öyle ya da böyle erişemeyen milyonlar, kötü yaşam ve çalışma koşulları sebebiyle yitirilen hayatlar. halbuki dinler size yardımlaşmanızı, paylaşmanızı, zekat ve fitre vermenizi, insanlara el uzatmanızı söylerken, dünyada acı çeken kimsenin kalmaması gerekir. en azından herkes dini görevlerini yerine getirse. fakat işler böyle yürümüyor. kaç kişiye yardım edebileceğiniz belli, kaç hayata dokunabileceğiniz de belli. demek ki inanların bir kısmı üstüne düşeni yapmıyor, büyük çoğunluğu da açlık ve sefalet çekenleri ''bu da onların sınavıymış'' deyip göz ardı ediyor. fakat böyle bir durumun hiçbir ibrahimi dine göre olmaması gerekir. komşusu açken tok yatan bizden değildir hadisini herkes bilir. peki neden aç komşularımız var? susuzluktan ölen afrikalı bir bebeğin nasıl bir günahı olabilir ki daha doğduğu andan itibaren böyle bir sınava hem kendisi hem ailesi maruz kalıyor? yardıma muhtaç olan tüm insanlara, bir noktada inanların tümü yardım etmiyor veya edemiyor. burada hem fikirsek o zaman yaratıcının bir bebeğe yardım etmesi mümkün değil mi sorusu akla geliyor. çünkü bildiğimiz tanrı, kimseye sebepsiz acı çektirmez, zulüm etmez, bu onun sıfatlarından biri değildir.
sadece birkaç örnek üzerinden baktığınız zaman tırnak içerisinde zayıflama değil daha radikal değişimler bile olması son derece muhtemel.
kaldı ki bu ufacık yazıda bilimsel gelişmelerin, analitik düşüncenin ve mantığın etkilerini henüz tartışmadık bile.
devamını gör...
266.
dindar pardon dinidar insanlar .
devamını gör...
267.
#1939182 yeterince açıklamış zaten sayın yazar. ben de birkaç cümle ekleyeyim
inancının zayıflamasının tek nedeni okumaman, araştırmamandır. işleyen demir pas tutmaz arkadaşlar.
insan değil miyiz, kendi suçumuzu görmek istemeyiz hiç, hep suçu başka nedenlere bağlarız, hayır kardeşim eğer sen dini bilmiyor, uzaklaşıyorsan, suç sendedir, araştırmayan gerçeği bilmeyen kulaktan dolma bilgilere uyup inanan sendedir. bahanelerinizle sadece kendinizi kandırırsınız.
inancının zayıflamasının tek nedeni okumaman, araştırmamandır. işleyen demir pas tutmaz arkadaşlar.
insan değil miyiz, kendi suçumuzu görmek istemeyiz hiç, hep suçu başka nedenlere bağlarız, hayır kardeşim eğer sen dini bilmiyor, uzaklaşıyorsan, suç sendedir, araştırmayan gerçeği bilmeyen kulaktan dolma bilgilere uyup inanan sendedir. bahanelerinizle sadece kendinizi kandırırsınız.
devamını gör...
268.
müslümanların şahsi hatalarının (!) islam dinine mal edilmesi.
devamını gör...
269.
benim için olmayan nedenledir.
eğer siz, siyasetçiler yüzünden inancınızdan vazgeçiyorsanuz eğer yanlış yapıyorsunuz.
eğer siz, siyasetçiler yüzünden inancınızdan vazgeçiyorsanuz eğer yanlış yapıyorsunuz.
devamını gör...
270.
kuran'ı ve hadisleri okumak.
ama hepsini anlayarak okumak lazım. çünkü bazı ayetler ve hadisler birbirleriyle çelişiyor.
ama hepsini anlayarak okumak lazım. çünkü bazı ayetler ve hadisler birbirleriyle çelişiyor.
devamını gör...
271.
mevcut inancın gereği olan ibadetleri yerine getirmemek, tanrıyı zikretmemek. sahip olduklarına şükretmeyip başına gelenlerden ders çıkarmamak, tövbe etmemek. kısacası allah'ı hayatının hiçbir yerine koymamak. sorsan inanıyor mu inanıyor...
devamını gör...
272.
1500 sene önce tanrıdam mesaj getirdiğini söyleyenlereli peygamber ilan ediyorlarken şimdi psikiyatrik tedabiler uyguluyorlar. artık bilim var yemezler öyle mesaj getirdim ayaklarını. bilinç arttıkça doğrudan inanma olayı azalır. olay bu kadar basit. biz görmeyiz ama 100 seneye din filan kalmaz.
devamını gör...
273.
fakir ve tipsiz olmak.
devamını gör...
274.
bilimin karanlıkta kalan çoğu şeyi artık açıklayabilmesidir.
bundan bin yıl önce bir insan, etrafına yıldırım düştüğünü gördüğünde sadece dehşete kapılacak ancak bu duruma hiçbir açıklama getiremeyecektir.
aynı durum kar, dolu, gökkuşağı içinde geçerlidir.
ve doğası gereği kendisine sunulan makul bir açıklamaya inanma eğiliminde olacaktır...
bundan bin yıl önce bir insan, etrafına yıldırım düştüğünü gördüğünde sadece dehşete kapılacak ancak bu duruma hiçbir açıklama getiremeyecektir.
aynı durum kar, dolu, gökkuşağı içinde geçerlidir.
ve doğası gereği kendisine sunulan makul bir açıklamaya inanma eğiliminde olacaktır...
devamını gör...
275.
yaratıcı öyle olmasını dilediği içindir.
devamını gör...
276.
dindar yönetim.
devamını gör...
277.
inanıyorum diyen insanların tutumlarını görmek. dindarım ama çalıyorum, dedikodu yapıyorum, insanların arasına fitne fesat sokuyorum ama namazımı da kılıyorum. nötrlendi mi şimdi günahlar?
devamını gör...
278.
içinden çıkılmaz durum.
hem birçok nedeni olup hemde hicbir neden bulamamak
hem birçok nedeni olup hemde hicbir neden bulamamak
devamını gör...
279.
aslında inanç konusunda zayıf bir insan değilim ama dini inanç diye özelleştirirsek devletin etkisi olduğunu düşünüyorum yüksek bir pay olmasa bile, birde kuranda nisa suresi (kadınlar ile ilgili ayetler de kabul edemediğim birkaç konu yüzünden orada takıldım) yüzünden dinle ilgili düşüncelerim artmaya başladı ama çok mükemmel bir araştırma yaptım diyemem. tekrar adam akıllı okumam lazım.
devamını gör...
280.
yazarım da başkalarının da dininin zayıflaması istemem. o zaman bunu neden yazdım değil mi, bilmiyorum ki, on kere geldim bu başlığa bir şey yazmalıydım artık.
devamını gör...