normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
1721.
seni çılgın hadi oradan
seni sevdiğimi de nerden çıkardın?
seni çılgın hadi oradan
sana vurulduğumu nerden çıkardın?
ne vücut ölçülerin, ne masum güzelliğin
beni hiç mi hiç alakadar etmiyor
ne vücut ölçülerin, ne masum güzelliğin
seni sevdiğimi de nerden çıkardın?
seni çılgın hadi oradan
sana vurulduğumu nerden çıkardın?
ne vücut ölçülerin, ne masum güzelliğin
beni hiç mi hiç alakadar etmiyor
ne vücut ölçülerin, ne masum güzelliğin
devamını gör...
1722.
sen ağlıyon.
devamını gör...
1723.
sözlüğe kaydolalı tam bir yıl olmuş. ekşi sözlükte bir şeyler okurken kafa sözlük'ün başlığına denk gelmiştim . o aralar ekşide bazı rahatsız edici başlıklara sürekli maruz kalmaktan sıkılmıştım. ayrica sözlükte 8-9 yıldır okuyordum ve hesap silinmesin diye yazdığım tek yazı haricinde yazı yazmamıştım. hem yeni bir heyecan hemde yeni sözlükte belki bir şeyler yazasım gelir diye düşünmüştüm.
biraz sözlüğü inceledikten sonra hemen kaydoldum. uykusuzkahve'den hoş geldin mesajı gelmişti. ben bot olduğunu düşünüp cevap dahi yazmamıştım. üzerimde yeni bir yere gelmenin yabaniliği de vardı biraz. kendisinden özür dilemediğim için halen biraz kötü hissediyorum.
sözlüğe ilk geldiğimde instagram tipi beğenme özelliğini nasıl kapatacağımı bilmiyordum ve bu özellikten dolayı sinir krizi geçirecektim. neyse ki kapatmayı öğrenebildim.
bu tanım sözlükte ki 34. yazım olacak. sildiğim de 4-5 tanım olmuştur. bir miktarda yazdığım ama kendime saklamayı tercih ettiğim yazılar oldu. insanlar ile iletişim kurmayı sevmesemde sözlük sayesinde tanıma fırsatı bulduğum ve tanımaktan memnun kaldığım 3-4 kişi bile oldu. zaman zaman kimseye bahsetmediğim, kendime bile itiraf edemediğim şeyler hakkında konuşma fırsatım bile oldu. bu sözlükte en çok yaptığım ve yaparken keyif aldığım şey okumak olmuştur. bazen ön yargı ile yaklaşsam bile yine de okudum. bazı yazarlara hayran bazılarına sinir oldum. bazılarına teşekkür etmek istedim ama kimseyi rahatsız da etmek istemedim.
son zamanlarda hayattan beklentilerim ile birlikte zihnimi en çok meşgul eden düşünceler sözlükte bulunma sebebim. bir yıldaki tanım sayım diğer yazarlara göre çok az olsada sözlükte özellikle son zamanlarda çok fazla vakit geçiriyorum. bunda son dönemde depresyonda olmamın da etkisi vardır elbet.
bunları yazma sebebim sözlüğü bugün bırakıyor olmam. böyle bir karar vermemin sebebi sözlükteki sürekli var olan kankacılık tartışması veya sözlüğün gittiği noktanın beni rahatsız etmesi değil. tamamen şahsi nedenler. kendimi sözlüğe bağımlı hissetmenin beni rahatsız etmesi. aslında hiç bir şey yazmadan sessiz sedasız gidecektim ama iradesizlik yapmaktan korktuğum için sözlüğe tekrardan dönme ihtimalimi tamamen bitirmek istedim.
her şey için teşekkürler. hoşçakalın.
biraz sözlüğü inceledikten sonra hemen kaydoldum. uykusuzkahve'den hoş geldin mesajı gelmişti. ben bot olduğunu düşünüp cevap dahi yazmamıştım. üzerimde yeni bir yere gelmenin yabaniliği de vardı biraz. kendisinden özür dilemediğim için halen biraz kötü hissediyorum.
sözlüğe ilk geldiğimde instagram tipi beğenme özelliğini nasıl kapatacağımı bilmiyordum ve bu özellikten dolayı sinir krizi geçirecektim. neyse ki kapatmayı öğrenebildim.
bu tanım sözlükte ki 34. yazım olacak. sildiğim de 4-5 tanım olmuştur. bir miktarda yazdığım ama kendime saklamayı tercih ettiğim yazılar oldu. insanlar ile iletişim kurmayı sevmesemde sözlük sayesinde tanıma fırsatı bulduğum ve tanımaktan memnun kaldığım 3-4 kişi bile oldu. zaman zaman kimseye bahsetmediğim, kendime bile itiraf edemediğim şeyler hakkında konuşma fırsatım bile oldu. bu sözlükte en çok yaptığım ve yaparken keyif aldığım şey okumak olmuştur. bazen ön yargı ile yaklaşsam bile yine de okudum. bazı yazarlara hayran bazılarına sinir oldum. bazılarına teşekkür etmek istedim ama kimseyi rahatsız da etmek istemedim.
son zamanlarda hayattan beklentilerim ile birlikte zihnimi en çok meşgul eden düşünceler sözlükte bulunma sebebim. bir yıldaki tanım sayım diğer yazarlara göre çok az olsada sözlükte özellikle son zamanlarda çok fazla vakit geçiriyorum. bunda son dönemde depresyonda olmamın da etkisi vardır elbet.
bunları yazma sebebim sözlüğü bugün bırakıyor olmam. böyle bir karar vermemin sebebi sözlükteki sürekli var olan kankacılık tartışması veya sözlüğün gittiği noktanın beni rahatsız etmesi değil. tamamen şahsi nedenler. kendimi sözlüğe bağımlı hissetmenin beni rahatsız etmesi. aslında hiç bir şey yazmadan sessiz sedasız gidecektim ama iradesizlik yapmaktan korktuğum için sözlüğe tekrardan dönme ihtimalimi tamamen bitirmek istedim.
her şey için teşekkürler. hoşçakalın.
devamını gör...
1724.
emekli olmak istiyorum ya. her ay koştur koştur çalışıyorsun. ihtiyaçların hiç bitmiyor ve geçinmek için sürekli bir mücadele içerisindesin.
yanlışlıkla ayağın kaydı düştün diyelim. arkanda milyonlar bekliyor bir tekme de ben atıyım diye. öyle bir dünyada yaşarken burdan uzaklaşmak ve kendi dünyanı kurmak istemen çok normal bir davranış aslında. bizler yarış atı değiliz ki sürekli yarışalım.
sistem sürekli hareketlilik istiyor. bu normal hareketlilik değil ama bir mekanizma kurulmuş ve sizde o mekanizmada basit bir dişlisiniz. basit bir dişliyi vurgulamak istiyorum. yedeğiniz var, hemde milyonlarca...
yanlışlıkla ayağın kaydı düştün diyelim. arkanda milyonlar bekliyor bir tekme de ben atıyım diye. öyle bir dünyada yaşarken burdan uzaklaşmak ve kendi dünyanı kurmak istemen çok normal bir davranış aslında. bizler yarış atı değiliz ki sürekli yarışalım.
sistem sürekli hareketlilik istiyor. bu normal hareketlilik değil ama bir mekanizma kurulmuş ve sizde o mekanizmada basit bir dişlisiniz. basit bir dişliyi vurgulamak istiyorum. yedeğiniz var, hemde milyonlarca...
devamını gör...
1725.
buraya yazilan seyleri okuyan var mi?
devamını gör...
1726.
ne demek tuborg piyasada yok?
devamını gör...
1727.
artık aşık olmak istiyorum. ama bi taraftan da mantıksal ilerlemenin daha mantıklı olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
1728.
(bkz: yak şu sigarayi)
devamını gör...
1729.
devamını gör...
1730.
bu hesabı sadece sana yazmak için açtım. mahlası görsen bilirsin ben kimim zaten. ölüyorum ben sana. içimde uzay boşluğu yarattı gidişin.
devamını gör...
1731.
son bir kaç aydır evimde biraz daha fazla vakit geçirmeye başladım. belli belirsiz zamanlarda onu düşünüyorum. aşkıma bir karşılık vermese bile yine de onu düşünmeye devam ediyorum, hatta ona bazı günlerde güzel mesajlar yazıyorum. bu aşkıma hiç bir şekilde karşılık gelmediğinin ve bu yüzden yaptığımın çok saçma bir şey olduğunun farkındayım ama aşk bu işte, mantık felan dinlemiyor. ilk başta bu aşk bana çok güzel bir duyguymuş gibi gelirdi, ama zamanla bu duygu, aşk acısına dönüştü. keşke bana bir karşılık verse, inanır mısınız bir hayır ya da seni arkadaşım olarak görüyorum gibi bir cevaba razıyım. ancak gelin görün ki bir türlü cevap alamıyorum. umarım bir gün o hayır cevabını alır ve bu acımdan kurtulurum.
devamını gör...
1732.
bir yüzünüz var mıydı? sadece şarabi miydiniz yoksa?
elleriniz
karanlık mahzenlerin yıllarca itina ile sakladığı
yıllanmış sabrı şarabın
gözleriniz
dik yamaçların tepesinde
düşerdiniz baksam
gün görmemiş korkularınız vardı
üstelik kelimelere asardınız giysilerinizi
yine de “aşk” demezdiniz geçtiğiniz satırlarda
elimdeki mayın tarlaları yerle bir ederdi tüm sığınaklarınızı
yine de siz
şarabi sabrınızla
/kırmızı üstelik/
zamanı ezberletirdiniz
beklediğiniz istasyonlara
takvimsizdi gelmelerim
gitmeye dair düşleri yoktu dudaklarınızın
sesinize dokunurdum
susardınız
bakmazdım ellerinize bu yüzden
"sen tam tabancayı şakağına dayamışsın;
kapı açılıveriyor ve
üstündekileri bir bir fırlatıp atan
bir leylak sesi..."*
ayıkırdınız sonra
başınız gövdenize ağır gelir
gülümserdiniz yine de
güzel bir rüyadan uyanır gibi
siz!
kaçıncı kez sizden dönemedim
bilmiyorum
gelişim size kaç can daha verir?
uçurum kenarlarınıza intihara meyilli kaç gül daha dikersiniz
sahi, bir yüzünüz vardı, değil mi?
elleriniz
karanlık mahzenlerin yıllarca itina ile sakladığı
yıllanmış sabrı şarabın
gözleriniz
dik yamaçların tepesinde
düşerdiniz baksam
gün görmemiş korkularınız vardı
üstelik kelimelere asardınız giysilerinizi
yine de “aşk” demezdiniz geçtiğiniz satırlarda
elimdeki mayın tarlaları yerle bir ederdi tüm sığınaklarınızı
yine de siz
şarabi sabrınızla
/kırmızı üstelik/
zamanı ezberletirdiniz
beklediğiniz istasyonlara
takvimsizdi gelmelerim
gitmeye dair düşleri yoktu dudaklarınızın
sesinize dokunurdum
susardınız
bakmazdım ellerinize bu yüzden
"sen tam tabancayı şakağına dayamışsın;
kapı açılıveriyor ve
üstündekileri bir bir fırlatıp atan
bir leylak sesi..."*
ayıkırdınız sonra
başınız gövdenize ağır gelir
gülümserdiniz yine de
güzel bir rüyadan uyanır gibi
siz!
kaçıncı kez sizden dönemedim
bilmiyorum
gelişim size kaç can daha verir?
uçurum kenarlarınıza intihara meyilli kaç gül daha dikersiniz
sahi, bir yüzünüz vardı, değil mi?
devamını gör...
1733.
hava buz gibi. kedilere yemek vermeye çıktım. tek tatil günüm. bir mahmurluk çöktü üstüme. acelemin olmaması pek alıştığım bir durum değil ki. yaşlı amcalar geçiyor. herkesin dilinde çok soğuk yahu diyorlar. topallayan yavru bir kedi. mama veren bir kadın daha var. şunu tutsak ta veterinere götürsek diyorum. hak veriyor bana lakin kedi 2 metreden fazla yaklaştırmıyor yanına.
hava soğuk iliklerime kadar üşüyorum. sonra genç bir adam gördüm sana benzettim nedense. gene böyle soğuk bir zamanda bu şehirde tanışmıştık. böyle soğuk bir günde de ayrılmıştık. bir sene olmuş. sen olsaydın o gider miydim yanına? iradesizliğimin gün yüzüne çıktığı günler bunlar. sarılsaydım sana içim ısınırdı. sonra konuşmaya başlardık. ne olurdu, gene anlaşamazdık. iyi ki sen değilsin o. yerler buz tutmuş yürürken kayıyor insanlar.
yeni yeni yürüyen bir bebek... gelip işaret parmağımı tuttu. gözlerini dikip bana baktı ardından sürüklemeye başladı. ne ilginç oysa sevmez genelde beni çocuklar. karşılıklı da duygularımız. annesi geldi yanımıza. çocuk bir bana bir annesine bakıyor. sonunda elimi bırakıp gitti annesinin yanına. hoşça kal dedim arkasından. hala niye bu şehirdeyim ki diye düşündüm. yerim değil burası. iş aradığım dönem bana dönmeyen firmalar. şu ara arayıp duruyorlar. gel iş konuşalım diye. gitmek istiyorum ben de lakin hala zamanı var. soğuk içime işler sigara içiyorum geçenleri izliyorum. onlar da bana bakıyor. tanımadığım bir sürü yüz. gideyim bu şehirden. gideyim daha sıcak bir günde. gideyim daha fazla kendim olabileceğim bir yere.
hava soğuk iliklerime kadar üşüyorum. sonra genç bir adam gördüm sana benzettim nedense. gene böyle soğuk bir zamanda bu şehirde tanışmıştık. böyle soğuk bir günde de ayrılmıştık. bir sene olmuş. sen olsaydın o gider miydim yanına? iradesizliğimin gün yüzüne çıktığı günler bunlar. sarılsaydım sana içim ısınırdı. sonra konuşmaya başlardık. ne olurdu, gene anlaşamazdık. iyi ki sen değilsin o. yerler buz tutmuş yürürken kayıyor insanlar.
yeni yeni yürüyen bir bebek... gelip işaret parmağımı tuttu. gözlerini dikip bana baktı ardından sürüklemeye başladı. ne ilginç oysa sevmez genelde beni çocuklar. karşılıklı da duygularımız. annesi geldi yanımıza. çocuk bir bana bir annesine bakıyor. sonunda elimi bırakıp gitti annesinin yanına. hoşça kal dedim arkasından. hala niye bu şehirdeyim ki diye düşündüm. yerim değil burası. iş aradığım dönem bana dönmeyen firmalar. şu ara arayıp duruyorlar. gel iş konuşalım diye. gitmek istiyorum ben de lakin hala zamanı var. soğuk içime işler sigara içiyorum geçenleri izliyorum. onlar da bana bakıyor. tanımadığım bir sürü yüz. gideyim bu şehirden. gideyim daha sıcak bir günde. gideyim daha fazla kendim olabileceğim bir yere.
devamını gör...
1734.
bugün kendimi oğlu daha iyi eğitim alıp vatana millete hayırlı evlat olsun diye yurtdışına gönderen ama oğlunun din değiştirip papaz olduktan sonra babası ile ilişkisini kesip izini kaybettiren aynı zamanda da bu kişinin, haluk'un babası olan teyfik fikret gibi hissediyorum.
devamını gör...
1735.
ınstagram da bir yazı görmüştüm biz ağladiktan sonra kirpiklerinize badem yağı süren insanlarız bunu mu atlatamicaz gibi ya da öyle birşey, salladım. az önce onca ağlamaktan sonra kırışmamak için göz çevresi yağı sürüp ders çalışmaya başlayınca aklıma geldi aslında hepimiz ne kadar benzeriz.
devamını gör...
1736.
ıt gibi özledim seni. allah'ı bırakıp murphy kanunlarına inanmaya başladım. seni bırakıyorum, senden vazgeçiyorum ki dönersin diye.
devamını gör...
1737.
ah sevgilim,
herkes o kadar çok konuşuyor ki kimselerin seni dinlemeye vakti yok. benim dilim kalbim aklım bütün varlığım seninle dolu. şimdi uçaktan yeni inmiş olmalısın eve doğru gidiyorsun. geldiğin ev, yuvan ben olayım isterdim. çok sevindim sınav için, güzel geçmiş. bu sevinç mezar başında sevinmek gibi sensizken. hayatımın her şeyini sana anlatamıyor olmak beni çok yaralıyor.
goncaydım sana açıldım. aralık bıraktım sinemi...
herkes o kadar çok konuşuyor ki kimselerin seni dinlemeye vakti yok. benim dilim kalbim aklım bütün varlığım seninle dolu. şimdi uçaktan yeni inmiş olmalısın eve doğru gidiyorsun. geldiğin ev, yuvan ben olayım isterdim. çok sevindim sınav için, güzel geçmiş. bu sevinç mezar başında sevinmek gibi sensizken. hayatımın her şeyini sana anlatamıyor olmak beni çok yaralıyor.
goncaydım sana açıldım. aralık bıraktım sinemi...
devamını gör...
1738.
uzun zamandır sözlükte pek aktif olmadığımdan geçtiğimiz gün şöyle “tüm sohbetler” sekmesine tıklayıp bir bakayım dedim kimlerle konuşmuşum. aşağılara doğru inerken hatırlayamadığım bazı nicknamelerle karşılaşıp bir tıklayayım dedim bu kimmiş ne konuşmuşuz filan diye. işte onlardan biri. nickini değişmiş bir yazar. bir dönem çok sık konuştuğumuz, birbirimize dair çok şey paylaştığımız, çok güldüğümüz, çok içlendiğimiz, epeyce zaman konuştuğumuz, sahiden çok değer verdiğim bir insan. öylece kopuverdik sonra. kim bilir ne zaman değişti nickini. kim bilir ne zaman değiştik.
burdan üzerine düşünülecek iki mevzu çıkardım kendime. düşünmezse çıldıran, düşündükçe çıldıran garip bir varlığa dönüşüyorum böylece her neyse.
birincisi; ne kadar alelade bakarsam bakayım sözlüğe burası gerçek hayattan bir yer artık benim için. içimizden bir yer burası. o bahsettiğim yazarı asla görmedim ama o mesaja tıklayıp da bir zamanlar çok fazla şey paylaştığım insan olduğunu fark ettiğimde gerçek hayatta bir dostumun yarattığı boşluktan nasıl düşüyorsam öylece düşüverdiğimi hissettim. bana yaşattığı hisler sahiciydi. birbirimizle paylaştıklarımız sahiciydi. birbirimizi bulmamız ve kaybetmemiz sahiciydi. ne kadar girmezsek girmeyelim sözlüğe, ne kadar uzak kalırsak kalalım. eğer bir zamanlar aktif olup insanlarla temas kurduksa artık buraya bizden çok uzak bir yermiş gibi bakmak mümkün değildi. evet, sözlük artık içimizde bir yerde konuşlanmış vaziyette. bunu kabulleniyorum.
bir diğer mesele. yanıtını daha evvelki bazı ilişkilerimde de arayıp bulamadığım mevzu.
bir soru: insanlarla tam olarak nerede kopuyoruz? ne zaman kopuyoruz? bir gün her şeyin artık bitmiş olduğu gerçeğini soğuk bir tokat gibi yüzümüzde hissettiğimizde garip bir soru geçiyor içimizden: ne ara? bazı ilişkiler bir anlık hata bir anlık öfke veya bir anlık başka şeylerle bitebilir, onlardan bahsetmiyorum. bazısı yavaş yavaş son buluyor, ara yavaş yavaş açılıyor, verilen değer gösterilen ilgi ve müsamaha ağır ağır azalıyor. her şeyin ağır ağır nihayete erdiği o ilişkilerden bahsediyorum. iki insanın bir daha asla görüşemeyecekleri zemine ağır ağır ilerledikleri o kopuş ilk ne zaman başlıyor? belki ilk tanıştıkları akşam. her şeye rağmen birlikte yaşadığımız zamana küfretmeyecek kadar birbirimize değer verdik ve birbirimizi anladıksa yine de umut var demektir bazı güzel şeyler için. şimdilik bununla avunalım. insan, her şey bittikten sonra avunacak bir şey bulamazsa daha çok çıldırıyor.
işte böyle. bir gün alelade bir şekilde mesaj sekmesine basıyor ve sonra oturup düşünüyorsun. hatta bir de cigara yakıyorsun haftalar sonra. hayatına giren çıkan bütün insanlar gözlerinin önünden geçiyor. limoni olduklarını düşünüyorsun, bir daha görüşmemen muhtemel kimseleri. onla bağımızı asla koparmayız diye düşündüğün kimseleri de. hepsini şöyle bir yokluyorsun. sanki bütün ilişkilerin ipi senin elindeymiş gibi. oysa birileriyle çoktan kopmaya başladın belki. sadece farkında değilsin.
içimizde yer eden sözlük ve içimizde yer eden insanlar. her ayrılık biraz kırar kalbini insanın. öyle ya, yok saymakla yok edemez insan içindekini. artık daha iyi biliyorum. bir gün son kez gireceğiz buraya. bir gün son kez konuşacağız o insanla. sonun hüznü ancak sona varmadan bastırılır. son kez olmadan biraz vakit ayıralım.
burdan üzerine düşünülecek iki mevzu çıkardım kendime. düşünmezse çıldıran, düşündükçe çıldıran garip bir varlığa dönüşüyorum böylece her neyse.
birincisi; ne kadar alelade bakarsam bakayım sözlüğe burası gerçek hayattan bir yer artık benim için. içimizden bir yer burası. o bahsettiğim yazarı asla görmedim ama o mesaja tıklayıp da bir zamanlar çok fazla şey paylaştığım insan olduğunu fark ettiğimde gerçek hayatta bir dostumun yarattığı boşluktan nasıl düşüyorsam öylece düşüverdiğimi hissettim. bana yaşattığı hisler sahiciydi. birbirimizle paylaştıklarımız sahiciydi. birbirimizi bulmamız ve kaybetmemiz sahiciydi. ne kadar girmezsek girmeyelim sözlüğe, ne kadar uzak kalırsak kalalım. eğer bir zamanlar aktif olup insanlarla temas kurduksa artık buraya bizden çok uzak bir yermiş gibi bakmak mümkün değildi. evet, sözlük artık içimizde bir yerde konuşlanmış vaziyette. bunu kabulleniyorum.
bir diğer mesele. yanıtını daha evvelki bazı ilişkilerimde de arayıp bulamadığım mevzu.
bir soru: insanlarla tam olarak nerede kopuyoruz? ne zaman kopuyoruz? bir gün her şeyin artık bitmiş olduğu gerçeğini soğuk bir tokat gibi yüzümüzde hissettiğimizde garip bir soru geçiyor içimizden: ne ara? bazı ilişkiler bir anlık hata bir anlık öfke veya bir anlık başka şeylerle bitebilir, onlardan bahsetmiyorum. bazısı yavaş yavaş son buluyor, ara yavaş yavaş açılıyor, verilen değer gösterilen ilgi ve müsamaha ağır ağır azalıyor. her şeyin ağır ağır nihayete erdiği o ilişkilerden bahsediyorum. iki insanın bir daha asla görüşemeyecekleri zemine ağır ağır ilerledikleri o kopuş ilk ne zaman başlıyor? belki ilk tanıştıkları akşam. her şeye rağmen birlikte yaşadığımız zamana küfretmeyecek kadar birbirimize değer verdik ve birbirimizi anladıksa yine de umut var demektir bazı güzel şeyler için. şimdilik bununla avunalım. insan, her şey bittikten sonra avunacak bir şey bulamazsa daha çok çıldırıyor.
işte böyle. bir gün alelade bir şekilde mesaj sekmesine basıyor ve sonra oturup düşünüyorsun. hatta bir de cigara yakıyorsun haftalar sonra. hayatına giren çıkan bütün insanlar gözlerinin önünden geçiyor. limoni olduklarını düşünüyorsun, bir daha görüşmemen muhtemel kimseleri. onla bağımızı asla koparmayız diye düşündüğün kimseleri de. hepsini şöyle bir yokluyorsun. sanki bütün ilişkilerin ipi senin elindeymiş gibi. oysa birileriyle çoktan kopmaya başladın belki. sadece farkında değilsin.
içimizde yer eden sözlük ve içimizde yer eden insanlar. her ayrılık biraz kırar kalbini insanın. öyle ya, yok saymakla yok edemez insan içindekini. artık daha iyi biliyorum. bir gün son kez gireceğiz buraya. bir gün son kez konuşacağız o insanla. sonun hüznü ancak sona varmadan bastırılır. son kez olmadan biraz vakit ayıralım.
devamını gör...
1739.
barış vardı güvercinin ağzında, konduğu dalın altında harabeler.
devamını gör...
1740.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2