1.
tiftik keçisi de denir.
devamını gör...
2.
150 yıl önce özellikle beypazarı ve nallıhan'dan kaçırılan türleri ingiltere sömürgesi olan güney afrika'ya götürülüyor. sanayi devrimi ve sonrasında dokumanın anlam ve önemini burada yazamayacağım ancak sanayi devrimini başlatan buharlı makinalarsa ana/başat sektörü'de dokumadır. ve dokuma dediğiniz olguya sentetik 20.yy'da girmiş (kimya devrimi) öncesinde ise pamuk ve yün merkezli bir üretim modeli uygulanmıştır.
sözün özü bu keçiler kaçırılmasa da sanayi devrimi sürecekti ancak bu kadar hızlı ya da birikimsel ilerleme olurmuydu işte burası zor. devamında ise bu keçileri korumak için sivas kangalları'da bölgeye götürülmüştür.
çocukken bizleri aoç'de ki hayvanat bahçesine geziye götürdüklerinde orada ki yetkililer bize orada
burada ankara keçisi, ankara kedisi ve ankara tavşanı(?)* üzerine genetik ıslah çalışması yapıldığını, soy üzerindeki genetik hastalıklarla mücadele edildiğini. devamında da temiz (yani hastalıksız) üyeleri halka ücretsiz dağıttıklarından bahsetmişti.. sonra aoç'ye ne mi oldu? bir kısmı aksaray, bir kısmı abd konsolosluğuna ait arazi son olarak bir kısmıda mansur'un mücadelesi sayesinde belediye'ye kiralandı.
son bir olgu da şu an nallıhan-beypazarı ilçeleri bünyesinde bu keçileri üreten kişi sayısı 20'yi bulmaz. (seymen'in bahsettiği mahalle statüsü meselesi, anakent yasasıyla çıktı. büyükşehirler'de tarımsal ve hayvansal üretimi yok etmeyi aşırı kolay hâle getirdi. buralar eskiden köydü artık mahalle)
kaynak ve çoşkun aral'ın muhteşem sunumu:
bonus: cem seymen'den:
1977 yılında bir trt haberi:
son olarak keçiler'in bob marley'idir.
edit: * kaçırılan (1723'de) başka bir türde hemşerisi ankara (angora) tavşanıda yine yün sebebiyle aynı kaderi paylaşmıştır.
sözün özü bu keçiler kaçırılmasa da sanayi devrimi sürecekti ancak bu kadar hızlı ya da birikimsel ilerleme olurmuydu işte burası zor. devamında ise bu keçileri korumak için sivas kangalları'da bölgeye götürülmüştür.
çocukken bizleri aoç'de ki hayvanat bahçesine geziye götürdüklerinde orada ki yetkililer bize orada
burada ankara keçisi, ankara kedisi ve ankara tavşanı(?)* üzerine genetik ıslah çalışması yapıldığını, soy üzerindeki genetik hastalıklarla mücadele edildiğini. devamında da temiz (yani hastalıksız) üyeleri halka ücretsiz dağıttıklarından bahsetmişti.. sonra aoç'ye ne mi oldu? bir kısmı aksaray, bir kısmı abd konsolosluğuna ait arazi son olarak bir kısmıda mansur'un mücadelesi sayesinde belediye'ye kiralandı.
son bir olgu da şu an nallıhan-beypazarı ilçeleri bünyesinde bu keçileri üreten kişi sayısı 20'yi bulmaz. (seymen'in bahsettiği mahalle statüsü meselesi, anakent yasasıyla çıktı. büyükşehirler'de tarımsal ve hayvansal üretimi yok etmeyi aşırı kolay hâle getirdi. buralar eskiden köydü artık mahalle)
kaynak ve çoşkun aral'ın muhteşem sunumu:
bonus: cem seymen'den:
1977 yılında bir trt haberi:
son olarak keçiler'in bob marley'idir.
edit: * kaçırılan (1723'de) başka bir türde hemşerisi ankara (angora) tavşanıda yine yün sebebiyle aynı kaderi paylaşmıştır.
devamını gör...
3.
kedisi daha bir güzeldir.
devamını gör...