21.
"pek çok kişi sorguladığını zanneder fakat aslında kafasındaki önyargıları başka bir biçimde düzenliyordur."
bertrand arthur william russell;

1872/1970 yılları arasında yaşamış ingiliz filozof/ matematikçi ve eleştirmen olarak tanınır.
1950 yılında fikirlerinden ötürü nobel ödülü kazanan russell 97 yaşında hayatını kaybeder.
kitapları
felsefe sorunları (1912)
batı felsefesi tarihi (1945)
neden hristiyan değilim
özgürlük yolu
bilimin toplum üzerindeki etkileri
politik idealler
evlilik ve ahlak
aylaklığa övgü
iktidar
eğitim üzerine
insanlığın yarını
din ile bilim
kitapları vikipedi'den alınmıştır.
bertrand arthur william russell;

1872/1970 yılları arasında yaşamış ingiliz filozof/ matematikçi ve eleştirmen olarak tanınır.
1950 yılında fikirlerinden ötürü nobel ödülü kazanan russell 97 yaşında hayatını kaybeder.
kitapları
felsefe sorunları (1912)
batı felsefesi tarihi (1945)
neden hristiyan değilim
özgürlük yolu
bilimin toplum üzerindeki etkileri
politik idealler
evlilik ve ahlak
aylaklığa övgü
iktidar
eğitim üzerine
insanlığın yarını
din ile bilim
kitapları vikipedi'den alınmıştır.
devamını gör...
22.
"bir görüşün geniş çapta benimsenmiş olması, onun tamamıyla saçma olmadığının kanıtı değildir. aslında insanlığın çoğunluğunun aptallığı göz önüne alındığında, geniş çapta yayılmış bir inancın mantıklı olmaktan çok aptalca olması muhtemeldir."
devamını gör...
23.
muhammad ali vietnam'a gitmeyi reddettiğinde rivayete göre kendisinden bir telefon alıyor. tabi ali onun kim olduğunu bilmiyor. telefonda ingiliz aksanlı konuşan yaşlı bir adam '' seni tebrik ederim. şampiyonlar iktidarlardan yana olurlar. sen farklı çıktın'' diyor. ali'nin de o sıralarda ağzına sakız olan bir cümle var. '' hiç de göründüğün kadar aptal değilsin'' russell'a bunu söylüyor ve telefonu kapatıyor.
telefon kapanınca bilenler ali'ye ''oğlum manyak mısın adam 20. yy'ın en önemli fikir adamlarından birisi'' diyorlar. ali tabi ki louisville ortaokulunda russell'i öğretmedikleri için bilmiyordum diyor. daha sonra bu büyük filozof ali'ye imzalı bir resmini göndermiş. muhammad ali imzalı resmi alınca ihtiyar dostumun hiç de göründüğü kadar aptal olmadığını anladım diyor.
telefon kapanınca bilenler ali'ye ''oğlum manyak mısın adam 20. yy'ın en önemli fikir adamlarından birisi'' diyorlar. ali tabi ki louisville ortaokulunda russell'i öğretmedikleri için bilmiyordum diyor. daha sonra bu büyük filozof ali'ye imzalı bir resmini göndermiş. muhammad ali imzalı resmi alınca ihtiyar dostumun hiç de göründüğü kadar aptal olmadığını anladım diyor.
devamını gör...
24.
yazdığı matematiğin ilkeleri kitabının iki kişi tarafından okunduğu söylenir. bir kendisi, diğeri ise kitabı beraber yazdığı whitehead. o kadar gereksiz bir işe soyunulmuştur. zaten eksiklik teoreminden sonra kimse böyle bir işe kalkışmaz artık herhalde.
devamını gör...
25.
bertrand arthur william russell, 1872-1970 yılları arasında ingiliz bir filozof, matematikçi ve eleştirmen olup 1950 yılında nobel ödülü'nü kazanmıştır.

devamını gör...
26.
bertrand russell'ın matematik, mantık ve felsefe üzerine yaptığı katkılar yadsınamaz ki bu katkılar onu 20. yüzyılın önde gelen filozoflarından biri haline getirmiştir. bu yazımda onun dine yaklaşımından bahsedeceğim. ben kendi adıma din ve tanrı ile yollarımı bilime dayanarak çoktan ayırmış biri olarak, felsefi yaklaşımlara da ilgi duyuyorum.

öncelikle, çoğumuzun din ve tanrı ile bağlarının olduğu zamanlar olmuştur ki çoğu insan için hala kuvvetlidir o bağ. russell'ın da gençliğinde kendini dine kaptırdığı zamanlar olmuş ama delilleri aramış hep, sorgulamayı hiç bırakmamış. bu sorgulamalar sonucunda ise dinin insanlığa faydalı olmadığı ve hatta zararlı olduğu kanısına ulaşmış. bilinçsizce ve sorgulamadan inanmanın insana faydadan çok zarar getireceğini ifade ediyor russell ve insanların korkudan kaynaklı inandıklarını savunuyor.
batı felsefesi tarihi (1945) kitabından bir bölümde felsefenin dini kanıtlayıp kanıtlayamayacağına dair şunları söylüyor:
felsefenin dini dogmaların doğruluğunu kanıtlayabileceğine ya da çürütebileceğine inanmıyorum, ancak platon'dan beri çoğu filozof, ölümsüzlüğün ve tanrı'nın varlığının "kanıtlarını" üretmeyi işlerinin bir parçası olarak gördüler. seleflerinin ispatlarını (aziz thomas aquinas, aziz anselm, ımmanuel kant ve rené descartes) reddettiler fakat kendi ispatlarını geçerli kılmak için, mantığı tahrif ettiler, matematiği mistikleştirdiler ve önyargılarının ilahi sezgiler olduğunu iddia ettiler.
din ve bilim (1935) kitabında ise şunları söylüyor;
kopernik'ten bu yana geçen dönemde, bilim ve teoloji ne zaman fikir ayrılığına düşse bilimin galip geldiğini gördük. büyücülük ve tıp gibi pratik konuların söz konusu olduğu yerlerde, bilimin insanlığın sefilliğini azaltılmasını temsil ettiğini, teolojinin ise insanın doğal vahşiliğini teşvik ettiğini gördük. teolojik bakış açısına karşı bilimsel bakış açısının yayılması, şimdiye kadar tartışmasız bir mutluluk yarattı.

öncelikle, çoğumuzun din ve tanrı ile bağlarının olduğu zamanlar olmuştur ki çoğu insan için hala kuvvetlidir o bağ. russell'ın da gençliğinde kendini dine kaptırdığı zamanlar olmuş ama delilleri aramış hep, sorgulamayı hiç bırakmamış. bu sorgulamalar sonucunda ise dinin insanlığa faydalı olmadığı ve hatta zararlı olduğu kanısına ulaşmış. bilinçsizce ve sorgulamadan inanmanın insana faydadan çok zarar getireceğini ifade ediyor russell ve insanların korkudan kaynaklı inandıklarını savunuyor.
batı felsefesi tarihi (1945) kitabından bir bölümde felsefenin dini kanıtlayıp kanıtlayamayacağına dair şunları söylüyor:
felsefenin dini dogmaların doğruluğunu kanıtlayabileceğine ya da çürütebileceğine inanmıyorum, ancak platon'dan beri çoğu filozof, ölümsüzlüğün ve tanrı'nın varlığının "kanıtlarını" üretmeyi işlerinin bir parçası olarak gördüler. seleflerinin ispatlarını (aziz thomas aquinas, aziz anselm, ımmanuel kant ve rené descartes) reddettiler fakat kendi ispatlarını geçerli kılmak için, mantığı tahrif ettiler, matematiği mistikleştirdiler ve önyargılarının ilahi sezgiler olduğunu iddia ettiler.
din ve bilim (1935) kitabında ise şunları söylüyor;
kopernik'ten bu yana geçen dönemde, bilim ve teoloji ne zaman fikir ayrılığına düşse bilimin galip geldiğini gördük. büyücülük ve tıp gibi pratik konuların söz konusu olduğu yerlerde, bilimin insanlığın sefilliğini azaltılmasını temsil ettiğini, teolojinin ise insanın doğal vahşiliğini teşvik ettiğini gördük. teolojik bakış açısına karşı bilimsel bakış açısının yayılması, şimdiye kadar tartışmasız bir mutluluk yarattı.
devamını gör...
27.
gunumuzdeki bilimin, insanin dogal vahsiligini koruklemek icin kullanildigini gorse diz cokup tovbe ederdi ve muhtemelen imana gelirdi.
devamını gör...