#netflix dizisi
gora ve arif v 216 filmlerinden tanıdığımız erşan kuneri karakterinin hikayesinin anlatıldığı netflix dizisi. dizide erotik film yapımcısının 70'lerde yaşadıkları anlatılıyor. 8 bölümü vardır.
yönetmen:
cem yılmaz
oyuncular:
cem yılmaz
zafer algöz
ezgi mola
nilperi şahinkaya
uraz kaygılaroğlu
cem yılmaz
oyuncular:
cem yılmaz
zafer algöz
ezgi mola
nilperi şahinkaya
uraz kaygılaroğlu
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ata" tarafından 28.11.2020 00:04 tarihinde açılmıştır.
21.
sadece ilk bölümü izlemiş biri olarak yorum yapacağım.
komik mi evet komik. izlenir mi kesinlikle.
ama sanki konu cem yılmaz filmi olunca sanki senaryoyu biliyor gibiyiz. şaşırtmıyor.
belki tepki göreceğim ama kuru murad kahpe bizansın getir götürünü yapar.
komik mi evet komik. izlenir mi kesinlikle.
ama sanki konu cem yılmaz filmi olunca sanki senaryoyu biliyor gibiyiz. şaşırtmıyor.
belki tepki göreceğim ama kuru murad kahpe bizansın getir götürünü yapar.
devamını gör...
22.
gerçekten de kaliteli bir içerik olmuş. her bölüm farklı bir hikaye işlenmesi ve tüm oyuncuların farklı karakterlere bürünmesi mükemmel bir kafa. tüm oyuncuları harika iş çıkarmış ama uraz kaygılaroğlu cidden oyunculuk konusunda her şeyini ortaya koymuş. her bölümde farklı karakterleri bu kadar iyi oynamak çok zordur. ince espriler tam da cem yılmaz kalitesindeydi. kara mizah ise tam dozunda kimseyi incitmeyecek şekildeydi. ülke eski haline dönüyor sonunda. sanatı güzel ve yerinde kullanmaya başladık.
devamını gör...
23.
ilk bölümün ilk yirmi dakikasına kadar tutuk ve sıkıcı ilerleyen ancak sonrasında açılan bir dizi. hele kooperatif kemal diye bir bölüm var, gülmekten gözlerimden yaşlar geldi.
dizide ilk dikkatimi çeken ise oyunculuklar oldu. oyuncuların neredeyse tümü tam performans göstererek alkışı hak etmişler. özellikle zafer algöz, çağlar çorumlu ve uraz kaygılaroğlu'nun oyunculuklarına hayran kaldım. müthiş bir iş olmuş.
dizide ilk dikkatimi çeken ise oyunculuklar oldu. oyuncuların neredeyse tümü tam performans göstererek alkışı hak etmişler. özellikle zafer algöz, çağlar çorumlu ve uraz kaygılaroğlu'nun oyunculuklarına hayran kaldım. müthiş bir iş olmuş.
devamını gör...
24.
nefret ettiğim, dizinin çok masum kaldığı yönündeki genel kanı. kafalar passssssparlakkkk. sürekli aynı eleştiri, sürekli aynı saldırı. "2005'teki erşan değil bu!" peki sevgili einstein sorum sana, "dünya 2005'teki gibi mi?" bak nasıl kendi cevabını verdin ama, değil mi??
2+2=4 kafasından nefret etmeye başladım. eleştiriler de, övgüler de hep aynı kalıplar. sanki bir okul var olumlu eleştiri okulu diye ve bir tane de olumsuz eleştiri okulu var. iki tarafa ayrılan insanlar da iki tarafın kalıp cümlelerini kuruyorlar. bir tane özgün, farklı bakan yorum yok. dizinin ilk çıkış tarihinden beridir olumlu yorumlar da, olumsuz yorumlar da kalıp. ben bu kalıplardan "erşan çok masum kalmış. 2005'teki gibi değil" kalıbına düşmanım.
bana bir tane, 2000 yılındaki requiem for a dream filminin benzeri, ağır, paramparça eden ve aynı zamanda da zirveye oynayan (burası önemli, popüler olmayan binlerce filmi ne yapayım? olay popüler olup bu cesareti aynı zamanda yapabilmek) dizi-film gösterin. film olarak sadece gaspar noe örneği verebilirsiniz ki o da zaten türünün tek örneği ve onun gibi davranabilip bir de popüler kalabilen insan yok. çünkü günümüz dünyasında bu im-kan-sız. yani taraf seçeceksin, ya popüler kalmak için kendini yontacaksın - ki ben bunu anna karenina başlığında girdide söylemiştim, tolstoy'un dahi kendini mecburen( en en az kendini traşlayan insanlardan olsa dahi) frenlediğini ve otosansür uyguladığını söylemiştim. çünkü dönem(ler)in rusya(kar)sı sansüre çok destek veren oluşumlar - ya da cem yılmaz ve yüzlerce yerli yabancı vs. benzerinin yaptığı gibi ya***k içerikli ağır bir küfür etmek için o saniyelerde, öncesi ya da sonrasında "kadınların duruşu olmalı, siz kadınsınız, güçlüsünüz" gibi bir repliği sıkıştırmalısın.
yani "belaltı şakalar var ama cesur değil" cümlesinin karşılığı olarak rahatlıkla "dünya, zaten bu devri geçti" derim. artık linç kültürünün bir çığ gibi 2010'ların ortasından başlayarak yaklaşık 6-7 yıldır büyümeye devam ettiğini, içeriklerde cesur dilin her geçen yıl bile değil, her geçen ay torpulenerek iyice zayıfladığını söylemek çok mümkün. ağzımızdan çıkan her bir kelime, şu anki dünyada mahkemede aleyhimize delil olabilir, 2004'te değil dava olmak normal hayatımıza devam edeceğimiz birçok konuda konuşmak, fikir belirtmek bile hayal oldu.
şu anda herkesin gözü önünde olan ve en popüler açık saçık, cesur* hangi dizi var? euphoria. peki euphoria nasıl attı kendisini comfort zone'a? evet doğru bildiniz, lgbti öğeleri ile güzel bir sos yaparak. ya da sos demeyelim biz ona, koruma kalkanı diyelim. dünyanın yüzlerce yıldır - doğru ya da yanlış onu yargılamıyorum- salt seks, salt, yüzyıllardır süregelen şekliyle, insanların yüzyıllardır kabul gördüğü şekilde erkeğin kadına üstünlüğü (erşan kuneri de o, henüz değişmemiş nesilden ve o devrin, 40 yıl öncenin adamı) ile ilgili, o 2004 yılı mantığı, 2004 yılı eril ağzı ile bir senaryo yazsın, yayınlandığı akşam cem yılmaz'ı insan içine çıkamayacak, rezil edilecek şekilde baskıya maruz bırakırlardı. bir daha porno kelimesini ağzına bile alamazdı. devam yıllarında da doğal olarak otosansür ile beraber, proje yapsa bile o cem yılmaz'ı göremezdik.
+ 2004'teki erşan nerede cem ağabeyyyyyy?
- ebenin avında
cem yılmaz, sizin bazı beğendiğiniz insanlar gibi değil. cem yılmaz zeka seviyesi dünya çapında olan bir insan. euphoria'nın lgbti kanatları altına sığınıp, istediklerini demesine benzer şekilde, kuru murat bölümündeki trakya ağzı ile konuşan ve murat'ın bekaretini alan kadın karakter ile şöyle bir altlık yapıyor.
kooperatif kemal'de film projesi için uygulanacak olan dans sahnesine hazırlanırken oyuncu arkadaşları kızlara, kadınların toplumda yükselmesini sağlayan günümüz feminist sloganları ile dans dersi veriyor. bu da günümüz dizilerindeki bütün o lgbti sosunun cmylmz versiyonu. kuru murat'taki şirin truva sekansındakı o komik truva atı gibi, o sevimliliğin arkasına saklanıp söyleyeceklerini bir güzel söylüyor her ne kadar traşlı olsalar da; en ağır, en eril küfürleri araya sıkıştırıyor çünkü zaten temelini feminen sloganlarla birkaç dakika önce atmış oluyor.
çağlar çorumlu. tamam yılların oyuncususun, tırnaklarınla kazıyarak geldin buralara ve tiyatro eğitimin, sahne adabın paçalarından akıyor ama bu nasıl bir oyunculuktur? bir insan ses kullanımı, dizinin kurgulanmış 7 ayrı filmindeki(er-man iki bölüm sürüyor aslında 7 film var) 7 ayrı karakterini de bir önceki karakteri hatırlatmadan oynaması, özgün dokunuşlar yapması ile daha ne kadar yükselebilir?
ya hu sen nesin be adam? 8 bölümlük dizinin açık ara en en göze çarpan oyuncusu. hele o kuru murat'taki, muhteşem cem yılmaz gözlemi olan türk filmlerinde kahramanın yanındaki her şeye gülen babayiğit tip ile, kooperatif kemal'deki o nazlı rolü, bir de üzerine er-man bölümünde süper kahramanın danışmanı olan hollwood tiplemesini yine harika cem yılmaz dokunuşu türk motifleri ile(süper kahraman ile danışmanın beraber rakı masasında dünyayı bekleyen felaketleri konuşmaları) destekleyerek kendinden bir şeyler katarak oynaması. doyamadım'daki peltek konuşması ve aile babasının inme geçirdikten sonra arabaya binerken ki sahnede gülüşü...
ben bu diziden bir çağlar çorumlu hayranı olarak çıktım. ilk 2 bölümde güzel oynuyor ama bölümler geçtikçe o biriken "bu da iyi, e bu da iyi? be kardeşim adam burada da çok iyi oynamış" yorumları ile beraber resmen istikrarlı şekilde son dizi bölümüne kadar yükselip bizi hayran bırakıyor.
peki o faqbâdi bölümündeki metinler? oyunculuklar?
eğer bu diziyi beğenmediysen aç gibi seyret. çünkü ben de onun hayranıyım. ya da bırak türk işlerini yabancı bir işi seyret. fakat cem yılmaz'ın ne yaptığını, uğraşını, kendi cebinden türk sinemasında, beyazperdede bir şekilde yer edinmek için yaptığı mücadeleyi ısrarla görmezsen ve " komik değil pehhhhh" sığlığına kaçarsan işte orada beni karşında bulursun. herkes sevmediği işi bırakabilir ama, nefret beslemek artık art niyete girer. adamın yaptıkları benim sadece bu girdide bile kelimelerle anlatılmaz ki daha ben bu dizinin zamanla bölümleri ile ilgili yazacağım. tek bir çağlar çorumlu bakışı, zafer algöz'ün kuru murat'ta, cem yılmaz tarafından kill bill-kara murat'taki baba-usta figürlerini birleştirdiği o nefis karakterinin tek bir bıyık oynatması bile tatmin olmama yetiyor. çünkü ben görüyorum ki nicelik, nitelikten 2020'li yıllar başladıktan sonra öne geçmeye başladı ve cem yılmaz gibi bir şeyler için çabalayan insanlar gerek karakomik filmler, gerekse burada mücadele verirken biraz da olsa alkış bekliyorlar. arif v 216, ali baba ve yedi cüceler gibi resmen nefret ettiğim işlerle ilgili övgüm yok, ama bu iş benim için bambaşka. burada "komik bir iki karakter yapalım. ormanda insan avlayan zenginlerle bir kovalamaca başlatalım" minvalinde bir basitlik yok. burada her bir detayına çalışmış, oyuncuları ile bütünleşmiş - ki bu yüzden oyuncu kadrosu çok dar- cem yılmaz var.
doyamadım'daki orhan gencebay duruşu, konuşması, çok sevdiğim coşkun karakteri. cem yılmaz'ın üst düzey olmayan ama salak salak tripleri ile özgün bir tarz ortaya koyan oyunculuğunu da o kadar seviyorum ki, 7 filmde değişik şeyler göstermiş bize. iyi ki varsın cem yılmaz.
bitirirken, 1 kadın 1 erkek'te kısa süre, birkaç bölümde çok çok beğendiğim, ayrılınca da diziyi seyretmeyi bıraktığım bülent şakrak cem yılmaz'a böyle bir projede çok geç katıldı. bence ozan güven gibi o da en az 3-4 film oynardı. çünkü cem yılmaz'ın filmlerindeki birçok karaktere çok yakışacak bir oyuncu. umarım devam projelerinde görürüz.
doyamadım'dan gelsin. "bir de kekeme olsan, ne gülerdik a**** koyiyim"
uraz kaygılaroğlu, oyunculuk metodu olarak bana mehmet ali erbil'i hatırlatıyor. onun daha yeteneklisi olabilir ki bu tartışmaya açık bir konu. onun da özellikle er-man bölümündeki karakterini beğendim. fırlama karakterlerin ileride değişilmez oyuncusu olacaktır, belki de olmuştur bile.
internetteki seviyesiz eleştirilere ve olumlu yorumlara beraber baktığımda türk izleyicisi gerçekten övdüğü de, yerdiği de ne olursa olsun beceriksiz.
2+2=4 kafasından nefret etmeye başladım. eleştiriler de, övgüler de hep aynı kalıplar. sanki bir okul var olumlu eleştiri okulu diye ve bir tane de olumsuz eleştiri okulu var. iki tarafa ayrılan insanlar da iki tarafın kalıp cümlelerini kuruyorlar. bir tane özgün, farklı bakan yorum yok. dizinin ilk çıkış tarihinden beridir olumlu yorumlar da, olumsuz yorumlar da kalıp. ben bu kalıplardan "erşan çok masum kalmış. 2005'teki gibi değil" kalıbına düşmanım.
bana bir tane, 2000 yılındaki requiem for a dream filminin benzeri, ağır, paramparça eden ve aynı zamanda da zirveye oynayan (burası önemli, popüler olmayan binlerce filmi ne yapayım? olay popüler olup bu cesareti aynı zamanda yapabilmek) dizi-film gösterin. film olarak sadece gaspar noe örneği verebilirsiniz ki o da zaten türünün tek örneği ve onun gibi davranabilip bir de popüler kalabilen insan yok. çünkü günümüz dünyasında bu im-kan-sız. yani taraf seçeceksin, ya popüler kalmak için kendini yontacaksın - ki ben bunu anna karenina başlığında girdide söylemiştim, tolstoy'un dahi kendini mecburen( en en az kendini traşlayan insanlardan olsa dahi) frenlediğini ve otosansür uyguladığını söylemiştim. çünkü dönem(ler)in rusya(kar)sı sansüre çok destek veren oluşumlar - ya da cem yılmaz ve yüzlerce yerli yabancı vs. benzerinin yaptığı gibi ya***k içerikli ağır bir küfür etmek için o saniyelerde, öncesi ya da sonrasında "kadınların duruşu olmalı, siz kadınsınız, güçlüsünüz" gibi bir repliği sıkıştırmalısın.
yani "belaltı şakalar var ama cesur değil" cümlesinin karşılığı olarak rahatlıkla "dünya, zaten bu devri geçti" derim. artık linç kültürünün bir çığ gibi 2010'ların ortasından başlayarak yaklaşık 6-7 yıldır büyümeye devam ettiğini, içeriklerde cesur dilin her geçen yıl bile değil, her geçen ay torpulenerek iyice zayıfladığını söylemek çok mümkün. ağzımızdan çıkan her bir kelime, şu anki dünyada mahkemede aleyhimize delil olabilir, 2004'te değil dava olmak normal hayatımıza devam edeceğimiz birçok konuda konuşmak, fikir belirtmek bile hayal oldu.
şu anda herkesin gözü önünde olan ve en popüler açık saçık, cesur* hangi dizi var? euphoria. peki euphoria nasıl attı kendisini comfort zone'a? evet doğru bildiniz, lgbti öğeleri ile güzel bir sos yaparak. ya da sos demeyelim biz ona, koruma kalkanı diyelim. dünyanın yüzlerce yıldır - doğru ya da yanlış onu yargılamıyorum- salt seks, salt, yüzyıllardır süregelen şekliyle, insanların yüzyıllardır kabul gördüğü şekilde erkeğin kadına üstünlüğü (erşan kuneri de o, henüz değişmemiş nesilden ve o devrin, 40 yıl öncenin adamı) ile ilgili, o 2004 yılı mantığı, 2004 yılı eril ağzı ile bir senaryo yazsın, yayınlandığı akşam cem yılmaz'ı insan içine çıkamayacak, rezil edilecek şekilde baskıya maruz bırakırlardı. bir daha porno kelimesini ağzına bile alamazdı. devam yıllarında da doğal olarak otosansür ile beraber, proje yapsa bile o cem yılmaz'ı göremezdik.
+ 2004'teki erşan nerede cem ağabeyyyyyy?
- ebenin avında
cem yılmaz, sizin bazı beğendiğiniz insanlar gibi değil. cem yılmaz zeka seviyesi dünya çapında olan bir insan. euphoria'nın lgbti kanatları altına sığınıp, istediklerini demesine benzer şekilde, kuru murat bölümündeki trakya ağzı ile konuşan ve murat'ın bekaretini alan kadın karakter ile şöyle bir altlık yapıyor.
kooperatif kemal'de film projesi için uygulanacak olan dans sahnesine hazırlanırken oyuncu arkadaşları kızlara, kadınların toplumda yükselmesini sağlayan günümüz feminist sloganları ile dans dersi veriyor. bu da günümüz dizilerindeki bütün o lgbti sosunun cmylmz versiyonu. kuru murat'taki şirin truva sekansındakı o komik truva atı gibi, o sevimliliğin arkasına saklanıp söyleyeceklerini bir güzel söylüyor her ne kadar traşlı olsalar da; en ağır, en eril küfürleri araya sıkıştırıyor çünkü zaten temelini feminen sloganlarla birkaç dakika önce atmış oluyor.
çağlar çorumlu. tamam yılların oyuncususun, tırnaklarınla kazıyarak geldin buralara ve tiyatro eğitimin, sahne adabın paçalarından akıyor ama bu nasıl bir oyunculuktur? bir insan ses kullanımı, dizinin kurgulanmış 7 ayrı filmindeki(er-man iki bölüm sürüyor aslında 7 film var) 7 ayrı karakterini de bir önceki karakteri hatırlatmadan oynaması, özgün dokunuşlar yapması ile daha ne kadar yükselebilir?
ya hu sen nesin be adam? 8 bölümlük dizinin açık ara en en göze çarpan oyuncusu. hele o kuru murat'taki, muhteşem cem yılmaz gözlemi olan türk filmlerinde kahramanın yanındaki her şeye gülen babayiğit tip ile, kooperatif kemal'deki o nazlı rolü, bir de üzerine er-man bölümünde süper kahramanın danışmanı olan hollwood tiplemesini yine harika cem yılmaz dokunuşu türk motifleri ile(süper kahraman ile danışmanın beraber rakı masasında dünyayı bekleyen felaketleri konuşmaları) destekleyerek kendinden bir şeyler katarak oynaması. doyamadım'daki peltek konuşması ve aile babasının inme geçirdikten sonra arabaya binerken ki sahnede gülüşü...
ben bu diziden bir çağlar çorumlu hayranı olarak çıktım. ilk 2 bölümde güzel oynuyor ama bölümler geçtikçe o biriken "bu da iyi, e bu da iyi? be kardeşim adam burada da çok iyi oynamış" yorumları ile beraber resmen istikrarlı şekilde son dizi bölümüne kadar yükselip bizi hayran bırakıyor.
peki o faqbâdi bölümündeki metinler? oyunculuklar?
eğer bu diziyi beğenmediysen aç gibi seyret. çünkü ben de onun hayranıyım. ya da bırak türk işlerini yabancı bir işi seyret. fakat cem yılmaz'ın ne yaptığını, uğraşını, kendi cebinden türk sinemasında, beyazperdede bir şekilde yer edinmek için yaptığı mücadeleyi ısrarla görmezsen ve " komik değil pehhhhh" sığlığına kaçarsan işte orada beni karşında bulursun. herkes sevmediği işi bırakabilir ama, nefret beslemek artık art niyete girer. adamın yaptıkları benim sadece bu girdide bile kelimelerle anlatılmaz ki daha ben bu dizinin zamanla bölümleri ile ilgili yazacağım. tek bir çağlar çorumlu bakışı, zafer algöz'ün kuru murat'ta, cem yılmaz tarafından kill bill-kara murat'taki baba-usta figürlerini birleştirdiği o nefis karakterinin tek bir bıyık oynatması bile tatmin olmama yetiyor. çünkü ben görüyorum ki nicelik, nitelikten 2020'li yıllar başladıktan sonra öne geçmeye başladı ve cem yılmaz gibi bir şeyler için çabalayan insanlar gerek karakomik filmler, gerekse burada mücadele verirken biraz da olsa alkış bekliyorlar. arif v 216, ali baba ve yedi cüceler gibi resmen nefret ettiğim işlerle ilgili övgüm yok, ama bu iş benim için bambaşka. burada "komik bir iki karakter yapalım. ormanda insan avlayan zenginlerle bir kovalamaca başlatalım" minvalinde bir basitlik yok. burada her bir detayına çalışmış, oyuncuları ile bütünleşmiş - ki bu yüzden oyuncu kadrosu çok dar- cem yılmaz var.
doyamadım'daki orhan gencebay duruşu, konuşması, çok sevdiğim coşkun karakteri. cem yılmaz'ın üst düzey olmayan ama salak salak tripleri ile özgün bir tarz ortaya koyan oyunculuğunu da o kadar seviyorum ki, 7 filmde değişik şeyler göstermiş bize. iyi ki varsın cem yılmaz.
bitirirken, 1 kadın 1 erkek'te kısa süre, birkaç bölümde çok çok beğendiğim, ayrılınca da diziyi seyretmeyi bıraktığım bülent şakrak cem yılmaz'a böyle bir projede çok geç katıldı. bence ozan güven gibi o da en az 3-4 film oynardı. çünkü cem yılmaz'ın filmlerindeki birçok karaktere çok yakışacak bir oyuncu. umarım devam projelerinde görürüz.
doyamadım'dan gelsin. "bir de kekeme olsan, ne gülerdik a**** koyiyim"
uraz kaygılaroğlu, oyunculuk metodu olarak bana mehmet ali erbil'i hatırlatıyor. onun daha yeteneklisi olabilir ki bu tartışmaya açık bir konu. onun da özellikle er-man bölümündeki karakterini beğendim. fırlama karakterlerin ileride değişilmez oyuncusu olacaktır, belki de olmuştur bile.
internetteki seviyesiz eleştirilere ve olumlu yorumlara beraber baktığımda türk izleyicisi gerçekten övdüğü de, yerdiği de ne olursa olsun beceriksiz.
devamını gör...
25.
klasik cem yilmaz eseri ben sevdim, özellikle son bölümde ki zübük posterini çok begendim.(bkz: swh) ben cem yilmazi insan olarak seviyorum, üretiyor, olumsuz yorumlari cok taktigini sanmiyorum.
devamını gör...
26.
şakalar komiklikler vs güzeldi aslında. yapılan iş ve fikir de kaliteli kesinlikle. ancak dizi fazla "marvel evreni" geldi. porno yıldızlarının ve seks işçilerinin hayatlarının ve diyaloglarının havada kaldığı, karakterlerin fazla "caricature" olduğu hissiyatı oluştu.
ilk bölümden sonrasını izlemek istemedim.
ilk bölümden sonrasını izlemek istemedim.
devamını gör...
27.
cem yılmaz olunca hep bi 'iyi iştir ya' düşüncesiyle izlemeye başlıyor insan. ama gerçekten ilk bölümü zor bitirdim. absürt komedi adı altında ne versek gülerler abi cmylmz sonuçta gibi bi iş olmuş. hüsran içinde izlenmeyecekler arasına kaldırdığım bir iş. emeğe saygı duyan biri olarak teknik yönden çok başarılı bir iş olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. oyuncuları ayrı ayrı çok severim ama bu işin içinde sevemedim.
devamını gör...
28.
esprileri göndermeleri yakaladım ama çok az güldüm.
cem yılmazı ve filmlerini çok severim ama bu olmamış. en kötü yapımı bence bu. bölümlerin hikayeleri süper, oyuncular süper ama senaryo ve diyaloglar o kadar kötü ki.
müthiş bir potansiyel harcanmış farklı bir kafa bu işi kült haline çok rahat getirirdi.
cem yılmazı ve filmlerini çok severim ama bu olmamış. en kötü yapımı bence bu. bölümlerin hikayeleri süper, oyuncular süper ama senaryo ve diyaloglar o kadar kötü ki.
müthiş bir potansiyel harcanmış farklı bir kafa bu işi kült haline çok rahat getirirdi.
devamını gör...
29.
iki fikir iyidir bu hayatta;
birincisi, bir anda gelen fikir.
ikincisi ise, kimseye anlatmadan, yıllarca üzerinde çalıştığınız fikir.
bir anda gelen fikir, hayata geçirilmeden önce, iyi geliştirilmelidir.
ne kadar geliştirilirse, o kadar başarılı olur.
ilk hali çok önemlidir!
geniş kitlelere yayılmadan önce yoğurup, şekillendirdiğiniz o son an, en önemli andır.
sonrasında, büyük dokunuşlar yapamazsınız artık.
belki küçük dokunuşlar.
ortaya çıkan fikri, bir proje haline getirip, kitlelerle tanıştırdıktan sonra, ortada bir fikir yoktur artık.
bir yapım, bir eser, bir ürün vardır...
şimdi bu noktada, cem yılmaz'ın, erşan kuneri karakteri ile içine düştüğü bir bok çukuru var, kimse kusura bakmasın...
kendisi de eminim farkında fakat uzunca bir süre çaktırmayacak, buna da eminim.
bu işin profesyonel bir yanı da var sonuçta.
gün sonunda banka hesabında hareketlenme var mı, pozitif anlamda?
tamam o zaman, daha ne detaya giriyorsun?
fazla uzatma.
tam 1 yıl önce, magazin muhabirlerine verdiği röportajda mesela, şimdi izledim; "320 dakikalık bir yapım" diyor.
girdim hemen netflix'e ve baktım, 374 dakikaya uzatmış...
filmi çekerken bile yeni şeyler eklemeye devam etmiş.
kendisi uzatmış da uzatmış.. biz detaya girince neden "uzatma?"
velhasıl...
"her geceye bir erşan kuneri" mantığıyla, 4. viteste 80 km/s hızla sürdürüyorum bu heyecanı, an itibarıyla.
kooperatif kemal'i bu akşam izleyeceğim mesela.
sonra sıra gelecek, kötü mal'a...
hepsini yavaş yavaş geçeceğim, anlamlandıra anlamlandıra...
ve uzatmaya devam edeceğim.
ha, çok büyük bir beklenti içerisinde miyim?
değilim tabii ki.. ilk iki bölümü izledikten sonra.
ebenin avı berbattı mesela.
kuru murad da, bölüm bölüm iyiydi.
birincisi, bir anda gelen fikir.
ikincisi ise, kimseye anlatmadan, yıllarca üzerinde çalıştığınız fikir.
bir anda gelen fikir, hayata geçirilmeden önce, iyi geliştirilmelidir.
ne kadar geliştirilirse, o kadar başarılı olur.
ilk hali çok önemlidir!
geniş kitlelere yayılmadan önce yoğurup, şekillendirdiğiniz o son an, en önemli andır.
sonrasında, büyük dokunuşlar yapamazsınız artık.
belki küçük dokunuşlar.
ortaya çıkan fikri, bir proje haline getirip, kitlelerle tanıştırdıktan sonra, ortada bir fikir yoktur artık.
bir yapım, bir eser, bir ürün vardır...
şimdi bu noktada, cem yılmaz'ın, erşan kuneri karakteri ile içine düştüğü bir bok çukuru var, kimse kusura bakmasın...
kendisi de eminim farkında fakat uzunca bir süre çaktırmayacak, buna da eminim.
bu işin profesyonel bir yanı da var sonuçta.
gün sonunda banka hesabında hareketlenme var mı, pozitif anlamda?
tamam o zaman, daha ne detaya giriyorsun?
fazla uzatma.
tam 1 yıl önce, magazin muhabirlerine verdiği röportajda mesela, şimdi izledim; "320 dakikalık bir yapım" diyor.
girdim hemen netflix'e ve baktım, 374 dakikaya uzatmış...
filmi çekerken bile yeni şeyler eklemeye devam etmiş.
kendisi uzatmış da uzatmış.. biz detaya girince neden "uzatma?"
velhasıl...
"her geceye bir erşan kuneri" mantığıyla, 4. viteste 80 km/s hızla sürdürüyorum bu heyecanı, an itibarıyla.
kooperatif kemal'i bu akşam izleyeceğim mesela.
sonra sıra gelecek, kötü mal'a...
hepsini yavaş yavaş geçeceğim, anlamlandıra anlamlandıra...
ve uzatmaya devam edeceğim.
ha, çok büyük bir beklenti içerisinde miyim?
değilim tabii ki.. ilk iki bölümü izledikten sonra.
ebenin avı berbattı mesela.
kuru murad da, bölüm bölüm iyiydi.
devamını gör...
30.
bitirdiğim seridir. on üzerinden puanlamak gerekirse özellikle ilk bölümlerden sonra ki yükselişiyle benden yedi puan alan diziler. favorilerim ise kooperatif kemal ve kötü mal bölümleri.
devamını gör...
31.
ben beğendim. gondermeler iyidi. özellikle son bölüm "doyamadım" ama ...
şarkıları sevdim ozkan abinin şarkısına ayrıca bayıldım.
ortada ciddi emek var.
tur olarak seversin sevmezsin ayrı ama biriler8nin böyle filmlerde çekmesi gerek diye düşünüyorum
bence cem den başkasına yapmazdı zaten bunu.
gayet kararında keyifli hızlı akan
bazende baya baya kahkaha attıran sahneleri olan güzel film.
dürrük ne ayol.
şarkıları sevdim ozkan abinin şarkısına ayrıca bayıldım.
ortada ciddi emek var.
tur olarak seversin sevmezsin ayrı ama biriler8nin böyle filmlerde çekmesi gerek diye düşünüyorum
bence cem den başkasına yapmazdı zaten bunu.
gayet kararında keyifli hızlı akan
bazende baya baya kahkaha attıran sahneleri olan güzel film.
dürrük ne ayol.
devamını gör...
32.
tüm gösterileri ve filmlerini severek izlediğim cem yılmaz projesi. bu kadar kaliteli bir kadro olunca beklentim çok yüksekti ama istediğimi bulamadım dizide. basit yada kötü bir yapım demek istemiyorum ama sanırım bu sefer bana göre değildi.
devamını gör...
33.
elbette cem yılmaz' ın severek ve isteyerek yaptığı bir projedir lâkin benim ve bazı kişilerin hoşuna gitmemiştir. çünkü her ne kadar kendisi bunu inkar etsede dizinin argo replikler ve bel altı sözler ile dolu olması diziyi izleyiciden uzaklaştırmaktadır.
izleyici kitlesi sınırlı olan bir netflix dizisidir.
izleyici kitlesi sınırlı olan bir netflix dizisidir.
devamını gör...
34.
parça parça izlediğim bir dizi oldu. hiçbir yorumu okumadığım hatta filmi izlemeden adını sözlükte görünce bile bu nedir diye açıp bakmadığım dolayısıyla cem yılmaz yapımı olduğunu bile bilmediğim bir diziydi bu sebeple yorumum çok objektif olacaktır. cem yılmaza karşı nötr biri olarak baya başarılı buldum yapımı. erşan kuneri karakteri izlediğim birkaç filminden de tanıdık geldi ama hatırlamıyorum tam da, bambaşka bir rolde değildi kısacası yine de yakışmış. bunun dışında bence gerek kostümler gerek espriler ve seksle ilgili çağrışımlı sözcükleri olsun bence özenilmiş bir yapım. ayrıca oyuncuların birbiriyle uyumu ve samimiyeti yansımış ekrana. film içinde film yapmış hem de birkaç konulu daha ne olsun. ayrıca cinsiyetçi küfürler olsa da gayet güldüm. ezgi mola, uraz, nilperi en beğendiklerim tiplemeler oldu. iranlı yönetmenli bölüm en sevdiğim oldu. arkadaşım izliyor diye izledim yoksa açıp izleyeceğim türde bir yapım değildi. ama iyki izlemişim bolca güldüm.
devamını gör...
35.
sadece ilk bölümünü izledim. açıkçası beni sarmayan dizidir. canım sıkılırsa ara ara diğer bölümleri de izlerim. beni güldürecek espriler illa ki çıkar lakin cem yılmaz esprileri kesinlikle yeni nesil kişiler için değil.
devamını gör...
36.
37.
insanların küfür var diye eleştirdiği dizi. diziyi beğenmeyebilirsiniz, espriler yavan gelmiş olabilir. herkesin kendi zevki sonuçta ama "küfür var." eleştirisi saçma geliyor bana. sonuçta eskiden erotik film yapımcısı olan bir adamın yaşadıkları anlatılıyor dizide.
bana gelirsek ben beğendim. karakterler çok iyi seçilmiş. hepsi rolüne cuk oturmuş. ayrıca dizide şahikalar'ın yazarı ahben sonel'in gençliğini görmek de güldürdü. bu arada benim de favori bölümüm kooperatif kemal oldu.
bana gelirsek ben beğendim. karakterler çok iyi seçilmiş. hepsi rolüne cuk oturmuş. ayrıca dizide şahikalar'ın yazarı ahben sonel'in gençliğini görmek de güldürdü. bu arada benim de favori bölümüm kooperatif kemal oldu.
devamını gör...
38.
cem yılmaz'a teşekkür ediyorum güzel bi mizah turnusolü dizi yapmış. ilk 6 bölümden bildiriyorum "ne güfredion aile var y...am" tarzında espriler var. bence vaktiniz değerlidir. oyuncular kötü olsa imdb puanı 2 falan olurdu.
devamını gör...
39.
düşünmeden, kafanızı yormanıza gerek kalmadan izleyebileceğiniz netflix dizisi. yer yer aşırı güldüren ama genel itibariyle argonun dibine vurulmuş bir komedi dizisi. kiminle ve nasıl bir ortamda izlediğinize dikkat etmekte fayda var.
devamını gör...
40.
yeşilçam/80’ler türk film sektörü/furyası artık ne derseniz eğlenceli bir eleştirisi ama espri tarafı daha niş/anlaşılması zor/genele hitap etmeyen diyebilirim.
açıkçası gora arog arif v 216 yahşi batı’yı hepsini izlemiş biri olarak sözlüğü okumadan karakteri hatırlayamadım. cem yılmaz'ın genel bir izleyicisiyseniz büyük olasılıkla sizde hatırlamayacaksınızdır. dolayısıyla giriş ilk anda fazla ani geldi. nilperi şahinkaya'nın oyunculuğu ve aurası inanılmaz parlamış.uraz kaygılaroğlu, bülent şakrak ve zafer algöz rollerine oturmuşken ezgi mola ve çağlar çorumlu
köylü karakteri dışında
daha olmasa da olurdular. merve dizdar'ın enerjisi hiç uymamış e cem yılmaz zaten olacaktı. ama iyi ki ozan güven olmamış. sebebi belki şiddet olayıdır bilemem ama oyuncudan çok rollerinde karakterinin yansımalarını görüyorum ondan (öyle olduğunu düşünüyorum diyelim. neticede karakterini tanımıyoruz).
açıkçası kendini tekrar izlettirebilecek, keyifli bir içerik olmuş. ya benim jenerasyondan uzak oluşundan ya da ben belki o esprileri alacak zeka seviyesinde ya da enerjide değildim aklımda bir espri kalmadı. ama konsept çok hoş, dünya yeterince gerçekçi (arif v-216'dan farklı olarak). sıkıntılı kısımları bence konseptin güzel oluşundan farklı olarak skeçvari kalabilmesi (dikkat edilmediğinden) ve kurgunun yavan kalması, bel altı esprilerin yoğunluğu ve nostalji eksiklikleri (bir anlamda inandırıcı yani arif v 216'dan kesinlikle daha iyi ama kurgu daha bir zamanının tadını verse hatta o zamanla daha etkileşim altında olsa) bence eksi yönleri.
şu an sonuna gelmedim ondan ikinci sezon olur mu olabilir mi ona değinemem ama ikinci sezon fikri varsa belki biraz bu noktalara özenilebilir. özetle bence boş zamanlarda kendini izlettirebilecek bir eser.
açıkçası gora arog arif v 216 yahşi batı’yı hepsini izlemiş biri olarak sözlüğü okumadan karakteri hatırlayamadım. cem yılmaz'ın genel bir izleyicisiyseniz büyük olasılıkla sizde hatırlamayacaksınızdır. dolayısıyla giriş ilk anda fazla ani geldi. nilperi şahinkaya'nın oyunculuğu ve aurası inanılmaz parlamış.uraz kaygılaroğlu, bülent şakrak ve zafer algöz rollerine oturmuşken ezgi mola ve çağlar çorumlu
köylü karakteri dışında
açıkçası kendini tekrar izlettirebilecek, keyifli bir içerik olmuş. ya benim jenerasyondan uzak oluşundan ya da ben belki o esprileri alacak zeka seviyesinde ya da enerjide değildim aklımda bir espri kalmadı. ama konsept çok hoş, dünya yeterince gerçekçi (arif v-216'dan farklı olarak). sıkıntılı kısımları bence konseptin güzel oluşundan farklı olarak skeçvari kalabilmesi (dikkat edilmediğinden) ve kurgunun yavan kalması, bel altı esprilerin yoğunluğu ve nostalji eksiklikleri (bir anlamda inandırıcı yani arif v 216'dan kesinlikle daha iyi ama kurgu daha bir zamanının tadını verse hatta o zamanla daha etkileşim altında olsa) bence eksi yönleri.
şu an sonuna gelmedim ondan ikinci sezon olur mu olabilir mi ona değinemem ama ikinci sezon fikri varsa belki biraz bu noktalara özenilebilir. özetle bence boş zamanlarda kendini izlettirebilecek bir eser.
devamını gör...