komünizm

(bkz: gerçek komünizm bu değil)

tarihin tozlu sayfalarına bir daha açılmamak üzere karışan vasat ideoloji. eşitlik falan istemek komik ve ıslak bir hikayeden ibarettir. niye eşit olalım ki mesela? ben çalışıp iyi bir noktaya gelmişim, diğer yanda adam hiç bir gayret göstermemiş evde yatıp zengin olma hayali kuruyor şimdi bununla ben nasıl eşit olabilirim? şuan dünya da komünizm ile yönetilen kaç tane ülke var ki? çok övdükleri kuzey kore den haber bile alınamıyor. kim jong un denen adam kafasına göre insanları asıyor. o kadar tuhaf ki adamların saç stilleri bile aynı olmak zorunda. kore milli takımının futbol maçı vardı ve yenildiler devlet gidip 75-0 yenmiş gibi göstermişti yanılmıyorsam tam emin değilim. insanlar yeme, içme, güç vs gibi konularda asla birbiriyle eşit olamazlar. bide en önemlisi komünizm de diktatörlük yönetim biçimi vardır. son olarak küba yı örnek gösterecekler varsa gülmesinler adamı. güçsüz insan, kendisini geliştiremeyen toplumlar daime ezilmeye mahkumdur. bu kısır döngü sonsuza kadar devam edecektir.

ilk defa almanya'da adı konan, rusya'da uygulanmaya çalışılan tanım ve uygulama olarak zayıf kalmış ve kalacak siyasi fikir. birincisi, avrupada ortaya çıkmış siyasi bir görüşü rusya gibi kozmopolit ve geleneklerine bağlı bir ülkede ülkede uygulamak akıl kârı değildi, sonucu da sancılı ve ağır oldu. ikincisi komünizmi dünyaya yayacağız mottosuyla yola çıkan ruslar, nep yani novaya ekonomiçeskaya politika dedikleri toprak reformunda bile köylünün haklarını gasp etmiştir, bu uygulamaya çalıştıkları fikirle tamamen terstir. üçüncüsü, tüm halklar eşittir ve halkların kardeşliği gibi faraziyeleri savunan ruslar, almanlara yardım ettiklerini bahane ederek kırım tatarları ve daha sonra ülkedeki tüm diğer etnik kökenleri zorla sürmüştür. bu da komünizm denilen şeye aykırıdır. dördüncüsü, fikir ve din hürriyetine önem verildiği falan söylenmesine rağmen rusya'daki insanların çoğu ateist öğretilere maruz kaldı. beşincisi, önce son çarı öldürttüler ardından da troçkiyi ortadan kaldırmaya çalıştılar bu da komünizme aykırıdır. örnekleri sabaha kadar sürdürürüm.

aya gidilecek daha da ötelere, teleskopların bile görmediği yere.
ama bizim dünyada ne zaman kimse aç kalmayacak,
korkmayacak kimse kimseden, emretmeyecek kimse kimseye,
yermeyecek kimse kimseyi,
umudunu çalmayacak kimse kimsenin?
işte ben komünistim bu soruya karşılık verdiğim için.
(bkz: sevdalınız komünisttir)

sınıf ayrımı olmadan, özel mülkiyet olmadan, dil din ırk ayrımı yapılmadan eşitçe yaşamayı savunan ideoloji gibi ideolojidir.

desteklerizzzz..

tamamen savunduğum ama kapitalistlerin kışkırtmalarından dolayı( komünistler dinsizdir gibi) sadece tüm dünyada ortak olarak uygulandığı takdirde gerçekleşebilecek, aksi takdirde ütopya olarak kalacak yönetim şeklidir. bu kehaneti de buraya düşeyim belli olmaz, bir gün adım geçer belki: gün gelecek zengin kesim ve sayısı ile fakir kesim ve sayısı arasında fark o kadar artacak ki tek bir bölgede başlayacak olan baş kaldırı ,artık internet ağıyla ülkeler arasında sınır olmamasıyla, diğer ülkelere korona gibi yayılacak ve sonunda tüm dünyada komünizm uygulanacaktır. ben yazdım buraya, hadi bakalım.

emek sermaye ilişkisinde emeği savunan, işçilere emekçilere haddinden fazla değer veren, özel mülkiyet olmadan herkesin eşitçe yaşamasını isteyen, kapitalizm denen foseptik çukurunu reddeden, serbest piyasa ekonomisini yerden yere vuran ve dil din ırk ayrımı gözetmeksizin barış içinde yaşamayı hedefleyen ideoloji gibi ideolojidir.

yalnız komünizm başlığına bakınca herkes aşırı derecede gömmüş, bu ideolojinin fakirliği yoksulluğu getireceği tarzında söylemlerde bulunulmuş. ulan herkesin ihtiyacı olacak şekilde yaşamayı hedefleyen bir ideoloji nasıl yoksulluk fakirlik getirsin? bir insan zaten ihtiyacı olanla yaşar fazlası ne derece mantıklı? aç gözlülük diyoruz biz buna.

eşitlikten ve adaletten neden korkuyoruz bu kadar? sanki bir insandan üstün olunca elimize ne geçecek? özel mülkiyet olmadan, belli bir gelirle yaşamanın neresi kötü? ayrıca güçlüden yana değil de güçsüzden yana olan bir ideolojidir aynı zamanda. patron işçi ilişkisinden zararlı çıkan kimdir? yine işçidir. işte komünizmde kimse zarara girmez, herkes emeğinin karşılığını ihtiyacı kadar alır.

sosyal ekonomi herkese şarttır bunu bilir bunu söylerim her zaman.

karl marx boşuna ağartmamış saçı sakalı bu yolda.

genellikle komünizm ile ilgili yapılan tanımlar hep aynıdır. ben komünizmin az bilinen yanlarından birinden bahsedeceğim, komünist düzende yer alan tüm meslekler, ayrım gözetmeksizin aynı maaşa tabii tutulur. açıklamak gerekirse, komünizm yönetiminde ekonomik üstünlük veya bireysel farklılık söz konusu olabilecek bir durum değildir.
(bkz: herkesten yeteneğine göre herkese ihtiyacına göre)

günde 12 saat amelelik yapan adamla, 8 saat poposunun üstünde çalışan memurun aynı parayı kazanması gerektiğini savunan zırva.

düşününce bile saçma ve komik gelen ideolojidir. arkadaşım ben sabah akşam köpek gibi çalışıp alın teri ile bir yerlere gelip zengin oluyorum niye diğer insanlarla aynı koşullarda yaşayayım? doğanın kitabına aykırı bu durum. evet.

işçinin doktor ile aynı maaşı alacağı klişesinden bir türlü kurtaramadığımız ideoloji. hayır arkadaşlar işçi ile doktor aynı maaşı almayacak, proleterya diktatörlüğü tarihte gördüğünüz diktatörlük ile aynı şey değil, hayır komunist olarak devlet okuluna gitmek ya da toplu taşıma kullanmak ya da lc waikiki'den giyinmek çelişki değildir.

güzel ama terk kokan hanımların ideolojisi.

nedir bu sozlukde bi anda tum marksizm,komunizm konulari patlamis ozel sebebi mi var ?

özel mülklerin kamu mülkiyeti ile değiştirilerek temel üretim araçları ve doğal kaynakların halkın kontrolünde olmasını ve sınıf farkını ortadan kaldırarak devletsiz bir toplum düzeni kurmayı amaçlayan ekonomik ve politik öğretidir.

latince'de "ortak, müşterek" anlamına gelen communis kelimesinden türeyen komunizm kavramının ortaya çıkışı karl marx ve friedrich engels tarafından yazılan komünist manifesto isimli eser aracılığıyla olmuştur. kelimenin sözlük anlamı bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin olmadığı toplum düzeni şeklindedir.

komünist düşüncenin tam anlamıyla doğuşu paris sosyalistlerinin fransız hükümetine başkaldırmasıyla olmuştur. sosyalist topluluk komünist hükümet kurma girişiminde bulunsa da kurulan hükümet fransız ordusu tarafından yok edilmiştir.

gerçekleşen bu başarısız girişimin ardından 1917 yılında vladimir lenin önderliğinde bolşevikler rus monarşisi ve feodal sistemini devirmiştir.

yine lenin önderliğinde 1922 yılında sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği kurulmuştur. sscb'nin kurulumunun ardından, lenin'in ölümüyle birlikte lev troçki ve joseph stalin'in destekçileri olarak ikiye bölünen sscb bir süre sonra stalin'in kontrolüne geçmiş ve troçki 1929 yılında sürgün edilmiştir. bu dönemde sscb komünist bir birlikten çok yarı sosyalist bir diktatörlüğe evrilmiştir.

çin'de mao zedong önderliğinde bir komünist devrim yapılsa da stalin dönemindeki sscb'den bir farkı olmamıştır.

bir sonraki büyük devrim, 1959 yılında fidel castro ve she guevara'nın batista rejimini yıkmasıyla gerçekleşmiştir.

son olarak, 1990 yılında sscb'de yaşanan bozulma ve ayrılıklar sebebiyle komünizmin etkisini yitirdiği düşünülse de komünist hareket aktif bir şekilde varlığını sürdürmektedir.

kavram olarak communis kelimesinden türememiştir. karl marx insanından türemiştir. komüner yaşam marx'tan önce de vardı. communis ve commun kelimelerinden komünizm kelimesinin oluşumuna marx müdahele etmemiştir. kavramın marx ile başladığı doğrudur. ancak sosyalist haraketlerin gelişimi ve komün kelimesinin kökeni marx'tan çok daha öncelere dayanır.

akışta görünce geldi sandım.

devlet olmayan bir yapı öngören-hayal eden ideolojidir.

dolayısıyla literatürde ya da gündelik hayatta kullanılan "komünist devlet" ifadesi tamamen hatalıdır. doğrusu sosyalist devlettir, onunda görevi toplumu ve kurumları komünizme hazırlamak yani aracılıktır.

komünist lider de bu anlamda yanlıştır. bir yerde komünist lider varsa komün yönetimi ve dolayısıyla doğrudan temsil olmak zorundadır. komünizmi benimseyen lider ya da sosyalist lider tanımı doğrudur. illa komünist lider tanımı kullanacaksanızda, söz konusu liderin karar ve denetimleri en fazla şekli olarak kalmak zorunda, ana-esas kararı alanlar komünler olmak zorundadır.

edit: daha da açık ifade edeyim ne ssbc ne çin ne kuzey kore (ki zaten halk ordu için diyerek militarist oluyor) ne küba vb.. hiç biri komünist devlet değildir. sosyalist ya da sosyalizm hedeflemiş devlettir. komünist yapılar bölgesel olarak kurulduğu oldu ancak bunların bir çoğu kısa ömürlü oldu bu da gerçekten "dış müdahaleler"le. zaten bazı dönemler anarşistlerle komünistlerin dayanışma yapmasının temelinde bu argüman yatar: "devletsizlik".

küçüklüğümde merak edip de aykırı bir soru sorduğum vakit, o zamanın orta yaşlıları şimdinin hacı dayıları ve teyzeleri “gominis mi olucan başımıza” derlerdi.

ben komünist olmadım ama görüyorum ki onlar komünizm yolunda ilerliyorlar. ekim devrimi olduktan sonra sovyet halkı her statüden insanların aynı ortamları paylaşmalarını başlarda baya garipsemişler. restorana gidiyorsun ve öğretmeni, hemşiresi, doktoru, işçisi, memuru, temizlikçisi, mühendisi aynı şeyi yiyorlar. benzer şeyler giyip, birbirlerine yoldaş çekiyorlar. sonra sonra alışılmış tabii. gelir farkının ortadan kalkmasının ufak bir sonucu.

şimdi bakıyorum da ülkenin yarısı asgari ücrete yakın gelir düzeyinde buluştu. özellikle özel sektördeki öğretmen, hemşire, mühendis, işçi. devlet memurları da pek farklı değil.

valla ben komünizm’i kötülemem. denenebilir. sadece sözü bu gominislere kızgın kitleye bırakmak isterim. buyrun ülke adım adım o yolda ilerliyor. eskiden kızdıysanız, şimdi niye seviniyorsunuz.

normalsozluk.com/entry/1710897

sanılanın aksine “çöpçü ile doktorun aynı maaşı alacağı sistem” değildir çünkü komünizmde “maaş” diye bir şey yoktur.

ki bu maaş argümanı zaten daha çok sosyalizm için kullanılır fakat o da doğru değildir çünkü sosyalizm doktor ile çöpçüye aynı maaşı değil, aynı fırsat eşitliğini sunar.

bir doktor 3x, çöpçü x maaş alırken ikisinin çocuğuna da eşit eğitim, sağlık hizmetini verir; çöpçünün çocuğunun “büyük adam” olabilme şansı ile, doktorun çocuğunun “büyük adam” olabilme şansını eşitler.

eğer çöpçünün çocuğu bu şansı değerlendiremeyip yine çöpçü olursa, doktordan daha az maaş alır ama bu artık onun kendi seçimidir, sosyalist devlet fırsat eşitliğini sunarak üstüne düşeni yapmıştır ve çöpçünün gelecekteki çocuğu için yine yapacaktır.