normal sözlük yazarlarının şiirleri
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
1041.
uzak durdum şiirden şarkıdan
bakmadım doğaya akarsuya
kar tanesi hayal ettim yaz ortası
yaz ortası seni anlattım
yüksek tepelerden denizlere
ben çok sevdim şiiri şarkıyı
içinde yürümek akarsuyun
damla damla ıslanmış kağıtta
o kar tanesi karışmış suya
sevmem artık yazı da kışı da
yüksek tepelerden denizlere
kısık seslerle fısıldarım sana
sana karşı olan aşkımı
ıslak, soğuk kağıtlara yazdım
çok sevdim şiiri şarkıyı ama
uzak durdum şiirden şarkıdan
ben hiç şiir yazmadım aslında
yürüdüm bir kışın ortasında
içinde yürümek akarsuyun
yürüdüm yürüdüm ama çok üşüdüm.
bakmadım doğaya akarsuya
kar tanesi hayal ettim yaz ortası
yaz ortası seni anlattım
yüksek tepelerden denizlere
ben çok sevdim şiiri şarkıyı
içinde yürümek akarsuyun
damla damla ıslanmış kağıtta
o kar tanesi karışmış suya
sevmem artık yazı da kışı da
yüksek tepelerden denizlere
kısık seslerle fısıldarım sana
sana karşı olan aşkımı
ıslak, soğuk kağıtlara yazdım
çok sevdim şiiri şarkıyı ama
uzak durdum şiirden şarkıdan
ben hiç şiir yazmadım aslında
yürüdüm bir kışın ortasında
içinde yürümek akarsuyun
yürüdüm yürüdüm ama çok üşüdüm.
devamını gör...
1042.
bir şeyler eksik gibi hissediyorum
eğer ne olduğunu bilsem
bilsem
söylemeden çözeceğim
bilmiyorum
kendimi akışa bırakmak zor
düşünmek anlamsız
inanamıyorum bazen böyle olduğuna
yapayalnızlık hissi
bu boşluk ve huzursuzlukla
yapayalnızlık
eğer ne olduğunu bilsem
bilsem
söylemeden çözeceğim
bilmiyorum
kendimi akışa bırakmak zor
düşünmek anlamsız
inanamıyorum bazen böyle olduğuna
yapayalnızlık hissi
bu boşluk ve huzursuzlukla
yapayalnızlık
devamını gör...
1043.
kavga, şiddet, vahşet ve kan
erillerin egemen olduğu toplumda huzur içinde yaşamak yalan
kaosun merkezinde eriller
insanı kötülüğün merkezine iterler
bastırılmış duygular şiddete dönüşür ellerinde
akılları aşağıda , gizlenir bir yerlerde
sadece şiddetten beslenen pislikler
hayattan sakince çekip gitmeyi beceremezler
tek bir kurşunum olsa
düşünmeden sıkarım kafama
düşünmeden sıkardım kafama
kimseyi almam boşluğuma
bir kadın cesedi varsa odada
katil kim diye sorma
erkekleri koy mahpusa
güvende hissedemem sokakta
peşimde daima bir araba
bedenimin tapusu başkalarında
bense sadece ellerinde bir kukla
lider erkeklerken dünyada
erillerin egemen olduğu toplumda huzur içinde yaşamak yalan
kaosun merkezinde eriller
insanı kötülüğün merkezine iterler
bastırılmış duygular şiddete dönüşür ellerinde
akılları aşağıda , gizlenir bir yerlerde
sadece şiddetten beslenen pislikler
hayattan sakince çekip gitmeyi beceremezler
tek bir kurşunum olsa
düşünmeden sıkarım kafama
düşünmeden sıkardım kafama
kimseyi almam boşluğuma
bir kadın cesedi varsa odada
katil kim diye sorma
erkekleri koy mahpusa
güvende hissedemem sokakta
peşimde daima bir araba
bedenimin tapusu başkalarında
bense sadece ellerinde bir kukla
lider erkeklerken dünyada
devamını gör...
1044.
"winter sunshine"
kavanoza hapsedilmiş kelebek gibiyim
bugünlerde dünyada
ve bu şehirde
çaresizim
çabalayamıyorum
kavanozun kapağını kapatan küçük çocuk da kim?
kanatlarım yok
uçmayı ve kelebek olmayı unuttum
kavanoza hapsedilmiş siyah kelebeğim bu günlerde
kış güneşinde bile her yer karanlık
boğuluyorum
korkuyorum
insan olmaya halim kalmamış bu şehirde.
kapalı bir kavanozda çırpınmadan ölüyorum her gün
yeniden yeniden,
zevki için bir çocuğun.
bugünlerde kavanoza hapsedilmiş
siyah bir kelebek gibiyim
güneş doğmuyor
ömrüm bitiyor
insan azalıyor
ve kendisine ayrılan sürenin sonuna geliyor
sonra ne mi oluyor?
boğulduğuyla
kurduğu ama yaşayamadığı hayalleriyle
dünya kavanozunda tekrar tekrar ölüyor
bir günlük ömründe
kavanoza hapsedilmiş siyah bir kelebek gibiyim.
kavanoza hapsedilmiş kelebek gibiyim
bugünlerde dünyada
ve bu şehirde
çaresizim
çabalayamıyorum
kavanozun kapağını kapatan küçük çocuk da kim?
kanatlarım yok
uçmayı ve kelebek olmayı unuttum
kavanoza hapsedilmiş siyah kelebeğim bu günlerde
kış güneşinde bile her yer karanlık
boğuluyorum
korkuyorum
insan olmaya halim kalmamış bu şehirde.
kapalı bir kavanozda çırpınmadan ölüyorum her gün
yeniden yeniden,
zevki için bir çocuğun.
bugünlerde kavanoza hapsedilmiş
siyah bir kelebek gibiyim
güneş doğmuyor
ömrüm bitiyor
insan azalıyor
ve kendisine ayrılan sürenin sonuna geliyor
sonra ne mi oluyor?
boğulduğuyla
kurduğu ama yaşayamadığı hayalleriyle
dünya kavanozunda tekrar tekrar ölüyor
bir günlük ömründe
kavanoza hapsedilmiş siyah bir kelebek gibiyim.
devamını gör...
1045.
anne minik kızına sordu:
"aşk ne demek kızım?"
"çok sevgi!" dedi annesinin kızı
"anneyi ne kadar seviyorsun?
diye sordu anne -yine-
"dünyalar kadar!" dedi kızı
ve koskocaman açtı kollarını
başka bir anne
sığdıramadı sevgisini kalbine
atıverdi onu dünyalar kadar sevecek kızını
çöp konteynerine
"aşk ne demek kızım?"
"çok sevgi!" dedi annesinin kızı
"anneyi ne kadar seviyorsun?
diye sordu anne -yine-
"dünyalar kadar!" dedi kızı
ve koskocaman açtı kollarını
başka bir anne
sığdıramadı sevgisini kalbine
atıverdi onu dünyalar kadar sevecek kızını
çöp konteynerine
devamını gör...
1046.
8/5
kontağı çevrilince hayatın
balistik füzeler yağar üstümüze
ölmek,
ne de kolay sabah ayazında
oysa her şey ne de zordu
sağ şeritte
haksızca aksatılan trafik mesaisi
iki yakamızı bir araya getirmezdi
sıkışmak, hayat demek
bu söylendi hep
ana haber bültenlerinde
gazeteler, tiraj dedi
sarılmak, aşk demek
sürmanşetteydi hep
üçüncü sayfa arifesinde
bense öğle araları
katık ettim yalanları
sıcak poğaçalarıma
kontağı çevrilince hayatın
balistik füzeler yağar üstümüze
ölmek,
ne de kolay sabah ayazında
oysa her şey ne de zordu
sağ şeritte
haksızca aksatılan trafik mesaisi
iki yakamızı bir araya getirmezdi
sıkışmak, hayat demek
bu söylendi hep
ana haber bültenlerinde
gazeteler, tiraj dedi
sarılmak, aşk demek
sürmanşetteydi hep
üçüncü sayfa arifesinde
bense öğle araları
katık ettim yalanları
sıcak poğaçalarıma
devamını gör...
1047.
güvercinler ülkesi ve sade papatyam
karanfil kokan sigaram,
sana duydugum özlem yalnızlık koyunda mayna etmiş, tornistan bilmeyen zamana yenik kızağa çekilmiş tekneler gibi,
güvercinler ülkesi sade papatyam
karanfil kokan sigaram,
sana duyduğum özlem elleri semaya açan
bir hasta yakını refakatçinin şifa dilenişi,
güvercinler ülkesi sade papatyam
karanfil kokan sigaram
sana duyduğum özlem henüz doğmamış çocuğa
isim bulma yarışına girmiş anne baba telaşesi,
güvercinler ülkesi sade papatyam
karanfil kokan sigaram
sana duyduğum özlem bir hekimin çaresizliğinin
tarifi
bir ressamın ilk resmi
karanfil kokan sigaram,
sana duydugum özlem yalnızlık koyunda mayna etmiş, tornistan bilmeyen zamana yenik kızağa çekilmiş tekneler gibi,
güvercinler ülkesi sade papatyam
karanfil kokan sigaram,
sana duyduğum özlem elleri semaya açan
bir hasta yakını refakatçinin şifa dilenişi,
güvercinler ülkesi sade papatyam
karanfil kokan sigaram
sana duyduğum özlem henüz doğmamış çocuğa
isim bulma yarışına girmiş anne baba telaşesi,
güvercinler ülkesi sade papatyam
karanfil kokan sigaram
sana duyduğum özlem bir hekimin çaresizliğinin
tarifi
bir ressamın ilk resmi
devamını gör...
1048.
flörtümü maskeden dolayı tanıyamadığım bir gün yazdığım ilk ''mizahi'' şiirimdir aşağıdaki. biraz da feyyaz yigit'ten esinlendim sanırım. buyurunuz:
flörtümü kaybettim hükümsüzdür
a noktasından b noktasına giden
bir metro oturağında,
zamanı kaybetmiştim.
kahverengi gözlerinin derinliğinde,
bir sonraki durak aşktı.
önce sizdi, sonra sen, belki sonra "biz"
abisiydi tek engelim, öğrendim ki yaşıtız, yaştaşız.
biriyle aynı yaşta olmanın hüznünü yaşadım ilk kez.
önce sizdi, sonra sendi, sonra belki "abi"
bir zaman sonra sadece aklımda kalan
tadı damağımda bir muhabbet...
kahverengi gözleri ve de
yüzünü gizleyen o lanet maske
tek bildiğim gözlerinin kahpeliğiydi.
göremediğim, görüp de kavrayamadığım bir yüz.
ama görebilseydim tanırdım
benden kaçırmasaydı şayet gözlerini.
hafızam yetmiyor bebeğim
okuduklarımı hazmetmek,
uzun sürüyor.
gördüklerim ve duyduklarımsa spotlar kadar afaki.
biri "günaydın!" dedi.
karşılığında bayat bir günaydın çıktı benden her zamankinden, öylesineydi işte.
tanıyamamıştım daha çok tanımanın başlangıcındayken.
peşi sıra, ilk kez terk edildim.
başlamamışken hiçbir şeye.
bir sevda türküsüydü bu biten.
a noktasından b noktasına dek süren
sonunda bahşiş alınacağını bildiğin
ama dinlemezden geldiğin kadar alelade.
bu muydu alüminyum?
bu muydu tesadüflerin bendeki ızdırabı?
bu muydu başlamadan biten?
gözleri kahpe,
abisi benimle yaşıt.
flörtümü kaybettim.
hükümsüzdür.)
edit: imla
flörtümü kaybettim hükümsüzdür
a noktasından b noktasına giden
bir metro oturağında,
zamanı kaybetmiştim.
kahverengi gözlerinin derinliğinde,
bir sonraki durak aşktı.
önce sizdi, sonra sen, belki sonra "biz"
abisiydi tek engelim, öğrendim ki yaşıtız, yaştaşız.
biriyle aynı yaşta olmanın hüznünü yaşadım ilk kez.
önce sizdi, sonra sendi, sonra belki "abi"
bir zaman sonra sadece aklımda kalan
tadı damağımda bir muhabbet...
kahverengi gözleri ve de
yüzünü gizleyen o lanet maske
tek bildiğim gözlerinin kahpeliğiydi.
göremediğim, görüp de kavrayamadığım bir yüz.
ama görebilseydim tanırdım
benden kaçırmasaydı şayet gözlerini.
hafızam yetmiyor bebeğim
okuduklarımı hazmetmek,
uzun sürüyor.
gördüklerim ve duyduklarımsa spotlar kadar afaki.
biri "günaydın!" dedi.
karşılığında bayat bir günaydın çıktı benden her zamankinden, öylesineydi işte.
tanıyamamıştım daha çok tanımanın başlangıcındayken.
peşi sıra, ilk kez terk edildim.
başlamamışken hiçbir şeye.
bir sevda türküsüydü bu biten.
a noktasından b noktasına dek süren
sonunda bahşiş alınacağını bildiğin
ama dinlemezden geldiğin kadar alelade.
bu muydu alüminyum?
bu muydu tesadüflerin bendeki ızdırabı?
bu muydu başlamadan biten?
gözleri kahpe,
abisi benimle yaşıt.
flörtümü kaybettim.
hükümsüzdür.)
edit: imla
devamını gör...
1049.
insan
insanoğlu
insanoğlu bilirdi
insanoğlu bilirdi bilmemeyi
insanoğlu bilirdi bilmemeyi öğrenmeden
insanoğlu bilirdi bilmemeyi öğrenmeden önce
insanoğlu artık şimdi bilemezdir bilmeyi ki,
insanoğlu önceleri yalnızca insanoğlu
insanoğlu önceki zamanlarda yalnız
insanoğlu yalnız kendini bilirdi
insanoğlu bilmezdir kendini
insanoğlu bilmezdir kendi
insanoğlu bilmezdir
insanoğlu bilmez
insanoğlu bil
insanoğlu
insanoğlu bil
insanoğlu bil kendini
insanoğlu
insanoğlu bilirdi
insanoğlu bilirdi bilmemeyi
insanoğlu bilirdi bilmemeyi öğrenmeden
insanoğlu bilirdi bilmemeyi öğrenmeden önce
insanoğlu artık şimdi bilemezdir bilmeyi ki,
insanoğlu önceleri yalnızca insanoğlu
insanoğlu önceki zamanlarda yalnız
insanoğlu yalnız kendini bilirdi
insanoğlu bilmezdir kendini
insanoğlu bilmezdir kendi
insanoğlu bilmezdir
insanoğlu bilmez
insanoğlu bil
insanoğlu
insanoğlu bil
insanoğlu bil kendini
devamını gör...
1050.
ört gizli özneleri üzerime
üşüyorum bir bilinmezin içinde
her şey kamuflaj
gizlen gizlenebildiğin kadar
sancır kalbim
korunmak için her yanı nasır
sebepler sonuç
alem bir avuç
kabul et ya da etme
artırılmış gerçek tüm yalanlar
mış gibi kalanlar
gidenler hapsolmuş
muğlak bir gelecek
her şey onun üzerine kurulmuş.
üşüyorum bir bilinmezin içinde
her şey kamuflaj
gizlen gizlenebildiğin kadar
sancır kalbim
korunmak için her yanı nasır
sebepler sonuç
alem bir avuç
kabul et ya da etme
artırılmış gerçek tüm yalanlar
mış gibi kalanlar
gidenler hapsolmuş
muğlak bir gelecek
her şey onun üzerine kurulmuş.
devamını gör...
1051.
aklım uçuklarken, kederim yasta
bir tutam para, biraz makam ve bir su bardağı bencillik
anmak istediğim birçok kadın var
ve galiba bu yaşamak uğraşı
birkaç taksimlik komik bi' pasta
bugün tüm kadınların ölüm günü
bir tanesi fas'ta
fazla siyah, fazla siyah!
güzel kadınları takip, ve tecavüz ederim
çocuklara taciz, ve asansörler evim
çirkin kadınları toprağa gömmeli!
bir kadın iki kadın üç kadın
bi' bize erkek çocuk veremedi
kaşımı her çatışımda bin dereden su getirmediğinizde
içeceğim cüretinize
komik cesaretiniz sahne aldığında
sit-com çalar şerefinize
yaşamın her çatışmasında içinize kaçan dilleriniz
masuma değinmekten hiç beri kalmazdı
gerçekleri duymak hoşunuza gitmediğinde
çiçekli şarkılarınız hareketlenir alt tenimde
coğrafyalı kadınlar, kaderleri yasta
bir tutam kumaş, biraz renk, bir mini etek boyu özgürlük
anmak istediğim birçok kadın var
ve sanırım bu cehalet savaşı
birkaç yaşamlık kelebek kadar hasta
bugün tüm kadınların ölüm günü
bir tanesi namazda
fazla siyah, fazla siyah!
hem başörtülüler kelepçelenmeli
başı örtülüleri, ben üstlenmek isterim
kadın saçların' toprağa gömmeli!
bir kadın iki kadın üç kadın
bi' bize istediğimizi veremedi
bir cinsin saç kıyafetiyle meşguliyetiniz bittiğinde
içeceğim zihninize
komik vicdanlarınız sahne aldığında
şair oynar şerefinizle
hayatın her meydanında avaz avaz çığlıklarınız
masuma değinmekten imtinaydı
gerçeği söylemek işinize gelmediğinde
öfke sahneleri geçirir alt tenim de*
vocaroo.com/15qcAUeU7ebC
bir tutam para, biraz makam ve bir su bardağı bencillik
anmak istediğim birçok kadın var
ve galiba bu yaşamak uğraşı
birkaç taksimlik komik bi' pasta
bugün tüm kadınların ölüm günü
bir tanesi fas'ta
fazla siyah, fazla siyah!
güzel kadınları takip, ve tecavüz ederim
çocuklara taciz, ve asansörler evim
çirkin kadınları toprağa gömmeli!
bir kadın iki kadın üç kadın
bi' bize erkek çocuk veremedi
kaşımı her çatışımda bin dereden su getirmediğinizde
içeceğim cüretinize
komik cesaretiniz sahne aldığında
sit-com çalar şerefinize
yaşamın her çatışmasında içinize kaçan dilleriniz
masuma değinmekten hiç beri kalmazdı
gerçekleri duymak hoşunuza gitmediğinde
çiçekli şarkılarınız hareketlenir alt tenimde
coğrafyalı kadınlar, kaderleri yasta
bir tutam kumaş, biraz renk, bir mini etek boyu özgürlük
anmak istediğim birçok kadın var
ve sanırım bu cehalet savaşı
birkaç yaşamlık kelebek kadar hasta
bugün tüm kadınların ölüm günü
bir tanesi namazda
fazla siyah, fazla siyah!
hem başörtülüler kelepçelenmeli
başı örtülüleri, ben üstlenmek isterim
kadın saçların' toprağa gömmeli!
bir kadın iki kadın üç kadın
bi' bize istediğimizi veremedi
bir cinsin saç kıyafetiyle meşguliyetiniz bittiğinde
içeceğim zihninize
komik vicdanlarınız sahne aldığında
şair oynar şerefinizle
hayatın her meydanında avaz avaz çığlıklarınız
masuma değinmekten imtinaydı
gerçeği söylemek işinize gelmediğinde
öfke sahneleri geçirir alt tenim de*
vocaroo.com/15qcAUeU7ebC
devamını gör...
1052.
neden unutmak zor seni
neden rüyalar hep sana çıkar
bu sorgulamalar neden?
öylesine özledim ki seni
öyle ya
özlem de sana çıkar
kadehe dolan şarap da.
neden rüyalar hep sana çıkar
bu sorgulamalar neden?
öylesine özledim ki seni
öyle ya
özlem de sana çıkar
kadehe dolan şarap da.
devamını gör...
1053.
ölüm gurmesi
yaşamak vurgusu yüzüme çarptı yine
yaşıyomuydum zaten beton bi şehrin, yeşil kalbinde
sorsan;
deniz kıyısında bir ev isterdim
çok iyi yüzme bilmezdim
ama belki de bu yüzden, senin hayallerinde boğulup gitmelerim
bi şiiri bu kadar güzel sevişim
içinde, sen varsın diyemi
peki neden kendimden nefretim
içim senin ile dolmadığı içinmi
ne olur sanki boş versek şimdi bütün bedenleri
keçileri kaçırmış gibi davranan ilgi gudubetlerini
onca isin ve pasın arasından bulabilirmiyiz birbirimizi?
yakamozu olabilirmiyiz mesala yakın denizlerin?
kışı hatta baharı bütün çiçeklerin
umudu yada bütün filmlerin
kaçağı olmak varken aşkın neden ölmeyelim şimdi?
neden gömmeyelim bu vücudu?
ne kadar iki yüzlüyüz demi
ölürüm dedikten "o" gittikten sonra
neden ölmeyişimiz
neden kafamıza sıkıp gitmek bu kadar kolayken zulme katlanmamız?
-ahger
yaşamak vurgusu yüzüme çarptı yine
yaşıyomuydum zaten beton bi şehrin, yeşil kalbinde
sorsan;
deniz kıyısında bir ev isterdim
çok iyi yüzme bilmezdim
ama belki de bu yüzden, senin hayallerinde boğulup gitmelerim
bi şiiri bu kadar güzel sevişim
içinde, sen varsın diyemi
peki neden kendimden nefretim
içim senin ile dolmadığı içinmi
ne olur sanki boş versek şimdi bütün bedenleri
keçileri kaçırmış gibi davranan ilgi gudubetlerini
onca isin ve pasın arasından bulabilirmiyiz birbirimizi?
yakamozu olabilirmiyiz mesala yakın denizlerin?
kışı hatta baharı bütün çiçeklerin
umudu yada bütün filmlerin
kaçağı olmak varken aşkın neden ölmeyelim şimdi?
neden gömmeyelim bu vücudu?
ne kadar iki yüzlüyüz demi
ölürüm dedikten "o" gittikten sonra
neden ölmeyişimiz
neden kafamıza sıkıp gitmek bu kadar kolayken zulme katlanmamız?
-ahger
devamını gör...
1054.
bir kuş olsam kanatlarımı açsam
uzaklara doğru kanat çırpsam
öbür ucunda açsam gözlerimi dünyanın
yatsam sarı çayırlara göğe baksam
uzaklarda bir yıldız olup göz kırpsam
ki gökteki yıldızlar gözleri mi dünyanın
uzaklara doğru kanat çırpsam
öbür ucunda açsam gözlerimi dünyanın
yatsam sarı çayırlara göğe baksam
uzaklarda bir yıldız olup göz kırpsam
ki gökteki yıldızlar gözleri mi dünyanın
devamını gör...
1055.
merhaba ben can,
ben senin günahlarının toplamıyım.
sabah evden çıktığnda göz süzdüğün market elemanıyım,
otobüste "of ne s.kerim" dediğin gözlüklü kızım.
hani o sınıfta nefret ettiğin çalışkan öğrenciyim,
dayak yemekten korktuğun sokak çocuğuyum,
"ıyy kokar bu" diyip yolunu değiştirdiğin kağıtçıyım.
hoşt dediğin köpek,
hevesin geçince dışarı attığın kediyim,
insandan saymadığın hayat kadınıyım,
içtiğin otun dumanı,
kırdığın bardakların cam parçalarıyım.
durmadan yalan söylediğin baban,
bağırıp çağırdığın annenim.
senin beş para etmez hayat tecrübenim ben,
büyütmek istediğin göğüslerin,
aptal diye dalga geçtiğin o sarışınım.
çevresi için takıldığın popüler çocuğum,
kazık atmanı sineye çeken asker arkadaşınım,
ben o sevişmek istediğin, kankanın sevgilisi,
borç takıp kaçtığın iş ortağınım.
o varoş saydığın esenler,
hor gördüğün bağcılar delikanlısıyım.
okumaya zaman ayırmadığın kitapların tozlu kapaklarıyım ben.
sana, güya sınıfı geçirmeyen üniversite hocasıyım.
hep sevmeyi ertelediğin kardeşin,
otobüste yer vermediğin yaşlı amcayım.
ve son paranla oynayıp kaybettiğin kumarın pullarıyım ben.
ben senin kabusların,
ben uyuduğun odanın karanlıkta kalan kısmıyım.
merhaba ben can,
tanıştığına memnun olmadığın.
ben senin günahlarının toplamıyım.
sabah evden çıktığnda göz süzdüğün market elemanıyım,
otobüste "of ne s.kerim" dediğin gözlüklü kızım.
hani o sınıfta nefret ettiğin çalışkan öğrenciyim,
dayak yemekten korktuğun sokak çocuğuyum,
"ıyy kokar bu" diyip yolunu değiştirdiğin kağıtçıyım.
hoşt dediğin köpek,
hevesin geçince dışarı attığın kediyim,
insandan saymadığın hayat kadınıyım,
içtiğin otun dumanı,
kırdığın bardakların cam parçalarıyım.
durmadan yalan söylediğin baban,
bağırıp çağırdığın annenim.
senin beş para etmez hayat tecrübenim ben,
büyütmek istediğin göğüslerin,
aptal diye dalga geçtiğin o sarışınım.
çevresi için takıldığın popüler çocuğum,
kazık atmanı sineye çeken asker arkadaşınım,
ben o sevişmek istediğin, kankanın sevgilisi,
borç takıp kaçtığın iş ortağınım.
o varoş saydığın esenler,
hor gördüğün bağcılar delikanlısıyım.
okumaya zaman ayırmadığın kitapların tozlu kapaklarıyım ben.
sana, güya sınıfı geçirmeyen üniversite hocasıyım.
hep sevmeyi ertelediğin kardeşin,
otobüste yer vermediğin yaşlı amcayım.
ve son paranla oynayıp kaybettiğin kumarın pullarıyım ben.
ben senin kabusların,
ben uyuduğun odanın karanlıkta kalan kısmıyım.
merhaba ben can,
tanıştığına memnun olmadığın.
devamını gör...
1056.
sigara
tam üç sigara,
biri okyanuslara,
biri ilkine,
üçüncü tüm okyanuslara.
tam üç sigara,
biri okyanuslara,
biri ilkine,
üçüncü tüm okyanuslara.
devamını gör...
1057.
yağmur damlaları çatılardan kaldırımlara
düşürdüğü söylenen insafsız rüzgarlar
ve ben hiç inanmamışımdır
manasız başlayan ölümlere kalımlara
her ölüm kalım bu dünyadan bir kalkan
vapurdur gidip gitmeyeceği belli olmayan
ve masum yağmur damlaları bilmezdir
ne bir damla olduğunu;
ne hangi vapura bineceğini,
ne de hangi limanda ineceğini
insafsız rüzgarlar insansız güz sokaklarında
güz sokaklarında gür rüzgarlar
eser güz sokaklarından kimsesiz tren garlarına
tren garının çatısında karlar ve damlalar
yağmur damlaları çatılardan kaldırımlara
düşürdüğü söylenen insafsız rüzgarlar
düşürdüğü söylenen insafsız rüzgarlar
ve ben hiç inanmamışımdır
manasız başlayan ölümlere kalımlara
her ölüm kalım bu dünyadan bir kalkan
vapurdur gidip gitmeyeceği belli olmayan
ve masum yağmur damlaları bilmezdir
ne bir damla olduğunu;
ne hangi vapura bineceğini,
ne de hangi limanda ineceğini
insafsız rüzgarlar insansız güz sokaklarında
güz sokaklarında gür rüzgarlar
eser güz sokaklarından kimsesiz tren garlarına
tren garının çatısında karlar ve damlalar
yağmur damlaları çatılardan kaldırımlara
düşürdüğü söylenen insafsız rüzgarlar
devamını gör...
1058.
arayışın cazibesi hakkında bir şeyler gevelemem gerek,
rutinlerin dışında beklenmedik bir kaç dönüt.
bütün anketlerden, sorgulardan, cevapsız sorulardan bağımsız,
beyaz tenli kadından şehvetli bir öğüt.
yataktan kalkarken hayatıma giren tüm o eski kadınları,
saçlarını, tenlerini, kahvaltı hazırladıkları sabahları düşündüm.
sonra seni düşündüm elmacıklarına dokundum, istemeden.
birden tüylerim ürperdi, bir nefes aldım öyle derinden.
yumurtanın sarısını dağıtırken kavgalarımızı anımsadım,
senden nefret ediyorum dediğim tüm o anları.
şu boktan bencilliğimi bir kez daha kanıksadım,
sana aitmiş meğer ikimizin tüm güzel yanları.
tiyatroya gitmişsin, sanırım geçen aydı,
yanında bir çocuk ki ben 3. şahsın şiiri.
keşke jezabel kan içinde yatsaydı,
bilinirdi belki çöp gibi oğlanın kibri.
sisifosa benzetiyorum varoluşsal sancılarımı,
her noksanıma ait bir cevapta biliyorum.
tek fark, yuvarladığım kayanının altında,
histerik, küçük bir çocuk, naçizane yatmakta...
rutinlerin dışında beklenmedik bir kaç dönüt.
bütün anketlerden, sorgulardan, cevapsız sorulardan bağımsız,
beyaz tenli kadından şehvetli bir öğüt.
yataktan kalkarken hayatıma giren tüm o eski kadınları,
saçlarını, tenlerini, kahvaltı hazırladıkları sabahları düşündüm.
sonra seni düşündüm elmacıklarına dokundum, istemeden.
birden tüylerim ürperdi, bir nefes aldım öyle derinden.
yumurtanın sarısını dağıtırken kavgalarımızı anımsadım,
senden nefret ediyorum dediğim tüm o anları.
şu boktan bencilliğimi bir kez daha kanıksadım,
sana aitmiş meğer ikimizin tüm güzel yanları.
tiyatroya gitmişsin, sanırım geçen aydı,
yanında bir çocuk ki ben 3. şahsın şiiri.
keşke jezabel kan içinde yatsaydı,
bilinirdi belki çöp gibi oğlanın kibri.
sisifosa benzetiyorum varoluşsal sancılarımı,
her noksanıma ait bir cevapta biliyorum.
tek fark, yuvarladığım kayanının altında,
histerik, küçük bir çocuk, naçizane yatmakta...
devamını gör...
1059.
kapa gözlerini
hayal et şimdi
elin cebimde
ve üstünde elim
ısındın şimdi kabul et
ve o an
güneşi serp bide gözlerine
az da gül biraz
şimdi tamam oldu işte...
hayal et şimdi
elin cebimde
ve üstünde elim
ısındın şimdi kabul et
ve o an
güneşi serp bide gözlerine
az da gül biraz
şimdi tamam oldu işte...
devamını gör...
1060.
çeyrek adamlar
ökçe boyu kadınlar
organik
zamanlara tutunmuş dört nala
yuvarlanmaktalar
çocuklar da var ama
ve hâlâ güzel şarkılar
ökçe boyu kadınlar
organik
zamanlara tutunmuş dört nala
yuvarlanmaktalar
çocuklar da var ama
ve hâlâ güzel şarkılar
devamını gör...