1721.
karanlık aydınlığı yuttu
altı şubat yirmi üçte
insanlık insanlığı yuttu
altı şubat yirmi üçte

içerdekiler mahvoldu
dışardakiler hapsoldu
insan yaratık fark oldu
altı şubat yirmi üçte


kimi matemi bağladı
kimi içine ağladı
hepsi de insan evladı
altı şubat yirmi üçte


kim kayboldu kim erişti
kim darlandı kim genişti
sadece insanlar yetişti
altı şubat yirmi üçte
devamını gör...
1722.
*****

derler ki: unuttu artık seni
anmaz oldu dili ismini
tez elden gömdü cismini

aklına gelmez artık gözlerin
lâl olup susmuş sözlerin
atmaz olmuş göğsünde kalbin
meyler etmez olmuş teselli yüreğin
ılgıt ılgıt esmiyor teninde nefesin
yâr gelmez olmuş gecelerin
oturmuş içine hayallerin
medet umar hâlâ benliğin...

*****
devamını gör...
1723.
nefret-ül

boğulmak
bir damla ile mümkün
*
devamını gör...
1724.
düşlerimde kaybolup ararım huzuru,
ümidim kırık, insanlık olur mu?
nefes aldıkça uzaklaşıyorum,
yaşamak bu mudur, bilemiyorum.
akıp giden bu hayatı izliyorum,
lakin gerçeklerden kaçamıyorum.
ınsanlar dert, kalplerde hep kin,
laflar boş, yalanlar dilde sürgün.
alır beni yalnızlık her köşe başında,
ruhum kaybolur, dünya yavaşça kanında.
düşüncelerim bulanık, bakışlarım derin,
arıyorum kaçışı, kalabalıklar içinde serin.

tüm umutlarım bir gölge misali,
insanlardan kaçsam belki de hayali,
kalbim yorgun, tükenmiş bu sevgiden,
sığınıyorum yıldızlara, uzak bir yerden.
içimde bir fırtına, kopuyor sessizce,
nereye gitsem, peşimde herkes niyeyse.
istediğim tek şey biraz sükunet,
yolculuk etsem, bulsam nihayet.
o derin boşluk, uzaklar çağırıyor,
rahat eder mi insan, hep kavga arıyor.
umudum var mı, bilmiyorum artık,
mavi boşlukta kaybolsam sanki yazık...
devamını gör...
1725.
en değerli şey olan "zaman"ı armağan etmek isteyecek kadar içten gelen bir şiirdi, muhatabı çoktan unuttu değerini... şimdi böyle arzu ve dizelerden eser yok çünkü yüreğim artık buz kesti:

sana kullanılmamış bir dünya versem
telaştan, tasadan uzak
safi huzur, safi mutluluk
zaman, ellerinde bir tohum gibi filizlense orada
ona her ihtiyaç duyduğunda 
korkusuzca kullansan, canın istediği anda
her güzel anda biraz daha artsa
ve ılık bir rüzgâr gibi sarıp sarmalasa 
içindeki her özlemi
devamını gör...
1726.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1727.
istifa edicem bir gün bu hayattan
dilekçesi olacak bu şiirim
orhan abimi darlayan şu güzel havalar
olacak sebebim
istifa edicem bir gün hayattan
arz ederim
devamını gör...
1728.
yıllar geçiyor...
yıllar geçiyor ve kalp nasır bağlıyor artık...
filizlenmek istenen her düşünce kendini ölüme bırakıyor...
yorguncana artık kelimelerim
ve acılarla dolu...
sadece bakışlar var
yarım gülüşler...
umutlar, umut ah böylesi bir diyarda...

e f t e l y a...
(akdenizi cebinde taşıyan kız...)
devamını gör...
1729.
oluşum-
önce bendim, git gide sen diye başlayıverdim
karanlık bir ortamdı bu , gittikçe sen oluyordum,bir ışık sızmalı, bir içkili
karanlık gibi, uyansam her yanım tutulacak-
önce durdum , nasıl koştum nasıl koştum.
akasyalar ardında bir demli çay gibi güneş.
tutuluverdim , ay kesildi ellerim ayaklarım...

savaş-
adamlar geçiyor, tüfekli, korkunç koca bıyıklı savaş ehlileri
genelev kokulu bir yokuş başına kadar,
ölümü terliyorlar...

barış-
nedense, eski çağ peygamberleri gibi
berber bay fuat, şaşırdı ! saçım sakalım-binlerce kişi kesik perçemlerimi topladı...tapınaklar,tapınaklar tapınaklar dolusu-
öyleyse başlıyorum, ey ! iyi dinleyin
çıkarın urbanlarınızı, kandan ve kinden yıkayın
bana gelin.
önce bendim,git gide sen diye başlayıverdim
birazdan bir şeyler doğacak,
ekinler yeşerecek birazdan
toprağın altı kan gibi sıcak..

shawnodase-
devamını gör...
1730.
ey aşk!
söyle, kaç yürek ötemdesin?
aklımla başım arasında ki mesafe kadar yakın mısın?
yoksa, uzak mı?
bilemezdim bu kadar yakın olduğunu
bilemezdim yanı başımda olduğunu.
devamını gör...
1731.
ki'yi bitişik yaz ki şiir diyelim ki şuradan da bir tren geçiyor ki o trene biniyorum ki...
devamını gör...
1732.
muhteşem şiyirlerim ve değerim ancak 70 yıl sonra bilinecek fakat, beni yıllardır takip eden kemik bir kitlem var. şiyirde farklı bir solukmuşum öyle diyorlar. takribi 7 hadi sizi mi krayım 8 kişiler ve onlara şuam yazdığım şiyirimi siz değerli yazarlarımız huzurunda deklare etmek isterim.

beni allah yarattı
siz kucakladınız
başkalarını oylayıp
beni mıncıkladınız

leylâ kim diye
daima sorguladınız
beni allah yarattı
siz kurcaladınız
devamını gör...
1733.
-başaramayış

hani akın akın gelirler
tek koltukta 3 kişi yatarlar
evet, onlar:
'ev arkadaşının misafirleri'

köşe bucak kaçarsın
bir boş alan ararsın
bulamaz bulamaz da
kendini odanda youtube' un kollarına atarsın

kahvaltı için beklersin
saat olur 2-3
şimdi dersin tam sırası
mutfağa girersin o da ne?!
-koca bir ordu

elbet gideceksiniz elbet bir gün
herkesin bir evi var
yine de tanrı misafiri olsaydınız
tanrı da yardım ederdi elbet

tükeniyor gücümüz
hani bir ölür bin dirilirdik?
bunu da kaptırdım sizlere
az evvelki tuvalet sırası gibi
yorulduk...
devamını gör...
1734.
bilseydiniz ne kadar yorgunum,
gölün sakin sularına durgun demezdiniz.
çıkarıp gösterebilsem şu ruhumdaki hüznü,
üzgünüm demeye ar ederdiniz.
devamını gör...
1735.
kısaldı cümlelerim
sustu artık dillerim
yani ben, ben değilim
sahi! neredeydim?

susmazdı kalemim
solmazdı mürekkebim
bak sahte gülüşlerim
sahi, ben tükettim!

bendime yenik derdim
ben sana gel derdim
yokuşumda nefessizdin
sahi, düz değildim.

gelirdin, olsaydı yerim
kör bıçağım, sen keskin
biledin, sen ettin talim
sahi, katil bendim.
devamını gör...
1736.
yeni güne umutla umutlarım var gibi
olumsuz sıfatları yolumdan atar gibi
sevinçle yola düşüp birazcık sakar gibi
ben kendimi keşfettim bir eylül'ün son günü


bir güzün ortasında bulundum bahar gibi
kederi dışa attım kendimden buhar gibi
güneşle ışıldadı yıldızlar nehar gibi
galaksiyi keşfettim bir eylül'ün son günü
devamını gör...
1737.
bulanık hüznün deryasında kalbim,
dalgalandı ama hiç durulmadı.
dert ve mihnetten yoruldum,
ama aşk usanmadan yoluna devam etti.

mecnun gibi ayrılığın oyununda kaldım,
yaralı sinemle, ellerim boşlukta.
leyla'yı andım, zencir boynumda,
aşkın prangası hiç kırılmadı.

her gece yıldızlarla dertleştim,
ama onların ışığı bile teselli olmadı.
gecenin karanlığında kayboldum,
ama sabahın ışığına hiç ulaşamadım.

sevda bir ateş, yaktı her zerremi,
ama közlerin altında bile soğumadı.
gönül yarası büyüdü, dallandı,
ama bu derin yara hiç kapanmadı.

her an, her nefeste seni andım,
ama hatıraların bile beni avutmadı.
hangi çareye sarılsam, derman olmadı,
aşkın ilacı bulunmadı, çare olmadı.

bu dünya bir zindan, zindan içinde,
kalbim mahpus, ellerim kelepçeli.
her çırpınışım boş, her çığlığım sessiz,
zindan duvarları hiç yıkılmadı.

bir umman oldu gözlerim, yaşlarla doldu,
ama taşmadı, akmadı gözyaşlarım.
senin için ağladım, sessiz sessiz,
ama bu feryadım yankılanmadı hiç.

her adımımda sen varsın, her düşümde,
ama sana ulaşmak hayal oldu,
zaman aktı geçti, ben kaldım,
ama bu sevda, hiçbir zaman bitmedi.

her vuslat bir hayal oldu, her ayrılık gerçek,
ama gönlüm hiç yılmadı, pes etmedi.
senin adını anarken, dilimde bir dua,
ama bu dua kabul olmadı, ulaşmadı.

sonsuz bir çile gibi, döndü durdu kaderim,
ama ne vakit yoluma ışık doğdu,
o ışık bir daha görünmedi, kayboldu,
ve ben, seni bekledim, hiç gelmedin.

her gece bir ağıt, her sabah bir umut,
ama o umut hiç gerçekleşmedi.
sevdam hep sürdü, yorulmadı,
ve ben de, senden hiç vazgeçmedim...
devamını gör...
1738.
senden ayrı diyarda çiçek yetişmezmiş ya
başımı alıp gitsem yüzüm güldürmezmiş ya
sende ki hayat aşkı evvelce de böyleymiş
suretin değişse de siret aynı antakya

en karanlık geceler güne erişirmiş ya
iki aşık bir olup hani sevişirmiş ya
mekanın hafızası sende nice seneler
suretin değişse de siret aynı antakya

yalan değil mi ?söyle! dağ, taş dil bilmezmiş ya
senin koynunda olan umut yitirmezmiş ya
her anın ışıltılı, her yerin de bin revnak
suretin değişse de siret aynı antakya
devamını gör...
1739.
ne ağzındaki lokmanın tadı
ne dinlediğim şarkılarını notaları hissedemiyorum doktor
anlasan,
anlatsan artık
bana olanları
ne zaman başlar
ne zaman canı ister de
çeker gider bilemezsin
avuçlarımı semaya doğru
yöneltmeye bile yeltenemem
ah, sabır , ey doktor
ilacın adı
buymuş meğer
devamını gör...
1740.
gözlerimi kapattığımda belirir sakin bir ateşin gölgesi,
üşüyen ruhumun ihtiyacı mı gelmiştir?
ellerimde tuttuğum acı hatıralar,
onlar mı gözlerime bir perde indirmiştir?

kırık dökük ruhum kaçamaz acılardan,
ancak arkasını dönmeyi seçebilir.
artık güzel olan her şey bir yanılsama olduysa,
ismin bir sancıdan başkası değildir.

ne çok sever kalbim seni ey sevgili,
acılarına bile tutunmak isterim.
hem acı verenim hem de ihtiyacımken sen,
ben sensiz iyileşmeyi seçerim.

piyano tınısı kadar zarif, kuğu kadar güzel,
bıçak kadar keskindir senin bana gelişin.
öylesine eşsiz ve saklıyken yüreğimde,
neden yerim bu acı dolu bitiştir?

severken giderim ve giderken severim seni,
ellerim dokunurken sana, ancak sırtımı dönebilirim.
bu gözyaşları iyileştirmez belki artık beni,
ama uzaklaştırır senden, sonumun elinden olmaması mıdır sebebi?
*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim