normal sözlük yazarlarının şiirleri
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
1421.
engin bir deniz dalgası gibi yükselse kalbim
ancak o zaman ifade edebilir hüznüm
belki unutulabilir sonsuz aşkım
ve geçip gider bu yekpare inançsızlık
dokunsa ellerim tutabilir mi geçmişi?
birazını özler birazının acısını çekerim
ben ben olmaktan çıkmış mıyımdır bu denli?
hepsini bilir hiçbirini kabul etmemek isterim
gökyüzü eski anlamını kazansa yeniden
ve ellerim buluşsalar kalbimin üzerinden
ilk söylediğim şarkı gibi canlı olsa şimdikim
kumlar yalnızca senin çehrenden ibarettir
işte geldi hazan vakti
ve başlar yine içe dönüş saatleri
bir bilinmezliğe varmaktır tek çaresi
karşı koyamaz akıntıya bırakırım bedenimi
ancak o zaman ifade edebilir hüznüm
belki unutulabilir sonsuz aşkım
ve geçip gider bu yekpare inançsızlık
dokunsa ellerim tutabilir mi geçmişi?
birazını özler birazının acısını çekerim
ben ben olmaktan çıkmış mıyımdır bu denli?
hepsini bilir hiçbirini kabul etmemek isterim
gökyüzü eski anlamını kazansa yeniden
ve ellerim buluşsalar kalbimin üzerinden
ilk söylediğim şarkı gibi canlı olsa şimdikim
kumlar yalnızca senin çehrenden ibarettir
işte geldi hazan vakti
ve başlar yine içe dönüş saatleri
bir bilinmezliğe varmaktır tek çaresi
karşı koyamaz akıntıya bırakırım bedenimi
devamını gör...
1422.
şırnak'tayken kaybettiğim uzman çavuş arkadaşıma yazmıştım.
nedir havayı bu kadar solduran?
kuş değil etrafımda akrep yılan
gökyüzü yuğ ettiği zaman
merak etme geleceğim
dünya durmadan devran ederken
içimdeki mermiler hala dönerken
kanım cudi kayalıklarından akarken
merak etme geleceğim
nedir havayı bu kadar solduran?
kuş değil etrafımda akrep yılan
gökyüzü yuğ ettiği zaman
merak etme geleceğim
dünya durmadan devran ederken
içimdeki mermiler hala dönerken
kanım cudi kayalıklarından akarken
merak etme geleceğim
devamını gör...
1423.
buyurun şimdi yazdım
kabullenmeliyim
gökyüzü asla istediğim kırmızılıkta değil
hayat b*ktan
ben benim
o bir söz
ve
giden dönmeli
kabullenmeliyim
gökyüzü asla istediğim kırmızılıkta değil
hayat b*ktan
ben benim
o bir söz
ve
giden dönmeli
devamını gör...
1424.
şiirimin adı şengen vizeli yârim, hüzün barındırır +18
karım ol kocan olayım
perde asar çamaşır yıkarım
çek al beni orta doğudan
gerekirse adını konsolosluklara yazarım.......
vizenden değil yaw
ben, gülüşünden ötürü diyorum
hem esprilerimi de seviyormuşsun
ne var yani seni seviyorum/muşum (yeni öğrendim ben de bunu)
karım ol kocan olayım
yoksa güzel sözlerle seni kandırırım
avrupalı mavrupalı ibine olur
ibne değilim, yalnızca sana aşığım
beni heder eden saf duygularım var
kuzeninin de şengeni var
yoksa..
bak aklım çeliniyor çabuk davran
bak ekliyorum instadan........
üzülme, şakaydı benim yârim sensin
gecelerimizi gündüzlerimiz bileylesin
ne dedim ben de bilmiyorum çünkü
berduş ettin beni güzelliğin.. allah kahretsin
karım ol kocan olayım
sabah akşam seni darlayayım
derbederim beterim
istersen susarım........ karım ol kocan olayım
iyi akşamlar
karım ol kocan olayım
perde asar çamaşır yıkarım
çek al beni orta doğudan
gerekirse adını konsolosluklara yazarım.......
vizenden değil yaw
ben, gülüşünden ötürü diyorum
hem esprilerimi de seviyormuşsun
ne var yani seni seviyorum/muşum (yeni öğrendim ben de bunu)
karım ol kocan olayım
yoksa güzel sözlerle seni kandırırım
avrupalı mavrupalı ibine olur
ibne değilim, yalnızca sana aşığım
beni heder eden saf duygularım var
kuzeninin de şengeni var
yoksa..
bak aklım çeliniyor çabuk davran
bak ekliyorum instadan........
üzülme, şakaydı benim yârim sensin
gecelerimizi gündüzlerimiz bileylesin
ne dedim ben de bilmiyorum çünkü
berduş ettin beni güzelliğin.. allah kahretsin
karım ol kocan olayım
sabah akşam seni darlayayım
derbederim beterim
istersen susarım........ karım ol kocan olayım
iyi akşamlar
devamını gör...
1425.
benim şiirlerim okunduktan sonra esamesi bile kalmayacak olan bir eksiltili cümle.
devamını gör...
1426.
acı
kısa bir şeyler yazmak isterim
köprücük kemiğinden bel boşluğuna kadar
sonsuzluğu tutabilmek isterim ellerinde
gözlerin benim ruhumu geçene kadar
sevebilmek diyorum seni koyuyor baş yapıtlarım
parmaklarımı bir açsam saçın ellerimden geçecek gibi
ama sen kelsin biliyorum
ben de seni bu yüzden seviyorum
hayalini bırak hatıran da kalsın yeter
sorgulayamam bu kadar yeter
dert keder oje kokundan geçmezken
senin bir gülüşün doldururdu boşlukları
ben ben değildim değişmiştim sanki aniden
son cümlelerim bu deyip alınca valizimi
duygu asena hıncı otururdu yüzüne
halbuki ben ne erkektim ne de aşık
sevebilmeyi istemiştim içsesinde
ben ben değildim değiştim aniden
çok uzaklardayken düşen kartpostal
seni hatırlamama geçit vermeyen o gözleme kokusu
bir sen ilham verdin dudaklarıma
kalbim kurudu ben değiştim aniden
bitsin diye içtiğim mürekkebime
acı diyerek ismini bastırdım
saf sevebilmekti ahım
güllerim unuttu saksısını
sütyenlerin boleni çıktı artık beni daralttı
ben ben değildim değiştim aniden
kısa bir şeyler yazmak isterim
köprücük kemiğinden bel boşluğuna kadar
sonsuzluğu tutabilmek isterim ellerinde
gözlerin benim ruhumu geçene kadar
sevebilmek diyorum seni koyuyor baş yapıtlarım
parmaklarımı bir açsam saçın ellerimden geçecek gibi
ama sen kelsin biliyorum
ben de seni bu yüzden seviyorum
hayalini bırak hatıran da kalsın yeter
sorgulayamam bu kadar yeter
dert keder oje kokundan geçmezken
senin bir gülüşün doldururdu boşlukları
ben ben değildim değişmiştim sanki aniden
son cümlelerim bu deyip alınca valizimi
duygu asena hıncı otururdu yüzüne
halbuki ben ne erkektim ne de aşık
sevebilmeyi istemiştim içsesinde
ben ben değildim değiştim aniden
çok uzaklardayken düşen kartpostal
seni hatırlamama geçit vermeyen o gözleme kokusu
bir sen ilham verdin dudaklarıma
kalbim kurudu ben değiştim aniden
bitsin diye içtiğim mürekkebime
acı diyerek ismini bastırdım
saf sevebilmekti ahım
güllerim unuttu saksısını
sütyenlerin boleni çıktı artık beni daralttı
ben ben değildim değiştim aniden
devamını gör...
1427.
zamanın çizgisi bozuldu artık.
gezgin oldum uçsuz bucaksız diyarlarda.
yanlış atılmış dikişleri,
kırılmış kalbimin sağlam bel kemiği.
zayıflığımı sunuyorum sana,
koydum çıplak bedenimi,
dünyanın çürümüş dağlarının uçurumuna.
kaybetti desinler arkamdan,
sevilmedi desinler şimdi.
arkamdan arsızca gülsün şeytanlarım.
kirli camların arkasından baksınlar.
çoktan bıraktı asalet, bu dünyanın toprağını.
çoktan bıraktı beni tanrının yanık elleri.
arkamdan bir mektup bile yazılmasın.
bu zamana ayağım dokunmadı benim.
çağın yolcusu değildim sanki,
çıkmaz sokaklar getiriyorlar önüme.
hep ölmeyi dileyen bir acizliğin pençesinde.
batıyor tırnakları, yüzsüz insanların elleri.
benim güneşim çoktan battı.
benim güneşim çoktan unuttu beni.
karanlıklarım ışık tutmuyor artık.
rüyalar hep olduğu gibi,
rüyalar hep olduğu gibi.
gel...
bana gel...
hiçbir kötülüğün kılıcına, boyunumu getirmedim.
hiçbir arsızlığa kalbimin kapıları açmadım.
yalanların diyarında yaşayamadım.
kötülüğün içinde duramadı zayıflığım.
görüyorum,
görüyorum kazanamayacağım.
olmayacak hayallerin,
olmayacak sevinçlerim için.
sevgim için...
bana verilen özgürlüğümün,
son direnişi.
sana, senin için direniyorum.
bozguna uğramış savaşlarımın sonu.
kaderimin sahibinin evine doğru,
başı boş sessizliğin efendisini takip ettim.
duvarlara oyuk oyuk kazınan bir yalnızlık.
tırnaklarımı geçirdiğim beton hayallerin grisi.
renkleri geri verin bana !
kimsenin haberi yok mu ?
kim bu renkleri çalan hırsız.
kim hayallerime dil uzatan hadsiz ?
kimse yok mu ?
omuzlarım yıkılıyor, kum gibi dağılıyorum.
gözlerim kapalı, duvarlara şiir yazılıyor.
ellerim kalemsiz, kağıtsız benim.
bomboş renklerin içine sızan kalbimi.
kim durdurabilir, kim sokabilir kirli ellerini.
yoksun parmaklarım, tükendi mürekkebin mavisi.
kim bilir kimler aldı ?
soruların cevabı zihninin içinde.
duygusuz duvarlara renk veren benim.
suya adım atan benim.
kelimelerim duvara yazılı.
görebilen insan yok,
ziihnimin gördüğüne kimse ulaşamaz.
yıktığınızı tekrar yapacağım.
kanla yazılacak asaletin gururu.
boş duvarlarınız yine size kalacak.
delilik bu...
çılgınlık bu dünyanın sahteliği.
dayanmak ne mümkün,
yabancı ruhlarına gölgelerine.
boş tuğlalar ile yaptığınız gövde gösterisi,
ruhumu incitiyor bu komedi.
ruhumu yaralıyor, sahte hücreler.
öldü...
öldü bütün umutlarım,
dizildi bütün kelimeler boğazımın içine.
kılıç gibi geçti içinden, kelimelerin sivriliği.
benim dünyam, benim cümlelerim.
zihnimin renkleri, gaddarca çalınan hayallerim,
olmamış sevgimin, nefretine değdi şimdi.
yarım kalan dileklerimin kederi süzülüyor.
bu vahşi çiçeklerin kafamın içinde büyümesi,
sonu yokmuş hayatın, ölen sadece beden.
ölen sadece benim.
ölen sadece rüyalar.
ölen sevgimin aptalca savaşına gidiyorum.
kaybolan ruhumun parçasını arıyorum.
kapandı bütün perdeler, silik tenimin üzerine.
bu dünyanın yalanlarına geçirdiğim kanca,
tutmuyor bedenimi, ruhumun gömleğini.
kendimi aradım, anlamsız rüyaların içinde.
yaşanmamış olan,
bütün mutlulukların peşinde bir ölünün kayıtsılığını taşıyorum.
seni bulmak,
seni yaşamak ve yaşatmak için.
karanlığın en koyu yerlerinden, en göz kamaştırıcı yerlerini gezdim.
seni bulmak,
sanki tek gayem buymuş gibi.
hiçbir amacım doğru değilmiş gibi.
gerçeklikten, hayallere doğru uzanan uzun bir yolun yolcusu kalbim.
gururum çatlamış, ruhumun parçaları boşlukta kalmış.
utanma duygusu, isyanlarımı durduramıyor.
susmuyor,
bu çağın bozuk benliğine erişemedim.
unutulmuşluğun kahpe zehrini kusuyorum sizlere.
bütün tanrılar zamanı durdursun !
durdursun ölümlülülerin vasat sevgilerini !
başlasın yolumun sonu !
zamanın alacalı ruhu içimden geçsin.
bütün yaşanmamış güzelliklerin gücü,
yoldaş olsun bana ölümün cazibesi.
son bulsun yalanın parlayan saltanatı.
yıkılsın, gelişi güzel yaratılan dünya.
kapatsın ışıklarını,
gözlerimin canlılığını koruyan sevgi parlasın.
jfölülerin toprağında yürümeye geldim.
yaşamak ve yaşatmak için,
bütün atmayı bırakan kalplerin sesinin içinden,
unuttuğunuz, arkanızdan bakmadığınız ruhun temelsiz cümlelerini dinleyin.
karanlıklarınıza ve aydınlığınızla yüzleşmeye geldim.
kapılarınızı kapatın,
gizlenin en gizli sandıklara.
bana verdiğiniz o mükemmel laneti yaşamaya cesaretim var şimdi.
ne denizler yükselecek artık,
ne dağlar görkemiyle korkutacak beni.
yıldızlar bile önüme düşecek şimdi.
alamadığım o mutluluğu almaya geliyorum.
kurşun atmaya çok hevesli insanlar görüyorum,
hangi yağmur yıkar, teninizde ki kiri ?
hangi tanrı affeder ?
içimi kocaman sonsuz boşluğa itmenizi.
bakın odalarınızın boş duvarlarına,
neler hayal ettiğimi görün.
neleri kaybettiğimi biraz olsun görün.
hak edilmiş o sevinçleri almaya geliyorum.
cehennemin ve cennetin sahipleri,
sessizliği dinleyin.
yağmurlar yağıyor kalbime.
rüzgarlar fısıldıyor ruhumun kulaklarına.
kaderimin şarkısı bu.
yalnızlığımın bandosu.
korkun, siz yaşayanlar.
bana toz tanesi kadar sevinci reva görmemiş ucubeler.
gerçek ve hayali baştan yazmaya doğdum.
zihnimim ve kalbimin gaddarlığında gölgelere sığının şimdi.
tek bir şeytan,
tek bir melek bile gelmesin ruhlarına.
masumluğu çalan çağı durdurun.
hırsızların yaşamaya dermanı kalmayana dek,
sevginin yokluğunda zannediyorlar mı yaşadıklarını ?
zannediyorlar mı ?
söyleyin siz doğmamış çocuklar !
yaşıyorlar mı ?
sessizlik...
bu sonsuz sessizliğin !
havadaki çığlıkları anlatıyorlar şimdi.
sağır edici sessizliğin, aranızda şeytanlar gibi gezdiğini dinleyin.
korkularınızı hissediyorum.
sapkınlığınızı iliklerime kadar hissediyorum.
dinleyin beni.
kelimelerimin yüceliğini duyun !
aradığım bir insan değil,
aradığım bir nesne değil.
aradığım, kafamın içinde duran gözlerin.
bu hayatta benden esirgenen senin yüzün.
ararken öldüm ben.
öldüm ve hala arıyorum.
ruhumu parçalana dek arıyorum seni.
susun...
bozuk olan onurunuzu susturun.
burası gerçeklerin, gerçek olmayacak kadar güzel olduğu yer.
burası "o"nun sahnesi.
küflenmiş perdeler kapansın.
aklımın sinir ucundan seni izledim, karanlığa savaş açan bir hayalden yarattım güzelliğini.
tanrının gücünden rol kesme değil de nedir bu?
isyanları bastıracak sevgimin doruk noktasına eriştirdim seni.
benim duygularımdan ve rüyalarımdan doğduğunu unutma asla.
bu rüyalar kimseden çalınmadı.
bu hayaller kimsenin eseri değil.
tanrının bile bilmediği bir hayatın, yeniden gözlerimin önünde dans edişini görüyorum.
daha önce karanlıkta bıraktığım benliğimin, aydınlık tarafından sana elimi uzatıyorum.
kör bir yolun üzerindeyim hep.
kör gözlerimin arka odalarından sana,
kendi ruhumdan bir güzellik bırakıyorum.
gözlerimin ardından, kafamın içinde gezinen bir kadın bırakıyorum.
sessizliğin en huzurlu zamanından, senden öteye bir şarkı yazılmayacak.
senden öte daha güzel bir rüya yaratamıyorum.
kalbimin kırıklarını sana ayna olarak bırakıyorum.
kör olma bana.
kör olma aynalarıma.
kesmesin ayaklarını,
kırılmış kalbimin keskin yüzleri,
toprağın içinden geçen o narin ayaklarını,
kesmesin yolunun ışığını.
benim yaralarım, benim kalbim.
ruhuna dokunsun, hayallerimin ucu.
kendini benim gözümden görme mahremiyetini bile saklıyorum senden.
geçmişimin yolunu çoktan kapattım, geleceğimin içinde çoktan yaratıldın.
münezzeh bir yolun içinden yürümen için,
bütün günahların yokluğunda var ol !
kendime yeminler ediyorum, güzelliğinden kör olmayı bir onur sayıyorum.
bir ölünün şarkısı çalıyor doğuşunda.
bir hayat ne kadar anlamlıysa,
o kadar anlamlı zihnimin içinden yaratılışın.
anlamsızdı hayatım,
anlamsızdı anılarım.
sensiz anlamsızdı dünyanın güzelliği.
bir ölünün hayal dünyası belki de.
bir ölümsüzün gerçekliği,
ruhumun izlerini taşıyor gözlerinin içi.
bunların eriyor, atrşler sönüyor,
sana ulaşınca çözülüyor atomlarım.
bütün günahlara boyun eğmeyen ben,
senin masumiyetine eğiliyor.
içimde kalan son kalan kutsal sevgiyi,
sana sunuyorum...
sana sunuyorum.
olmayacak rüyaların gücünü sana bırakıyorum.
başaramadım, başaramadım.
yenildim ben çoktan herkese, her şeye.
kaybedeceğimi bildiğim savaşın içinden çıkan,
ruhsuz bir insanın yakarışı bu.
kaç para ediyor ?
bağırıyor salyalar akan çirkin ağızları.
kaç para bu dünyanın sevgisi ?
denedim,
seni bulmak için kayboldum.
kaybettim, yine denedim.
tekrar ve tekrar.
umutsuzluk kokuyor üstüm başım.
bir defa dokunmak için,
yüzlerce kez öldüm sana.
gerçeklik koptu artık.
sen nefes almazken,
ben sana da bir nefes bıraktım.
renklerimsin benim, gökyüzüne baktığım ay.
en büyük gizemim.
dinle beni !
ben bir yalancıyım. olmadığını biliyorum.
orada olmadığını biliyorum.
gecemin içinde açan bir çiçek.
karanlığımın dibinden canlanan bir ruh.
ben senin zihninim.
sen benim zihnimsin.
lütfen beni düzeltmeye çalışma.
benim ruhum kırılmadı.
delilerin duasını taşıyorum omuzlarımda.
kalbinin atışları, kafamın içinde yankılanıyor.
dinle sesleri,
dinleyin tanrılar sesimi !
dünyada yaşayan yalan sevgileri,
önüme getirin paçavraları.
hangisi gerçek ?
benim hayallerim mi ?
onların gerçekleri mi ?
bu sevgi çok dolaysız ve güçlü,
çünkü benim.
kıyaslayın ihtişamlı saraylarınızda.
sevgilim...
sevgilimin, kalbinin atışını duyuyorum ruhumda.
izle beni !
yıldızlar, senin ışığını kıskanıyor.
lütfen dans et benimle,
ilk ve son kez eşlik et bana.
ben çoktan öldüm.
ben çoktan sensizlikten öldüm.
hayatım kocaman hiçlikti,
yokluğunda yaşayan bir hiç.
varlığından habersiz, umarsız ve anlamsız.
hadi özgürce gez şimdi,
özgürce salınsın ruhun, kafamın içinde.
elinde ki baltayla dolaş,
zihnimin karanlık ormanlarında.
çürümüş ağaçlarımın üstüne sapla.
ayıkla sensiz geçen zamanın çirkinliğini.
tamamla cansız cümlelerimin altını.
doldur ışığını cennetimin ırmaklarının üzerine.
sensiz girilmiyorsa cehennemin kapılarından.
açılsın sonuna kadar bütün geçitler.
aşk yağıyor, sevgiyle yıkanıyor.
hepsi benim, hepsi benim.
seni hissediyorum.
seni gerçekten hissediyordum,
ölülerin, isimsizlerin toprağında.
kimliksiz, prensipsiz, kuralsız.
amaçsız ve çıkarsız.
seni istiyorum.
seninle gözlerimle konuşmak istiyorum.
seni çocuk masumiyetiyle izlemek.
sana yalansız dokunmak...
bütün bu acılara katlanırım.
bütün bu havayı doya doya doldurdum içime.
nefes almanın tadını gerçekten hissederdim.
bu acı sadece gerçek olan.
ah !
bir kez, sadece bir kez.
kalbim bana söyledi bunu.
imkansızı istiyorsun,
olmasını dilediğin, sadece hayalden ibaret.
kim yıldızları sarıya boyuyorsa,
kalbimin önüne getirin.
çocuk gibiyim karşında, bir günahsız ellerim var.
ve kalbim...
son çırpınışlarım.
son dileğimin içinde tutuyorum seni.
bu duvarlar beni durduramadı.
kimse alıkoyamadı beni senden.
ölürken bile, ölüyken bile.
zamanı durdum,
akrep ve yelkovanın tersten döndüğü bir dilimdeyiz.
imkansızı diledim,
imkansızdı seninle olmak.
o hakikate ulaşmak için imkansız olmak istedim.
çiçekler açmadı, yağmur yağmadı.
güneş bir kez olsun ısıtmadı içimi.
düzgün nefes almadım sanki.
aradım..
seni aradım...
ölüm bu kadar güzel.
ölüm kadar güzelsin şimdi.
kanlı canlı, ete kemiğe bürünmüş halde.
arafın en güzel heykelisin artık.
yoruldum.
seni yaşatmak için azaldı benliğim.
anılarım ve acılarım,
hepsi senin üstüne işlendi.
yorgun göz kapaklarım kalkmıyor artık.
yürümekten acizim kollarının içine.
tükendi ruhum, tükendi zamanım.
kapandı bütün kapılarım arkamdan.
yalnız...
son dileğim için...
senin için ağladım...
tarifi yok, açıklaması yok sensizliğin.
hepsi hayal, hepsi bir ölü bedenin duası.
ağıtlar yok bize.
şiirler yazılmadı arkamızdan.
ilahiler söylenmedi sevgimize.
bir anlığına kavuşmak, cehenneme razıydım oysa.
şeytanları susturmaya razıydım.
kendimi susturmaya razıydım.
merhaba.
ben "senim".
merhaba.
hayallerimin sonsuzluğu bu.
sevgimin sonsuzluğunda varsın.
seni unutana kadar hep yaşayacaksın.
kimseye bu kadar büyük bir keder yüklenmemeli.
bu kadar konuşmamalı kimse.
bu kadar hayal etmemeli.
umutlarının boynuna ip geçirip asmalı.
cennetin içinden kokular sinmiş yüzüne.
madem yaratıdı bu zihnim ve sevgim.
bırakın !
istediğim gibi yaşasın sevgim.
istediğim gibi yaşasın hayallerim.
ben çizdim, ben yanacağım.
ben yazdım, benimle ölecek gerçekler.
sen hep yaşa, benim dualarım gibi.
unutma seni seveni.
unutma sana güzelliğini gösterini.
unutmayın sizler ölü bedenlerin sahipleri,
bundan böyle böyle güzel ağıt yazılmayacak.
yaşayacak bütün sevgiler ölüler diyarında.
karanlık yaklaşıyor.
karanlık bizi yutmaya geliyor.
seni tuttum.
sadece bana güven, sevgiye inan.
ben buradayım.
seni tuttum.
aklımın incecik ipleriyle seni tuttum.
düşmeyeceksin, karanlık çukurlara.
inan, ben buradayım.
bilincim kapanana dek seninleyim.
bana sarıl, sevgiye kucak aç.
kaybolma hırçın fırtınaların içinde.
yitip gitme kötülüklerin arzusunda.
nefes al benimle birlikte.
yolumun sonunda buldum seni.
keşfedilmemiş bir aşkın,
gizli odalarından buldum seni.
kilitli kapıların arkasından,
tozlanmış, yüz çevrilmiş bir sevgi bırakıyorum.
kazanmanın en hüzünlü hali bu.
yarım saniye süren bir şiirdin.
kalbimin atışları durdu, zaman durdu.
herkes sustu.
bir anlık siluet için, sonsuzlukta öldüm.
bir anlık manzara için bütün bu çaba.
bütün bu kıyım.
bütün bu onursuzluk içinde, yaşayabildiğim bu kadar.
dokundurtmadım, konuşmadım.
bağırmadan, usulca yaşattım seni.
kirli eller olmadan, kirli düşünceler karışmadan.
bir dans şansı verilseydi, bunu seninle kullanırdım.
gezgin oldum uçsuz bucaksız diyarlarda.
yanlış atılmış dikişleri,
kırılmış kalbimin sağlam bel kemiği.
zayıflığımı sunuyorum sana,
koydum çıplak bedenimi,
dünyanın çürümüş dağlarının uçurumuna.
kaybetti desinler arkamdan,
sevilmedi desinler şimdi.
arkamdan arsızca gülsün şeytanlarım.
kirli camların arkasından baksınlar.
çoktan bıraktı asalet, bu dünyanın toprağını.
çoktan bıraktı beni tanrının yanık elleri.
arkamdan bir mektup bile yazılmasın.
bu zamana ayağım dokunmadı benim.
çağın yolcusu değildim sanki,
çıkmaz sokaklar getiriyorlar önüme.
hep ölmeyi dileyen bir acizliğin pençesinde.
batıyor tırnakları, yüzsüz insanların elleri.
benim güneşim çoktan battı.
benim güneşim çoktan unuttu beni.
karanlıklarım ışık tutmuyor artık.
rüyalar hep olduğu gibi,
rüyalar hep olduğu gibi.
gel...
bana gel...
hiçbir kötülüğün kılıcına, boyunumu getirmedim.
hiçbir arsızlığa kalbimin kapıları açmadım.
yalanların diyarında yaşayamadım.
kötülüğün içinde duramadı zayıflığım.
görüyorum,
görüyorum kazanamayacağım.
olmayacak hayallerin,
olmayacak sevinçlerim için.
sevgim için...
bana verilen özgürlüğümün,
son direnişi.
sana, senin için direniyorum.
bozguna uğramış savaşlarımın sonu.
kaderimin sahibinin evine doğru,
başı boş sessizliğin efendisini takip ettim.
duvarlara oyuk oyuk kazınan bir yalnızlık.
tırnaklarımı geçirdiğim beton hayallerin grisi.
renkleri geri verin bana !
kimsenin haberi yok mu ?
kim bu renkleri çalan hırsız.
kim hayallerime dil uzatan hadsiz ?
kimse yok mu ?
omuzlarım yıkılıyor, kum gibi dağılıyorum.
gözlerim kapalı, duvarlara şiir yazılıyor.
ellerim kalemsiz, kağıtsız benim.
bomboş renklerin içine sızan kalbimi.
kim durdurabilir, kim sokabilir kirli ellerini.
yoksun parmaklarım, tükendi mürekkebin mavisi.
kim bilir kimler aldı ?
soruların cevabı zihninin içinde.
duygusuz duvarlara renk veren benim.
suya adım atan benim.
kelimelerim duvara yazılı.
görebilen insan yok,
ziihnimin gördüğüne kimse ulaşamaz.
yıktığınızı tekrar yapacağım.
kanla yazılacak asaletin gururu.
boş duvarlarınız yine size kalacak.
delilik bu...
çılgınlık bu dünyanın sahteliği.
dayanmak ne mümkün,
yabancı ruhlarına gölgelerine.
boş tuğlalar ile yaptığınız gövde gösterisi,
ruhumu incitiyor bu komedi.
ruhumu yaralıyor, sahte hücreler.
öldü...
öldü bütün umutlarım,
dizildi bütün kelimeler boğazımın içine.
kılıç gibi geçti içinden, kelimelerin sivriliği.
benim dünyam, benim cümlelerim.
zihnimin renkleri, gaddarca çalınan hayallerim,
olmamış sevgimin, nefretine değdi şimdi.
yarım kalan dileklerimin kederi süzülüyor.
bu vahşi çiçeklerin kafamın içinde büyümesi,
sonu yokmuş hayatın, ölen sadece beden.
ölen sadece benim.
ölen sadece rüyalar.
ölen sevgimin aptalca savaşına gidiyorum.
kaybolan ruhumun parçasını arıyorum.
kapandı bütün perdeler, silik tenimin üzerine.
bu dünyanın yalanlarına geçirdiğim kanca,
tutmuyor bedenimi, ruhumun gömleğini.
kendimi aradım, anlamsız rüyaların içinde.
yaşanmamış olan,
bütün mutlulukların peşinde bir ölünün kayıtsılığını taşıyorum.
seni bulmak,
seni yaşamak ve yaşatmak için.
karanlığın en koyu yerlerinden, en göz kamaştırıcı yerlerini gezdim.
seni bulmak,
sanki tek gayem buymuş gibi.
hiçbir amacım doğru değilmiş gibi.
gerçeklikten, hayallere doğru uzanan uzun bir yolun yolcusu kalbim.
gururum çatlamış, ruhumun parçaları boşlukta kalmış.
utanma duygusu, isyanlarımı durduramıyor.
susmuyor,
bu çağın bozuk benliğine erişemedim.
unutulmuşluğun kahpe zehrini kusuyorum sizlere.
bütün tanrılar zamanı durdursun !
durdursun ölümlülülerin vasat sevgilerini !
başlasın yolumun sonu !
zamanın alacalı ruhu içimden geçsin.
bütün yaşanmamış güzelliklerin gücü,
yoldaş olsun bana ölümün cazibesi.
son bulsun yalanın parlayan saltanatı.
yıkılsın, gelişi güzel yaratılan dünya.
kapatsın ışıklarını,
gözlerimin canlılığını koruyan sevgi parlasın.
jfölülerin toprağında yürümeye geldim.
yaşamak ve yaşatmak için,
bütün atmayı bırakan kalplerin sesinin içinden,
unuttuğunuz, arkanızdan bakmadığınız ruhun temelsiz cümlelerini dinleyin.
karanlıklarınıza ve aydınlığınızla yüzleşmeye geldim.
kapılarınızı kapatın,
gizlenin en gizli sandıklara.
bana verdiğiniz o mükemmel laneti yaşamaya cesaretim var şimdi.
ne denizler yükselecek artık,
ne dağlar görkemiyle korkutacak beni.
yıldızlar bile önüme düşecek şimdi.
alamadığım o mutluluğu almaya geliyorum.
kurşun atmaya çok hevesli insanlar görüyorum,
hangi yağmur yıkar, teninizde ki kiri ?
hangi tanrı affeder ?
içimi kocaman sonsuz boşluğa itmenizi.
bakın odalarınızın boş duvarlarına,
neler hayal ettiğimi görün.
neleri kaybettiğimi biraz olsun görün.
hak edilmiş o sevinçleri almaya geliyorum.
cehennemin ve cennetin sahipleri,
sessizliği dinleyin.
yağmurlar yağıyor kalbime.
rüzgarlar fısıldıyor ruhumun kulaklarına.
kaderimin şarkısı bu.
yalnızlığımın bandosu.
korkun, siz yaşayanlar.
bana toz tanesi kadar sevinci reva görmemiş ucubeler.
gerçek ve hayali baştan yazmaya doğdum.
zihnimim ve kalbimin gaddarlığında gölgelere sığının şimdi.
tek bir şeytan,
tek bir melek bile gelmesin ruhlarına.
masumluğu çalan çağı durdurun.
hırsızların yaşamaya dermanı kalmayana dek,
sevginin yokluğunda zannediyorlar mı yaşadıklarını ?
zannediyorlar mı ?
söyleyin siz doğmamış çocuklar !
yaşıyorlar mı ?
sessizlik...
bu sonsuz sessizliğin !
havadaki çığlıkları anlatıyorlar şimdi.
sağır edici sessizliğin, aranızda şeytanlar gibi gezdiğini dinleyin.
korkularınızı hissediyorum.
sapkınlığınızı iliklerime kadar hissediyorum.
dinleyin beni.
kelimelerimin yüceliğini duyun !
aradığım bir insan değil,
aradığım bir nesne değil.
aradığım, kafamın içinde duran gözlerin.
bu hayatta benden esirgenen senin yüzün.
ararken öldüm ben.
öldüm ve hala arıyorum.
ruhumu parçalana dek arıyorum seni.
susun...
bozuk olan onurunuzu susturun.
burası gerçeklerin, gerçek olmayacak kadar güzel olduğu yer.
burası "o"nun sahnesi.
küflenmiş perdeler kapansın.
aklımın sinir ucundan seni izledim, karanlığa savaş açan bir hayalden yarattım güzelliğini.
tanrının gücünden rol kesme değil de nedir bu?
isyanları bastıracak sevgimin doruk noktasına eriştirdim seni.
benim duygularımdan ve rüyalarımdan doğduğunu unutma asla.
bu rüyalar kimseden çalınmadı.
bu hayaller kimsenin eseri değil.
tanrının bile bilmediği bir hayatın, yeniden gözlerimin önünde dans edişini görüyorum.
daha önce karanlıkta bıraktığım benliğimin, aydınlık tarafından sana elimi uzatıyorum.
kör bir yolun üzerindeyim hep.
kör gözlerimin arka odalarından sana,
kendi ruhumdan bir güzellik bırakıyorum.
gözlerimin ardından, kafamın içinde gezinen bir kadın bırakıyorum.
sessizliğin en huzurlu zamanından, senden öteye bir şarkı yazılmayacak.
senden öte daha güzel bir rüya yaratamıyorum.
kalbimin kırıklarını sana ayna olarak bırakıyorum.
kör olma bana.
kör olma aynalarıma.
kesmesin ayaklarını,
kırılmış kalbimin keskin yüzleri,
toprağın içinden geçen o narin ayaklarını,
kesmesin yolunun ışığını.
benim yaralarım, benim kalbim.
ruhuna dokunsun, hayallerimin ucu.
kendini benim gözümden görme mahremiyetini bile saklıyorum senden.
geçmişimin yolunu çoktan kapattım, geleceğimin içinde çoktan yaratıldın.
münezzeh bir yolun içinden yürümen için,
bütün günahların yokluğunda var ol !
kendime yeminler ediyorum, güzelliğinden kör olmayı bir onur sayıyorum.
bir ölünün şarkısı çalıyor doğuşunda.
bir hayat ne kadar anlamlıysa,
o kadar anlamlı zihnimin içinden yaratılışın.
anlamsızdı hayatım,
anlamsızdı anılarım.
sensiz anlamsızdı dünyanın güzelliği.
bir ölünün hayal dünyası belki de.
bir ölümsüzün gerçekliği,
ruhumun izlerini taşıyor gözlerinin içi.
bunların eriyor, atrşler sönüyor,
sana ulaşınca çözülüyor atomlarım.
bütün günahlara boyun eğmeyen ben,
senin masumiyetine eğiliyor.
içimde kalan son kalan kutsal sevgiyi,
sana sunuyorum...
sana sunuyorum.
olmayacak rüyaların gücünü sana bırakıyorum.
başaramadım, başaramadım.
yenildim ben çoktan herkese, her şeye.
kaybedeceğimi bildiğim savaşın içinden çıkan,
ruhsuz bir insanın yakarışı bu.
kaç para ediyor ?
bağırıyor salyalar akan çirkin ağızları.
kaç para bu dünyanın sevgisi ?
denedim,
seni bulmak için kayboldum.
kaybettim, yine denedim.
tekrar ve tekrar.
umutsuzluk kokuyor üstüm başım.
bir defa dokunmak için,
yüzlerce kez öldüm sana.
gerçeklik koptu artık.
sen nefes almazken,
ben sana da bir nefes bıraktım.
renklerimsin benim, gökyüzüne baktığım ay.
en büyük gizemim.
dinle beni !
ben bir yalancıyım. olmadığını biliyorum.
orada olmadığını biliyorum.
gecemin içinde açan bir çiçek.
karanlığımın dibinden canlanan bir ruh.
ben senin zihninim.
sen benim zihnimsin.
lütfen beni düzeltmeye çalışma.
benim ruhum kırılmadı.
delilerin duasını taşıyorum omuzlarımda.
kalbinin atışları, kafamın içinde yankılanıyor.
dinle sesleri,
dinleyin tanrılar sesimi !
dünyada yaşayan yalan sevgileri,
önüme getirin paçavraları.
hangisi gerçek ?
benim hayallerim mi ?
onların gerçekleri mi ?
bu sevgi çok dolaysız ve güçlü,
çünkü benim.
kıyaslayın ihtişamlı saraylarınızda.
sevgilim...
sevgilimin, kalbinin atışını duyuyorum ruhumda.
izle beni !
yıldızlar, senin ışığını kıskanıyor.
lütfen dans et benimle,
ilk ve son kez eşlik et bana.
ben çoktan öldüm.
ben çoktan sensizlikten öldüm.
hayatım kocaman hiçlikti,
yokluğunda yaşayan bir hiç.
varlığından habersiz, umarsız ve anlamsız.
hadi özgürce gez şimdi,
özgürce salınsın ruhun, kafamın içinde.
elinde ki baltayla dolaş,
zihnimin karanlık ormanlarında.
çürümüş ağaçlarımın üstüne sapla.
ayıkla sensiz geçen zamanın çirkinliğini.
tamamla cansız cümlelerimin altını.
doldur ışığını cennetimin ırmaklarının üzerine.
sensiz girilmiyorsa cehennemin kapılarından.
açılsın sonuna kadar bütün geçitler.
aşk yağıyor, sevgiyle yıkanıyor.
hepsi benim, hepsi benim.
seni hissediyorum.
seni gerçekten hissediyordum,
ölülerin, isimsizlerin toprağında.
kimliksiz, prensipsiz, kuralsız.
amaçsız ve çıkarsız.
seni istiyorum.
seninle gözlerimle konuşmak istiyorum.
seni çocuk masumiyetiyle izlemek.
sana yalansız dokunmak...
bütün bu acılara katlanırım.
bütün bu havayı doya doya doldurdum içime.
nefes almanın tadını gerçekten hissederdim.
bu acı sadece gerçek olan.
ah !
bir kez, sadece bir kez.
kalbim bana söyledi bunu.
imkansızı istiyorsun,
olmasını dilediğin, sadece hayalden ibaret.
kim yıldızları sarıya boyuyorsa,
kalbimin önüne getirin.
çocuk gibiyim karşında, bir günahsız ellerim var.
ve kalbim...
son çırpınışlarım.
son dileğimin içinde tutuyorum seni.
bu duvarlar beni durduramadı.
kimse alıkoyamadı beni senden.
ölürken bile, ölüyken bile.
zamanı durdum,
akrep ve yelkovanın tersten döndüğü bir dilimdeyiz.
imkansızı diledim,
imkansızdı seninle olmak.
o hakikate ulaşmak için imkansız olmak istedim.
çiçekler açmadı, yağmur yağmadı.
güneş bir kez olsun ısıtmadı içimi.
düzgün nefes almadım sanki.
aradım..
seni aradım...
ölüm bu kadar güzel.
ölüm kadar güzelsin şimdi.
kanlı canlı, ete kemiğe bürünmüş halde.
arafın en güzel heykelisin artık.
yoruldum.
seni yaşatmak için azaldı benliğim.
anılarım ve acılarım,
hepsi senin üstüne işlendi.
yorgun göz kapaklarım kalkmıyor artık.
yürümekten acizim kollarının içine.
tükendi ruhum, tükendi zamanım.
kapandı bütün kapılarım arkamdan.
yalnız...
son dileğim için...
senin için ağladım...
tarifi yok, açıklaması yok sensizliğin.
hepsi hayal, hepsi bir ölü bedenin duası.
ağıtlar yok bize.
şiirler yazılmadı arkamızdan.
ilahiler söylenmedi sevgimize.
bir anlığına kavuşmak, cehenneme razıydım oysa.
şeytanları susturmaya razıydım.
kendimi susturmaya razıydım.
merhaba.
ben "senim".
merhaba.
hayallerimin sonsuzluğu bu.
sevgimin sonsuzluğunda varsın.
seni unutana kadar hep yaşayacaksın.
kimseye bu kadar büyük bir keder yüklenmemeli.
bu kadar konuşmamalı kimse.
bu kadar hayal etmemeli.
umutlarının boynuna ip geçirip asmalı.
cennetin içinden kokular sinmiş yüzüne.
madem yaratıdı bu zihnim ve sevgim.
bırakın !
istediğim gibi yaşasın sevgim.
istediğim gibi yaşasın hayallerim.
ben çizdim, ben yanacağım.
ben yazdım, benimle ölecek gerçekler.
sen hep yaşa, benim dualarım gibi.
unutma seni seveni.
unutma sana güzelliğini gösterini.
unutmayın sizler ölü bedenlerin sahipleri,
bundan böyle böyle güzel ağıt yazılmayacak.
yaşayacak bütün sevgiler ölüler diyarında.
karanlık yaklaşıyor.
karanlık bizi yutmaya geliyor.
seni tuttum.
sadece bana güven, sevgiye inan.
ben buradayım.
seni tuttum.
aklımın incecik ipleriyle seni tuttum.
düşmeyeceksin, karanlık çukurlara.
inan, ben buradayım.
bilincim kapanana dek seninleyim.
bana sarıl, sevgiye kucak aç.
kaybolma hırçın fırtınaların içinde.
yitip gitme kötülüklerin arzusunda.
nefes al benimle birlikte.
yolumun sonunda buldum seni.
keşfedilmemiş bir aşkın,
gizli odalarından buldum seni.
kilitli kapıların arkasından,
tozlanmış, yüz çevrilmiş bir sevgi bırakıyorum.
kazanmanın en hüzünlü hali bu.
yarım saniye süren bir şiirdin.
kalbimin atışları durdu, zaman durdu.
herkes sustu.
bir anlık siluet için, sonsuzlukta öldüm.
bir anlık manzara için bütün bu çaba.
bütün bu kıyım.
bütün bu onursuzluk içinde, yaşayabildiğim bu kadar.
dokundurtmadım, konuşmadım.
bağırmadan, usulca yaşattım seni.
kirli eller olmadan, kirli düşünceler karışmadan.
bir dans şansı verilseydi, bunu seninle kullanırdım.
devamını gör...
1428.
durumumuz yoktu okuyamadık.
devamını gör...
1429.
bencilce söylemlerinde ezilir bedenin
sevgiye aç ruhunun ederi sözlerin
sanırsın beni herkesim
asıl gidenlere kinin senin
kimseyle de değil aslında derdin
aklınla kandırma kendini,beni
rahatlatır seni kederinin sevinci
elem dolu sözler söylersin
unutma yaşanlar,belki de insanların eksiği
ardından ağlanmaz her gidenin dersin
kim bilir kaç kişiyedir bu sitemin,sesin
bilmez misin?kimse yoksa vardır bir'in
sonra gücenir sana duymaz olur seni
ayrıca arkanda olana, ağlama dersin
yanındakileri neden göremezsin
bir dahakine iki kere düşünür,söylersin
ölümden bahseder önüme hayallerini serersin
bir hayli zaman alıcak şu iyi hatırla dediklerin
anlaşılmaz değil elem dolu söylemlerin
söylemek istemem, acı gerçeği
bilirim bazen ölünce sevilirsin.
sevgiye aç ruhunun ederi sözlerin
sanırsın beni herkesim
asıl gidenlere kinin senin
kimseyle de değil aslında derdin
aklınla kandırma kendini,beni
rahatlatır seni kederinin sevinci
elem dolu sözler söylersin
unutma yaşanlar,belki de insanların eksiği
ardından ağlanmaz her gidenin dersin
kim bilir kaç kişiyedir bu sitemin,sesin
bilmez misin?kimse yoksa vardır bir'in
sonra gücenir sana duymaz olur seni
ayrıca arkanda olana, ağlama dersin
yanındakileri neden göremezsin
bir dahakine iki kere düşünür,söylersin
ölümden bahseder önüme hayallerini serersin
bir hayli zaman alıcak şu iyi hatırla dediklerin
anlaşılmaz değil elem dolu söylemlerin
söylemek istemem, acı gerçeği
bilirim bazen ölünce sevilirsin.
devamını gör...
1430.
doğar ışığından melekler
kadim söylenceler dökülür ayaklarından
sonra susar kötülük
ben susarım
bir tek ses kalır olunan her yerde
bir tek renk kalır her renge gebe
çağıldar ezgisinde yurtsuz bülbüller
ardından bir yaratım başlar
mutsuzluğu, kederi, karamsarlığı
her yaratıcının harcı değildir
gözyaşına ruh üflemek
kalkıp kalkıp dudaklarından
konar kulun göğsüne
çelik pençeli alıcı kuşlar
ağrıların inceleridir alnı yerde olanlar
tekrar bir kıyama dönülmez ibadetinde
yakarış dille yapılmaz
kandır nitekim aktıkça takvaya dönüşen
öyle ki tükenirken nefes
öyle ki metası olur yeni bir canın
ıslaklıklar gözlerinde
hep de ben çekerim çilesini
kanaat edip kırk günün kırk lokmasına
demirden bir inzivaya geçip
ıspatı için ermişliğimin
niyaz eder dururum
beklediğimden değil rızasını
tuz sürerim yarama olgunlaşmak için
yine de o doğurur beni
öldükçe yeniden, bittikçe yeniden
kutlu bir döngüdür bahşettiği
açmakla kapatmak arasında gözleri
var olmakla yok olmak arasında
nihayetinde cennetler yoktur lakin
hiçliğe dönüşür kulluğum benim
kadim söylenceler dökülür ayaklarından
sonra susar kötülük
ben susarım
bir tek ses kalır olunan her yerde
bir tek renk kalır her renge gebe
çağıldar ezgisinde yurtsuz bülbüller
ardından bir yaratım başlar
mutsuzluğu, kederi, karamsarlığı
her yaratıcının harcı değildir
gözyaşına ruh üflemek
kalkıp kalkıp dudaklarından
konar kulun göğsüne
çelik pençeli alıcı kuşlar
ağrıların inceleridir alnı yerde olanlar
tekrar bir kıyama dönülmez ibadetinde
yakarış dille yapılmaz
kandır nitekim aktıkça takvaya dönüşen
öyle ki tükenirken nefes
öyle ki metası olur yeni bir canın
ıslaklıklar gözlerinde
hep de ben çekerim çilesini
kanaat edip kırk günün kırk lokmasına
demirden bir inzivaya geçip
ıspatı için ermişliğimin
niyaz eder dururum
beklediğimden değil rızasını
tuz sürerim yarama olgunlaşmak için
yine de o doğurur beni
öldükçe yeniden, bittikçe yeniden
kutlu bir döngüdür bahşettiği
açmakla kapatmak arasında gözleri
var olmakla yok olmak arasında
nihayetinde cennetler yoktur lakin
hiçliğe dönüşür kulluğum benim
devamını gör...
1431.
günden uzak
uzun uzun anlatmak gerekirdi belki de bazı şeyleri
özet geçtik biz
yağmur bile incelmişken böylesine
kalbini dinle
sanma ki yenilenmek bahara özgüdür
kalbini ikiye bölen
neşe ve keder
değiştirir mevsimleri gün gün
ihtimal;
gün olur,
doğurduğun güneşe
bakabilirsin kısmadan gözlerini..
b.
uzun uzun anlatmak gerekirdi belki de bazı şeyleri
özet geçtik biz
yağmur bile incelmişken böylesine
kalbini dinle
sanma ki yenilenmek bahara özgüdür
kalbini ikiye bölen
neşe ve keder
değiştirir mevsimleri gün gün
ihtimal;
gün olur,
doğurduğun güneşe
bakabilirsin kısmadan gözlerini..
b.
devamını gör...
1432.
yeryüzü baştan aşağı buğulanıyor
ardı ardına geceye uzanan gölgeler
kımıl kımıl savrulan soyut varlıklar
hep bir ağızdan haykırıyorlar tek hecelik yalnızlıklarını
gurur ve erdem uğruna hepsi
hepsi bir başkasına dönüşüyor istemsiz
kökleri seçilmiyor renklerden sadece siyah
gökten kızıl bir elma düşüyor
toz bulutu önce hortumlaşıyor sonra
çığlıklar sekiyor yeryüzünden
çıplak olduklarından mı utançları
kolsuz kadınları arzulamak günah değil
ardı ardına geceye uzanan gölgeler
kımıl kımıl savrulan soyut varlıklar
hep bir ağızdan haykırıyorlar tek hecelik yalnızlıklarını
gurur ve erdem uğruna hepsi
hepsi bir başkasına dönüşüyor istemsiz
kökleri seçilmiyor renklerden sadece siyah
gökten kızıl bir elma düşüyor
toz bulutu önce hortumlaşıyor sonra
çığlıklar sekiyor yeryüzünden
çıplak olduklarından mı utançları
kolsuz kadınları arzulamak günah değil
devamını gör...
1433.
bir ağaç ölüsüne yazmak kurşunla seni
söylemek, aşkı anlatan türkülerle.
çıkıp memleketin en yüksek yerine
bahsetmek gece zambağına senden
sarma bir dal sigaradan da ince bedenine
bin göz yaşı saklar gece zambağı
ikisini bendendir, senin hatırana
gerisi evsiz, öksüz çocukların.
kal bir gece daha...
çıkıp o yüksek yere
gece zambağına gidelim
yarım kalan şarkılarımızı söyleyelim
yalvarırım biraz daha dur
sarılayım bacaklarına
ve sen okşa başımı
sabaha karşı beş otuz'da
belli ki tutulacak gibi değil sözüm
bir ömür de verseler doyamam sana
ama sen yine de kal bir gece daha
sabah olunca gidersin.
söylemek, aşkı anlatan türkülerle.
çıkıp memleketin en yüksek yerine
bahsetmek gece zambağına senden
sarma bir dal sigaradan da ince bedenine
bin göz yaşı saklar gece zambağı
ikisini bendendir, senin hatırana
gerisi evsiz, öksüz çocukların.
kal bir gece daha...
çıkıp o yüksek yere
gece zambağına gidelim
yarım kalan şarkılarımızı söyleyelim
yalvarırım biraz daha dur
sarılayım bacaklarına
ve sen okşa başımı
sabaha karşı beş otuz'da
belli ki tutulacak gibi değil sözüm
bir ömür de verseler doyamam sana
ama sen yine de kal bir gece daha
sabah olunca gidersin.
devamını gör...
1434.
güneşin gözünü ilk açtığı saatlerde
çıkıp gitmek arkadaşlarla
güzel akdeniz koylarına
kıştan kalma soğukluğuyla
sakince duran maviliğe
bir hışımla dalmak
ve batmak en derine
gittikçe derine
ta ki ışığını yitirinceye
güneş!
ve tüm bunları yaparken, hissetmek seni yanımda.
tüm bu insan kalabalığı içerisinde
sadece seninle eğlenmek
tüm manasız sorular, cevaplar ve anlar
hepsinden kurtulmak gibi
duymak hayalimde sesini
lakin yavaştan biter tüm o anlar!
ve ben yaslanıp adını bilmediğim bir ağacın bedenine
sana bu şiiri yazarım.
yüzüme vuran soğuk istanbul rüzgarı
seni düşünen kalbimin sıcaklığıyla savaşır
ve kazanan her seferinde sen olursun.
çıkıp gitmek arkadaşlarla
güzel akdeniz koylarına
kıştan kalma soğukluğuyla
sakince duran maviliğe
bir hışımla dalmak
ve batmak en derine
gittikçe derine
ta ki ışığını yitirinceye
güneş!
ve tüm bunları yaparken, hissetmek seni yanımda.
tüm bu insan kalabalığı içerisinde
sadece seninle eğlenmek
tüm manasız sorular, cevaplar ve anlar
hepsinden kurtulmak gibi
duymak hayalimde sesini
lakin yavaştan biter tüm o anlar!
ve ben yaslanıp adını bilmediğim bir ağacın bedenine
sana bu şiiri yazarım.
yüzüme vuran soğuk istanbul rüzgarı
seni düşünen kalbimin sıcaklığıyla savaşır
ve kazanan her seferinde sen olursun.
devamını gör...
1435.
(fesli delinin sahipsiz fesi)
diğer adıyla
(ne çare)
üstat mısıroğlunun fesi gibiyim
göz pınarlarım akmadan kurudu gitti
bilmem ki benim ruhum mu gitti
yoksa âlemin mi ruhu çekildi
gözlerim artık başka görüyor.
çakılmış bir kazığın üzerine hatırası diye bırakılmışım
dinmeyen yağmurlardan ıslanmışım, aşınmışım
ümitlerden yana nasibimi almışım
gözlerim artık başka görüyor.
diğer adıyla
(ne çare)
üstat mısıroğlunun fesi gibiyim
göz pınarlarım akmadan kurudu gitti
bilmem ki benim ruhum mu gitti
yoksa âlemin mi ruhu çekildi
gözlerim artık başka görüyor.
çakılmış bir kazığın üzerine hatırası diye bırakılmışım
dinmeyen yağmurlardan ıslanmışım, aşınmışım
ümitlerden yana nasibimi almışım
gözlerim artık başka görüyor.

devamını gör...
1436.
veni, vidi, vici.
ve şimdi gidici.
k, 2023 ortaları.
ve şimdi gidici.
k, 2023 ortaları.
devamını gör...
1437.
biraz da incelikli şeylerden konuşalım
kulağıma çalınan bir tek senin sesin
sesindeki yağmur inceliği idi
vazgeçilmez kılan seni
yağ toprağıma!
içine şefkat nakışlayan
sevincin kucağında büyüten
neşeli bir ezginin unutulmuş notasında
ölmeliyim ben!
ne de olsa yarın yepyeni bir gün
b.
kulağıma çalınan bir tek senin sesin
sesindeki yağmur inceliği idi
vazgeçilmez kılan seni
yağ toprağıma!
içine şefkat nakışlayan
sevincin kucağında büyüten
neşeli bir ezginin unutulmuş notasında
ölmeliyim ben!
ne de olsa yarın yepyeni bir gün
b.
devamını gör...
1438.
ay ışığı, kiraz ağaçlarına geceyi öğretiyordu
paçalı bir güvercin geceye dil olup kanat çırptı
o vakit anladım ki yalnızlık enkaz gibi üstümde
lale hanım gelip açsan kapımı
lale hanım gelip yaksan odamın ışığını
o vakit görürsün penceresiz duvarlarımı
nereye gitsem yanimda götürdügüm duvarlarımı
iceri girsen ben uyurken lale hanim
aniden ışığımı yakıp bitirsen rüyamı.
paçalı bir güvercin geceye dil olup kanat çırptı
o vakit anladım ki yalnızlık enkaz gibi üstümde
lale hanım gelip açsan kapımı
lale hanım gelip yaksan odamın ışığını
o vakit görürsün penceresiz duvarlarımı
nereye gitsem yanimda götürdügüm duvarlarımı
iceri girsen ben uyurken lale hanim
aniden ışığımı yakıp bitirsen rüyamı.
devamını gör...
1439.
gökte zemheri kafirin sesi
allahu ekber haydi mücahit kes şu imansız nefesi
şeyhimin badesi mümine islamın nuru ammesi
müslüman kafirin belası cennetin nurlu kefesi
haykırır aslan neferi imandır aslı naresi
sana yok korku davrananın yerde cenazesi
yakındır müminin yurdu kubbetüs sahra hanesi
şeriattır hakkın tebliği müminin yok başka payesi
haykır ey müslüman bacımın örtüsü anamın duası la ilahe illallah hakkın namesi.
allahu ekber haydi mücahit kes şu imansız nefesi
şeyhimin badesi mümine islamın nuru ammesi
müslüman kafirin belası cennetin nurlu kefesi
haykırır aslan neferi imandır aslı naresi
sana yok korku davrananın yerde cenazesi
yakındır müminin yurdu kubbetüs sahra hanesi
şeriattır hakkın tebliği müminin yok başka payesi
haykır ey müslüman bacımın örtüsü anamın duası la ilahe illallah hakkın namesi.
devamını gör...
1440.
tanımsız çember
zihnimde adı olmayan şeyleri aramaya çıkıyorum farkında olmadan
bir kalbin içinden ansızın geçen bir gölge
ya da
ruhun dibinde birikmiş bir iç çekiş
göğsün üzerinde duran bir acıyı parlatıyorum durmadan..
ne yapacağımı bilemediğim zamanlarda
bir kitabın içindeki boş sayfaları okuyorum yine
bilmediğin bir tünelin ucunu görmeye çalışmak gibi
şöyle demişti sevdiğim adam ayrılırken;
“ birlikte yaşlanmak istediğim kadın, genç kalmak istiyor.”
şimdi içimde bir yalnızlık
sadık ve sessiz
oysa uzaklardan bana bakıyor hâlâ
ve dolaşıyor içimde bir yerlerde
kimselerin ulaşamadığı o yerde
… ve ben inanıyorum ki
çok eski çağların birinde uçmayı hayal eden bir balıktım!..
b.
zihnimde adı olmayan şeyleri aramaya çıkıyorum farkında olmadan
bir kalbin içinden ansızın geçen bir gölge
ya da
ruhun dibinde birikmiş bir iç çekiş
göğsün üzerinde duran bir acıyı parlatıyorum durmadan..
ne yapacağımı bilemediğim zamanlarda
bir kitabın içindeki boş sayfaları okuyorum yine
bilmediğin bir tünelin ucunu görmeye çalışmak gibi
şöyle demişti sevdiğim adam ayrılırken;
“ birlikte yaşlanmak istediğim kadın, genç kalmak istiyor.”
şimdi içimde bir yalnızlık
sadık ve sessiz
oysa uzaklardan bana bakıyor hâlâ
ve dolaşıyor içimde bir yerlerde
kimselerin ulaşamadığı o yerde
… ve ben inanıyorum ki
çok eski çağların birinde uçmayı hayal eden bir balıktım!..
b.
devamını gör...