1361.
kasım 2015’ten beri yazdığım her şey gibi biraz da babama…


dünya (20.11.2016)


kalbimi bir daha kırdım,
çünkü bunun adı yaşam.
çünkü azalan ve unutulan şeylerdir dünya.
acı ağacım,
yaktığım her ağıt,
bir avuç toprak parçası,
özlem dolu dünya...
beni hatırla diye bitirdiğim paragraflar...
sana doğru tırmandığım bu yokuş,
ellerimle kazdığım yer,
son defa ayakta durmak,
düşsem her şey düzelir.
son bir temas...

anlasam,
bu dünya ne zalim!
ölüm yazılı duvarların yanından
yürüdüm geçtim de
kaldırıp başımı okumadım.
ayaklarımı kanattım da bir ah çekmedim,
oysa bir ah çekmek için yürüdüm, durdum.
bir ömür çürütmek için yaşadım.
sonunda yanında bulsam kendimi…
gün saydığım zaman,
akıp giden ve yüksekten hayatımın ortasına düşen şeyler...
acı ağacının altında otururken anladım;
acı çeker yeryüzü.
başımıza gelen musibetleri sıraladım.
çünkü biliyorsun,
dünya benzer yaşamların
benzersiz acılarının aktığı bir akarsudur.
karaya çalınır durur.
yakınından geçenler
aynı yeminleri ederler de tutamazlar.
bir akarsuyun yanında kimse susamaz,
oysa ben bir yudum içtim, kandım ve sustum dünyaya.
başıma gelen her şeyin başıma geleceğini biliyordum da
ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum.
herkesin bir ağıdı varken ben sustum.
sustum ki sussun dünya.

sandım ki beyaza çalınır,
insan gözlerini kapatıp karanlığına çekildiğinde,
dışarıdaki dünya.
sandım ki yedi renktir yaşam.
insan yedi defa mutlu olur.
yedi defa mutsuz oldum da küsmedim dünyaya,
sekizincisini bekledim karanlıkta.
yedi kat karanlığa büründüm de
bir defa çıkarıp bakmadım başımı.
oysa bir defa kaybetseydim kendimi,
delirseydim,
gözlerim görmez olsaydı dünyayı...

yedi defa içime döndüm suskunluğumda...
sonra bozulsun istedim bu oruç.
bu yaşam bozulsun istedim ki kaybetmek sürekliliği yitirilsin.
güzel şeyler olsun istedim,
büyümek vakti dedikleri saatlerde.
diyetim, iki kolumdu belki,
bir yaşam, bir ağıt ve sözlerimi verdim de
bir suskunlukta anlaşılmayı bekledim.
karanlık çöktü.
sandım ki, benim dışımda herkes
bir gökkuşağının altında oturur.
aradım durdum diye bir yalan söyledim karanlığımda.
sandım ki, bekledikçe geçer.
zaman yazdım kendime,
günde üç öğün tok karınla bekledim.
bekledim ki geçsin.
bekledikçe, beklediğim yerde buldum kendimi.
oysa kimseyi bulamadım bıraktığım yerde.
sandım ki yalnızdım dünyada, değildim ya, öyle sandım.

köklerinden başlar insan kanamaya,
bir dünya insan tutamaz,
bir avuç toprağın tuttuğunu.
çektim köklerimi topraktan,
bir kızıllığa uyanmayı bekliyordum.
sonra bacaklarım tutmaz sandım.
gözlerimi açtım her yer karanlık ve ağlıyor acı ağacı.
anladım ki yalandır dünya.
tek bir söz etmeden bir ömür daha beklemeye karar verdim...
verdim ve durdum acı ağacının altında,
sustum, sustum ki düzelsin dünya...
devamını gör...
1362.
yanar bir yürek gecenin kör vaktinde
bir kıvılcım kalmadı umudun takatinde
eli ,ayağı, uzuvları dokununca serin de
eski heves kalmamış bulamadım yerinde

kokun gelir burnuma yel esince yerinden
kalbim çığlık çığlığa içerden taa derinden
bir çağırsan sen beni vazgeçerim nelerden
ah be adam sensizlik vurur beni sinemden
devamını gör...
1363.
(bkz: atarlı ergen edebiyatı)
devamını gör...
1364.
şiirimin adı, bugün beni bir karadenizli olarak yaratmayan allah için yaptıklarım, yapmayı planladıklarım ve birkaç yakarış..

karadenizli olmadığım aklıma düşende
sabah uyanınca sövmedim kimseye
minibüse caddeden binerdim hep
beni karadenizli olarak yaratmadığın için
niyet edip cami önünden bindim allahım
iki rekat da namaz mı kılsaydım
bilemedim allahım

malları defaatle yanlış yerleştiren
apo abi bir karadenizlidir
kısa boyluluları uzun askılara veren
batu abi de bir karadenizlidir
ne yazık ki en yakın dört agamdan
üçü de karadenizlidir

rahmetforum.com'u dirilteceğim senin için
sigarayı da bırakırım
-ama pek inanma yalanlarımı bilirsin-
bir tane kur'an olacaktı evde
yerini bilmesem de
okumasını bilmesem de
en azından arayacağım allahım
önünde saygı duruşunda beklerim kabul mü

birinci endişem ya varsa reenkarne
ve karadenizli olarak gelirsem dünyaya
lütfen yaratma beni allahım
sür beni ebu cehilin yanına yeter ki
yeter ki olmayayım karadenizli

ikinci endişem bir karadenizliye vurulmaktır
sen beni onların şerrinden koru yarabbim
sorgusuz sualsiz yaparım her dediğini
peygamberlik de istemem üstelik

anayurdum dört bir yanım köşem bucağım
sarılmış karadeniz ağlarıyla
yardım et allahım çok zor durumdayım
devamını gör...
1365.
aniden bir sis çöktü
ve bir çığlık salıverdim karanlığa
kaderimdi bu çığlık
korktum ve sustum
çığlık zaman zaman
korku, her zaman
sisin içinde bir ben
benim içimde korku
çığlık ise yok oldu..

1999... sis
devamını gör...
1366.
ellerin beni sana getiren
ellerin hayatımdır
ellerin bir isyan türküsü

ellerinde tattım aşkı
gördüm onda nevbaharı
yaralı gönlümün hazanı
kıştır ellerinde yazım

geceler bana hasım
yitip giden yollar
ellerinde filizlenir gür ormanlar
gül ki çocuktur onlar
arif olan halden anlar

ellerin soğuk bir pınardır
ellerin zemheri ayazı
ellerin yaralı bir kuştur
ellerin gülmeyi unutmuş bir çocuk
ellerin verir mi ab-ı hayatı

ellerin ürkek bir ceylan
ellerin zalim bir avcı
sen hancı ben yolcu
ellerin bir kartpostaldır
beyaz gelinlik giymişken doğa
görecek günler var daha
devamını gör...
1367.
yaşamak hüzün hüsran
yaşamak keder acı
hayat tatlı olsaydı
pastaneler olmazdı.
devamını gör...
1368.
uyanıkken gündüzleri
zamana kafa tutarcasına
kaygılıydık hava karardığında
hesabı verilemezdi boşa geçen saatlerin

önce ibriği doldur
elimi yüzümü yıkayayım
ders başlamadan zil çalmadan
candan hazırlanmış kahvaltımı yapayım

kanepe seçmesini bilenler
rahatını sevenlerdir
öğlen yemeği yenilmeyen günlerin mesaisinde
yorulmaktan ayakları kopanlar değil

"istemiyorum bu boyunduruğu!" derken
yumuşak ama topuz yapılmış saçlarını
aniden salıveren memure
azat edilmişlerin okyanusunda yüzüyordu
devamını gör...
1369.
~ var-oluş savaşı ~


dışarda apansızca kopan fırtına,

camlarda rüzgarın korkunç çığlığı.

içimde uğuldar sensizlik sanrıları,

unuttukça delirir aşk insanları.



bakışların çarpar demirden zırhıma,

gözyaşımla yıkanır yürek toprağı.

kim, neden başlattı bu savaşı,

yürüdükçe artar yenilmiş umutların sayısı.



zaferin büyük bir kayıptır aslında,

benden geriye bir tek sen kaldı.

tutsak düşen her kelimem sana bir anı,

söylendikçe değişti yazanın adı.



burası mahşer yeridir artık, durma!

fark ettirmeden dağlanır derin bir acı.

sonsuzluğa açılır taştan bir kapı,

adım attıkça tarihten silinir varlığı.
devamını gör...
1370.
senle yaşamak
aynı havayı değil
aynı nefesi solumak
aynı hayalde sarhoş olmak
sonsuz bir şey yaratmak bile yeterdi belki
en azından yarattığını sanmak
gücü varlığından büyük olmayan biri için
bundan daha iyisi ne olurdu ki?
devamını gör...
1371.
bana kanatlarımı bıraktırdılar
başka haber yok
diyor şair
ben uçarken hayatın semalarında
kanatlarımdan vuruldum.
bakma hala yukarda oluşuma
bir telde asılı kaldı ömrüm kanatlarımdan
çırpınıp duruyorum orda.
devamını gör...
1372.
önce okulda başladı sevdan
çikolata sevgilim nerdesin
sabah seninle açıldı gözüm
mısır piramitim nerdesin

atölyede sevdim seni
pirinç pilavım nerdesin
neden baktın öyle bana
zakkum çiçeğim nerdesin
devamını gör...
1373.
fikrimin patikaları
sayarım dakikaları
an olur ömre bedel
sevmek zamanı yorgun düşer

düşler havada asılı
sevda çarka yazılı
sevenler kazandı
sevmeyenler kazındı

aşkla çarpan yüreklere
ince kesik bileklere
kanayan bir hazan yarası
kış güneşi yakarken tenleri
ellerimde olsaydı ince uzun elleri
devamını gör...
1374.
unutmuşum kaçırmayı bakışlarımı
çakır gözlerine yakalanmışım.
şiirler yazdıran dudaklarını
tüm gece seyredalmışım.

unutmuşum nahoş anılarımı
naif gülüşüne aldanmışım.
saçımı okşayan ellerini,
seni hayaledalmışım.
devamını gör...
1375.
bak yine denk geldik karanlıkta, dönüşte
kim karlı kim zararlı bu zamansız gidişte
hala izlerin saklı keder, hüzün,sevinçte
biliyorum seversin beni hala sen içte

kim varmış yanında bu benim ne umrumda
benden birşeyler saklı bugünün de yarın da
olmasam da olurum ben senin hep yanında
biliyorum anarsın beni hala yâdın da

bekliyorum ben seni gelmez deseler dahi
bazen hasta işittim, üzgün bunalmış kahi
iyi olsan ne âlâ düşersen de billahi
biliyorum bulursun senden saklansam dahi
devamını gör...
1376.
şiir yazan biri nasıl imlaya hakim olamaz,
ya da imlaya hakim olmayan biri nasıl şiir yazar
aklım almıyor.

nasıl, olmuş mu? *
devamını gör...
1377.
akşam güneşi güzel yüzüne teğet değsin
sen şafak vakti dolunayları kadar güzelsin

yaşanacak baharlarım seninle gelsin
sen ilkbaharın mayıs ayları kadar güzelsin

çağın ötesinde duran, rönesans'ta heykelsin
sen barok dönem sarayları kadar güzelsin

günler boyu esip duran ve baharı getiren yelsin
sen yurdumun şarap bağları ve harap dağları kadar güzelsin

şiirlerce anlatılıp yine de bitmeyen, özelsin
sen dalgalı saçlarının detayları kadar güzelsin

sen henüz yazılamayan en güzel gazelsin
sen şafak vakti dolunayları kadar güzelsin
devamını gör...
1378.
daha önce posta gazetesine yolladığım ama yayımlamadıkları şiirimi bir de burada paylaşmak isterim... umarım burada kıymeti bilinir.

bir sen kaldın orada
benim ne işim var burada
biraz adım atsan da
buluşsak ortada.

ben gelmedim oraya
sen de gelmedin buraya
neden böyle oldu ki
gitsek mi ki ortaya!
devamını gör...
1379.
niye ki?

niye ki ulan, niye ki?
neden kafalar soru işaretli olmak zorunda ki?
kafiye diye sona eklemek mi gerek "ki (?)"
oysa yayılmadan tuttum kendi düşüncelerimi diri.

yalpaladığımı farkettim ifade ettim kendimi.
tavsiye edemedim kendimi, acındırma yaparmışçasına mıyım ki?
kafam niçin soru işaretleriyle dolu ki?
sonucunda hala fabrika ayarlarında içimdeki kişi.

niye ki?
çözüm algılanmanmayı yıkmak mı?
insanlar kaygılanamaya tutsak mı?
akşama omlet yapsak mı?
artık soru işareti koymasak mı...

ah acemi edebiyatı.. ah..
devamını gör...
1380.
otobüsteki kitap okuyan genc kadina..

sizi bir yerden taniyor gibiyim
cemal sureya'ni dizelerinde gezen siz miydiniz?
ya turgut uyar'in son sigarasiyla yazdigi siiri
siz de okumusmuydunuz?

gozum sizi isiriyor gibi
orhan veli nin yalnizligini dagitan siz miydiniz
eve tuz ve ekmek goturdugunde
siz de yanındamiydiniz?

nazim hikmet in aşka düştüğü
sevgisini haykırmak istedigini mapuslardan
mavi gozlerini dikerken tavana orda miydiniz?
bu gozlerde tanıklık var
bu gozler farkli.

adem ile havva yeryuzunde gezerken
siz yeryuzu muydunuz yahu?
habil ile kabil kavga ederken
siz sevgi,cömertlik miydiniz?

sizi bir yerlerden hatirliyor gibiyim
bu yüzü anna karanina da görmüş olabilir miyim?
hayir
ya madam bovary elinizden su içmiş olabilir
yine hayir
o zaman siz, can yucelin rakisinda anoson
sigarasinda tütün müydünüz?

ahmet erhan'in babasi öldüğünde baş sağlığına
gelmiş miydiniz?
satirlarinda aşağılara inerken hüzünunde buruklastiniz mi?

didem madak yaşadığı karanlıktan bagirirken
duyan siz miydiniz?
pul biber mahallesinde kac şiirde yok oldunuz?

bu saçların kokusunu cekti mi icine cahit sitki
yeni 35 olduğu gunlerde?
ya ahmet hamdi ne yapti
5 sehirin 5 ini de gezdiginiz şehirlerden alintiladi mi?
karaacoglan mani düzdü mü bu gozlere?
abdallar yaristi mi anlatmada divanlarında
ayak bastiginiz yer katildi mi sevda topraklarina?

ah bu tanisiklik galu beladan mi?
oysa size rastlamis gibiyim hulyalarda
ayni düşleri düşlemiş, ayni üzüntüde buluşmuş
olabilir miyiz?
gozlerimiz uzaklara dalarken çalan şarkıda
birbirimizi aramis olabilir miyiz?

sizi animsiyor gibiyim?
siz leylasiniz,şirinsiniz,fitnatsiniz
züleyhasiniz
siz dagda kar, kirda sümbül
bahcede gul, sokakta yaseminsiniz.
siz bu otobüste yolcu,
dunya kervaninda seyyahsiniz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim