normal sözlük yazarlarının şiirleri
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
1481.
her gün geliyor zam
hayatım olmuş dert gam
gidemem hiçbir yere, yok ki param
tüm sosyalliğim bir sözlük bir ınstagram.
bakıyorum herkes mutlu
kimi kordonlu kimi bodrumlu
ben gezerim beylikdüzü yakuplu
otururum usturuplu.
illa ben de mi meme açayım
gösterip elletmeden kaçayım
taksimlerde dolar saçayım
böyle hayatın içine sı..
aşk meşk bizden geçti
geçim derdi baş gösterdi
reis içimizden geçti
yetti gari salın bizi.
hayatım olmuş dert gam
gidemem hiçbir yere, yok ki param
tüm sosyalliğim bir sözlük bir ınstagram.
bakıyorum herkes mutlu
kimi kordonlu kimi bodrumlu
ben gezerim beylikdüzü yakuplu
otururum usturuplu.
illa ben de mi meme açayım
gösterip elletmeden kaçayım
taksimlerde dolar saçayım
böyle hayatın içine sı..
aşk meşk bizden geçti
geçim derdi baş gösterdi
reis içimizden geçti
yetti gari salın bizi.
devamını gör...
1482.
tutuşmuş sinler de
zifiri günler de
bilinmez dertler de
kalsın da ölsün
dökülsün etleri
hem de kirpikleri
burun delikleri
yansın da ölsün
türlü gazapları
bin bir azapları
başın da vah vahları
duysun da ölsün
iğnesi mızraktan
hergünü bıçaktan
şifası kezzaptan
olsun da ölsün
çıkmasın soluğu
gırtlağı oluğu
çalığı çocuğu
sırtlasın ölsün
kıran geçsin ırkına
yuhlar duysun adına
diri diri başına
vursun da ölsün
zifiri günler de
bilinmez dertler de
kalsın da ölsün
dökülsün etleri
hem de kirpikleri
burun delikleri
yansın da ölsün
türlü gazapları
bin bir azapları
başın da vah vahları
duysun da ölsün
iğnesi mızraktan
hergünü bıçaktan
şifası kezzaptan
olsun da ölsün
çıkmasın soluğu
gırtlağı oluğu
çalığı çocuğu
sırtlasın ölsün
kıran geçsin ırkına
yuhlar duysun adına
diri diri başına
vursun da ölsün
devamını gör...
1483.
devamını gör...
1484.
ben bu dünyaya geldiğimde ayaklarımın üzerinde duramıyordum
dünya büyüdü
ben büyüdüm
ayaklarım büyüdü
ama ben hala ayaklarımın üzerinde duramıyorum.
dünya büyüdü
ben büyüdüm
ayaklarım büyüdü
ama ben hala ayaklarımın üzerinde duramıyorum.
devamını gör...
1485.
solgun menekşe'nin hüznüne benzer
güzel bey'in yürüyüşü
savaş meydanında yürüyor gibidir
öylesine ürkek ve dikkatli
alaycı bakışlar ve kem gözler
hepsi ceset gibi görünür güzel bey'e
kimseyi tanımaz ve tanınmaz
yüz yıl var ki gökyüzüne bakmamıştır
memleketine yabancıdır
cinsine ve kutsal olan her şeye
kedileri sever sevmesine ama
geceye boyanmış olanları en çok
değil mi ki yeşil kedi yoktur
renklerden yeşili, en çok yeşili...
solgun menekşe'nin hüznüne benzer
güzel bey'in yürüyüşü
başkasının evinde geceleyin yürüyor gibidir
öylesine terli ve tedirgin
gülüşünde cinnet saklıdır
suç işlemiş gibi olur kahkaha atınca
bunu gören kimse kalmadığı için
mezarlıkta gezinir çoğu zaman
servi ağacıyla konuştuğundan olacak
kendisine meczup dendiği olmuştur
oysa bir efsanedir güzel bey
kimsenin bilmediği
yüz yıl var ki eli kadın eline değmemiştir
yalnızca anılar ve düşler
zihni çingene mahallesidir
kolsuz kadınları arzulamak ayıp değil...
güzel bey'in yürüyüşü
savaş meydanında yürüyor gibidir
öylesine ürkek ve dikkatli
alaycı bakışlar ve kem gözler
hepsi ceset gibi görünür güzel bey'e
kimseyi tanımaz ve tanınmaz
yüz yıl var ki gökyüzüne bakmamıştır
memleketine yabancıdır
cinsine ve kutsal olan her şeye
kedileri sever sevmesine ama
geceye boyanmış olanları en çok
değil mi ki yeşil kedi yoktur
renklerden yeşili, en çok yeşili...
solgun menekşe'nin hüznüne benzer
güzel bey'in yürüyüşü
başkasının evinde geceleyin yürüyor gibidir
öylesine terli ve tedirgin
gülüşünde cinnet saklıdır
suç işlemiş gibi olur kahkaha atınca
bunu gören kimse kalmadığı için
mezarlıkta gezinir çoğu zaman
servi ağacıyla konuştuğundan olacak
kendisine meczup dendiği olmuştur
oysa bir efsanedir güzel bey
kimsenin bilmediği
yüz yıl var ki eli kadın eline değmemiştir
yalnızca anılar ve düşler
zihni çingene mahallesidir
kolsuz kadınları arzulamak ayıp değil...
devamını gör...
1486.
yemin olsun özlüyorum
üşüyerek ürpererek titreyerek özlüyorum
ciğerimden tüylerimden hissederek özlüyorum
bağırma hissini içime ittirerek özlüyorum
üşüyerek ürpererek titreyerek özlüyorum
ciğerimden tüylerimden hissederek özlüyorum
bağırma hissini içime ittirerek özlüyorum
devamını gör...
1487.
içimde ortaçağdan kalma bir müzik
unutulmaya yüz tutmuş bir nota
olmasa da parmağımda bir yüzük
dalar giderim adın yazılı nota
unutulmaya yüz tutmuş bir nota
olmasa da parmağımda bir yüzük
dalar giderim adın yazılı nota
devamını gör...
1488.
1489.
biz seninle
viski taşı ve şarap gibiyiz
ben soğurum ve soğuturum
soğutunca
dışlarlar beni kadehler,
sense ısıtırsın yürekleri çoğu zaman
kahkahalı gülümsemelere.
ve biz sevgilim
asla kavuşamayız
aynı kadehte
aynı şerefede.
viski taşı ve şarap gibiyiz
ben soğurum ve soğuturum
soğutunca
dışlarlar beni kadehler,
sense ısıtırsın yürekleri çoğu zaman
kahkahalı gülümsemelere.
ve biz sevgilim
asla kavuşamayız
aynı kadehte
aynı şerefede.
devamını gör...
1490.
bana bir şans ver kendim
sözümü tutayım diye
bana bir şans ver kendim
kendim olayım diye
sözümü tutayım diye
bana bir şans ver kendim
kendim olayım diye
devamını gör...
1491.
geldiği yeri bilmez hep gitmeye odaklı
derinliği var sanıyor sıfır rakımlı aklı
inanması pek güçtür kaypaklıktan da farklı
yoruyor kelimeler yalnız boşluğun hakkı
derinliği var sanıyor sıfır rakımlı aklı
inanması pek güçtür kaypaklıktan da farklı
yoruyor kelimeler yalnız boşluğun hakkı
devamını gör...
1492.
1493.
kınından çekilen kılıcın sesi derimizi kesiyordu
gövdesinde parlayan ışıklar tepemizdeki güneşleri ikiye bölüyordu
bütün güneşler patlayana kadar direndik
ışıklar kaçışmaya başladı
ve çelik gibi bir karanlık boğdu bizi
gövdesinde parlayan ışıklar tepemizdeki güneşleri ikiye bölüyordu
bütün güneşler patlayana kadar direndik
ışıklar kaçışmaya başladı
ve çelik gibi bir karanlık boğdu bizi
devamını gör...
1494.
devamını gör...
1495.
osur osur ipe diz
zırvalık bu düpedüz
bebeler bilmez amma
ne basketçiydi sabonis
zırvalık bu düpedüz
bebeler bilmez amma
ne basketçiydi sabonis
devamını gör...
1496.
geldiğim gibi gitmek isterdim
sıkışan kaldırım taşı arasından
mücadelenin abidesi misali
göğe başını uzatan çiçekler gibi
geldiğim gibi gitmek isterdim
yeşilin her tonunu sergileyip
mevsimi geldiğinde kuruyup
hazânı bahane eden yaprak gibi
geldiğim gibi gitmek isterdim
dokunulmamış, kırılmamış
mezar taşım da yazsın isterdim
geldiğim gibi gitmek isterdim
geldiğim gibi geldiğim gibi
sıkışan kaldırım taşı arasından
mücadelenin abidesi misali
göğe başını uzatan çiçekler gibi
geldiğim gibi gitmek isterdim
yeşilin her tonunu sergileyip
mevsimi geldiğinde kuruyup
hazânı bahane eden yaprak gibi
geldiğim gibi gitmek isterdim
dokunulmamış, kırılmamış
mezar taşım da yazsın isterdim
geldiğim gibi gitmek isterdim
geldiğim gibi geldiğim gibi
devamını gör...
1497.
karanlık gecenin ufkunda
gitmek mi kolay yoksa kalmak mı
bir kez daha savurup ruzgarinda kaybolmak mi
zihnim prangalar içinde tutsak kaldı
gelde kurtar esaretinden
gelmek mi zor bulmak mi
es her yerden rüzgarın yeri göğü savursun
vur vurdukca dağ taş oyulsun
bu aşk herkesi yaksin kavursun...
(ne yazdim be hey maşallah )
gitmek mi kolay yoksa kalmak mı
bir kez daha savurup ruzgarinda kaybolmak mi
zihnim prangalar içinde tutsak kaldı
gelde kurtar esaretinden
gelmek mi zor bulmak mi
es her yerden rüzgarın yeri göğü savursun
vur vurdukca dağ taş oyulsun
bu aşk herkesi yaksin kavursun...
(ne yazdim be hey maşallah )
devamını gör...
1498.
bir sabah uyandığımda
sen yoksan
ben yaraların baş şehrinde çocuk olup
yenilmeye başlarım bütün duygulara
sen yoksan
göçmen kuşları
göç etmeyi bırakıp
esrik duygular içinde
yerleşik bir hayata geçerler
ve sonra gökyüzü
dolgun bulutların içinde kararıp
nefretini kusar yeryüzüne
ilkbaharlar biter
ve seller
topuklarımızın değdiği bütün kaldırımları
tutsak etmeye başlar
bir sabah uyandığımda
sen yoksan
bir şairin gözleri
terk edilmiş bir êzîdî köyünde
intihara kalkar
ve sana yazılmış bütün şiirler
merhametsiz bir kentin
parmak uçlarına terk edilir
karlar düşer
incir ağaçlarının darları kırılır
kurtlar iner kasabalara
ve mısralar
bir duvar dibinde
yavaş yavaş nefessiz kalır
aşk biter
tramvaylar tüneller kapanır
sloganlar yürüyüşler kesilir
insanlar renksiz montlarının içlerine gizlenip
evlerine çekilir
ve bu şehir
adresine ulaşmamış bir mektubun
umutsuzluğu içinde kanayıp
soğuk odalardan oluşan
bir yetimhaneye dönüşür
sen yoksan
ben yaraların baş şehrinde çocuk olup
yenilmeye başlarım bütün duygulara
sen yoksan
göçmen kuşları
göç etmeyi bırakıp
esrik duygular içinde
yerleşik bir hayata geçerler
ve sonra gökyüzü
dolgun bulutların içinde kararıp
nefretini kusar yeryüzüne
ilkbaharlar biter
ve seller
topuklarımızın değdiği bütün kaldırımları
tutsak etmeye başlar
bir sabah uyandığımda
sen yoksan
bir şairin gözleri
terk edilmiş bir êzîdî köyünde
intihara kalkar
ve sana yazılmış bütün şiirler
merhametsiz bir kentin
parmak uçlarına terk edilir
karlar düşer
incir ağaçlarının darları kırılır
kurtlar iner kasabalara
ve mısralar
bir duvar dibinde
yavaş yavaş nefessiz kalır
aşk biter
tramvaylar tüneller kapanır
sloganlar yürüyüşler kesilir
insanlar renksiz montlarının içlerine gizlenip
evlerine çekilir
ve bu şehir
adresine ulaşmamış bir mektubun
umutsuzluğu içinde kanayıp
soğuk odalardan oluşan
bir yetimhaneye dönüşür
devamını gör...
1499.
ben hangi duyguya sürüklensem
sana sanata büründüm
sana sanata büründüm
devamını gör...
1500.
affetme azizim kendine saygın sonsuzken
sana saygısızlık yapanı affetme
affetme azizim sen kendini tanırken
üstün çıkmaya çalışan kendini bilmezi affetme
affetme azizim sakın affetme
kararmış ruhuyla aydınlığını kısmaya çalışanı
affetme azizim asla affetme
bahaneler ardına sığınıp yine yapar her haltı
sana saygısızlık yapanı affetme
affetme azizim sen kendini tanırken
üstün çıkmaya çalışan kendini bilmezi affetme
affetme azizim sakın affetme
kararmış ruhuyla aydınlığını kısmaya çalışanı
affetme azizim asla affetme
bahaneler ardına sığınıp yine yapar her haltı
devamını gör...