801.
nazlı yarin elleri
şekerlidir dilleri
siyah sütyen içinde
sallanır memişleri.

duygusalca, candanca.
devamını gör...
802.
kaydetmediğim akrostişimi hatırlatan başlıktır.
devamını gör...
803.
baktı pencereden bir kedi
bulut geçti öğleden sonra
ve zaman saatinin mırıltısını
aldı götürdü kuzey rüzgarı
sonsuz uykuların dolaştığı şehre
ben o sırada dalgın
sisler içinde bir vadiyi
düşümde görüyordum
şehir gittikçe uzaklaşıyor
ve paslı görüntüsünü bir bulutsu şeklinde
göğe bırakıyordu
sonra birden kapı çaldı,
uyanmışım.
devamını gör...
804.
elin titriyor
dudaklarını kemiriyor
bak hele
delikanlı mısın sen be
ödlek herifin teki
kes sesini
sıkamadın kafasına
ayıramadın gövdeyi başından
değilsin bir kaynana kadar
o bile senden daha çok fesat
çıkarır gülme öyle
seni gidi hergele
affetim bu sefer
fakat unutma
imzaladın kontratı şeytanla
günah işlemen için dirilttim seni
oysa sen pek efendi
davranıyorsun
devamını gör...
805.
benim hikayem senin masalın mıydı ?
cadı elmasını bize bıraktı
benim zehrim senin ilacın mıydı ?
gündüzü geceye sakla
gecenin içine saklan
şimdi kim nereye sığamadı?
saçlarını yoluk yoluk kalbimin içindeki oyuğa bırak
kalbim durana denk koklayacak
gözyaşını bana ver gözlerini sakla
lâkin ağlama diyemem sana
çünkü içinden bir kız ağlayacak
ve senden doğduğunda o kızın
hiç gözyaşı kalmayacak
ydd
devamını gör...
806.
\\neyseki,
kurutulmuş suları duruyor..
çocukluğun...o beyazdan gün çalan çekik gözleri ile,
daha da bakıyorum..gülümsemesi dudaklarından ince,
dalgınken elleri parmaklarına küs..
ezgisi var mı bilemem,
ancak;
suyu çekilmiş çıplak ayaklı kıyıları...
ölçüyor nefesi ile,
adımları..《"ad'ı"msızlaşıyor》
esmerliğinde..\\

d.b
devamını gör...
807.
öğrencimiz barınamaz
kadınımız dolaşamaz
çocuğumuz yaşayamaz
bir hükümet var
yer yer doymaz
devamını gör...
808.
çöplükte
artık
bir bahar
turuncu
çocuğun gözleri gürültülü
adamın elleri
kadının memeleri

kapattılar
sokağı

arsız bir kedi
onları izlemekteydi
gecesinde bir ağacın
dalları yumruk
dağılıyordu yüzümüz
devamını gör...
809.
hayat dediğin bir hane
sensiz olmuyor ne çare
sen gidersen bu hayattan
atarım kendimi çekyattan
devamını gör...
810.
önemli olan bir yere gitmek değildir
gidilen yer uğruna yola koyulmaktır
gidilen yer öyle bir yer olmalıdır ki
zorlu, uzun o yolculuğa değmelidir

gittiğim bu sonsuz yeri bilemem
kim bilir belki cennettir belki değildir
ey güzel sevgili, ben gitmeden önce
elim o güzel eline son bir defa değmelidir.

ittiğim bu sonlu, ölümlü vücut bir biletti
bir biletti ki bu ömre bile anca yetti
ey güzel sevgili, ben gittikten sonra
gözlerindeki yaşlar yanağına değmemeli.
devamını gör...
811.
fark ediş ve vazgeçiş
arasında bir dağ, bir yol, bir yokuş...
en zoru da yok buna bir tırmanış
bitiş ne zaman başladı
ya da yok oluş
sandık ki hep var
sandık ki hep olur
bu ne tarumar edici bir yakış
hayır hayır bir tükeniş
arama bulamazsın
bir yakarış
bir barış bir küsüş
bir batış bir çıkış
mutmain bir kabulleniş
bir düşüş
yeniden doğuş
görkemli bir unutuş
susuş
ya da bilmem ne menem bir iş.
devamını gör...
812.
çakallığa övgü

ordasın işte;
sıkıştın aynı köşeye
kişilik bölünmesisin hayata
emeğin paydasında esaslı yerin olmayacak asla
it gibi korkuyorsun
tanrı’nın cennetinden kovulmuşçasına titrek
soluğun kendine zarar
tavaf ediyorsun cesaretsizliğin er meydanını!
ordasın işte,
bildiğim sağ köşende!

serseridir artık tüm ayak sesleri,
cümleleriyle orgazm olanların
sağıra yatırsan da sesli zinalarını
parmaklarında bir küfür gibi dolanır adın
ayyaşların şizofren alfabelerinde oksijen almaz
acil şifalı
büzüşen yaraların!

suskunluğuna sarılıp asosyal düşlerdi dileğin
kaldırımlarda fare leşlerine benziyordu
lağımların dibinde boğulan harflerin
birbirinden düzenbaz
bağlaçlarında ağır roman havası
yüklemlerinde gözyaşı
burada dur!
timsaha kestiğin sağanaklarını sol lobum umursamaz!

uzun yolculuklara demlesen de gelmişini geçmişini
dik durmaz kırmızı şeritli sokaklarda
göz teması can yakar
ödün bokuna karışıyor
kedinin teki,
uzun bakarken
zamanın soysuzluğuna asılıyor kafiyelerin
takla atıyor karşında karanlıkta attığın zarlar
yalnız değilsin bahislerinde
oh çekiyorsun
ego krizcilerinin kabilesinde!

acemi makyajlı kalabalıklarda
masallarından kalma üç melek düşer gökten
ikizin sandığın
beceriksiz yazgıları arşınlıyorsun
marifet bilecek kadar katilliklerini
tepeden tırnağa mundar
baştan aşağı cenabet
koşar adım kaçıyorsun
dönekliğin dinini yazıyorsun, eksiksiz!

kadınlar görüyorsun
yalana meyilli sözlerine kurban
dilindeki et parçası hepsi
mangalda kül bırakmıyorsun
bol manzaralı sevişmelerin sonrası
nutuklarının nefsi tükenmiyor
geviş getirenlerin kalp odacıklarında!
düşeş!

acayip naraların vardı icabında
konu asalet olunca
toz kondurmazdın apoletlerinin üzerine
akıl tutulması yaşıyordu ahlakın
açtı şehvetlerin
orospuluk ruhunda vardı
tükürdüm yüzüne
dalkavukluğa örgütlenmiş ortaoyununun!

ben bu sahnenin şairi değilim,
şimdi eller yukarı kalpazan!
yerinden oynuyor gölgelerin
peydahlanıyor ayaklanmasız mırıldanmalar

öznelerinde kusursuz çakal sürüleri
mübarek olsun azizliğiniz
cins çocukların alkışlarında patladıkça
faşizminiz!
taşlansın kokuşmuş tarihiniz!
devamını gör...
813.
ekseriyetle burada paylaşamayacağım kadar güzeldir, üzgünüm. *
devamını gör...
814.
şiirimsi : *

ortasındaki tomurcuk olgunlaşınca
yaprakları regl oluyor
bundandır güle benzetilmen..

*(artık güle bir daha öyle bakmazsınız, bu romantizmi de böylece bitirmiş olayım).
devamını gör...
815.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
816.
kadın öyle kolay karar vermez gitmeye
soluna bakar önce
kırık çıkık var mı?
kapanmış mi yoksa daha fazla kaynamış mi?
kol kanat verilsin diye beklerken kolu kanadı koparılmış mi?
güçsüzlüğünden ya da gücünden utanmış mi?
sessizliği de sesi de duyulmamış mi?
verdiklerinin yerine koymak istediği huzur elinden alınmış mi?
defalarca affettiklerini tekrar tekrar yaşamış mi?
midesindeki kelebekler kanat çırpmaya birakmis mi?
kadın öyle kolay karar vermez gitmeye
gitti mi tek yol vardır çünkü .
dönüpte bakamaz geriye
ruhunu bedenine katar ve yönünü döner geleceğe.
yönünü ise kendisi belirler.
ileriye,sadece ileriye..
devamını gör...
817.
horus ' un gözlerinde saklı evrenin sırrı
görür mü zihnimdeki bulantıyı
kainata hakim olmak isterken
zihne tutsak olan bu beden
bulantının içinde çırpınır her neden
somut olan evren
soyutlaşarak karışır birden
ağaca ağaç derken
şimdi o artık can çekişen bir beden
dönüyor tüm evren
galakside boğulmuş düzen
tutsağız ezelden
öldüm ben artık dirilmem
içimdeki ben, bulantıya kapılıp giden
yıllardır devam eden
hiyerarşinin içinde kalıplaşmış her zerren
bulantılar geçmeden
düşünemem yeniden
zihnim hapishanem
bulantılar var intihara sürükleyen
devamını gör...
818.
sanırsın
dağlarda yol olmaz
usanırsın
kalbinde güç kalmaz
uzanırsın
yarın olmaz
zor günlerin
ardında huzur olmaz
ki her zaman
umutlar yön bulmaz
yarın olsa da
gün olmaz
sözlerim gerçektir
yüreğim kardeştir her zaman
umudum sonsuzdur
uğraşım bitmez hiç bir zaman
geliyor geçiyor hayat
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor zaman
dönüyor durmuyor dünya
sanırsın
yalnızlık tek dostun
aldanırsın
kaçmakla bitmiyor
hiç bir zaman
yalnızlığın
sözlerim gerçektir
yüreğim kardeştir her zaman
umudum sonsuzdur
uğraşım bitmez hiç bir zaman
geliyor geçiyor hayat
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor zaman
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor hayat
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor zaman
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor hayat
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor zaman
dönüyor durmuyor dünya
geliyor geçiyor hayat
dönüyor durmuyor dünya
devamını gör...
819.
4 çay 1 kahve 7 sigara içtim
nur pastanesinde sandalyeme yerleştim
bekliyorum hâlâ bir umut bir işaret
gizemli olgun kadın sana yetiştim.
devamını gör...
820.
uyuyorum
sabahların hep güzel olacağını
güneşin mutluluk için doğacağını
yağmurun gülümsemek için yağacağını
şimşeklerin sarılmak için çakacağını düşünerek uyuyorum
sonra uyanıyorum
güneş insanların yaptığı kötülükleri aydınlatmak için doğmuş
yağmur insanların ağladığını gizlemesi için yağıyor
şimşekler insanlar birbirlerini parçalasın diye çakıyordu
hiç bir şey güzel değildi
kocaman bir güneşin aydınlattığı gezegeni insanların içlerindeki karanlık kaplamıştı adeta
her yer öfke, gözyaşı, mutsuzluk, acıyla doluydu
nereye adımını atsan altından birisinin kederli hikayesi çıkıyordu
keşke hiç uyanmasam dedim
keşke herkes uyusa kimse uyanmasa
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim