normal sözlük yazarlarının şiirleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
1981.
uzunca bir zaman çalışmaktan yorgun
elleri nasıllı
gözleri nasıllı
topyekûn soru yağmuru
son saniyelerim, hoş geldin
ve dur durak bilmeden
hoş geldin hoş geldin hoş geldin
yıldızlar dolaşıyor etrafımızda
eriyik bir görüş
gelişir habire gelişir
dur durak bilmeden merakımız
bu tebeşirler nereye kayboluyorsa
bu tahta bu silgi bu bu bu...
sözlerimi tutamayacağımı öngörmüş olmakla
bu televizyon bu prompt bu bu bu
pencere...
haylazlar koşuyor önümüzde
yeniden kurulacak bir daire
dominent
indominent
hiçbir zaman yeterli kelimeye sahip olamazsın
daima kötüye gidişi nasıl durduracaksın
güzel bir hatıranın içi acıklı olduğunda...
size bunları kim öğretti?
dolaşamıyoruz hiçbir yerde
her yerde hesap sorumlusu
veda vakti geldiğinde
dövecekler seni de
hiç bilir misin
her yerde nasıl birikir sorunlar
yumak yumak
topak topak
orta oyunu gibi sergilenir
ve bizler de seyrederiz bu seyirliği
elleri nasıllı
gözleri nasıllı
topyekûn soru yağmuru
son saniyelerim, hoş geldin
ve dur durak bilmeden
hoş geldin hoş geldin hoş geldin
yıldızlar dolaşıyor etrafımızda
eriyik bir görüş
gelişir habire gelişir
dur durak bilmeden merakımız
bu tebeşirler nereye kayboluyorsa
bu tahta bu silgi bu bu bu...
sözlerimi tutamayacağımı öngörmüş olmakla
bu televizyon bu prompt bu bu bu
pencere...
haylazlar koşuyor önümüzde
yeniden kurulacak bir daire
dominent
indominent
hiçbir zaman yeterli kelimeye sahip olamazsın
daima kötüye gidişi nasıl durduracaksın
güzel bir hatıranın içi acıklı olduğunda...
size bunları kim öğretti?
dolaşamıyoruz hiçbir yerde
her yerde hesap sorumlusu
veda vakti geldiğinde
dövecekler seni de
hiç bilir misin
her yerde nasıl birikir sorunlar
yumak yumak
topak topak
orta oyunu gibi sergilenir
ve bizler de seyrederiz bu seyirliği
devamını gör...
1982.
eşin, dostun okusa bile
sadece birkaç gönüle dokunsa bile
belki kimse hatırlamasa bile
yine de yazmaya değer
bir umuttur, yorulsan bile
arayıp da bulamasan bile
sen kovaladıkça, o kaçsa bile
yine de yürümeye değer
kaderindir bu, kaçınsan bile
razı olmalıdır, gocunsan bile
yolun sonu var, unutsan bile
yine de yaşamaya değer
sadece birkaç gönüle dokunsa bile
belki kimse hatırlamasa bile
yine de yazmaya değer
bir umuttur, yorulsan bile
arayıp da bulamasan bile
sen kovaladıkça, o kaçsa bile
yine de yürümeye değer
kaderindir bu, kaçınsan bile
razı olmalıdır, gocunsan bile
yolun sonu var, unutsan bile
yine de yaşamaya değer
devamını gör...
1983.
gecenin sessizliğinde bir nefes gibi
saklı kalan hayallerin izinde
yalnızlık değil bu
özlem bu
kalbimde büyüyen bir ateş gibi
eller ellerimi arıyor
dokunuşu uzak ama sıcak
gözlerin düşlerimde
bir yıldız gibi parlıyor gecemde
sözler yetmez anlatmaya
kalbim fısıldar sana her an
bir adın olmasa da, varlığın
ruhumu sarar içimi ısıtır
sabah uyanınca düşlerimden
bir gülüşün kalır dudaklarımda
ve ben bilirim
her eksik yanımda
seninle tamamlanacak bir dünya var
zaman geçse de
mesafeler olsa da
kalbimde tek bir iz, tek bir yol
senin varlığınla dolu
ve aşkınla yanıyor bu ten, bu can...
saklı kalan hayallerin izinde
yalnızlık değil bu
özlem bu
kalbimde büyüyen bir ateş gibi
eller ellerimi arıyor
dokunuşu uzak ama sıcak
gözlerin düşlerimde
bir yıldız gibi parlıyor gecemde
sözler yetmez anlatmaya
kalbim fısıldar sana her an
bir adın olmasa da, varlığın
ruhumu sarar içimi ısıtır
sabah uyanınca düşlerimden
bir gülüşün kalır dudaklarımda
ve ben bilirim
her eksik yanımda
seninle tamamlanacak bir dünya var
zaman geçse de
mesafeler olsa da
kalbimde tek bir iz, tek bir yol
senin varlığınla dolu
ve aşkınla yanıyor bu ten, bu can...
devamını gör...
1984.
gözlerini görsem—
evrenin damarlarına dokunur gibi,
bakışlarım kayar meçhule,
karanlıklar açılır
gözbebeklerinin içindeki uçurumdan.
ellerini tutsam—
demirler paslanır,
zincirler çözülür,
gönlüm gizlice süzülür gönlüne
bir mahpus kuşun kanat çırpışıyla.
kanatlarımız olsa—
uçsak,
gökyüzünün derisini yırtarak,
uçurtmaların kopmuş iplerinden
yeni bir kainat asardık.
fani olmasak—
zaman çırılçıplak erirdi şakaklarında,
yüzyıllar, gözlerinin kıyısına
kum taneleri gibi serilirdi.
durmadan koşsak—
kavuşamamış kalplerin duasına,
yeşermemiş ruhların hatrına.
ayağımızın altında
çölün kalbi çatırdayarak yeşerirdi.
yağmur olup yağsak—
allah’a küsmüş topraklara,
taş kesilmiş yüreklerin üstüne,
ilk damla biz olsak,
son nefes biz olsak.
ve biz—
aşıkların özlemi,
sarhoşların unutuluşu,
evsizlerin diyarı,
kaybolmuşların girdabı olsak…
sadece olabilsek,
meçhul sevgili…
bir ömür boyu yankılanan dua gibi,
bir sonsuzluk harfi gibi,
ölümün bile silemediği
bir isim gibi…
ne âlâ, ne âlâ, ne âlâ…
evrenin damarlarına dokunur gibi,
bakışlarım kayar meçhule,
karanlıklar açılır
gözbebeklerinin içindeki uçurumdan.
ellerini tutsam—
demirler paslanır,
zincirler çözülür,
gönlüm gizlice süzülür gönlüne
bir mahpus kuşun kanat çırpışıyla.
kanatlarımız olsa—
uçsak,
gökyüzünün derisini yırtarak,
uçurtmaların kopmuş iplerinden
yeni bir kainat asardık.
fani olmasak—
zaman çırılçıplak erirdi şakaklarında,
yüzyıllar, gözlerinin kıyısına
kum taneleri gibi serilirdi.
durmadan koşsak—
kavuşamamış kalplerin duasına,
yeşermemiş ruhların hatrına.
ayağımızın altında
çölün kalbi çatırdayarak yeşerirdi.
yağmur olup yağsak—
allah’a küsmüş topraklara,
taş kesilmiş yüreklerin üstüne,
ilk damla biz olsak,
son nefes biz olsak.
ve biz—
aşıkların özlemi,
sarhoşların unutuluşu,
evsizlerin diyarı,
kaybolmuşların girdabı olsak…
sadece olabilsek,
meçhul sevgili…
bir ömür boyu yankılanan dua gibi,
bir sonsuzluk harfi gibi,
ölümün bile silemediği
bir isim gibi…
ne âlâ, ne âlâ, ne âlâ…
devamını gör...
1985.
güne başlıyor ya insan, şimdi karanlık
bir "merhaba" dan uzak, elde var yalnızlık
öğlen ikindi akşam gece, hep uzaklık
giden gelmiyor, haksızlık.
ıssız bir dünyada yaşıyor, çok kalabalık
her lahza gözlerde, gözyaşı yapışık
ekmek su sigara, gibi bağlılık
cezası bitmiyor, idamlık
şarkılar bitti müzik yetmiyor, artık sessizlik
susmuyor duvarlar, hep bir eksiklik
hayaller gerçekleşmiyor, yaşam sahtelik
günahı tövbelere doymadı, müşrik.
bir "merhaba" dan uzak, elde var yalnızlık
öğlen ikindi akşam gece, hep uzaklık
giden gelmiyor, haksızlık.
ıssız bir dünyada yaşıyor, çok kalabalık
her lahza gözlerde, gözyaşı yapışık
ekmek su sigara, gibi bağlılık
cezası bitmiyor, idamlık
şarkılar bitti müzik yetmiyor, artık sessizlik
susmuyor duvarlar, hep bir eksiklik
hayaller gerçekleşmiyor, yaşam sahtelik
günahı tövbelere doymadı, müşrik.
devamını gör...
1986.
biliyorum sana altın tepside sunmadılar
sahip olduklarını
tırnaklarınla kazıyarak elde ettin
biliyorum acıya göğüs gererken
yalnız ve çaresizdin
kendi başına verdin mücadeleni
biliyorum senin için insanlara güvenmek zor
ama sen de bilmelisin ki
ben sadece gülüşün
neşen ve güzelliğine değil
zor günlerine de talibim
sahip olduklarını
tırnaklarınla kazıyarak elde ettin
biliyorum acıya göğüs gererken
yalnız ve çaresizdin
kendi başına verdin mücadeleni
biliyorum senin için insanlara güvenmek zor
ama sen de bilmelisin ki
ben sadece gülüşün
neşen ve güzelliğine değil
zor günlerine de talibim
devamını gör...
1987.
rüyalarımdan uyandım
şimdi tam gaz prensibiyle uçağım
uçağım
istemiyorum işte
istemiyorum demiştim
hayat buraya kadardı
bunu söylemiştim
dönüp durmuştum
yanıp durmuştum
kaptılar elimden
kaptılar sevdiğimi
diye bir şeyler söylemiştim
ne yalan ne dolan
ne eski ne yeni
ne acı ne tatlı bir dolu söz
ve öz
yaşanmıyor böyle olmaksızın
ve yeniden doluyor kablara
yeniden akıyor aşklara
çatılı kaşlara
bir durum bildirimi gerekli aksi takdirde zorluklardan bağışık olmak zor
ve nefesin dolarken buyruğunla
bu son gün zor
şimdi tam gaz prensibiyle uçağım
uçağım
istemiyorum işte
istemiyorum demiştim
hayat buraya kadardı
bunu söylemiştim
dönüp durmuştum
yanıp durmuştum
kaptılar elimden
kaptılar sevdiğimi
diye bir şeyler söylemiştim
ne yalan ne dolan
ne eski ne yeni
ne acı ne tatlı bir dolu söz
ve öz
yaşanmıyor böyle olmaksızın
ve yeniden doluyor kablara
yeniden akıyor aşklara
çatılı kaşlara
bir durum bildirimi gerekli aksi takdirde zorluklardan bağışık olmak zor
ve nefesin dolarken buyruğunla
bu son gün zor
devamını gör...
1988.
bazı yolculukların
rotası baştan bellidir
bazılarınınsa kaderi
ne çıkarsa bahtımadır
bizim yolumuz ezelden çiziliydi
belki zorlu, belki engebeliydi
el ele vermeli, güvenmeliydi
ıska geçtik denize çıkan yolları
bozkır ortasında kavruldu ellerimiz
rotası baştan bellidir
bazılarınınsa kaderi
ne çıkarsa bahtımadır
bizim yolumuz ezelden çiziliydi
belki zorlu, belki engebeliydi
el ele vermeli, güvenmeliydi
ıska geçtik denize çıkan yolları
bozkır ortasında kavruldu ellerimiz
devamını gör...
1989.
münzevi yılların ardında bıraktığı
enkaz günlerin uğultusu
kulağımda kalmış gitmiyor
ağır bir travma altında gençliğim
tükenmiş de bilememişim
ne yana dönsem yıkıntı
üzerlerine basa basa geçiyorum
viran olmuş bir kentin
ardından bakıyorum
enkaz günlerin uğultusu
kulağımda kalmış gitmiyor
ağır bir travma altında gençliğim
tükenmiş de bilememişim
ne yana dönsem yıkıntı
üzerlerine basa basa geçiyorum
viran olmuş bir kentin
ardından bakıyorum
devamını gör...
1990.
eşin dostun okusa bile
birkaç gönle dokunsa bile
belki kimse hatırlamasa bile
yine de yazmaya değer
bir umuttur yorulsan bile
arayıp bulamasan bile
sen kovaladıkça o kaçsa bile
yine de yürümeye değer
kaderindir bu kaçınsan bile
razı olmalıdır gocunsan bile
yolun sonu var unutsan bile
yine de yaşamaya değer
birkaç gönle dokunsa bile
belki kimse hatırlamasa bile
yine de yazmaya değer
bir umuttur yorulsan bile
arayıp bulamasan bile
sen kovaladıkça o kaçsa bile
yine de yürümeye değer
kaderindir bu kaçınsan bile
razı olmalıdır gocunsan bile
yolun sonu var unutsan bile
yine de yaşamaya değer
devamını gör...
1991.
uykusuzluk disko kurdu
serin hava dansa vurdu
stalin breakdance yaparken
bıyıkların yere sürdü *
serin hava dansa vurdu
stalin breakdance yaparken
bıyıkların yere sürdü *
devamını gör...
1992.
ey gece! sırlarını kimseye söyleme,
karanlığınla gönüllere serinlik ver..
yıldızların nazlı bakışlarıyla süslen,
her hüzünlü kalbi aşkınla kuşat..
gönüllerde sükûnetle var ol,
kimi için ayrılık, kimi için sabahın ışığı ol..
sessizliğinde gizle her damla gözyaşını,
ve göğsünde sakla yalnızlık şarkısını....
karanlığınla gönüllere serinlik ver..
yıldızların nazlı bakışlarıyla süslen,
her hüzünlü kalbi aşkınla kuşat..
gönüllerde sükûnetle var ol,
kimi için ayrılık, kimi için sabahın ışığı ol..
sessizliğinde gizle her damla gözyaşını,
ve göğsünde sakla yalnızlık şarkısını....
devamını gör...
1993.
olgunlaştıkça, daha da derinleşiyorum;
zihnimin kuytularında, anlaşılmazlıklar saklı.
çatışma var yol ayrımlarımda...
sadeliğin tutkusunda,
savaşın yorgunluğunda;
topallıyor sarsıntılarım.
sessizce bastığım toprakların altında
binlerce kederle yitip gitmiş cesetler yatıyor.
gökyüzüne baktığımda,
rutubet kokuyor bulutlar;
çürük bir yalnızlık siniyor üzerime.
balkonumdan sarkıyor iç çekişlerim.
kısmi yalnızlığımın korkusu,
buğulu camların ardındaki sessizlikte saklanıyor.
ömrün menkıbelerine, kaç cümle sığar?
kalp, kaç kez nadasa bırakılır?
karanlık bulutlarda gizlenen ay,
övgü bekler ışığından...
çocukken aldanırdım parıltısına.
kendimi mi görmezden gelmeliyim,
yoksa düşüncelerimi mi?
tümceler ardım sıra,
bir akarsu gibi çoğalıyor.
insanlığımdan tat almıyorum.
umut... sizce, gerçekten lezzetli midir?
bunalmışlığım evriliyor;
bulanıklaşıyor gözlerim.
anlıyor musunuz?
gerçekten de, sözlerimi?
zihnimin kuytularında, anlaşılmazlıklar saklı.
çatışma var yol ayrımlarımda...
sadeliğin tutkusunda,
savaşın yorgunluğunda;
topallıyor sarsıntılarım.
sessizce bastığım toprakların altında
binlerce kederle yitip gitmiş cesetler yatıyor.
gökyüzüne baktığımda,
rutubet kokuyor bulutlar;
çürük bir yalnızlık siniyor üzerime.
balkonumdan sarkıyor iç çekişlerim.
kısmi yalnızlığımın korkusu,
buğulu camların ardındaki sessizlikte saklanıyor.
ömrün menkıbelerine, kaç cümle sığar?
kalp, kaç kez nadasa bırakılır?
karanlık bulutlarda gizlenen ay,
övgü bekler ışığından...
çocukken aldanırdım parıltısına.
kendimi mi görmezden gelmeliyim,
yoksa düşüncelerimi mi?
tümceler ardım sıra,
bir akarsu gibi çoğalıyor.
insanlığımdan tat almıyorum.
umut... sizce, gerçekten lezzetli midir?
bunalmışlığım evriliyor;
bulanıklaşıyor gözlerim.
anlıyor musunuz?
gerçekten de, sözlerimi?
devamını gör...
1994.
biliyorum sana altın tepside sunmadılar
sahip olduklarını
tırnaklarınla kazıyarak elde ettin
biliyorum acıya göğüs gererken
yalnız ve çaresizdin
kendi başına verdin mücadeleni
biliyorum senin için insanlara güvenmek zor
ama sen de bilmelisin ki
ben sadece gülüşüne
neşene, güzelliğine değil
zor günlerine de talibim
sahip olduklarını
tırnaklarınla kazıyarak elde ettin
biliyorum acıya göğüs gererken
yalnız ve çaresizdin
kendi başına verdin mücadeleni
biliyorum senin için insanlara güvenmek zor
ama sen de bilmelisin ki
ben sadece gülüşüne
neşene, güzelliğine değil
zor günlerine de talibim
devamını gör...
1995.
1996.
ayrı ayrı acılar çekiyoruz
aynı yerlerimiz kanıyor
salıncaktan düştüğünde bir çocuğun
ya da koşarken bir taşa takıldığında
kanaması gibi dizinin hep aynı yerinden
büyüyünce de kalbimiz sızlıyor
farklı acılarla aynı telinden
aynı yerlerimiz kanıyor
salıncaktan düştüğünde bir çocuğun
ya da koşarken bir taşa takıldığında
kanaması gibi dizinin hep aynı yerinden
büyüyünce de kalbimiz sızlıyor
farklı acılarla aynı telinden
devamını gör...
1997.
canım şiir yazmak istedi orraayyttt.
gel canımın içi geri
ben özledim seni
ince ayak bileklerine kurban olduğumun
sensin tenimin sesi
götür beni uzak diyarlara
isviçre'de mesela bir rock bara
sakalına kurban olduğumun
içelim galon galon bira
sonra belki aşk maşk eyleriz
kimseye de demeyiz
görenler kıskansın bizi kurban olduğumun
isviçre'ye vizesiz yerleşiriz
şimdi sorma neden taktın isviçre'ye diye
öyle denk geldi eylül gecesinde
kirpiklerine yağacak kara kurban olduğumun
üşüyelim dedim sadece isviçre'de.
bu izmir çok sıcak anladın mı
oldu eylül ayı hala klimalı
terinin tuzuna kurban olduğumun
sen gelmezsen de ben giderim tamam mı
sonra bulurum orada bir hans ya da neyse
unuturum iki dakikada o ince ayak bileklerini de
buraya kadar okuyabilen gözlerine kurban olduğumun
ben vazgeçtim tek gideceğim isviçre'ye.
gel canımın içi geri
ben özledim seni
ince ayak bileklerine kurban olduğumun
sensin tenimin sesi
götür beni uzak diyarlara
isviçre'de mesela bir rock bara
sakalına kurban olduğumun
içelim galon galon bira
sonra belki aşk maşk eyleriz
kimseye de demeyiz
görenler kıskansın bizi kurban olduğumun
isviçre'ye vizesiz yerleşiriz
şimdi sorma neden taktın isviçre'ye diye
öyle denk geldi eylül gecesinde
kirpiklerine yağacak kara kurban olduğumun
üşüyelim dedim sadece isviçre'de.
bu izmir çok sıcak anladın mı
oldu eylül ayı hala klimalı
terinin tuzuna kurban olduğumun
sen gelmezsen de ben giderim tamam mı
sonra bulurum orada bir hans ya da neyse
unuturum iki dakikada o ince ayak bileklerini de
buraya kadar okuyabilen gözlerine kurban olduğumun
ben vazgeçtim tek gideceğim isviçre'ye.
devamını gör...
1998.
kiminin aradığı
kimsenin bulamadığı..
bir yıldız gibi düşer geceye
sessiz, yalnız, uzağa
dokunulmaz ama hep özlenir..
rüzgarla savrulur hayallerde
bir gülüşün gölgesinde
ve herkes bilir
ve kimse göremez
o şey, o his, o varlık
sadece kalpte saklı kalır..
kimsenin bulamadığı..
bir yıldız gibi düşer geceye
sessiz, yalnız, uzağa
dokunulmaz ama hep özlenir..
rüzgarla savrulur hayallerde
bir gülüşün gölgesinde
ve herkes bilir
ve kimse göremez
o şey, o his, o varlık
sadece kalpte saklı kalır..
devamını gör...
1999.
hikaye
iyilikten bir maske,
kötülerin yüzünde.
arsızlık dürüstlük olmuş,
fahişelerin dilinde.
suç,
adalet adına!
barış için savaşmak da öyle!
tek ihtiyacımız,
mutlak adil bir hakem.
onsuz;
iyilik,
dürüstlük,
adalet,
barış...
hepsi hikaye!
iyilikten bir maske,
kötülerin yüzünde.
arsızlık dürüstlük olmuş,
fahişelerin dilinde.
suç,
adalet adına!
barış için savaşmak da öyle!
tek ihtiyacımız,
mutlak adil bir hakem.
onsuz;
iyilik,
dürüstlük,
adalet,
barış...
hepsi hikaye!
devamını gör...
2000.
tanrı
uzayı uçsuz bucaksız sanma.
mekanı, gökyüzünün dünyayı sardığı gibi sarar tanrı.
yani, "tanrı kalbimde." diyene kanma.
zamanı gelince, delilini sorar tanrı.
tanrı senin huzurunda değil, sen tanrı'nın huzurundasın.
dilenmeyi bilirsen ve dilerse, ışığını sana gösterir tanrı.
uzayı uçsuz bucaksız sanma.
mekanı, gökyüzünün dünyayı sardığı gibi sarar tanrı.
yani, "tanrı kalbimde." diyene kanma.
zamanı gelince, delilini sorar tanrı.
tanrı senin huzurunda değil, sen tanrı'nın huzurundasın.
dilenmeyi bilirsen ve dilerse, ışığını sana gösterir tanrı.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
