normal sözlük yazarlarının şiirleri
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
101.
unuttum sanıyordun onu,
oysa affetmedin,
affetmediğin için unutmadın,
unutmamak için affetmedin.
öyle bir bağ vardı ki aranızda,
senin şehrinin mevsimi bile kulağına onun adını fısıldıyordu farkında olmadan,
üzerine yağıyordu adeta, onun adıyla yıkanıyordu tüm günahlar...
aylar, yıllar, insanlar gidiyordu araya,
ama acı çekmek daha güzeldi.
sevdiğin için acı çekmek...
ne kadar acı o kadar sevgiydi çünkü,
çünkü mutlu aşk olmazdı, öyle öğrenmiştin sen,
tıpkı diğer öğrenilmiş çaresizliklerin gibi.
böyle bir şey değil ki halbuki sevmek,
üzmemekti, kırmamaktı,
üzerine titremekti, merak etmekti,
almadan vermekti,
kar-zarar hesabı yapar gibi öncesi-sonrası düşünmemekti,
geç geldi diye hayıflanmamak, artık var diye mutlu olmaktı,
uzak olsa da sesini duyunca dünyalar senin olmaktı,
kilometrelerce uzaktan gelip sadece bir saat görebilmekti ve ömre bedel olmaktı,
onunla kurulan hayallerin bir gün gerçekleşme ihtimalinin kalbinden binlerce rengarenk kelebek uçurmasıydı,
şükretmekti sevebiliyor olduğunu gösterdiği için bile...
aşk acı değildi, olamazdı,
neden severdi insan o zaman yeniden ve yeniden?
yani senin unutamaman çok sevmekten değil sevdiğin gibi sevilmemektendi,
tıpkı karşılıksız bir çek gibi senin hislerin de karşılıksızdı,
elinde yüklü meblağda bir çek vardı ama sadece üzeri yazılı bir kağıt parçasıydı üstelik adın bile yoktu üzerinde,
hamiline yazmıştı,
öylesine boş, öylesine değersiz...
oysa affetmedin,
affetmediğin için unutmadın,
unutmamak için affetmedin.
öyle bir bağ vardı ki aranızda,
senin şehrinin mevsimi bile kulağına onun adını fısıldıyordu farkında olmadan,
üzerine yağıyordu adeta, onun adıyla yıkanıyordu tüm günahlar...
aylar, yıllar, insanlar gidiyordu araya,
ama acı çekmek daha güzeldi.
sevdiğin için acı çekmek...
ne kadar acı o kadar sevgiydi çünkü,
çünkü mutlu aşk olmazdı, öyle öğrenmiştin sen,
tıpkı diğer öğrenilmiş çaresizliklerin gibi.
böyle bir şey değil ki halbuki sevmek,
üzmemekti, kırmamaktı,
üzerine titremekti, merak etmekti,
almadan vermekti,
kar-zarar hesabı yapar gibi öncesi-sonrası düşünmemekti,
geç geldi diye hayıflanmamak, artık var diye mutlu olmaktı,
uzak olsa da sesini duyunca dünyalar senin olmaktı,
kilometrelerce uzaktan gelip sadece bir saat görebilmekti ve ömre bedel olmaktı,
onunla kurulan hayallerin bir gün gerçekleşme ihtimalinin kalbinden binlerce rengarenk kelebek uçurmasıydı,
şükretmekti sevebiliyor olduğunu gösterdiği için bile...
aşk acı değildi, olamazdı,
neden severdi insan o zaman yeniden ve yeniden?
yani senin unutamaman çok sevmekten değil sevdiğin gibi sevilmemektendi,
tıpkı karşılıksız bir çek gibi senin hislerin de karşılıksızdı,
elinde yüklü meblağda bir çek vardı ama sadece üzeri yazılı bir kağıt parçasıydı üstelik adın bile yoktu üzerinde,
hamiline yazmıştı,
öylesine boş, öylesine değersiz...
devamını gör...
102.
18 yaşına basan bir arkadaşıma
"oldun artık reşit
bekler seni barlar, çeşit çeşit"
diye bir şiir yazmıştım. sonra şiir kariyerimi bu yüksek noktada bıraktım.
"oldun artık reşit
bekler seni barlar, çeşit çeşit"
diye bir şiir yazmıştım. sonra şiir kariyerimi bu yüksek noktada bıraktım.
devamını gör...
103.
günümüzde hemen hemen herkesin şiir yazdığını ve yazabildiğini gösteren başlık. sanat mı? belki evet. peki kim için?
devamını gör...
104.
bir gün; adı sanı belli olmayan, takvimde yeri olmayan bir gün...
neler olacağını kestiremediğim, yaşarken dahi orada olduğumu hissedemediğim bir gün...
oysa kurduğum hayallere karşı hayatın açmış olduğu tüm savaşlarla sonuna kadar savaşıp alt etmeyi düşünmüştüm, olmadı.
olması gerekiyordu, olması için yanımda olması gerekenler yoktu, olmadı.
ben düştüm. kalkdıran oldu mu ya da ben hiç kalkmak istedim mi bilmiyorum ama ben düştüm.
bazen düşmek kalkmaktan daha zor geliyor. yerlere bıraktığım ham vücudum değil de ortalığa saçılmış hayatım gibi.
sanki hep oradaymışım gibi, orada bir yere aitmişim gibi düştüm ben.
düşerken tutunmaya çalıştım mı bilmiyorum ancak ellerim kurak bir gölün toprağı gibiydi...
ben düştüm... takvimde yeri olmayan bir günde, akrebin yelkovanı takibi bıraktığı bir günde düştüm.
kalkmaya kudretimin olmadığı bir gün, tutunmaya yeltenmeyeceğim bir gün ben bu dünyadan düştüm...
neler olacağını kestiremediğim, yaşarken dahi orada olduğumu hissedemediğim bir gün...
oysa kurduğum hayallere karşı hayatın açmış olduğu tüm savaşlarla sonuna kadar savaşıp alt etmeyi düşünmüştüm, olmadı.
olması gerekiyordu, olması için yanımda olması gerekenler yoktu, olmadı.
ben düştüm. kalkdıran oldu mu ya da ben hiç kalkmak istedim mi bilmiyorum ama ben düştüm.
bazen düşmek kalkmaktan daha zor geliyor. yerlere bıraktığım ham vücudum değil de ortalığa saçılmış hayatım gibi.
sanki hep oradaymışım gibi, orada bir yere aitmişim gibi düştüm ben.
düşerken tutunmaya çalıştım mı bilmiyorum ancak ellerim kurak bir gölün toprağı gibiydi...
ben düştüm... takvimde yeri olmayan bir günde, akrebin yelkovanı takibi bıraktığı bir günde düştüm.
kalkmaya kudretimin olmadığı bir gün, tutunmaya yeltenmeyeceğim bir gün ben bu dünyadan düştüm...
devamını gör...
105.
şiirin adı: mutualist biçimli toplum sevgisi
tür: pastoral, biyolojik, toplumcu gerçekçi, lirik

günaydın papatya desenli enfeksiyon sultası
günleri torbaya koyup saatleri ayarlamaya alıştım.
artık onunla aynı havayı solumamak için küresel bir bahanem var.
hoş, onun partikülleri bana erişene kadar, kaç beş para etmez ciğer değiştiriyordur allah bilir.
kimseyle ekmeğimi bölüşemiyorum artık,
yapabildiğim tek şey dijital bir dehlizde kendi kendime konuşup psikolojimi hayatta tutmak.
hayatımın en plastik ve renkli döneminin bu kadar boktan olmasını beklemiyordum. her şeyin en idealine sahibim, hayal edemediğim ve yaşayabileceğim pek az şey kaldı.
ölmek dışında arzuladığım tek şey zamanın hızlı geçmesi. belkide ölmek için tanrının benden beklediği bir çeşit bitirme tezi vardır. cenaze töreni mezuniyet töreninden daha ciddi ve ağlamaklı sadece. hayattaki her şey bir şeyler öğrenip bitirdiğimiz bir okul. aşktan öyle yada böyle geçtik, insanlıktan, bütünlemeye dönüp duruyoruz her sene. tembelliğimden ürettiğim hayallerle yazmak istiyorum tezimi. potansiyel bir biyolojik tehdite dönüşen varlığımı daha fazla sürdürmek istemiyorum ama beni hayata bağlamasını beklediğim rezalet şiirlerim var ölçü uyak düzen ahenk hiç bir şey yok. dümdüz duyguları dümdüz satırlarla ifade etmek yeterince şiirsel değilse bunun tek sorumlusu yaşamın tekdüzeliği.
tür: pastoral, biyolojik, toplumcu gerçekçi, lirik

günaydın papatya desenli enfeksiyon sultası
günleri torbaya koyup saatleri ayarlamaya alıştım.
artık onunla aynı havayı solumamak için küresel bir bahanem var.
hoş, onun partikülleri bana erişene kadar, kaç beş para etmez ciğer değiştiriyordur allah bilir.
kimseyle ekmeğimi bölüşemiyorum artık,
yapabildiğim tek şey dijital bir dehlizde kendi kendime konuşup psikolojimi hayatta tutmak.
hayatımın en plastik ve renkli döneminin bu kadar boktan olmasını beklemiyordum. her şeyin en idealine sahibim, hayal edemediğim ve yaşayabileceğim pek az şey kaldı.
ölmek dışında arzuladığım tek şey zamanın hızlı geçmesi. belkide ölmek için tanrının benden beklediği bir çeşit bitirme tezi vardır. cenaze töreni mezuniyet töreninden daha ciddi ve ağlamaklı sadece. hayattaki her şey bir şeyler öğrenip bitirdiğimiz bir okul. aşktan öyle yada böyle geçtik, insanlıktan, bütünlemeye dönüp duruyoruz her sene. tembelliğimden ürettiğim hayallerle yazmak istiyorum tezimi. potansiyel bir biyolojik tehdite dönüşen varlığımı daha fazla sürdürmek istemiyorum ama beni hayata bağlamasını beklediğim rezalet şiirlerim var ölçü uyak düzen ahenk hiç bir şey yok. dümdüz duyguları dümdüz satırlarla ifade etmek yeterince şiirsel değilse bunun tek sorumlusu yaşamın tekdüzeliği.
devamını gör...
106.
dün
dün gece uykuda, kalemim yürüdü sonsuzluğa.
ruhunun yerine, ruhumla el ele...
dün gece karanlıkta, kağıdım gömüldü yalnızlığa.
yüreğinin yerine, yüreğimle el ele...
dün gece yağmurda, mürekkebim damladı kaldırımlara.
gözyaşının yerine, gözyaşımla el ele...
dün gece şafakta, benliğim dağıldı sokaklara.
her zerrenin yerine, her zerremle el ele.
dün gece, anlasana işte...
ruhum yürüdü sonsuzluğa.
dün gece anlasana...
yüreğim gömüldü yalnızlığa.
dün gece...
gözyaşım damladı kaldırımlara.
dün...
her zerrem dağıldı sokaklara.
dün gece uykuda, kalemim yürüdü sonsuzluğa.
ruhunun yerine, ruhumla el ele...
dün gece karanlıkta, kağıdım gömüldü yalnızlığa.
yüreğinin yerine, yüreğimle el ele...
dün gece yağmurda, mürekkebim damladı kaldırımlara.
gözyaşının yerine, gözyaşımla el ele...
dün gece şafakta, benliğim dağıldı sokaklara.
her zerrenin yerine, her zerremle el ele.
dün gece, anlasana işte...
ruhum yürüdü sonsuzluğa.
dün gece anlasana...
yüreğim gömüldü yalnızlığa.
dün gece...
gözyaşım damladı kaldırımlara.
dün...
her zerrem dağıldı sokaklara.
devamını gör...
107.

cukkası yedi iklim hazır kıta bekleyen şaryole bezeli yorgan kılıfı gibi dürülmüş halde buldum seni, hayat bir eskici dükkanını anımsatan mutluluklarla dolu. gramafonlardan, bahtımızın piyangosuna uzanan kırkbeşlikler gibi şans eseriyiz. kıymet bilmez ve teneke kalpliyiz, duygularımızı streçleyip deepfreeze attık. bizden ne homo sapiens olur ne de namuslu bir vatandaş.
seni bizi çok konuştuk, birde ben vardım bu arada, her şeyi olmadık bir biçime sokmaya, toplumsal düşünceye çomak sokmaya meşgulüm şu sıra. konuşmalarım öyle çiğ, öyle utanmaz, arlanmaz, gurursuzki, sakat birini karşıdan karşıya geçirmeye çalışıyorlarmış hissi uyandırıyorum herkeste. bakışlarım kefal, barbunyalarım hala taptaze ağzımda frengi tadı, sinirlerim alçıda. öyle laflar işitiyorum ki çat diye kırılıyor böbek taşlarım. başımı sokacak sıcak bir bela arıyorum. fikirlerim uyuz olmuş, dişlerim agresif, bana uzanan eli ısırıp sevgimi eti kemik geçen saatlere dönüştürmek istiyorum.
gazını çıkaran bebek gibi yazıyorum, kokusuz ama rahatlatıcı. hatta ebeveynlerimi mutlu ediyorum, artık mışıl mışıl uyuyabilirim.
devamını gör...
108.
dünya denen cennetteki hayat ormanında, ölüm çiçeği açan tek ağacım
yapraklarım solgun, gövdem yorgun, yüreğim kırgın
köklerine işlemiş bir aşkın kuruttuğu çirkin görünümlü bir odun parçasıyım
üzerine yağmurun yağmadığı tek ağacım
yaşam şansımı kemiren böceklerle dolu tüm dallarım
yaşken eğilmemiş ağacım ben
sonsuzluğa uzanabilecekken dibe batmak için direnen
toprağı sevmeyen ve ondan kurtulup özgürlüğüne kavuşmak isteyen,
ölmek isteyen...
yapraklarım solgun, gövdem yorgun, yüreğim kırgın
köklerine işlemiş bir aşkın kuruttuğu çirkin görünümlü bir odun parçasıyım
üzerine yağmurun yağmadığı tek ağacım
yaşam şansımı kemiren böceklerle dolu tüm dallarım
yaşken eğilmemiş ağacım ben
sonsuzluğa uzanabilecekken dibe batmak için direnen
toprağı sevmeyen ve ondan kurtulup özgürlüğüne kavuşmak isteyen,
ölmek isteyen...
devamını gör...
109.
manasız bir başlıktır. kimse kötü şiirlerini buraya yazıp kendini rezil etmesin. yok şiirleri güzelse hiç yazmasın. bir dergiyle iletişime geçerek şansını denesin.
tanım: çoğu olmamış şiirlerdir. hepsini okumak ise akıl kârı değildir.
tanım: çoğu olmamış şiirlerdir. hepsini okumak ise akıl kârı değildir.
devamını gör...
110.
ah bi anlasam ışıklarını camdan göklerin
aldatılmış topraklara çakılmış demirler,
kapı aralıklarından sızan pislik tohumları,
ruhi ve ben yine dalmışız bir seyrüsefere
bi kalabalık bu gece.
bi kalabalık avizesi istanbul’un
derin bakıyor uğrun uğrun ruhice
sular akıyor oysa altından bu yolun
mesafe tanımadan bombalıyoruz
su atan arnavut kaldırımları,
dumanı üstünde fırın kürekleri ,
ruhi ve ben yine dalmışız bir lüfere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi haliç’in
kikirdiyor kocakarı ruhi hastasıyım bu piçin
durmadan göktaşları , yorgun mermiler
lüferin kafasını aha köşeye atan ruhi
yemek seçen sokak köpeği arap
ve ben , rakılıyoruz da çarpıyor bu kefere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi üsküdar’ın
vur dinine yandığımın ruhisi vur dibine gitarın
soluk soluğa merdiven koşan teyze
ömrünü taze bitirmiş izmariti tutan dudak
kendine hayrı olmayan çingene sobası
ben ve ruhi yanılıyoruz yine bu fere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi samatya’nın
çimadam ruhi yansın ben yanayım siz yanın
ortası çökük demode çekyat ,kırık masa
kırk yerinden kırık hayalli tombul şişe
kayaların arasından sızan çifte yeşil
ruhi ve ben kapaklanıyoruz yine yere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi moda’nın
gözlerine uzanıyoruz miskin kedi yoda’nın
don kişot’un şişmiş meşeden kılıcı
isa’nın jilet tek çizgi ütülü janti gömleği gepetto’dan kalma çocuk rızkı odunlar
ruhi ve ben çiviliyoruz beynimizi habire
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi beykoz’un
ruhi ardında duruyor , ben altında balyozun
aldatılmış topraklara çakılmış demirler,
kapı aralıklarından sızan pislik tohumları,
ruhi ve ben yine dalmışız bir seyrüsefere
bi kalabalık bu gece.
bi kalabalık avizesi istanbul’un
derin bakıyor uğrun uğrun ruhice
sular akıyor oysa altından bu yolun
mesafe tanımadan bombalıyoruz
su atan arnavut kaldırımları,
dumanı üstünde fırın kürekleri ,
ruhi ve ben yine dalmışız bir lüfere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi haliç’in
kikirdiyor kocakarı ruhi hastasıyım bu piçin
durmadan göktaşları , yorgun mermiler
lüferin kafasını aha köşeye atan ruhi
yemek seçen sokak köpeği arap
ve ben , rakılıyoruz da çarpıyor bu kefere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi üsküdar’ın
vur dinine yandığımın ruhisi vur dibine gitarın
soluk soluğa merdiven koşan teyze
ömrünü taze bitirmiş izmariti tutan dudak
kendine hayrı olmayan çingene sobası
ben ve ruhi yanılıyoruz yine bu fere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi samatya’nın
çimadam ruhi yansın ben yanayım siz yanın
ortası çökük demode çekyat ,kırık masa
kırk yerinden kırık hayalli tombul şişe
kayaların arasından sızan çifte yeşil
ruhi ve ben kapaklanıyoruz yine yere
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi moda’nın
gözlerine uzanıyoruz miskin kedi yoda’nın
don kişot’un şişmiş meşeden kılıcı
isa’nın jilet tek çizgi ütülü janti gömleği gepetto’dan kalma çocuk rızkı odunlar
ruhi ve ben çiviliyoruz beynimizi habire
bi kalabalık bu gece
bi kalabalık avizesi beykoz’un
ruhi ardında duruyor , ben altında balyozun
devamını gör...
111.
şiir yazmak içinden gelen duyguları yansıtmaktır rezillik değil. kötüsü iyisi yazana değil okuyana bağlıdır. şiir beğenmek isteyen gitsin ünlü şairlerin şiirlerini okusun burada boşuna vakit kaybetmesin. şiir okumak duygu paylaşmak isteyen burada geziniyor zaten.
her halta muhalif olayım laf sokayım diye şekilden şekile girmeseniz ölürsünüz anasını satayım...
her halta muhalif olayım laf sokayım diye şekilden şekile girmeseniz ölürsünüz anasını satayım...
devamını gör...
112.
şiirin adı: kalp en verimli motordur.
tür: jeopolitik, insancıl

canım yandığında sevgilim,
basıncı düşer kalbimin.
bitki örtüm zodyak kuşağıdır,
gözlerin, kıyısına vurduğum akvaryum.
düşüncelerim kaşınır gecelerinde,
deprem kuşağıdır bacaklarımın arası.
felaketler hep üst üste gelir,
dudakların isteklice büzüldüğünde.
tür: jeopolitik, insancıl

canım yandığında sevgilim,
basıncı düşer kalbimin.
bitki örtüm zodyak kuşağıdır,
gözlerin, kıyısına vurduğum akvaryum.
düşüncelerim kaşınır gecelerinde,
deprem kuşağıdır bacaklarımın arası.
felaketler hep üst üste gelir,
dudakların isteklice büzüldüğünde.
devamını gör...
113.
şiir sayılır mı bilmem ama güzel sözlü rap parçaları yapıyorum ve kısa bir süre sonra yayınlamaya başlayacağım. klipli mlipli.
''var bir hayalimiz herkesin, mutlu olmak istiyor her kesim''
bu da bir dizemden kesit olsun.
mahlas greys olacak bu arada umarım dinlersiniz kafa kardeşler.
''var bir hayalimiz herkesin, mutlu olmak istiyor her kesim''
bu da bir dizemden kesit olsun.
mahlas greys olacak bu arada umarım dinlersiniz kafa kardeşler.
devamını gör...
114.
kapalı kapılar ardında,
saklı bahçelerde.
soğuk günlerde ve
ıssız gecelerde.
her şey dönüyorken etrafımda,
senden başka olmadı aklımda.
meyler,aşklar akıyorken dünyada,
senden başkası girmedi rüyalarıma.
korkak ve kaypak kimselerin koynunda,
benden uzak ve bir o kadar yakında,
hiç mi özlemedin beni?
sana verdiğim kalbimi,
senle bulduğum güvenimi,
kırarken hiç acımadın ellerin?
aklımda şerit şerit hatıralar,
rüyalarımda kesik kesik kabuslar,
senden sonra biten bir hayat,
ve ölüme koşan ayaklar.
şimdi bu benim.
şimdi bu ölü bir beden.
saklı bahçelerde.
soğuk günlerde ve
ıssız gecelerde.
her şey dönüyorken etrafımda,
senden başka olmadı aklımda.
meyler,aşklar akıyorken dünyada,
senden başkası girmedi rüyalarıma.
korkak ve kaypak kimselerin koynunda,
benden uzak ve bir o kadar yakında,
hiç mi özlemedin beni?
sana verdiğim kalbimi,
senle bulduğum güvenimi,
kırarken hiç acımadın ellerin?
aklımda şerit şerit hatıralar,
rüyalarımda kesik kesik kabuslar,
senden sonra biten bir hayat,
ve ölüme koşan ayaklar.
şimdi bu benim.
şimdi bu ölü bir beden.
devamını gör...
115.
gündüz ile gece,
ak ile kara,
söz ile hece,
şifa ile yara.
biz birbirimize uzağız,
her şeyden fazla.
birbirimize yakınız,
herkesten daha fazla.
ellerimiz kavuşmaz,
gözlerimiz görüşmez,
dudaklarımız buluşmaz,
sanki bir kara sevda.
bulutlar kadar yüksek,
ve bir o kadar alçak,
karlar kadar beyaz,
geceler kadar karanlık.
aşk bu; sonu şeytanlık.
ak ile kara,
söz ile hece,
şifa ile yara.
biz birbirimize uzağız,
her şeyden fazla.
birbirimize yakınız,
herkesten daha fazla.
ellerimiz kavuşmaz,
gözlerimiz görüşmez,
dudaklarımız buluşmaz,
sanki bir kara sevda.
bulutlar kadar yüksek,
ve bir o kadar alçak,
karlar kadar beyaz,
geceler kadar karanlık.
aşk bu; sonu şeytanlık.
devamını gör...
116.
artık adın gibisin,
gerçek bir sılasın.
yılların hasretisin,
birikmişi, hayalisin.
bilinmezler içinde
artık imkansızsın.
sokak sokak aradığım,
her bilene sorduğum,
hiç bana açmayan,
bir taze çiçeksin.
gerçek bir sılasın.
yılların hasretisin,
birikmişi, hayalisin.
bilinmezler içinde
artık imkansızsın.
sokak sokak aradığım,
her bilene sorduğum,
hiç bana açmayan,
bir taze çiçeksin.
devamını gör...
117.

kürek kemiğinden kavrayacaksın hayatı,
bacakları omzuna gelecek geçip giden zamanın,
büyüyeceksin çürüyen bir kalıp peynir gibi,
zindanlardan geçecek, ejderhalarla oturup kalkacaksın,
ciğerlerin barut fıçısı gibi fitili burnunda gezeceksin,
sakın kondomsuz hayal kurma sakın,
her şeyin besleyebildiğin kadarını kuracaksın.
sen düşünebilen bir taşsın, lapis philosophorium'sun, öfkelendin mi felsefen şimşek gibi çakmalı cehaletin alnının ortasına. tabancandan bilgelik fışkırmalı, adalet kokmalı namlun. derdin, yedi gezegeni inim inim inletmeli.
devamını gör...
118.
yeniden gelecek olsaydım dünyaya,
altın olmak isterdim.
kolunda bilezik, boynunda gerdanlık, parmağında yüzük olurdum.
bir çift küpe olur, seni sevdiğimi fısıldardım kulağına, her gün.
sen de beni severdin, kimseyi sevmediğin kadar.
en yakın ben olurdum sana,
kimsenin olmadığı kadar.
altın olmak isterdim.
kolunda bilezik, boynunda gerdanlık, parmağında yüzük olurdum.
bir çift küpe olur, seni sevdiğimi fısıldardım kulağına, her gün.
sen de beni severdin, kimseyi sevmediğin kadar.
en yakın ben olurdum sana,
kimsenin olmadığı kadar.
devamını gör...
119.
ben hiç gelecek ekmedim
uzayıp gitti çocukluğum.
uzayıp gitti çocukluğum.
devamını gör...
120.
ahhh ilk yazımın bunun üzerine olmasını istedim. kesinlikle nazım hikmet ran’ın tahir ile zühre şiiri.
devamını gör...