normal sözlük yazarlarının şiirleri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
761.
heyecandan uyuyamadığım gecenin
sabahı yıkıp yok etti her şeyi
biten bitmiş, giden gitmiş
beklenen ise gelmeyecekti...
sabahı yıkıp yok etti her şeyi
biten bitmiş, giden gitmiş
beklenen ise gelmeyecekti...
devamını gör...
762.
üç tarafı denizlerle çevrili ülkenin
dört yanı dağlarla kaplı coğrafyasında
bir yaşama sancısıydı kader.
gidip de kavuşamadığımız yerlerden çarpardı yüzümüze umut.
küçük dünyalarımızda büyük düşler kurardık.
evler de hayatlarımız gibi,
zamanın ötesinden gelen yorgun birer yolcuydu.
henüz çıkmamışlardı kentsel dönüşüm denen son yolculuklarına.
kalplerimize taktığımız kilitler takılmamıştı kapılara,
bir mevlevi tekkesi gibi açıktı herkese ardına kadar.
kışlar çetin geçerdi buralarda
yaşamak uzun bir sınava dönüşürdü.
yaz ise insaflıydı
kışın tüm yaşattıklarını telafi etmek istercesine sunardı nimetlerini.
yine de saramazdı yaralarımızı,
usanır giderdi çabucak.
ve sevdalar,
yan yana gelmenin bir sevişmek sayıldığı
gizli, ürkek bazen de yasak...
ömür verilen sevdalar....
kader ve kederimizdi.
dört yanı dağlarla kaplı coğrafyasında
bir yaşama sancısıydı kader.
gidip de kavuşamadığımız yerlerden çarpardı yüzümüze umut.
küçük dünyalarımızda büyük düşler kurardık.
evler de hayatlarımız gibi,
zamanın ötesinden gelen yorgun birer yolcuydu.
henüz çıkmamışlardı kentsel dönüşüm denen son yolculuklarına.
kalplerimize taktığımız kilitler takılmamıştı kapılara,
bir mevlevi tekkesi gibi açıktı herkese ardına kadar.
kışlar çetin geçerdi buralarda
yaşamak uzun bir sınava dönüşürdü.
yaz ise insaflıydı
kışın tüm yaşattıklarını telafi etmek istercesine sunardı nimetlerini.
yine de saramazdı yaralarımızı,
usanır giderdi çabucak.
ve sevdalar,
yan yana gelmenin bir sevişmek sayıldığı
gizli, ürkek bazen de yasak...
ömür verilen sevdalar....
kader ve kederimizdi.
devamını gör...
763.
kıyam/et
-günü soktum gecenin koynuna sallıyorum uyusun gözkapaklarımda
...
uykum yastığımda kıvranır durur
içimden iki ses dilime vurur
içimde kavga var kalemde gurur
gün uyur
su uyur
sen uyursun
vicdanım canıma azılı düşman olur
bir iç çekiş kırar kalemini gururun
çeker kınından kalemi kelam
vurur
vurur yüzüme beni
toplar boşverip dağıttıklarım
çıkarır gözardımdan yüzleri
böler ruhumu suratı sırata dönmüş bir çizgi
çarpar yüzüme ateş çarpar yüzüme beni
nisyandan doğma isyanlar akarken şahdamarımda
şükür paslanır dudaklarımda
alacakaranlıkta saf tutar cümleler
cenaze namazıma
-iyi bilenler neyi bilirler
?
-günü soktum gecenin koynuna sallıyorum uyusun gözkapaklarımda
...
uykum yastığımda kıvranır durur
içimden iki ses dilime vurur
içimde kavga var kalemde gurur
gün uyur
su uyur
sen uyursun
vicdanım canıma azılı düşman olur
bir iç çekiş kırar kalemini gururun
çeker kınından kalemi kelam
vurur
vurur yüzüme beni
toplar boşverip dağıttıklarım
çıkarır gözardımdan yüzleri
böler ruhumu suratı sırata dönmüş bir çizgi
çarpar yüzüme ateş çarpar yüzüme beni
nisyandan doğma isyanlar akarken şahdamarımda
şükür paslanır dudaklarımda
alacakaranlıkta saf tutar cümleler
cenaze namazıma
-iyi bilenler neyi bilirler
?
devamını gör...
764.
çırpınışlar - 2
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
sanki kendi içimde
düştüğüm kuyuyu
kaybettim..
samanlık dışımda
ben, deliksiz iğne..
aradığımı bulamıyorum,
bulduğumu aramıyordum..
can çekişiyorum ama
azrail'i de beklemiyorum..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
adeta göz yumuyor
muammalara..
bir tenhada
can vereceğim,
solmaya niyetli
küpe çiçeğime..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
fırtınaya kefalet
bu sessizlik..
gecelerce göğsümü
çınlatan o çığlık;
azar yemiş çocuk,
sudan çıkmış kedi,
kavga etmiş adam gibi..
hem baş köşede
hem suspus..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
bana sırtını dönmüş
ağlıyor..
ben burada yanarken
o gözyaşları
nereye gidiyor..??
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
unuttu galiba beni
bu mayhoş dünyada..
dünya ki;
çivisi kayıp,
delikten insanlık kaçırıyor..
her şeyin bitmesi
an meselesiyken;
aşık olmak,
ahiret meselesi..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
derdini anlatmaya can atan
ama konuşmaktan korkan
kekeme bir şair gibi..
tüm sözcüklere küs,
tüm kafiyelere düşman..
ya kır bu dilindeki zinciri
ya da göster bana
ölüm ne zaman..??
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
sanki kendi içimde
düştüğüm kuyuyu
kaybettim..
samanlık dışımda
ben, deliksiz iğne..
aradığımı bulamıyorum,
bulduğumu aramıyordum..
can çekişiyorum ama
azrail'i de beklemiyorum..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
adeta göz yumuyor
muammalara..
bir tenhada
can vereceğim,
solmaya niyetli
küpe çiçeğime..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
fırtınaya kefalet
bu sessizlik..
gecelerce göğsümü
çınlatan o çığlık;
azar yemiş çocuk,
sudan çıkmış kedi,
kavga etmiş adam gibi..
hem baş köşede
hem suspus..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
bana sırtını dönmüş
ağlıyor..
ben burada yanarken
o gözyaşları
nereye gidiyor..??
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
unuttu galiba beni
bu mayhoş dünyada..
dünya ki;
çivisi kayıp,
delikten insanlık kaçırıyor..
her şeyin bitmesi
an meselesiyken;
aşık olmak,
ahiret meselesi..
iç sesimden
hiç ses çıkmıyor..
derdini anlatmaya can atan
ama konuşmaktan korkan
kekeme bir şair gibi..
tüm sözcüklere küs,
tüm kafiyelere düşman..
ya kır bu dilindeki zinciri
ya da göster bana
ölüm ne zaman..??
devamını gör...
765.
//sızmak başka şeydi
dökülmek,
başka...
ve duymak,
her vakit kulaktan geçmezdi.//
d.b
dökülmek,
başka...
ve duymak,
her vakit kulaktan geçmezdi.//
d.b
devamını gör...
766.
kalbime ektiğim,
aşk tohumlarına,
can suyu oldun.
hayalime,
gerçek oldun.
yazıma fikir,
şiirime mısra oldun.
filmime battaniye,
mitosuma efsane oldun.
içime kelebek,
kalbime küt küt oldun.
gözüme nur,
ateşime çıra oldun.
müziğime söz,
fikrime ince gül oldun.
canıma canan,
ruhuma eş oldun.
aşk tohumlarına,
can suyu oldun.
hayalime,
gerçek oldun.
yazıma fikir,
şiirime mısra oldun.
filmime battaniye,
mitosuma efsane oldun.
içime kelebek,
kalbime küt küt oldun.
gözüme nur,
ateşime çıra oldun.
müziğime söz,
fikrime ince gül oldun.
canıma canan,
ruhuma eş oldun.
devamını gör...
767.
babamın şakaklarında limon ağacı,
limonun kokusunda çocuklaşırım.
üzengi kokuyor vaktin atlası
bükümlü bir alfabe mahrecime konuyor.
vahiy iniyor dudaklarımın ucuna
ağzım hira oluveriyor.
kırmızı elmalar değiyor,
annemin yanaklarına.
limonun kokusunda çocuklaşırım.
üzengi kokuyor vaktin atlası
bükümlü bir alfabe mahrecime konuyor.
vahiy iniyor dudaklarımın ucuna
ağzım hira oluveriyor.
kırmızı elmalar değiyor,
annemin yanaklarına.
devamını gör...
768.
hiç bir ses yok penceremde.
ne bir şiir ne bir şarkı
bir çetrefil an içinde
yalnızlığım yalnız kaldı.
f.
ne bir şiir ne bir şarkı
bir çetrefil an içinde
yalnızlığım yalnız kaldı.
f.
devamını gör...
769.
kafadan yazalım bi tane şimdi...
bedenim deli gözlerim kanlı
savaşır dururum maziyle
er meydanında ölümüm şanlı
kılıçlar kuşandım gaziyle
katillerim hep ihtiyardı
bana göre bu bir intihar
geçmiş hatalardı süslü kazalar
celladım içimdeki intizar
bata çıka öğrendim yaşamayı
zorluklar oldu yol arkadaşım
tekrar ederek her aşamayı
dindi bitmez göz yaşım.
şimdi yüzümde tebessüm
ehliyim artık hayatın
eski halime teveccüh
yeni beni yarattın
bedenim deli gözlerim kanlı
savaşır dururum maziyle
er meydanında ölümüm şanlı
kılıçlar kuşandım gaziyle
katillerim hep ihtiyardı
bana göre bu bir intihar
geçmiş hatalardı süslü kazalar
celladım içimdeki intizar
bata çıka öğrendim yaşamayı
zorluklar oldu yol arkadaşım
tekrar ederek her aşamayı
dindi bitmez göz yaşım.
şimdi yüzümde tebessüm
ehliyim artık hayatın
eski halime teveccüh
yeni beni yarattın
devamını gör...
770.
gecenin insanı yalnızlaştırdığı zamanlarda,
4. kat balkonundan aşağıya bakıyorum.
atacağım insanlık için küçük adımlarda,
varoluşuma basit bir cevap arıyorum.
eski ve hüzünlü tüm parçalar,
bir fahişe gibi ücreti mukabil.
tenimden söküp aldığı hatıralar,
ne benden habersiz ne ruhumdan azil.
bütün cümleleri laf olsun diye doldururken,
ölmek geliyor içimde, ufak satır başlarında.
yakamoz altında kaybolan kadınlarımı hatırlarken,
özlüyorum sertoyu kaybettiğim henüz bu yaşlarında.
bütün sorgularım ya ben dahil ya ben fail,
kendimi bu keşmekeşte kaybettim.
yok ki cesedimin kıyısına vuracağı bir sahil,
bu yerkürede anneme verdiğim söze sabitim.
sizi de yargılamıyorum tanrının çocukları,
hayatın akışında bir yol aramaktasınız.
beni yargıladığınız tüm aykırılıkları,
gözler önünde saklamaktasınız!
4. kat balkonundan aşağıya bakıyorum.
atacağım insanlık için küçük adımlarda,
varoluşuma basit bir cevap arıyorum.
eski ve hüzünlü tüm parçalar,
bir fahişe gibi ücreti mukabil.
tenimden söküp aldığı hatıralar,
ne benden habersiz ne ruhumdan azil.
bütün cümleleri laf olsun diye doldururken,
ölmek geliyor içimde, ufak satır başlarında.
yakamoz altında kaybolan kadınlarımı hatırlarken,
özlüyorum sertoyu kaybettiğim henüz bu yaşlarında.
bütün sorgularım ya ben dahil ya ben fail,
kendimi bu keşmekeşte kaybettim.
yok ki cesedimin kıyısına vuracağı bir sahil,
bu yerkürede anneme verdiğim söze sabitim.
sizi de yargılamıyorum tanrının çocukları,
hayatın akışında bir yol aramaktasınız.
beni yargıladığınız tüm aykırılıkları,
gözler önünde saklamaktasınız!
devamını gör...
771.
viski koyulaştı,
bardağın ortası inceldi.
aman tanrım dediler
cengiz çay da mı içerdi
dert çekenin dediler
dermanımı unutamadım
yüreğime sürtünürdü kediler
unutamadıııığııım
unutamadım.
bardağın ortası inceldi.
aman tanrım dediler
cengiz çay da mı içerdi
dert çekenin dediler
dermanımı unutamadım
yüreğime sürtünürdü kediler
unutamadıııığııım
unutamadım.
devamını gör...
772.
çok kırıldım diyordu kadın
bin parçaya bölünmüş adama
kimsenin kimseyi duymadığı
buz gibi soğuk bir dünyada
bin parçaya bölünmüş adama
kimsenin kimseyi duymadığı
buz gibi soğuk bir dünyada
devamını gör...
773.
hatırla ey gönlüm ki gecenin koynunda tektin.
çırpınırken ruhun ümitsizliğin içinde
yıldızların altında bekleyişteydin.
ne ses ne seda o mihraptan
durup orada müşteki ve biçare
hatırla ey gönlüm ki serzenişteydin
çırpınırken ruhun ümitsizliğin içinde
yıldızların altında bekleyişteydin.
ne ses ne seda o mihraptan
durup orada müşteki ve biçare
hatırla ey gönlüm ki serzenişteydin
devamını gör...
774.
gönül, ötelere aşık.
ötelerde var, ötelerde ışık
düşler durur o, merdümgiriz
kendinde olmayanı, biçare aciz
ötelerde var, ötelerde ışık
düşler durur o, merdümgiriz
kendinde olmayanı, biçare aciz
devamını gör...
775.
yol uzaklara doğru
uzaklara, durmadan ileri
ruhum mukim, bedenim seferi
ilerleyen sadece yol, zaman durdu
saat hep gecenin yedisi
ben, bavulum ve umutlarım. yok ötesi
ben yolcu, yol uzaklara doğru
uzaklara, durmadan ileri
ruhum mukim, bedenim seferi
ilerleyen sadece yol, zaman durdu
saat hep gecenin yedisi
ben, bavulum ve umutlarım. yok ötesi
ben yolcu, yol uzaklara doğru
devamını gör...
776.
şu başlığa "benim şiirim" diyerek tanım ekleyen kitlenin özgüvenine hayranım. lan 700 bin defa çaldığım hendrix introsunu buraya koyarken bile bin defa düşündüm. helal olsun size.
dip: çok kötü.
dip: çok kötü.
devamını gör...
777.
saatin sallanan sarkacından
düştü bir gün zaman
yanından geçerken siz
biz ona aldırmadan
uzandım yatağınıza, cam kırıklarından..
şimdi dönüp bakınca,
göremiyorum ki;
zamanın kırılmışlığından
kalbimin içine düştüğü o cam kırıklarından;
ve kırılmışlıklarımızda
bir kaybolmuşluk bulduğumuzdan,
ve bir buluşu kaybettiğimizden,
ve bulamayacağımızdan bir daha..
susuyoruz...
susuyoruz ona..
dönüp dolanıp bir iple boynumuzda,
sallanıyoruz saatin sarkacı gibi,
zamanın zamanı geçmiş,
bizse her köşe başında,
kendimizi asıyoruz..
gözleri kör, karnı aç, yaralı...
kendi duvarlarımız bize çarpıyor,
biz onlara,
izimizi bırakıyoruz üzerinde..
ne yazık, izlerimizi korkular yemiş,
geriye dönemiyoruz..
bulamıyoruz hiç..
kaybettiğimizi,
kendimizi,
sevgimizi..
dilsiz duygularımızı takıp bileklerimize,
yürüyemez hale gelene kadar,
taşıyoruz ellerimizle yıktığımız,
enkazlarını,
aşkımızı,
yangınlarımızı..
susuyorum,
susarken tek başına..
fark ediyorum,
taştan gözlerimi,
göz bebeksiz,
boş..
bakmıyorum, göremiyor çünkü..
gözlerin işi görmek değil henüz,
akıyor hafifletmek için ağırlığını,
görebilmek için,
çaresizce, yanında getirdiği yangınlarını,
söndürmeye çalışıyor henüz,
yaşları, yangınlarını yenene kadar..
susuyoruz, dilsiz ağzımız..
“kırılmıştı kalbim,
kırıkların arasında kaybettim..”
vardı bir zamanlar,
zaman vardı,
biliyorum vardı
kalbim..
bir zamanlar ben de insandım,
zaman beni yenerdi,
ama yangınlarım..
gözyaşlarım..
vardı..
susuyorum şimdi,
çünkü göremiyorum..
köşeyi dönerken,
hatırlıyorum gibi,
kaybettiğimi..
bendeki seni...
[double infinity... pretty long time.]
düştü bir gün zaman
yanından geçerken siz
biz ona aldırmadan
uzandım yatağınıza, cam kırıklarından..
şimdi dönüp bakınca,
göremiyorum ki;
zamanın kırılmışlığından
kalbimin içine düştüğü o cam kırıklarından;
ve kırılmışlıklarımızda
bir kaybolmuşluk bulduğumuzdan,
ve bir buluşu kaybettiğimizden,
ve bulamayacağımızdan bir daha..
susuyoruz...
susuyoruz ona..
dönüp dolanıp bir iple boynumuzda,
sallanıyoruz saatin sarkacı gibi,
zamanın zamanı geçmiş,
bizse her köşe başında,
kendimizi asıyoruz..
gözleri kör, karnı aç, yaralı...
kendi duvarlarımız bize çarpıyor,
biz onlara,
izimizi bırakıyoruz üzerinde..
ne yazık, izlerimizi korkular yemiş,
geriye dönemiyoruz..
bulamıyoruz hiç..
kaybettiğimizi,
kendimizi,
sevgimizi..
dilsiz duygularımızı takıp bileklerimize,
yürüyemez hale gelene kadar,
taşıyoruz ellerimizle yıktığımız,
enkazlarını,
aşkımızı,
yangınlarımızı..
susuyorum,
susarken tek başına..
fark ediyorum,
taştan gözlerimi,
göz bebeksiz,
boş..
bakmıyorum, göremiyor çünkü..
gözlerin işi görmek değil henüz,
akıyor hafifletmek için ağırlığını,
görebilmek için,
çaresizce, yanında getirdiği yangınlarını,
söndürmeye çalışıyor henüz,
yaşları, yangınlarını yenene kadar..
susuyoruz, dilsiz ağzımız..
“kırılmıştı kalbim,
kırıkların arasında kaybettim..”
vardı bir zamanlar,
zaman vardı,
biliyorum vardı
kalbim..
bir zamanlar ben de insandım,
zaman beni yenerdi,
ama yangınlarım..
gözyaşlarım..
vardı..
susuyorum şimdi,
çünkü göremiyorum..
köşeyi dönerken,
hatırlıyorum gibi,
kaybettiğimi..
bendeki seni...
[double infinity... pretty long time.]
devamını gör...
778.
şiirsel dürtülerim oluyor arasıra
mısra mısra yazmak isterim
hiç bir kurala takılmadan
hiçbir imlada boğulmadan
kalemimin ucundan damlayan kelimeleri altına koyduğum beyaz kağıtlar toplamakta.
duygular birbiri ardına akarken
bariz olan bir tanesi gelir oturur şuracığa.
zamam durur
kalem yazmaz olur artık.
kağıt tüm beyazlığı ile çarpar yüzüme tenini.
neden bu kadar zor seni düşünmenin acısı?
nasıl tüm benliğimi ele geçirmeyi başarıyorsun hala?
durdu yine kalp atışlarım
iki nefes almalıyım.
mısra mısra yazmak isterim
hiç bir kurala takılmadan
hiçbir imlada boğulmadan
kalemimin ucundan damlayan kelimeleri altına koyduğum beyaz kağıtlar toplamakta.
duygular birbiri ardına akarken
bariz olan bir tanesi gelir oturur şuracığa.
zamam durur
kalem yazmaz olur artık.
kağıt tüm beyazlığı ile çarpar yüzüme tenini.
neden bu kadar zor seni düşünmenin acısı?
nasıl tüm benliğimi ele geçirmeyi başarıyorsun hala?
durdu yine kalp atışlarım
iki nefes almalıyım.
devamını gör...
779.
özgür bir mahkumsun
yaşarken ölen
sevgi dolu bir mahluksun
aynı zamanda nefret edebilen
yıllar boyu var olursun
aynı anda yok ederken
ve tutunursun
gitmek isterken
ve anlam bulursun
anlamsızlıklar içinde çığlık atarken
sen olursun
şen olursun
yaşamaktan zevk alırsın
acı çekerken
bir gün onu bulursun
o olursun severken
mutlak bir yol bulursun
muğlak bir yolda ilerlerken
umudun yeşerir
kara bulutlar yok olur
ve gökkuşağı çıkar
yağmur yağarken.
yaşarken ölen
sevgi dolu bir mahluksun
aynı zamanda nefret edebilen
yıllar boyu var olursun
aynı anda yok ederken
ve tutunursun
gitmek isterken
ve anlam bulursun
anlamsızlıklar içinde çığlık atarken
sen olursun
şen olursun
yaşamaktan zevk alırsın
acı çekerken
bir gün onu bulursun
o olursun severken
mutlak bir yol bulursun
muğlak bir yolda ilerlerken
umudun yeşerir
kara bulutlar yok olur
ve gökkuşağı çıkar
yağmur yağarken.
devamını gör...
780.
koşup duruyoruz hırslarımızın peşinde,
üzülüp seviniyoruz hep bir şeyler için.
oysa ki hiçbiri kalmıyor geride,
vardığımız yer hep aynı sonunda;
bir avuç toprak
bir damla su
bir nefes hava..
peki, ne için tüm bu döktüğümüz çaba?
üzülüp seviniyoruz hep bir şeyler için.
oysa ki hiçbiri kalmıyor geride,
vardığımız yer hep aynı sonunda;
bir avuç toprak
bir damla su
bir nefes hava..
peki, ne için tüm bu döktüğümüz çaba?
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103