1341.
bunu ben yazmışım, hayret:

eyy ​kedi, kedicik,
bilir misin seni hiç evime almadım ama,
seni evinde krallar gibi yaşatanlar var.

ve yine bilir misin,
mamanı kuş tüyü yataklarda yerken sen,
çöp kutusunda bir kemik parçası arayan,
kediler var.

ve yine bilir misin ki,
bizde de durumlar hiç farklı değil.
devamını gör...
1342.
her şey yeniden başlar
kalbimin içinde dolu taşlar
sevgiyi yeniden hatırlatır naaşlar
zamansız amansız yaşlanmalar

ali kıran, baş kesenden beter
kendimle kavgam kalbimi ezer
bu mudur insan; şaşar beşer ?
duygusal boşlukta aşar geçer.

pastanın mumu gibi yanıp söner,
hayallerim atlıkarınca başım döner
ruhumu çerçeveletti çocukluğum,
çıkamadım oradan ve tadını unuttum.

yalnız değiliz, adımlar izlenir.
panzehir yapılan yılan gibiyiz
kimi zaman, iyi kimi zaman kötü
kime kalmış dünün ödülü? bütünü tüketir ömrünü

geri gel, yeniden, bi nefes alsam
bilemem, denemem, hevesime bakma
hıçkırıklarım nefes almama engel
rüzgar eser talan olur içimde ki her yer

saatler dakikalar alarm çalar
alt tarafı hayattan bir zevk alıcan
demeye de kalmaz gitmez işler hiç rast
hep bir pislik olur, içini temiz san.

daha bitmemiş bi tablonun arkasına atılmış imzadan ibaret,
kaldırımın arasına saklanmış, izmaritin üstüne yapışmış emanet.
limonata gibi tadı kalsın ağzımda, doyamadım dünyaya lanet olsun.
sonunda geçmişim geleceğe sövsün, ani ataklar boğmadan dursun.
devamını gör...
1343.
önce okulda başladı sevdam
çukulata sevgilim nerdesin
sabah seninle açıldı gözüm
mısır piramidim nerdesin....
devamını gör...
1344.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1345.
düşüncelerimin altında kalırım uyuyamam
gözlerimin ağırlığında ezilir bu pusulam
bulamam istesem de sabahları bulamam
varlığını hatırladıkça nefesi alamam

düşünerek geçirdim, düşünmediğim ayları
....belki daha fazlası...
içimde bunlar... bunlar kalmasın
bulutların üstü rahat fakat beynim bulanır
isyanım bunadır... bunadır.

zor. düşüncesi bile çok zor
lanetin mühürlenmiş gibi dudaklarıma..

zor , düşüncesi bile çok zor
lanetin mühürlenmiş gibi dudaklarıma..

yok.
zamanı varmış her şeyin...
dur lütfen. ne olur...

siyah içinde bembeyaz tenin
sabaha kadar durmadım inceledim.
yine de doymadım.
sabahın güneşi kadar eşsiz.
devamını gör...
1346.
gözlerin umut mu sevgili?
sözlerin ışık mı?
bunca soru sordum,
cevabın bu mu sevgili?

bu şiirimi de rendeleyip makarna sosuna karıştırdım. haydi bekle ki sabah olsun. sevgili?

hayal rüzgarlarında savruldum.
hüzün saçan sonbahara vuruldum.
manasız devrik cümleler kurdum.
haydi kapat ocağı çok güzel koktu.


*
devamını gör...
1347.
(bkz: 5'e çeyrek kala)

omuzlar yıkılmış başlar öne eğik.
selam kavga sebebi,
5'e çeyrek kala.
sessizliğin müthiş gürültüsü.
mutsuz yüzler bir otobüs dolusu.
güneş erkenden batıyor.
asık suratlar, küfürlü sözler,
bir şehir dolusu.
küçük bir kız,
gözlerimin içine bakıyor.
küçücük elleri güneşi tutarcasına,
ümitli gözleri yaşarcasına,
öyle güzel,
öyle neşeyle bakıyor dünyaya,
yaşamak geliyor içimden.
5'e çeyrek kala.

bir kadın görüyorum,
en az annem kadar güzel.
en az annem kadar mübarek.
sarı sırma onun saçlarında,
beyaz onun bakışlarında,
gözlerinde tabiatın bin yeşili.
tanrı önce seni sonra renkleri yaratmış.
bütün renkler sende can buluyor.
ay senden ışık alıp bir renge boyanıyor.
sonra utanıp yüz çeviriyorum.
aşık olmak geçiyor içimden.
5'e çeyrek kala.


susmak korkakların işidir.
haykırmak geçiyor içimden,
5'e çeyrek kala.
umutsuzluğun kirli kokusu,
tüm ruhumu sarıyor.
hangi yana dönsem acı,
hangi yana dönsem hep bir talihsizlik.
kaçmak geliyor içimden.
kaçmak korkakların işidir.
en uykusuz gecenin sabahında,
güneşi doğurmak yürek ister.
bazen insan öyle halsiz kalıyor.
5'e çeyrek kala, yaşamak kayboluyor içimden.
5'e çeyrek kala sevmek yitip gidiyor yüreğimden. 5'e çeyrek kala bütün umutlarım yanıp bitiyor.
...
devamını gör...
1348.
bir yağmur tanesi hayatımızı ne kadar değiştirebilir diye durup düşünüyorum. biri değil belki ama binlercesi sırılsıklam olmamızı sağlayabilir. hayatımıza birden bire giren insanlar belki ilk başta zararsızdır sonra sevdikçe tanıdıkça onlar da bizi ıslatmaya başlatıcak oysaki yağmurdan sonraki gökkuşağı ve toprak kokusu harikadır. sanki yeni açılmış çiçeklerle dolu olan bir çiçek bahçesindeymişsin gibi hissedersin. gerçekten insanlar da bizi böyle kandırmıyorlar mı? onların diğer yüzlerine kanıp güzel sanıyoruz o kadar toz pembe hayallere kapılıyoruz ki bizi bazen biz bile kurtarmıyoruz. sonra bizim için herkes şuçlu çıkıyor en büyük şuçlu içimizdeki doymak bilmeyen benliklerimiz o kadar açız ki o kadar elimizdekinin daha  fazlasını istiyoruz ki yetmiyor bize hiç bir şey yetmiyor. sonra biri gelip sizi kandırıyor ona inanıyorsunuz sanki tek doğrunuz oymuş gibi ve başka biri o yanlışı gördüğünde o kötü oluyor ve diyorsunuz ki ne kadar salakmışım neden çevremdekileri dinlemedim.
evet siz burdaki gökkuşağısınız yağmuru sonuna kadar bekleyen ve sonunda insanları mutlu eden.
yağmur ise hayatınızı zindana çeviren ama sizi her seferinde kandıran, ben ve benim gibilerse toprak yağmurdan sonraki toprak kokusu herşeyi farkeden ama sürekli kötü olan.
peki siz hangisisiniz?
devamını gör...
1349.
yarasa seneca potansiyel sahibi yurdum şairini sabote ediyor izle 144p izle

edit: artı oyun için teşekkür ederim vapur.
devamını gör...
1350.
sözlüğün çoğunluğunun divan ve tanzimat edebiyatı kurallarından etkilendiklerini görmekteyiz. herkes kafiye ve hece ölçüsü derdinde. zorlama kafiyelerle şiir yazılamaz bunu anlayın artık. serbest nazım gerçek sanat ve gerçek şiirin özüdür. sanat zorlamayla değil doğallıkla yapılır. zaten resimde de, şiirde de en sevilen sanatçılar hep serbestliğe önem veren sanatçılar olmuştur.

tanımlarda yazılan şiirlerin çoğunda gördüğüm hatalar, kafiye yapacağım diye sözlerin aşırı basite indirgenmesi (geliyorum, gidiyorum benzeri bambasit kafiyeler.) hece ölçüsüne uyacak diye uyumsuz cümleler. (yukarıdan örnek verirdim de çatışma çıkarmış olmak istemiyorum.) veya zorlama bir süslü kelime kullanımı var. bazen en basit kelimeleri öyle bir dizersiniz ki mükemmel bir sanat eseri çıkar. illa arapça farsça kelimeler kullanmanız gerekmiyor. bunun en büyük örneği özdemir asaf'tır. çok kısa ve sade şiirler yazar ama mükemmel sanat eserleri yaratır.


çizik
geleceğim, bekle dedi, gitti..
ben beklemedim, o da gelmedi.
ölüm gibi bir şey oldu..
ama kimse ölmedi.

özdemir asaf


bakın kafiye kullanmayın demiyorum, şiirin temelinde kafiye var ama çok zorluyorsunuz, zorlayınca tadı kaçıyor.

not: müsait bir anımda eski şiir defterimi ortaya çıkararak bu tanımı editleyeceğim.
devamını gör...
1351.
kasım 2015’ten beri yazdığım her şey gibi biraz da babama…


dünya (20.11.2016)


kalbimi bir daha kırdım,
çünkü bunun adı yaşam.
çünkü azalan ve unutulan şeylerdir dünya.
acı ağacım,
yaktığım her ağıt,
bir avuç toprak parçası,
özlem dolu dünya...
beni hatırla diye bitirdiğim paragraflar...
sana doğru tırmandığım bu yokuş,
ellerimle kazdığım yer,
son defa ayakta durmak,
düşsem her şey düzelir.
son bir temas...

anlasam,
bu dünya ne zalim!
ölüm yazılı duvarların yanından
yürüdüm geçtim de
kaldırıp başımı okumadım.
ayaklarımı kanattım da bir ah çekmedim,
oysa bir ah çekmek için yürüdüm, durdum.
bir ömür çürütmek için yaşadım.
sonunda yanında bulsam kendimi…
gün saydığım zaman,
akıp giden ve yüksekten hayatımın ortasına düşen şeyler...
acı ağacının altında otururken anladım;
acı çeker yeryüzü.
başımıza gelen musibetleri sıraladım.
çünkü biliyorsun,
dünya benzer yaşamların
benzersiz acılarının aktığı bir akarsudur.
karaya çalınır durur.
yakınından geçenler
aynı yeminleri ederler de tutamazlar.
bir akarsuyun yanında kimse susamaz,
oysa ben bir yudum içtim, kandım ve sustum dünyaya.
başıma gelen her şeyin başıma geleceğini biliyordum da
ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum.
herkesin bir ağıdı varken ben sustum.
sustum ki sussun dünya.

sandım ki beyaza çalınır,
insan gözlerini kapatıp karanlığına çekildiğinde,
dışarıdaki dünya.
sandım ki yedi renktir yaşam.
insan yedi defa mutlu olur.
yedi defa mutsuz oldum da küsmedim dünyaya,
sekizincisini bekledim karanlıkta.
yedi kat karanlığa büründüm de
bir defa çıkarıp bakmadım başımı.
oysa bir defa kaybetseydim kendimi,
delirseydim,
gözlerim görmez olsaydı dünyayı...

yedi defa içime döndüm suskunluğumda...
sonra bozulsun istedim bu oruç.
bu yaşam bozulsun istedim ki kaybetmek sürekliliği yitirilsin.
güzel şeyler olsun istedim,
büyümek vakti dedikleri saatlerde.
diyetim, iki kolumdu belki,
bir yaşam, bir ağıt ve sözlerimi verdim de
bir suskunlukta anlaşılmayı bekledim.
karanlık çöktü.
sandım ki, benim dışımda herkes
bir gökkuşağının altında oturur.
aradım durdum diye bir yalan söyledim karanlığımda.
sandım ki, bekledikçe geçer.
zaman yazdım kendime,
günde üç öğün tok karınla bekledim.
bekledim ki geçsin.
bekledikçe, beklediğim yerde buldum kendimi.
oysa kimseyi bulamadım bıraktığım yerde.
sandım ki yalnızdım dünyada, değildim ya, öyle sandım.

köklerinden başlar insan kanamaya,
bir dünya insan tutamaz,
bir avuç toprağın tuttuğunu.
çektim köklerimi topraktan,
bir kızıllığa uyanmayı bekliyordum.
sonra bacaklarım tutmaz sandım.
gözlerimi açtım her yer karanlık ve ağlıyor acı ağacı.
anladım ki yalandır dünya.
tek bir söz etmeden bir ömür daha beklemeye karar verdim...
verdim ve durdum acı ağacının altında,
sustum, sustum ki düzelsin dünya...
devamını gör...
1352.
yanar bir yürek gecenin kör vaktinde
bir kıvılcım kalmadı umudun takatinde
eli ,ayağı, uzuvları dokununca serin de
eski heves kalmamış bulamadım yerinde

kokun gelir burnuma yel esince yerinden
kalbim çığlık çığlığa içerden taa derinden
bir çağırsan sen beni vazgeçerim nelerden
ah be adam sensizlik vurur beni sinemden
devamını gör...
1353.
(bkz: atarlı ergen edebiyatı)
devamını gör...
1354.
şiirimin adı, bugün beni bir karadenizli olarak yaratmayan allah için yaptıklarım, yapmayı planladıklarım ve birkaç yakarış..

karadenizli olmadığım aklıma düşende
sabah uyanınca sövmedim kimseye
minibüse caddeden binerdim hep
beni karadenizli olarak yaratmadığın için
niyet edip cami önünden bindim allahım
iki rekat da namaz mı kılsaydım
bilemedim allahım

malları defaatle yanlış yerleştiren
apo abi bir karadenizlidir
kısa boyluluları uzun askılara veren
batu abi de bir karadenizlidir
ne yazık ki en yakın dört agamdan
üçü de karadenizlidir

rahmetforum.com'u dirilteceğim senin için
sigarayı da bırakırım
-ama pek inanma yalanlarımı bilirsin-
bir tane kur'an olacaktı evde
yerini bilmesem de
okumasını bilmesem de
en azından arayacağım allahım
önünde saygı duruşunda beklerim kabul mü

birinci endişem ya varsa reenkarne
ve karadenizli olarak gelirsem dünyaya
lütfen yaratma beni allahım
sür beni ebu cehilin yanına yeter ki
yeter ki olmayayım karadenizli

ikinci endişem bir karadenizliye vurulmaktır
sen beni onların şerrinden koru yarabbim
sorgusuz sualsiz yaparım her dediğini
peygamberlik de istemem üstelik

anayurdum dört bir yanım köşem bucağım
sarılmış karadeniz ağlarıyla
yardım et allahım çok zor durumdayım
devamını gör...
1355.
aniden bir sis çöktü
ve bir çığlık salıverdim karanlığa
kaderimdi bu çığlık
korktum ve sustum
çığlık zaman zaman
korku, her zaman
sisin içinde bir ben
benim içimde korku
çığlık ise yok oldu..

1999... sis
devamını gör...
1356.
ellerin beni sana getiren
ellerin hayatımdır
ellerin bir isyan türküsü

ellerinde tattım aşkı
gördüm onda nevbaharı
yaralı gönlümün hazanı
kıştır ellerinde yazım

geceler bana hasım
yitip giden yollar
ellerinde filizlenir gür ormanlar
gül ki çocuktur onlar
arif olan halden anlar

ellerin soğuk bir pınardır
ellerin zemheri ayazı
ellerin yaralı bir kuştur
ellerin gülmeyi unutmuş bir çocuk
ellerin verir mi ab-ı hayatı

ellerin ürkek bir ceylan
ellerin zalim bir avcı
sen hancı ben yolcu
ellerin bir kartpostaldır
beyaz gelinlik giymişken doğa
görecek günler var daha
devamını gör...
1357.
yaşamak hüzün hüsran
yaşamak keder acı
hayat tatlı olsaydı
pastaneler olmazdı.
devamını gör...
1358.
uyanıkken gündüzleri
zamana kafa tutarcasına
kaygılıydık hava karardığında
hesabı verilemezdi boşa geçen saatlerin

önce ibriği doldur
elimi yüzümü yıkayayım
ders başlamadan zil çalmadan
candan hazırlanmış kahvaltımı yapayım

kanepe seçmesini bilenler
rahatını sevenlerdir
öğlen yemeği yenilmeyen günlerin mesaisinde
yorulmaktan ayakları kopanlar değil

"istemiyorum bu boyunduruğu!" derken
yumuşak ama topuz yapılmış saçlarını
aniden salıveren memure
azat edilmişlerin okyanusunda yüzüyordu
devamını gör...
1359.
~ var-oluş savaşı ~


dışarda apansızca kopan fırtına,

camlarda rüzgarın korkunç çığlığı.

içimde uğuldar sensizlik sanrıları,

unuttukça delirir aşk insanları.



bakışların çarpar demirden zırhıma,

gözyaşımla yıkanır yürek toprağı.

kim, neden başlattı bu savaşı,

yürüdükçe artar yenilmiş umutların sayısı.



zaferin büyük bir kayıptır aslında,

benden geriye bir tek sen kaldı.

tutsak düşen her kelimem sana bir anı,

söylendikçe değişti yazanın adı.



burası mahşer yeridir artık, durma!

fark ettirmeden dağlanır derin bir acı.

sonsuzluğa açılır taştan bir kapı,

adım attıkça tarihten silinir varlığı.
devamını gör...
1360.
senle yaşamak
aynı havayı değil
aynı nefesi solumak
aynı hayalde sarhoş olmak
sonsuz bir şey yaratmak bile yeterdi belki
en azından yarattığını sanmak
gücü varlığından büyük olmayan biri için
bundan daha iyisi ne olurdu ki?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim