161.
şiirin adı: maviliklerine daldığım jiroskop

tür: cinsel navigasyon

berrak ve pürüzsüz bir mancınık çizebilir misin abidin, bacaklarının arasında dudakları olan, bilmem bilir misin okyanus mavisi bir jiroskopa tutuldum, eylül eylül bakan gözleri mercan, yüzü güneş, afet ateş parçası, dünyam zonkluyor bakarken. tansiyonum allak bullak, sinirlerim 41 derece, rüyasından uyanırken paslanmaz çelik gibi tabancam. çok seri ve mekanik bir şekilde aydınlanabileceğime inandırdım kendimi, tokmaklamada dünya rekoru kaç saatse altın madalyayı bile delip geçecek kudretle şişen kaslarımı zaptedememenin sancısını çekiyorum. çenem 45 kiloton sımsıkı kasılmış halde, dertlerimi unutup tabancamın fişeklerini ateşlemeye dalmışım. şöyle cilveli bir gülüşü yeter tetik düşürmeme. o koca gözzzler mars ve venüs gibi galaksimin merkezinde. şu dağ gibi memelere tırmanıp zirvesine bayrağımı dikmek ve sonra uçurumdan atlatıp, arasına gömülmek istiyorum o derin çatal vadinin. sevgiler ve saygılar dolusu jiroskopluklar diliyorum herkese.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
162.
yağmaya başlayınca yağmur.
etrafı kirletir sulu bir çamur.
güneş mi bahar mı bunlar avuntudur.
umutlarla birleşen koskoca bir kuruntudur.
neden beni bıraktın ey gavur kızı gavur.
devamını gör...
163.
kör bıçak
körelmişsindir bilenmek istersin, kendinden bir tane daha ararsın.
iki bıçağın kudreti birbirini bilemeye yeter sanarsın.
aslında, o bıçakların kudreti birbirini bulmaya dahi yetmez.
bir çift el gerekir, bıçakları bulup birbirine sürte sürte bilemek için.

kendinde kudret görüp bilenecek bıçak bulmaya yardım dilenmeyen bıçaklara ne yazık ki,
kendini yoktan var eden ellerin onu bileyebileceğini akledemez.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

not: buna şiir denir mi bilemiyorum, buna ne denir bilen var ise bilgilendirebilir
devamını gör...
164.
maskeli balo
kedi gözleri karanlığın kalbine saklanan yıldızlardı.

ve biz unutmuştuk manzaraya dalıp dilek tutmayı.

yıldızlara üflediğimizde gece yarısını geçmişti.

artık prenses bir kül kedisiydi.

önemli değil artık vakit erkendi geçti...

biz dans etmiştik ve balo çok güzeldi.
devamını gör...
165.
yüreğim beni adadı sana
bir kuş misali süzüldü sende
istedi ki yuvası sen olsun
lakin sen yer vermedin ona
bana şimdi diyorsun al bunu

tamam, alayım da nereye koyacağım, kime emanet edeceğim ?
yazık oldu, keşke yıkıp geçmeseydin.
devamını gör...
166.
eski sisli bir ahizeden mi duyulur sesin?
yoksa kuyuya mı hapsoldu silüetin ?
tanrıya ettiğim duamsın sen
ruhuma kokunu üfledim

dikine kestiğim bileğimden akan kan mı ?
sustukça biten sessiz bir an mı ?
hangi kelimeye sığar bedenin
geceyi gözlerine çalan sevgilim...

oturup ninni gibi fısıldarken zaman
seni meteliksiz satırlara yazamam
zihnime saplanır belki hayalin
yoksun, yokluğu senin yerine koyamam



öksüz düşlerimin özlemi kayıp adam
sen kaybından ölüyorum dinle son nefesimi
biraz daha kalmalıyım bu karanlık yerde
gölgende bir ceset var hala uyuyan...
-ydd
devamını gör...
167.
dünyanın aynasından siliyorum yüzümü
güneşi öldürüp gri bulutları doğuruyorum
sonra gözlerimin aynasini gösteriyorum bulutlara
gözlerimin aynasindan hayallerimi gorebilsin diye gri bulutlar
sonra o bulutlar tesellisi, inanci ve umudu oluverir haykıran benliģìmin
devamını gör...
168.
sıcak su torbalarını doldurdum yine bu gece
ödüm kopuyor doğalgaz yine zamlı mı gele ?
ısıtıcı yakmaya yüreğim dayanmaz
angara soğuğu bu vallah ısıtmaz

kiradan sonra maaş kalmıyor,
influencerlar bunlara kafa yormuyor,
ev sahibi camları pimapen yapmıyor,
şirketin zammı anca kdv ye yetiyor.

1-c sınıfından selenyum size bittik adlı şiiri okuyacak.
devamını gör...
169.
maviye
maviye çalar gözlerin,
yangın mavisine
rüzgarda asi,
körsem,
senden gayrısına yoksam,
bozuksam,
can benim, düş benim,
ellere nesi?
hadi gel,
ay karanlık...
devamını gör...
170.
ağlıyor sızlıyor ruhum
bir yudum içsem seni
hafifler mi hasretin?

soran olmadi diye değil!
senin yokluğun,
uçsuz bucaksız sefalet..

ķandırıyor mu sanıyorsun
sensiz bir demlik, iki bardak
yudumluyorum..
senin deminde boğuluyorum..
devamını gör...
171.
şiirin adı: kırmızı takkeli gacı

tür: roman havası

ben ormanlardaki koca dişli ala kurdum,
kırmızı takkeli gacıya ezelden beri vurgunum,
değildir niyetim onu yemek, ninesi olacak paparozu, al berelimi bana vermez deyu yidim.

ninesi gibi giyinip seni alakurda virdim gitti demeye kılık değişiklüğüne gittim.
al berelim beni hırt sandı kurd gibi benü yir sandı. tepikledi göynümü gitti. imdi ala kurd tek kaldı.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
172.
o gün öldüm ben!
gözlerimi kapadım,
kalbimi susturdum...
bilmiyorum bu bana benzeyen kim?
kim bu her gün kendini iyi olduğuna inandırmaya çalışıp da o günlerin sonunda hep ağlayan?
bu kim?
acısı ile vedalaşamayıp içinde onu büyütmeye çalışan,
saklayan,
candan öte can bildiğiyle bir anda kırk kat yabancı olmayı kabul edemeyen,

bana çok benziyor;
feri kaçmış gözleri,
umutsuz bakışları,
solgun hali,
hatta olur olmaz ıslanan kirpikleri,
bana benziyor...
ama ben öldüm o gün!
o ben olamam.
olsa olsa benim kadar kırılmış bir kadındır o da,
kırılmışlığının tarifi de telafisi de mümkün *olmayan bir başka kadındır.
devamını gör...
173.
ingilizce olarak yazdığım ve yazarken de, hala okurken de çok zevk aldığım bir şiiri paylaşacağım.

ı’m perfected by my beloved
a perfected lion by the sharpness of my father
my teeth seek the wisdom of my beloved.
my claws seek the justice of my father,
for in death, it shall purify them.
so, shall i strike and roar,
thunders roar with me!

make me pure! make her pure!
a dark plume falls
there emerges the chariot in darkness
awaiting for me to open the enigmas of creation
the judgement of celestial law arrives with an ominous blaze
scales of justice radiates with a mysterious light

so we shall test you with your beloved.
we shall test you with the absolute authority of heaven
let alone the garments, the shroud of truth shall be lifted for you
the truth shall shake you to the substance of your genius

surely, you jest themis
ı’m made for my beloved, the truth will shock me to the core
but ı will stand though and cling to my beloved
for every accomplishment belongs to my father, ı will appreciate the fruit of him
now thus, strike me with your mysterious light for i have yet to feed on it
for ı will ravage the judgement of heaven,
then my roar shall demolish the heavens.
devamını gör...
174.
ne zaman yanından geçsem
tarif edemediğim bir duygu kaplar içimi
hüzün desem değil
korku desem değil
burukluk desen hiç değil
adımlarım yavaşlar belli belirsiz
duaları mırıldanırım yüzümde mahcup bir tebessüm
ya bir dolmuşla yanından geçerken
ya bir akşam yürüyüşü çiçekçiden salacağa inerken
neşeli, hüzünlü, depresif farketmez
karacaahmet ruhumu kabzeder
ve bunu benden başkası hissetmez
belki güneş bir mızrak boyu yükselince
belki çıkmaz ayın çarşambası gün dönünce
elbet bir gün emri hak vaki olunca
ya kader yollarımız kesişince
görüşmek üzere karacaahmet
devamını gör...
175.
çıkmaz sokaktayım
üstüm başım perişan.
yollarımsa çamurdan göl
koşarak geliyorum.
hızlı adımlarla
on batıyor bir çıkıyorum.
sonunda yine baştayım
elimde parça parça düşlerimle.
tekrar başlıyorum koşmaya,
daha da bata çıka.
bilmiyorum ne zaman duracağım
nasıl duracağım?
ben sende duracağım,
sesinde,teninde,sende.
devamını gör...
176.
sızan ışıklar var aralanmış kapılarda,
esen rüzgarın tiz sesi,
dalgalı denizlerin
o mağrur iniltisi.
ve ben bilinçaltımla savaştayım.
bir toplumu hadım edip,
dünyaya barışa gebe kadınlar sunacağım.
zaptedeceğim bütün kalelerini,
platonik aşkların ve alışılmışlıkların.
pamuk prensesleri köle,
rapunzeli kel hatırlamalıyım.
başka türlü dinmeyecek,
toplum tarafından kundaklanmış
kimsesiz yangınlarım.
anlamayacak tapanlar putlara,
onlara korktuklarını sunacağım.
dışlayacaklar beni önce
sonra düşman belleyecekler.
ben ölünce anlaşılacağım.
tarantino yönetecek filmimi,
size kanlı sonlar yazacağım.
bütün oblomovlar yola çıkacak,
tabuları yıka yıka
tanrıları olimposa,
seni demirkubuz filmlerine gömeceğim.
bir açık hava sinemasında
sen içkini yudumlarken,
ben son şarkıda öleceğim.
devamını gör...
177.
bir dosta

gülmek seninle hayata
kolumuz kanadımız kırık da olsa
tutunabilmek umutlara..
ve sövdüğümüz yalnızlığımıza bile
serenad yapmak..
ağlamak,
için için cümlelerimizle
yüzümüz gülerken bile..

beş kuruşun hesabını yaparken iki simite;
ağır bedeller ödemek geçmişe..
memleket meselesi okuduğumuz gazeteyi açıp yere
sevdalarımızı, acılarımızı bölebilmek ikiye..

sonra akşamın bir vakti
iki serseri gibi
düşüp kimsesiz sokaklara
şarkılar söylemek duvarlara..
söyleyemediklerimize yakınmak
yanmak içten içe
ama dik durmak yine de..

birgün gidebilmek uzaklara
yüreğimizde kırgınlık,
elimizde son isteğimiz;
ikiye bölünmüş bir sigara..
devamını gör...
178.
sessizlik,
çığlığa bir o kadar yakın
köhne, çürümüş zihinlere
bir o kadar uzaktı.
yağmurlar, seller, fırtınalar
sadece, sessizliğimi bozabilirdi
zor iş be arkadaş!
hiç ama hiç iz bırakmamak
damlaların sürekliliği gibi
sahi zor muydu?
düşüncelerimiz hep sürekli
amma velakin onlar apayrı
dünyaların insanları
bir araya geldiler mi
sessizliğe boğardı
tüm bedenimi
düşünmek iyi miydi sahi?
devamını gör...
179.
gecenin rengi koyulaştıkça
yârin özlemi de koyulaşır,
hayal perdesinde acı tatlı
hatıralar oynaşır,
vuslatsız sevda
bir dermansız derttir,
gönlün güneşi batmayagörsün;
doğmamak için
nazlandıkça nazlanır.
devamını gör...
180.
açtım gözlerimi tanım yazdım sözlüğe,
radyo yayını mıdır nedir yine sol framede!
ne zaman işlerine gelmese trol ilan edildim,
oysa ben demedim mi haksızsam haksızsın diyin diye?
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim