1861.
pazar enerjim vardı
pazartesi kalmadı
kalsa yazardım şiir
herkesler utanırdı
devamını gör...
1862.
yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
dante gibi ortasındayız ömrün.
delikanlı çağımızdaki cevher,
yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
gözünün yaşına bakmadan gider.
şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
benim mi allahım bu çizgili yüz?
ya gözler altındaki mor halkalar?
neden böyle düşman görünürsünüz;
yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

cahit sıtkı tarancı falan diyecekler size. inanmayin.
çip benim şiirleri çaldı kadına kıza görüntü yapmak için .ssttswsd.adqwşqwjdqwloqndwdq
devamını gör...
1863.
sığmam hikâyelere neden sonuç bendendir
uzak dururum ondan tekrar eden denden dir
şekil değişir insan suret ise dildendir
aşikarım işte ben gizlenen pisindendir
devamını gör...
1864.
sana çıkan yollar mayın ,
katır bulun, durmayın .
operasyon yemis , kelepçeli dayım.
siz kusura bakmayın .
yönetim işin içinde korkmayin .
bize bir şey olursa temiz atlet yollayın.
yeter bu kadar . dertlenip yakınma yin.
at gözlüklerini çıkarmayın .
dedim ya sana gelen yollar hep mayın .
katır siz olmussunuz, kimseye duyurmayın.

yaşlanıyoruz nefes aldıkça ,
karşı duruyoruz , elimizden geldikçe .
yeni ceza evleri yaptırdı, su şekil gerekçe .
herkesi alın dedi namerce
çoğalsın genel af isteyen ailece .
suçlu değil , alkışlanalım bitince .
devamını gör...
1865.
bir osman sonant şiiri
(bkz: sana sevdanın yolları, bana toynaklar)
devamını gör...
1866.
bir fotoğraf kaldı geriye,
solmuş kenarında eski bir gül gibi,
bakarken ağlar mıydı bilmem
ama gözlerimde hala ıslak izleri.

bir sokak lambasının titrek ışığında,
yalnızlığımla oturduk baş başa.
sen yoktun, ama her şey sendi.
sessizlik bile adını fısıldıyordu yavaşça.

gözyaşım aktı,
ama hüzün suskundu bu kez,
çünkü paradoksun taa kendisiydim:
ağlarken gülümsüyordum nedense.

anılar kare kare,
zamanın içinde donmuş çığlıklar gibi,
bir objektiften bakınca hayat,
ne kadar da eksikti içindekiler gibi.

o fotoğraf…
seninle değil, sensizliğinle doluydu.
çünkü bazen en gerçek hikâye,
kadrajın dışında kalan duyguydu.
devamını gör...
1867.
kont olmuşum anam, sarayda uyanam
altın klozet varmış ama sifon tutmuyor tamam
her sabah çay yerine getiriyorlar şampanya
ama poğaça yokmuş, ben döner istiyorum yahu ya!

girişte halılar, üstümde sabahlık
ama içim sıkılıyor, yok burada emzik
biri diyo “monşer, lütfen viskinizle eşlik”
dedim “yok be kanka, ver bir çay bide demlik!”

ejder meyvesi getirdiler sabah tabağıma
dedim “ayıklayıp koyaydınız bi karpuz yanına”
göbekli heykel gibi oturuyorum divanda
ama özledim ben lahmacunu, limonla
devamını gör...
1868.
posta gazetesi mi lan bura..
devamını gör...
1869.
her şeyi yapıyor da
kendinden gidemiyor insan
kendini bırakıp, nerede olursa olsun
kaçıp kurtulamıyor..
devamını gör...
1870.
hiç kimsenin kötülüğünü istemedim
kimse için kötülüğü hiç dilemedim
ama ödenecek bedeller var
hepsini ödedim, hatta daha bile fazlasını
hala ödüyorum, ödeyeceğim, korkmadan
beleşçi değilim ben, bedel ödemeyi severim
kimsenin pis kanı üzerime sıçramasın
ben öylece oturduğum yerde kalsaydım
sadece öylece hareketsiz kalmak isterdim
ama göklerdeki yüce tengri
beni yolculuğa çağırıyor sürekli
devamını gör...
1871.
yalnızlık,
gölgem benim;
asla kaçamayacağım zindan.
içinde ne başka mahkûm var,
ne de bir gardiyan.
kaç yıl geçti,
bilmiyorum.
bilmiyorum,
tahliyem ne zaman?
varsa gölge,
ışık da vardır.
varsa hapishane,
mahkeme de vardır.
varsa mahkeme,
hâkim de vardır.
meğer yalnız değilmişim.
şükür ki uyandım,
şükür ki bitti hezeyan.
devamını gör...
1872.
bilmiyordum sen olduğunu,
daha doğrusu varolabileceğini,
görmüyordum gözlerimin önündekini,
her şey duyduklarımdan ibaretti.

anlamsız gürültüler arasından işittim,
sanki seni anlatıyordu.
sesin mi yoksa bir başkası mı bilemedim,
unutmuşum.
çok şeyi unutmuşum yitip giden yaşamımın içerisinde.
nerden bilebilirdim ki sen olduğunu.
devamını gör...
1873.
bugünün firâkı yarının merakına hudud oluyor bende
dinle ! ey sevgili senden gayrı hiçbir şey kalmadı bende


iki beyit bir mısra anlatır mı söyletir mi bilmem ki müphemde
ben de benlik kalmadı yok buna artık zerre kadar şüphemde
devamını gör...
1874.
dünyada bin yüz gördüm,
hiçbiri senin gibi gülmedi.
kalbim çok sustu zamanla,
ama sana her seferinde şiir gibi döküldü.

sen öylece baktığında,
evren küçülüyor içimde
ve ben sadece,
sana sığmak istiyorum.
devamını gör...
1875.
son bir ses duydum.
o da senin sesindi.
ne fısıltı kadar hafifti, ne çığlık kadar yüksek...
ama insanın içini delercesine gerçekti.

geceye atılmış bir isyan gibiydi.
gökyüzü seni dinliyordu sanki,
yıldızlar birer birer gözlerini kapatırken,
senin sesin yalnızlığa meydan okuyordu.

ben, karanlığın içinden sürüklenirken,
boğazıma düğümlenen cümleleri taşıyamazken,
birden senin sesin yankılandı içimde.
unutulmuş bir şiirin son dizesi gibiydi.
kırılmış, ama hala güzel.

kimse bilmedi;
bazen insanı yaşatan,
bir başka insanın sessiz çırpınışıdır.
senin o isyan dolu sesin,
beni bir adım daha atmaya ikna etti.
oysa niyetim, bir adım daha atmamak üzerineydi.

son bir ses duydum…
giderek silikleşen şehir uğultusunu delen,
uykusuz bir çocuğun duası gibi saf,
yorgun bir kalbin çırpınışı gibi çıplaktı.
senin sesindi.

ve belki de sadece o yüzden,
bu gece kendimi öldürmedim.
devamını gör...
1876.
aslında kendim için istiyorum
herkes gibi
sadece isteyince olmuyor işte
yaşananlardan çıkacak pay daha yatkın
tedavi ile yaşantı birbirine kaynadı
bir şeylerin gerçek olmadığını ben de görüyorum
ama biliyor değilim
farkındalık bilgi değildir
yerine geçerse
o zaman işte
hepimiz tedaviye ayıkırız
ben tedavi değil yaşamak istiyorum
karıştıran ben değilim
kafamı
bir tedaviye bir yaşama sokup duran bir şeyler var..
devamını gör...
1877.
ve lisanım , ömrümün atlası .
devamını gör...
1878.
ruhum durgun deniz, dümeni kırık bi' meçhul bir gemi.
yer yer hırçınlaşan fay hattı misali kırgınlıklarım.
devamını gör...
1879.
karanlık dökülürken duvarlardan,
adını fısıldadım yankılanmadı.
zaman, kör bir saatti;
tik taksız,
sonsuz gecelerde ruhum dondu,
ve sen, hep bir rüya kadar uzaktın.

tarçın kokardı ellerin belki,
hiç tutmadım hayal ettim sadece.
deliliğim ince bir ip gibi boynumda,
senin yokluğunla düğümlendi her gece.

aşk mıydı bu, yoksa lanet mi?
imkansızlığın her harfiyle mühürlü,
sen başka bir gökte yıldızdın,
ben karanlıkta çürüyen bir dilek.

sesini aradım, yankılar duydum,
kendi çığlığımda boğuldum çoğu kez.
tarçın gibi acı tatlı hatıran,
zihnimin çürümüş raflarında soldu.

bir deli gibi sevdim seni,
gerçek mi, sanrı mıydı bu yangın?
kimse bilmedi.
sen bile.
devamını gör...
1880.
tavuklar çiçek açmış
ellerinde poğaça
madem yüzme bilmezsin
neden çıktın ağaça
alaka kuramadım
bu ne biçim morcivert
ben sevgilimi özledim
yaşasın cumhuriyet



nereden beynimde kaldı bilmiyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim