721.
bir ekmek iki para
bir hayal kırıklığı bir umut
bir doğru üç yanlış
kimimizde inanç
kimimizde felsefe taşı
nasıl da bir koşuşturmacanın içindeyiz
başımızda zaman telaşı

yaşam, muhteşem yalan
ölüm, tartışmaya kapalı tek gerçek
ve savaş, ebedî yazgımız
bir ekmek bir savaş
bir umut bir zafer
oysa kulaklarımızı tıkıyor
hâkim güçler
duymayalım diye
tarihin zalim hadiselerindeki çığlıkları
nasıl da bir rüyanın masumuyuz
başımızda zaman rüzgarları

- neredesin havva, kuşlar sustu.
devamını gör...
722.
çok bomba

hayat böyle 'napalm

bu işler böyle

'napalm

bir isteğin varsa söyle

'napalm


?

10.02.17
devamını gör...
723.
gözlerim mavi kapıda,
hani her an açılacakmış gibi.
bitmeyen bir umut rüzgarı,
tüm kuvvetiyle zorluyor.

aylar, yıllar önceydi,
zamanlardan evveli.
gözler görmez,
kalpler duymaz idi.
çıktı gitti o kapıdan,
bütün mavilikleri yüzümüze çarparak.
çocukluğum, düşlerim, sevincim...
onlar durur mu?
onlarda gitti peşisıra.

gökyüzünü kazıdım, denizlerden aşırdım
yine de açamadım bir daha.
maviliklerde boğuldum.
devamını gör...
724.
uyuyorum gözlerime
yarım güneş boyu
uyuyorum

biziz zaman ve
bir
iz
tüm zamanlarda

bilmiyordum
kendimi kendime iliklemiş
aşksız kemikleşmişim
hiç bilmiyordum
kendime mi döndüm
kendimden mi
bilmiyorum

ellerim çocuk
ellerim kadın
ellerin ellerime sıcak
dokun
bin özlem
aşkla
yaklaşırım tanrıya

bir fırtına solumuşluğu var ellerimizin
bir çiçeği ayartmışlığı
mum gibi titremişliği

dilinde seyrelmiş
yaşamın çoğul güneşi

dilinde ölüsü çiçeklerin
kuş sürüsü
büyüsü yaşamın
dilinde

kırk ayna
kırkı da kırık ayna
nasıl görsün insan kendini

çiçekler kan kırmızı
çıkar yüzümden yüzümü
bininci kez ihtiyar
ve diriliğinde fırtınanın
bininci kez çocuk

kuşatıyor atlas bir gölgeyi
ağartarak
kuşatıyor insanlar
sokakları evleri

yüzümüz gök makamında
ayaklarımız toprak
biz ki hür
gece ve gündüz gibi
çıplak çocuklarıyız tanrının

tanrı çok sevsin ikimizi
devamını gör...
725.
öznesi olmayan akşam vakti bu
bakma ben varım da öylesine işte
dört sandalye var üçü boş, biri sen
bir miktar kedi, üstleri hep yasemin
altı biraz içki, makam kürdilihicazkar
ikinci yeniciler isyan, bura basmane
dön de bas git lan deve diyor biri birine
tehdit içeren cümleler için çok verimliyiz
üstelik esas tehdidi de kendimizden biliriz
yok yolu, akşam öyle ya da böyle geceye varacak
ya bir dakika, bana verdiğin sözler piç mi olacak?
devamını gör...
726.
şiirimin adı, çinistanlı sevgilimi ankara'da gezdirirken eymir'in bir göl olduğunu fark etmemiz sonucunda kızın benden ayrılıp istanbula gidip ankara'da yalnız başıma sokakta kaldığım için zatürre geçirip bayılınca beni kurtaran hanfendiye aşık olmam.

biraz uzun bi şiir olacak, her kalp dayanmaz.

eymir'i deniz sanırdım
ben ne bileyim kardeşim deniz olmadığını açıp haritaya bakmadım ya
yurttaki oda arkadaşım ali demişti ki eymir bir denizdir
aynı ali 7 kasa bira içtiğini de iddia ederdi
-eymir bir göldür-

neyse,
sen bana bunu nası yaparsın 愚蠢的 愚蠢的 falan dedi yüzecektim ben dedi
ben japonca biliyorum dedim çince değil wakarimasta hesabı
çin'de deniz yok mu dedim var da dedi antalya'da yüzmek istiyodum ben dedi
burası ankara dedim.
ifrit oldu
büyük elleri vardı tokadı ağır oldu.
-burası ankara'dır ve eymir bir göldür-

otto city'de kalacaktık o ödemişti parasını
kalamadık.
nere gidem diye düşünürken
aliyi aradım açmadı
babamı aradım açmadı
en yakın arkadaşı aradım açtı, durumu anlattım
senin kafanı s...yim dedi.
-eymir bir göldür-

yatarken bi mağazanın önünde
ekmek banarken vitrine
kıçım hafiften donmaya başladı
ayazını s...yim ankara dedim içimden
meğerse sesli söyleyip bayılmışım.

uyandığımda zatürre geçirmişsin dedi hemşire miydi neydi tam anlamadım vallahi
ama güzel bişiydi.
dedim hanfendi mevzuyu uzatmayalım
hazır beni de kurtarmışsın
bak her şey filmlerdeki gibi
gel ben sana aşık olayım sen de bana ol tamam mısın diye sordum
tamam olur dedi
biz şimdi neyiz dedi sonrasında
güzellik acı verir dedim
ne diyosun dedi başta asık suratla sonra
s...tir et dedim.

ulan ali.
devamını gör...
727.
yorgunluğu beni benden aldı
ben çıktım arkadaşım mesaide kaldı
bu iş iki haftada gençliğimi çaldı
hizmet sektörü yakamı bi bırakmadı... *
devamını gör...
728.
ben niye bu kadar çok sevdim gözlerini?
oysa ilk kez görmüştüm seni.
ilk kez dokunmuştu ruhum ruhuna.
ilk kez öpmüştüm bir adamı
ilk kez yüzüne bakıp gülmüştüm.
ben niye bu kadar çok sevdim gözlerini?
sevdim işte
fark edemedim sevdim...
devamını gör...
729.
kapattım gözlerimi,
duyuyor musun?

ben ki bedbaht şehrin hakimi
duyabilir miyim gökteki o davudi sesi?

kapattım gözlerimi,
duyuyor musun?

beynimin muhtevasındaki zaman nezlesi
bir akar bir durur,
bilmem var mı çaresi?

kapattım gözlerimi,
duyuyor musun?

bir sofra kurulmuş ki,
sanırsın isa'nın son akşam yemeği
kime gölge, kime ayan bilinmez,
yediğimiz sadece zakkum meyvesi

kapattım gözlerimi,
duydun mu söylenenleri?
devamını gör...
730.
ben bir şiirim
sen okuma yazma bilmiyorsun
ben bir şarkıyım
sen sağırsın
ben boşluğum
sen sonsuzluksun
ben güneşim
sen karanlıksın
ben geceyim
sen gunaydınsın
neden böyle yapıyorsun?
devamını gör...
731.
karanlığın ortasında
durmuş bir gemi,
son seferine çıktığından
habersiz, ne yöne gideceğini bilmeden
beklemekte.
karanlığın ortasında bir kız
son nefesini vereceğinden
habersiz, sevdiğini
beklemekte.
ne gemi denizin,
ne kız adamın umurundaydı.
deniz ve adam,
karanlıktılar.
devamını gör...
732.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
733.
ruhumun derinliklerinde seni,
teninin ateşinde ise yanmayı
öyle çok isterim ki ey sevgili
elinden tutup seninle gezebilmeyi..
pamuklar yumuşak olmaktan utanırken dudaklarının yanında
kokunla beni hapsedersin bir anda
kalp ritimlerim bozulurken seni düşünmekten
ansızın tutup çekmeni isterim belimden..
devamını gör...
734.
sahra
şimdi kalbim kurak bir sahradır
az evvel bitmekte big bang
gönül coğrafyamda her şey tarûmar oldu
her şey birer enkaz ,
ölen yalnız çocukluğum değil ,
umutlarım , inandıklarım ..
sen gördün mü ki gözlerimden ?
gönlümde tarûmar olmuş sahrayı ...
devamını gör...
735.
eskisi gibi değil
adının yanında adım
kaybedince sevmeye
yokluğundan başladım
.
.
.
devamını gör...
736.
boğazıma takılan hislerle uyandım,
nefes almayı bildiğim günlere artık çok uzağım.
kan revan içinde kalmış düşüncelerle dolu aklım,
her şeyi unutacağım güne ulaşmak oldu amacım.

saat kaç oldu, nerdeyim, sormayı bıraktım.
hayat bir düş sahnesi, ben de boğazına ip takılmış bir kuklayım.
umut denilen şeye bir kez daha inandım,
göğüste ağrı, gönülde sızı, düşte kırıklarla kalakaldım.

b_g
devamını gör...
737.
bir sevgi emanetçisi
kalbim
yıpratma
üşürsün
ateşten bir rüzgarla
üşüme
sevgilim
bir sevgi emanetçisi
kalbin


ruhumun bağını koparmasın arzuların
ağaç anneyle
yolumu aydınlatsın bakışların
el ele yürü benimle
sevgilim
bu yağmurlu
bahar sabahında
yarına doğru
emanet hakkı için
ışısın kalplerimiz
devamını gör...
738.
ayni mevsim farklı iklim
sen sıcak
ben ayaz
sen güneşli
ben yağmurlu
sen gece parlayan ay ışığı
ben kara gece
sen yalnız
ben yalıtılmış
sen coşkulu
ben kuşkulu
sen tükenmez kalem
ben tükenmiş yüklem
sen çağlayan
ben ağlayan
sen kaçan
ben kalan
sen bir tepe
ben bir ova
sen yalan dolan
ben gözleri dolan
sen dolunay
ben yarım ay
sen yokluk
ben boşluk

sayıyor musun kaç kez gün doğup karardı bensiz
sayma

biliyor musun kaç bahardır aşktan mahrum yüreğim
bilme

duyuyor musun bulutların haykırarak ağlamasını
duyma

hissettin mi ansızın aklına düştüğüm anları
hissetme

sevdin mi kendine bile en yakın yabancı olduğun günleri
sev, çünkü başka çaren yok
devamını gör...
739.
gök mavi, ruh karanlık.
sadece ruh mu karanlık yoksa kalpler mi?
gülüş, inceden duyduğum çocuk gülüşü
anlık mutluluk verir.
neydi mutluluk?
içinde yağmurlar yağarken güneşi görmek mi?
ya da minik bir sohbet mi?
ama sen aldanma mahsun yüzlere.
çünkü her sahteliğin ardında açılan bir hakikat perdesi var.
özgürlük..
bağıra bağıra istediğim yegâne arzu.
ya sevgi?
ona hiç gelme..
sâfi sevgi ahmed arif 'in leylâ' sına yazdığı şiirlerden sonra bitti.
devamını gör...
740.
"kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi yakup
bunu kendine üç kere söyledi
onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar
o kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım
ben, yani yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekli
daha hiç çağrılmadım
biri olsun "yakup!" diye seslenmedi hiç
yakup!
diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım
ve içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim
ceplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayım
sonra bir güzel yıkanayım da.
ben size demedim mi."

edip cansever'e ait "çağrılmayan yakup" şiiridir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının şiirleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim