normal sözlük yazarlarının şiirleri
başlık "martinneder" tarafından 08.01.2021 18:06 tarihinde açılmıştır.
681.
gözlerinde başka gölgeler gördüm,
o gölgeler öldürdü bizi.
o gölgeler öldürdü bizi.
devamını gör...
682.
bir kara kedi sevdim az önce
karnı doymuştu emindim
karalığını bulaştırdım içime
dündü, onun yoluyla inandım
sonra üç adım attım kendime
bir kara kedinin gölgesinde
bir mevsim geçti adı ağustos
yoluna baktım, yoktun anca toz
meridyenler takip etti yokluğunu
ve sensizlik yazdık tüm duvarlara
kara kedi benim yarı benliğimdi
utandı kaldı yarı yolda boylu boyunca.
karnı doymuştu emindim
karalığını bulaştırdım içime
dündü, onun yoluyla inandım
sonra üç adım attım kendime
bir kara kedinin gölgesinde
bir mevsim geçti adı ağustos
yoluna baktım, yoktun anca toz
meridyenler takip etti yokluğunu
ve sensizlik yazdık tüm duvarlara
kara kedi benim yarı benliğimdi
utandı kaldı yarı yolda boylu boyunca.
devamını gör...
683.
kaldırımları seviyorum ben
bir kenara oturup düşünmeyi
gökyüzünü mesela
oradan bakıp seni seyretmeyi
ay'ı seviyorum
ışığında tuttuğum ellerini
şiirleri seviyorum
sesinden duyduklarımı hani
aşık olduğum o sesin
yakıyor beynimi
tenimde gezen nefesin
titretiyor dizlerimi
sınırlarım sınırsızlaşıyor
yokluğum artıyor varlığında
can çekişiyor aklım hayalim
imkansızlıklarınla seviyorum seni
sonsuz bir mutlulukla
ve varlığının ihtişamıyla
kadeh kadeh içiyorum soluğundan
bir kenara oturup düşünmeyi
gökyüzünü mesela
oradan bakıp seni seyretmeyi
ay'ı seviyorum
ışığında tuttuğum ellerini
şiirleri seviyorum
sesinden duyduklarımı hani
aşık olduğum o sesin
yakıyor beynimi
tenimde gezen nefesin
titretiyor dizlerimi
sınırlarım sınırsızlaşıyor
yokluğum artıyor varlığında
can çekişiyor aklım hayalim
imkansızlıklarınla seviyorum seni
sonsuz bir mutlulukla
ve varlığının ihtişamıyla
kadeh kadeh içiyorum soluğundan
devamını gör...
684.
suyduk, kıyıya soyunuyorduk
hiçbir şeye benzemiyordu gelişimizin ayak izleri
ve hiç’liği gidişimizin
militan bir duruşla küllenirken taze gece
yorgunduk
ölüyorduk hiç durmadan
ne kötü bir alışkanlıkla
her saç telimizde ihtiyar bir bayrak
beyaza sürüyorduk ellerimizi
secdeye duran esmer kentin
bitli kaldırımlarında çoğalırken sular
mutluyduk
ıslanıyorduk hiç durmadan
her çukurda biraz daha
akşamları arşınlayan sancılarla
kaygılı
kaygan düşlerde yıkılıyordu köprülerimiz
tüm sesleri elerken
hasta
sarhoş suskunluğumuzdan
sürgündük
ölüyorduk mütemadiyen
hiçbir şeye benzemiyordu gelişimizin ayak izleri
ve hiç’liği gidişimizin
militan bir duruşla küllenirken taze gece
yorgunduk
ölüyorduk hiç durmadan
ne kötü bir alışkanlıkla
her saç telimizde ihtiyar bir bayrak
beyaza sürüyorduk ellerimizi
secdeye duran esmer kentin
bitli kaldırımlarında çoğalırken sular
mutluyduk
ıslanıyorduk hiç durmadan
her çukurda biraz daha
akşamları arşınlayan sancılarla
kaygılı
kaygan düşlerde yıkılıyordu köprülerimiz
tüm sesleri elerken
hasta
sarhoş suskunluğumuzdan
sürgündük
ölüyorduk mütemadiyen
devamını gör...
685.
belki hala buradasın
belki de çoktan gittin
sorular konuşuyor yine
istemediğim cevaplar veriyorum
bir kez daha
kalbimden geçenleri düşlüyorum
değişmiyor
gecenin yüksek kahkahaları eşliğinde
sabahı yavaş yavaş demliyorum
karanlığın perdesini aralayıp
kaçıp gitmek istiyorum
yetmiyor
hiçbir şey yetmiyor
ya da çok fazla
her şey çok fazla geliyor
kabullenmiyor
uçlarda yürüyorum
son bulacak fevkalade veya
alelade bir yer bir gök bir alev
çabucak silecek ve dahi öze dönecek
zaman yontulacak ve töze dönecek
saniyelerin bir anlamı olmayacak
kayıp giden yıldızlar parlayacak
ve ben kahroluyorum.
belki de çoktan gittin
sorular konuşuyor yine
istemediğim cevaplar veriyorum
bir kez daha
kalbimden geçenleri düşlüyorum
değişmiyor
gecenin yüksek kahkahaları eşliğinde
sabahı yavaş yavaş demliyorum
karanlığın perdesini aralayıp
kaçıp gitmek istiyorum
yetmiyor
hiçbir şey yetmiyor
ya da çok fazla
her şey çok fazla geliyor
kabullenmiyor
uçlarda yürüyorum
son bulacak fevkalade veya
alelade bir yer bir gök bir alev
çabucak silecek ve dahi öze dönecek
zaman yontulacak ve töze dönecek
saniyelerin bir anlamı olmayacak
kayıp giden yıldızlar parlayacak
ve ben kahroluyorum.
devamını gör...
686.
...hırkalarım rengarenk değildir.
çok az hırkam var
yetişemiyorum sevgine
büyüdükçe patlıyor sevgin
hoş geldin diyebilmek sıkıştırırken bizi
onuru seçiyoruz kendimizi sevdiğimiz kadar
bitmeyen sonsuz denizlerde
özgürlük bağırıyoruz tüm yasaklarda
tüm kalabalıkta usulca öpmek seni
hem de tüm yasaklı taburların kıyısında...
çok az hırkam var
yetişemiyorum sevgine
büyüdükçe patlıyor sevgin
hoş geldin diyebilmek sıkıştırırken bizi
onuru seçiyoruz kendimizi sevdiğimiz kadar
bitmeyen sonsuz denizlerde
özgürlük bağırıyoruz tüm yasaklarda
tüm kalabalıkta usulca öpmek seni
hem de tüm yasaklı taburların kıyısında...
devamını gör...
687.
hayat, yürüdüğümüz bu garip yol
bir kelebeğin uçuşu kadar hafif
esip geçen hazan rüzgarı gibi hoyrat
ansızın yağan sağnak, gök gürültüsü
sonra açan güneş, toprak kokusu
avucumuza dökülen sarı yapraklar
sarı yapraklar, ah, hüzün kırıntısı.
ilk gençlik heyecanında taze sevgiler
sevilen, beklenen, özlenen
kavuşmanın sevinci kadar taze hala
ayrılıkların acısı.
ve bütünün toplamından daha ağır
hayat suyunu içmişlere bu hediye
yalnızlık; kurşun ağırlığında yaşamak ağrısı.
bir kelebeğin uçuşu kadar hafif
esip geçen hazan rüzgarı gibi hoyrat
ansızın yağan sağnak, gök gürültüsü
sonra açan güneş, toprak kokusu
avucumuza dökülen sarı yapraklar
sarı yapraklar, ah, hüzün kırıntısı.
ilk gençlik heyecanında taze sevgiler
sevilen, beklenen, özlenen
kavuşmanın sevinci kadar taze hala
ayrılıkların acısı.
ve bütünün toplamından daha ağır
hayat suyunu içmişlere bu hediye
yalnızlık; kurşun ağırlığında yaşamak ağrısı.
devamını gör...
688.
kıyılar eksik kalırdı yanında
balıklar sessiz
ağaçlar nefessiz
yaşam ise gereksiz...
onda olan her şey güzel
olmayan her şey kötüydü sanki
bazı şeyler yazılmalı ve bazı şeyler yakılmalıydı.
bazı şeyler ise sadece onun sesine yakışırdı...
balıklar sessiz
ağaçlar nefessiz
yaşam ise gereksiz...
onda olan her şey güzel
olmayan her şey kötüydü sanki
bazı şeyler yazılmalı ve bazı şeyler yakılmalıydı.
bazı şeyler ise sadece onun sesine yakışırdı...
devamını gör...
689.
sanki bana bir gökyüzü kadar uzak,
bazen bir yağmur damlası kadar yakın,
bazen bir denizin sonsuzluğunda görünen deniz fenerinin ışığı kadar yüreğimi aydınlatan,
bazen bir yaprağın rüzgarda savrulup yerini bulamadığı gibi soğuk ve tuzaksın bana.
ne diyeceğimi bilmez bir haldeyim seni görünce,
belki heyecan belki koskocaman bir yalan.
ama düşünüyorum sen misin bu kadar hüznü yaratan,
yoksa ben miyim bu kadar hüzün içinde boğulup solan.
geceler bile mutsuz,
geceler bile umutsuz,
bilmiyorum nereye gitsem bir yere ulaşamayacak gibi,
bir yerlerde olamayacak kadar sonsuz.
kalbim bu kadar hüznü kaldırır mı bilmem,
ama bir gülümsemen bile yeterdi aslında beni bana getiren.
bir sessizlik lazımdı senin ve benim içimden gelen,
sıcak, kasvetli ve ortalığı darmaduman eden.
bazen bir yağmur damlası kadar yakın,
bazen bir denizin sonsuzluğunda görünen deniz fenerinin ışığı kadar yüreğimi aydınlatan,
bazen bir yaprağın rüzgarda savrulup yerini bulamadığı gibi soğuk ve tuzaksın bana.
ne diyeceğimi bilmez bir haldeyim seni görünce,
belki heyecan belki koskocaman bir yalan.
ama düşünüyorum sen misin bu kadar hüznü yaratan,
yoksa ben miyim bu kadar hüzün içinde boğulup solan.
geceler bile mutsuz,
geceler bile umutsuz,
bilmiyorum nereye gitsem bir yere ulaşamayacak gibi,
bir yerlerde olamayacak kadar sonsuz.
kalbim bu kadar hüznü kaldırır mı bilmem,
ama bir gülümsemen bile yeterdi aslında beni bana getiren.
bir sessizlik lazımdı senin ve benim içimden gelen,
sıcak, kasvetli ve ortalığı darmaduman eden.
devamını gör...
690.
titrek bir muammalık sesimde
olmadığın her yer bilmediğim bir lisan
adını anıyorum
türkçe bir ezan başlıyor yüreğimde
ve şuramda gece
tüm yutkunuşların, bağırışların içinde
sessizce bir ok gibi
kokun balkonlardan taşıyor
bir kapı yokluyor yüreğimi ha çaldı ha çalacak
bu gece yalnızca ruhun soyunsun bana
avunurum
kirlenmiş umutlarımda kaybolurum
aç kapıyı firuze !
sana duyulmamış sesler getirdim
bir dört yol ağzındayım üçü sana çıkıyor
korktuğun köpeklerle yürüyorum dördüncü yolu
dudağımda sensiz bir sigara
dumanı sensiz bir havaya salınır
dudaklarından başlar her şey
dudaklarında sonlanır
olmadığın her yer bilmediğim bir lisan
adını anıyorum
türkçe bir ezan başlıyor yüreğimde
ve şuramda gece
tüm yutkunuşların, bağırışların içinde
sessizce bir ok gibi
kokun balkonlardan taşıyor
bir kapı yokluyor yüreğimi ha çaldı ha çalacak
bu gece yalnızca ruhun soyunsun bana
avunurum
kirlenmiş umutlarımda kaybolurum
aç kapıyı firuze !
sana duyulmamış sesler getirdim
bir dört yol ağzındayım üçü sana çıkıyor
korktuğun köpeklerle yürüyorum dördüncü yolu
dudağımda sensiz bir sigara
dumanı sensiz bir havaya salınır
dudaklarından başlar her şey
dudaklarında sonlanır
devamını gör...
691.
tütün kokuyor her yanımız
david bowie mi dinliyorduk?
gel de statükoya ve devlete sövelim.
eric clapton’un ırkçı olduğunu bilmeden.
david bowie mi dinliyorduk?
gel de statükoya ve devlete sövelim.
eric clapton’un ırkçı olduğunu bilmeden.
devamını gör...
692.
asri zaman dilimine göre ayarlanmış mutlulukların
en uzak tarafındaki parçanın en belirgin adıyım ben
durup geriye dönsem dönülmezim
yoluma bakayım desem sebepsizim
yedi yaşında bir çocuk bana bakıyor
neyimi sorsa cevabım aynı, sensizim.
bak bugün teşrin-i sani, on üç
diyelim ki piyer loti kahvesindeyim
elim seni arıyor boğaza doğru
kimbilir kaç asırdır sendeyim
oysa burası izmir, semt basmane
eski hayaller yok, olan biten hasmane
yine de seviyorum ben bu karanlık ışığı
yarısı senden yarısı benden karmaşayı
dün sen gideli çok zaman olmuştu, saydım
çok sıkıldım sonra tam gidecektim, caydım
türkan aramış olmalı seni öyle dedi bana
bil, yokluğunda sadece kendime kıydım.
en uzak tarafındaki parçanın en belirgin adıyım ben
durup geriye dönsem dönülmezim
yoluma bakayım desem sebepsizim
yedi yaşında bir çocuk bana bakıyor
neyimi sorsa cevabım aynı, sensizim.
bak bugün teşrin-i sani, on üç
diyelim ki piyer loti kahvesindeyim
elim seni arıyor boğaza doğru
kimbilir kaç asırdır sendeyim
oysa burası izmir, semt basmane
eski hayaller yok, olan biten hasmane
yine de seviyorum ben bu karanlık ışığı
yarısı senden yarısı benden karmaşayı
dün sen gideli çok zaman olmuştu, saydım
çok sıkıldım sonra tam gidecektim, caydım
türkan aramış olmalı seni öyle dedi bana
bil, yokluğunda sadece kendime kıydım.
devamını gör...
693.
modern çağın ışığını yitirmiş klonlarıyız hepimiz,
hiçliğin içinde boğulup gideriz,
anlamsız bir melankolinin içinde ölüme doğru sürükleniriz.
fikrimiz yok bizim,
sadece birer papağandan ibaretiz,
yirmi birinci yüzyılda birer kobayız hepimiz.
akıntıya doğru sürüklenmiş birer zavallıyız.
kaostan beslenen birer yaratığızdır belki de.
geleceğin zebanileriyiz,
en çokta yirmi birinci yüzyılda köleyiz ,
nefes almaktan başka yok işimiz.
bize verilen emanete hıyanet edenleriz,
amaçsız köleleriz.
inanmaktan başka yok çaremiz,
21. yüzyılda kobayız hepimiz
hiçliğin içinde boğulup gideriz,
anlamsız bir melankolinin içinde ölüme doğru sürükleniriz.
fikrimiz yok bizim,
sadece birer papağandan ibaretiz,
yirmi birinci yüzyılda birer kobayız hepimiz.
akıntıya doğru sürüklenmiş birer zavallıyız.
kaostan beslenen birer yaratığızdır belki de.
geleceğin zebanileriyiz,
en çokta yirmi birinci yüzyılda köleyiz ,
nefes almaktan başka yok işimiz.
bize verilen emanete hıyanet edenleriz,
amaçsız köleleriz.
inanmaktan başka yok çaremiz,
21. yüzyılda kobayız hepimiz
devamını gör...
694.
bu son derece derin ve acıklı şiiri çok yakın arkadaşımın aşık olduğum abisine yazdım. abilere kavuşamayan tüm gönül dostlarına gelsin bu şiirim. sevdiğim beyefendiye kavuşmak için arkadaşımın ölmesi gerekiyor. dualarınızı bekliyorum.
a klımın ulaşamadığı bir yerdi kollarına bir omuz mesafesi kaldı
b ütün ölümler uyudu göğsünün kesik nefes alışının üstünde
i mkansız bir kavuşma hali durur tam orada adına kardeşin diyorlar
n asıl olur nereye varır bilmem ben kendimden geriye düştüm
i ddet müddeti başladığı gün kendi silahıma dönüştüm
y angın benim, sana sönmüşlüğümün suyudur ağzın
e bediyete varmış bir huzurdur fetiş unsuru ellerin
r enklerinin içinde en kırmızı benim, bana siyahlan
i stersen mafya ile anlaşırım hiç sorun olmaz bilesin
m (b)iraderi dövdürüp buradan uzaklara kaçalım neden demedin?
ah ah.
a klımın ulaşamadığı bir yerdi kollarına bir omuz mesafesi kaldı
b ütün ölümler uyudu göğsünün kesik nefes alışının üstünde
i mkansız bir kavuşma hali durur tam orada adına kardeşin diyorlar
n asıl olur nereye varır bilmem ben kendimden geriye düştüm
i ddet müddeti başladığı gün kendi silahıma dönüştüm
y angın benim, sana sönmüşlüğümün suyudur ağzın
e bediyete varmış bir huzurdur fetiş unsuru ellerin
r enklerinin içinde en kırmızı benim, bana siyahlan
i stersen mafya ile anlaşırım hiç sorun olmaz bilesin
m (b)iraderi dövdürüp buradan uzaklara kaçalım neden demedin?
ah ah.
devamını gör...
695.
sinek ilacı sıkan arabaların ardında koşan çocuklardık,
fakir çocuklardık, kızlara aşık olur, sokaklarda koşardık,
akşam ezanında evlere koşar erkenden yatardık,
sıcak yaz günlerinde terler cami çeşmelerinden su içerdik.
meğer çocukluğumuzmuş en güzel şiir...
fakir çocuklardık, kızlara aşık olur, sokaklarda koşardık,
akşam ezanında evlere koşar erkenden yatardık,
sıcak yaz günlerinde terler cami çeşmelerinden su içerdik.
meğer çocukluğumuzmuş en güzel şiir...
devamını gör...
696.
-şiir
duvarların alnına kazınmış murat kuşu
uçar gider kim bilir hangi zamana doğru
dört bir yandan hapsolsa üstünde yedi kapı
kelimeler ki; yıkar, sayıların tahtını
kelimeler ki; sızlar, duvarların ahını
-şair
öznesi yağmur olan şiirlerin meftunu
okur yazar durmadan o’ndan yoksunluğunu
hali, tarife yetmez ruhun ızdırabını
kelimeler ki; çözer, kalem kalem bu sırrı
kelimeler ki; çizer, özlemek atlasını
-kalem
dudakları kilitli dili bağlı olsa da
yazıp çizip döktüğü ilan-ı malumsa da
her sevenin aşk hali başkadır kitaplarda
kelimeler ki; bilir, anlatır ariflere
kelimeler ki; sestir, duyabilen kalplere
-maşuk
di li geçmiş zamanın ta bilmem neresinde
can verip can aldığı gerçeğin hayaliyle
yollar yollar uzakta sevgili ülkesinde
kelimeler ki; bekler, dualar avucunda
kelimeler ki; özler, umudun kucağında
-aşık
gelir şimdi ki zaman yakalar bileğinden
nereye böyle deli iznin var mı kaderden
zincirleme ahlarla geçilmez keşkelerden
kelimeler ki; saklar, gözyaşını sebepten
kelimeler ki; sıkar, dişlerini içinden
kelimeler tohumdur ekerim taşa gömmem
şiir olur böylece kime d/okunur bilmem
devamını gör...
697.
şiirimin adı the godfather film müziğini ıslıkla çalarak aheste aheste kaldırımda yürüyen hanfendi.
dııırırı rıırı rııırı rıırı rı rı rııı
diye yürüyen hanfendi
ne guzel bi varlıksın sen öyle
can yakarsın sen uzaklaş şöyle
-1a sınıfından lahmacun.
dııırırı rıırı rııırı rıırı rı rı rııı
diye yürüyen hanfendi
ne guzel bi varlıksın sen öyle
can yakarsın sen uzaklaş şöyle
-1a sınıfından lahmacun.
devamını gör...
698.
gsm operatörüm turkcell,
baraj patlar olur sel,
belki sen de gelirsin,
gelmezsen go to hell.
gece beni arama uyuyorum,
ama mesaj atarsan cevap veriyorum,
sen yine çok meşgul etme,
fatura yüzünden hep mağdurum.
gündüzleri arama işteyim,
iş dediysem ofisimdeyim,
sakın ansızın çıkıp gelme,
çünkü tuvalette de olabilirim.
akşam yemeğe bekleme beni,
sen ye yemeğini hapur hupur,
geç gelirsem de kızma,
keşke gelse mert müldür.
baraj patlar olur sel,
belki sen de gelirsin,
gelmezsen go to hell.
gece beni arama uyuyorum,
ama mesaj atarsan cevap veriyorum,
sen yine çok meşgul etme,
fatura yüzünden hep mağdurum.
gündüzleri arama işteyim,
iş dediysem ofisimdeyim,
sakın ansızın çıkıp gelme,
çünkü tuvalette de olabilirim.
akşam yemeğe bekleme beni,
sen ye yemeğini hapur hupur,
geç gelirsem de kızma,
keşke gelse mert müldür.
devamını gör...
699.
umut denilen kayığın peşinde aşk denilen
bir bilinmez heceyi sayıklarken
gerçekleri unuttuğumsun yorgunluğumu
bir çay ve sigara ile avuttuğum
yüzmeyi biliyorken bile sensizlik korkusu ile
boğulmaktan korktuğumsun
1000_maestro
bir bilinmez heceyi sayıklarken
gerçekleri unuttuğumsun yorgunluğumu
bir çay ve sigara ile avuttuğum
yüzmeyi biliyorken bile sensizlik korkusu ile
boğulmaktan korktuğumsun
1000_maestro
devamını gör...
700.
güneş dediğin bir ressam
boyar her gün sefilliğimi
buldum bir tepelik uzandım
tepemde martılar gülüşüyorlar
martıları selamladım
yanımdaki böcekleri dost bildim
ayaküstü lafladık
gördüm ki her şeyden usanmışım
martılar acıdılar bana
böcekler çok durmadılar yanımda
uzakta bir vapur sesi
az ötede şişe tokuşturanlar
sevişen aşıklar, kirli evsizler
bir sokak köpeği geçiyor cılız ve çirkin
tıpkı benim gibi
sol tarafımda bir ağrı var
başıma bir hal açacak belli
ama olsun
küçük dertleri de olmalı insanın.
boyar her gün sefilliğimi
buldum bir tepelik uzandım
tepemde martılar gülüşüyorlar
martıları selamladım
yanımdaki böcekleri dost bildim
ayaküstü lafladık
gördüm ki her şeyden usanmışım
martılar acıdılar bana
böcekler çok durmadılar yanımda
uzakta bir vapur sesi
az ötede şişe tokuşturanlar
sevişen aşıklar, kirli evsizler
bir sokak köpeği geçiyor cılız ve çirkin
tıpkı benim gibi
sol tarafımda bir ağrı var
başıma bir hal açacak belli
ama olsun
küçük dertleri de olmalı insanın.
devamını gör...