61.
sorsan profesör ama ilgi budalalığında g.tünü memesini atmak için alakasız alakasız caption yazan kızlardan pek bir farkı yok
devamını gör...
62.
z kuşağı sayesinde twitter'da fenomen olan insandır.
devamını gör...
63.
ilgi bekleyen liseli kizlar gibi.cok yazik!
devamını gör...
64.
kibirli biri olduğunu düşünüyorum. bu benim için oldukça eksi bir puan. mesela başka ekonomi videosu çekenlerde bu yok.
onların ekonomi bilgisi ve tecrübesi, iş geçmişleri vs daha zayıf değil ama adamlar show peşinde değil.
popüler ekonomi videosu çekenlerden bir özgür demirtaş bir de selçuk geçer bana göre show peşinde. bu nedenle dünyanın en kıymetli bilgisini de verseler yorumunu da yapsalar izlemeye tahammül edemiyorum.
şahsi favorim atilla yeşilada. teknik ayrıntıya da boğmadan açıklıyor.
onların ekonomi bilgisi ve tecrübesi, iş geçmişleri vs daha zayıf değil ama adamlar show peşinde değil.
popüler ekonomi videosu çekenlerden bir özgür demirtaş bir de selçuk geçer bana göre show peşinde. bu nedenle dünyanın en kıymetli bilgisini de verseler yorumunu da yapsalar izlemeye tahammül edemiyorum.
şahsi favorim atilla yeşilada. teknik ayrıntıya da boğmadan açıklıyor.
devamını gör...
65.
kendisi tarafsızlık veya objektiflik adı altında altan alta bir liberalizm ve finansman olumlaması yapan bilim insanıdır.
bu konuda uzunca örnekler vermek gerekebilecek olunsa da konu uzamasın, son attığı merkez bankası üzerinden meseleyi anlatayım:
-hoca, merkez bankası bağımsız üzerinden dem vurmuş. ancak tamda bu zaatın isteklerini yapan 2002 sonrası hükümetler bulunmuştu, yani merkez bankası özerkti. şimdi halimiz ortada. bu durumla ne alakası var dersenizde neden-sonuç. yani merkez bankası bağımsız olması önemli ancak bu bağımsızlığı istihdam yerine fiyat istikrarı ve diğer liberal politikalar için kullanırsa bu sonuç ortaya çıkıyor. işsiz-sevmediği işleri üç kuruşa yapan emek ve ( üretimden kaçan sermaye)
daha kârlı olduğu finansa giden sermaye makasına sıkışıyorsun. bunun sonucunda da kalan yerli üretim, ithalata bağlı ve bağımlı bir noktaya gelerek dövize karşı bağlı-bağımlı ve kaçınılmaz olarak bağımlı kalıyor. yani denklem aslında basit ya merkez bankası istihdam hedefiyle karar alacak ya da sermayeyi koruyacak. ikincisini seçersen de türlü er-geç bu sıkışma oluyor.
peki diğer ülkelerde durum ne? liberal ülkelerde de geçmişten kalma üretim ve sermaye birimi sayesinde son olarak da rezerv para olmalarının da etkisiyle bizdeki oranları görnüyorlar ancak enflasyon sorunsalı abd-ab ve japonya'da bu yüzden var. yani bağımsızlık iyi güzel, olması gereken ancak hangi politikalar için? bu soruya cevap vermeden "m.b. bağımsız olmalı!" demenin kimseye faydası yok, tribünlere oynamaktan başka.
tersten anlatayım şu an tam bağımsız bir m.b. olsa ne olacaktı? enflasyon görece daha düşük olacaktı, kabul ancak şu andan daha düşük bir istihdam olacaktı, işsizlik fırlayacaktı. buradan da malum partiyi akladığım sanılmasın, kit'leri kim sattıysa, satıldığında alkış tuttuysa baş sorumlu onlardır. bugün finansı, ekonomi yerine kullanan, tarımsal üretimden bile daha değerli bir teknoloji--kodlama övgüleri yapanların da bu durumun ortaya çıkmasında emeği 2. sıradadır. kodlama önemlidir ancak tarımsal üretim kadar ne hayati ne de onun kadar artık değer üretir. tersine bi sütü bilmem ne kadara alır, hatta yeri gelir paran olsa dahi alamazsın son olarak da sonra yaş pasta nasıl 3 rakamlı fiyatlara çıktı "alla alla" diye dolanırsın.
aynı hata 1980 sonrasında yapıldı dünya genelinde, tarımsal üretim ve sanayi üretimi bir kesim tarafından dışlandı, aşağılandı. başat finans olmalı! medeniyet burada dendi, sonra ne oldu? krizler daha sık ve daha yıkıcı oldu... ha hedefiniz: katar olmaksa finans'a devam. hayaliniz doldur-boşalt ekonomisiyse, gelir dağılımında adalet umrumda değil diyorsan, fiyat istikrarına da devam. sonra enflasyon neden çıkıyor "alla alla" dersiniz.
son olarak mb. bağımsızlığı bir çok ülkede de eleştirilen-tartışılan bir nokta ancak değerli çok dil bilen hocamız bu tartışmaları da sunmaz. buradaki tartışma kısaca ve kabaca şudur: maliye politikaları küreselleşme sonucunda bir çok ülkede etkisiz veya budanmış hale geldi, para politikasını bağımsız mb'ye bıraktığında devletin ekonomiye müdahale hakkı-durumu kalmıyor. bu durumda da ülke ekonomileri daha kırılgan ve krize yatkın oluyor. son olarak da siyaset kurumu nasıl ki uzmanlara bırakılmıyorsa yani siyasete girmek için "siyaset-ekonomi-uluslararası" mezunu olmak gerekmiyorsa, sağlık bakanı olmak için sağlık çalışanı olmak gerekmiyorsa neden ekonomide uzmanlık gerekiyor denmekte. yani bir nevi oligark-aristokrat veya teknokrat bir yapı kurmak demokrasiye aykırıdır, hükümetler aldıkları iyi ya da kötü kararları uygulamakta zorlanmakta veya duruma göre bunların olumlu/olumsuz sonuçlarından etkilenmemektedir. oysa yönetim hakkı halkta olduğu ifade edilen demokraside böyle bir yapı seçim-seçilme hakkına aykırıdır, tartışmaları bolca olmaktadır. söyle örneklendireyim bu durumu: ulusal ilaç ve tedavileri uygulamak için bağımsız bir kurum nasıl ki yoksa var olanlarsa sağlık bakanlığı bünyesinde ve altındaysa yani bağımsız değilse, bunun içinde aynısı olması gerektiği savunuluyor. ancak pek liberal hocamız bu durumu görmezden gelmekte.
ha benim fikrim nedir? istihdam hedefiyle hareket eden bir bağımsız merkez bankası veya istihdam hedefiyle etik-ahlaki politikalar üreten bir hükümet altında bir merkez bankası, istihdam hedefi olan, bunun için adım atan ve kendi içinde-dışında denetlenen bir merkez bankası. ancak benim hayalim karşıt ya da farklı fikirleri paylaşmama engel değil. şükür liberal değilim, şükür kendi fikrimi objektiflik veya tarafsızlık adı altında pazarlamıyor, alternatif-karşıtların da yazıyorum.
edit: uzun vadeli düşünene devlet adamı denir konusunda haklı olsa da kurduğu damping etkisi denklemi hatalıdır. eğer basılan para devlet-özel sektör eliyle gerçekten istihdam yaratıcı bir etkiye sahip olursa, üretime kanalizasyon oluşmuş olur. bu durum sonucunda da hizmet sektöründe en düşük olacak şekilde tarım ve sanayide yaratılan istihdam enflasyonu düşürücü etki gösterir, artık değer yaratır. yani damping bir süre sonra daha yukarda bir üretim noktası yaratacağından uzun dönemde enflasyonist etkisi düşmüş olur. aksi halde devlet teşviklerinin vs. karşılığının olmaması lazım ancak bir çok sektör ve firma teşviklerden yararlanır, dünyanın hemen her yerinde.. bunun en güzel örneği borçlanma meselelerindedir. ancak günümüzdeki en büyük sorun istihdamsız üretim (robot-yazılım) ve istihdamsız kâr (finans-borsa) sorunsalıdır. yani üretimde istihdam düşerken, yatırım oranlarıda düşüyor. sonuç olarak gelir dağılımında adaletsizlik oranı dünya geneli 1980'den beri düşerken enflasyon ve krizler artıyor. çünkü orta sınıfın alım gücü kredi-kredi kartlarına her geçen gün dayanırken lüx harcamalar ve milyoner-milyarder harcamaları artıyor. devletler ise enflasyon yaratmasın diye(!) istihdamdan ve yüksek gelirlilerden her geçen gün daha düşük vergi alırken gelir kaynağı olarak para basma-borç arasına sıkışıyor ancak enflasyon artıyor. dahası bu süreç stagflasyona doğru gidiyor. o durumda bu neoliberal hocalarımızın suçlayacaklarını da çözüm yollarını merakla bekliyorum. ^^
bu konuda uzunca örnekler vermek gerekebilecek olunsa da konu uzamasın, son attığı merkez bankası üzerinden meseleyi anlatayım:
-hoca, merkez bankası bağımsız üzerinden dem vurmuş. ancak tamda bu zaatın isteklerini yapan 2002 sonrası hükümetler bulunmuştu, yani merkez bankası özerkti. şimdi halimiz ortada. bu durumla ne alakası var dersenizde neden-sonuç. yani merkez bankası bağımsız olması önemli ancak bu bağımsızlığı istihdam yerine fiyat istikrarı ve diğer liberal politikalar için kullanırsa bu sonuç ortaya çıkıyor. işsiz-sevmediği işleri üç kuruşa yapan emek ve ( üretimden kaçan sermaye)
daha kârlı olduğu finansa giden sermaye makasına sıkışıyorsun. bunun sonucunda da kalan yerli üretim, ithalata bağlı ve bağımlı bir noktaya gelerek dövize karşı bağlı-bağımlı ve kaçınılmaz olarak bağımlı kalıyor. yani denklem aslında basit ya merkez bankası istihdam hedefiyle karar alacak ya da sermayeyi koruyacak. ikincisini seçersen de türlü er-geç bu sıkışma oluyor.
peki diğer ülkelerde durum ne? liberal ülkelerde de geçmişten kalma üretim ve sermaye birimi sayesinde son olarak da rezerv para olmalarının da etkisiyle bizdeki oranları görnüyorlar ancak enflasyon sorunsalı abd-ab ve japonya'da bu yüzden var. yani bağımsızlık iyi güzel, olması gereken ancak hangi politikalar için? bu soruya cevap vermeden "m.b. bağımsız olmalı!" demenin kimseye faydası yok, tribünlere oynamaktan başka.
tersten anlatayım şu an tam bağımsız bir m.b. olsa ne olacaktı? enflasyon görece daha düşük olacaktı, kabul ancak şu andan daha düşük bir istihdam olacaktı, işsizlik fırlayacaktı. buradan da malum partiyi akladığım sanılmasın, kit'leri kim sattıysa, satıldığında alkış tuttuysa baş sorumlu onlardır. bugün finansı, ekonomi yerine kullanan, tarımsal üretimden bile daha değerli bir teknoloji--kodlama övgüleri yapanların da bu durumun ortaya çıkmasında emeği 2. sıradadır. kodlama önemlidir ancak tarımsal üretim kadar ne hayati ne de onun kadar artık değer üretir. tersine bi sütü bilmem ne kadara alır, hatta yeri gelir paran olsa dahi alamazsın son olarak da sonra yaş pasta nasıl 3 rakamlı fiyatlara çıktı "alla alla" diye dolanırsın.
aynı hata 1980 sonrasında yapıldı dünya genelinde, tarımsal üretim ve sanayi üretimi bir kesim tarafından dışlandı, aşağılandı. başat finans olmalı! medeniyet burada dendi, sonra ne oldu? krizler daha sık ve daha yıkıcı oldu... ha hedefiniz: katar olmaksa finans'a devam. hayaliniz doldur-boşalt ekonomisiyse, gelir dağılımında adalet umrumda değil diyorsan, fiyat istikrarına da devam. sonra enflasyon neden çıkıyor "alla alla" dersiniz.
son olarak mb. bağımsızlığı bir çok ülkede de eleştirilen-tartışılan bir nokta ancak değerli çok dil bilen hocamız bu tartışmaları da sunmaz. buradaki tartışma kısaca ve kabaca şudur: maliye politikaları küreselleşme sonucunda bir çok ülkede etkisiz veya budanmış hale geldi, para politikasını bağımsız mb'ye bıraktığında devletin ekonomiye müdahale hakkı-durumu kalmıyor. bu durumda da ülke ekonomileri daha kırılgan ve krize yatkın oluyor. son olarak da siyaset kurumu nasıl ki uzmanlara bırakılmıyorsa yani siyasete girmek için "siyaset-ekonomi-uluslararası" mezunu olmak gerekmiyorsa, sağlık bakanı olmak için sağlık çalışanı olmak gerekmiyorsa neden ekonomide uzmanlık gerekiyor denmekte. yani bir nevi oligark-aristokrat veya teknokrat bir yapı kurmak demokrasiye aykırıdır, hükümetler aldıkları iyi ya da kötü kararları uygulamakta zorlanmakta veya duruma göre bunların olumlu/olumsuz sonuçlarından etkilenmemektedir. oysa yönetim hakkı halkta olduğu ifade edilen demokraside böyle bir yapı seçim-seçilme hakkına aykırıdır, tartışmaları bolca olmaktadır. söyle örneklendireyim bu durumu: ulusal ilaç ve tedavileri uygulamak için bağımsız bir kurum nasıl ki yoksa var olanlarsa sağlık bakanlığı bünyesinde ve altındaysa yani bağımsız değilse, bunun içinde aynısı olması gerektiği savunuluyor. ancak pek liberal hocamız bu durumu görmezden gelmekte.
ha benim fikrim nedir? istihdam hedefiyle hareket eden bir bağımsız merkez bankası veya istihdam hedefiyle etik-ahlaki politikalar üreten bir hükümet altında bir merkez bankası, istihdam hedefi olan, bunun için adım atan ve kendi içinde-dışında denetlenen bir merkez bankası. ancak benim hayalim karşıt ya da farklı fikirleri paylaşmama engel değil. şükür liberal değilim, şükür kendi fikrimi objektiflik veya tarafsızlık adı altında pazarlamıyor, alternatif-karşıtların da yazıyorum.
edit: uzun vadeli düşünene devlet adamı denir konusunda haklı olsa da kurduğu damping etkisi denklemi hatalıdır. eğer basılan para devlet-özel sektör eliyle gerçekten istihdam yaratıcı bir etkiye sahip olursa, üretime kanalizasyon oluşmuş olur. bu durum sonucunda da hizmet sektöründe en düşük olacak şekilde tarım ve sanayide yaratılan istihdam enflasyonu düşürücü etki gösterir, artık değer yaratır. yani damping bir süre sonra daha yukarda bir üretim noktası yaratacağından uzun dönemde enflasyonist etkisi düşmüş olur. aksi halde devlet teşviklerinin vs. karşılığının olmaması lazım ancak bir çok sektör ve firma teşviklerden yararlanır, dünyanın hemen her yerinde.. bunun en güzel örneği borçlanma meselelerindedir. ancak günümüzdeki en büyük sorun istihdamsız üretim (robot-yazılım) ve istihdamsız kâr (finans-borsa) sorunsalıdır. yani üretimde istihdam düşerken, yatırım oranlarıda düşüyor. sonuç olarak gelir dağılımında adaletsizlik oranı dünya geneli 1980'den beri düşerken enflasyon ve krizler artıyor. çünkü orta sınıfın alım gücü kredi-kredi kartlarına her geçen gün dayanırken lüx harcamalar ve milyoner-milyarder harcamaları artıyor. devletler ise enflasyon yaratmasın diye(!) istihdamdan ve yüksek gelirlilerden her geçen gün daha düşük vergi alırken gelir kaynağı olarak para basma-borç arasına sıkışıyor ancak enflasyon artıyor. dahası bu süreç stagflasyona doğru gidiyor. o durumda bu neoliberal hocalarımızın suçlayacaklarını da çözüm yollarını merakla bekliyorum. ^^
devamını gör...
66.
ekonomi ile azda olsa* ilgiliyim bu yayın hoşuma gitti şahsen ,güzel sorular sorulmuş.
devamını gör...
67.
adam sinirlenmiş ve gerçek diye bi video yüklemiş youtube a. nobel ödüllü adamın laflarıyla buna saldıranlara nobel ödüllü adamı arayarak cevap vermiş. gördüğüm en harika kapaklardan biriydi.
devamını gör...
68.
sürekli elestirdigi hafize gaye erkan'in kendisinden birkac gömlek fazla olduğunu biliyor mu sormak lazim kendisine ? bu adamin üslubu vd herseyi insani irrite ediyor.
devamını gör...
69.
"solcular, siyaseti bırakırsa solun oyu artar." * *
adam haklı beyler, sokak hayvanları mevzusu ile bi dahaki seçimde -%12 almayı şimdiden garantilediler.
hayırlı uğurlu olsun.
t24
adam haklı beyler, sokak hayvanları mevzusu ile bi dahaki seçimde -%12 almayı şimdiden garantilediler.
hayırlı uğurlu olsun.
t24
devamını gör...
70.
düşük zekalı genel kültür özürlü ,toplum cahili.
kalkmış ıı. mehmet'i (fatih sultan) övmüş ..
özgür cahili fatih'in konstantinapol'ü alması ve ayasofya'yı cami yapması ile avrupa türk-müslüman düşmanı oldu ,ve çöküş 1460'larda başladı ,anında.
efendimm dili biliyormuş ,entelektüelmiş.,liyakatmış
halil bezmen'in babası niye oğluna küfrederdi bilir misiniz benim yanımda küfretmişti, halil bezmen ticaretle ilgisi yok diye.
bu ancak ders veriri tweter'da yazar o kadar birde kendini solcu sanıyor.
mehmet şimşek'in ekürisi olur ancak .
gitmiş sabancı'ya yamanmış cabası holdıng ''çebolü'' ile evlenmiş ohh t.şaklar kebap aaaavatan millet adapazarı.
yürü taş arabası ,ömür gedik'in erkek versiyonu.
kemalizm pişmanlıktır.
kalkmış ıı. mehmet'i (fatih sultan) övmüş ..
özgür cahili fatih'in konstantinapol'ü alması ve ayasofya'yı cami yapması ile avrupa türk-müslüman düşmanı oldu ,ve çöküş 1460'larda başladı ,anında.
efendimm dili biliyormuş ,entelektüelmiş.,liyakatmış
halil bezmen'in babası niye oğluna küfrederdi bilir misiniz benim yanımda küfretmişti, halil bezmen ticaretle ilgisi yok diye.
bu ancak ders veriri tweter'da yazar o kadar birde kendini solcu sanıyor.
mehmet şimşek'in ekürisi olur ancak .
gitmiş sabancı'ya yamanmış cabası holdıng ''çebolü'' ile evlenmiş ohh t.şaklar kebap aaaavatan millet adapazarı.
yürü taş arabası ,ömür gedik'in erkek versiyonu.
kemalizm pişmanlıktır.
devamını gör...
71.
tek tanrısı, değeri para olan, sadece paraya tapan, para için her şeyi yapabilecek potansiyele sahip sıradan, ortalama bir kapitalisttir. ayrıca amerika'nın ve israil'in türkiye'nin ekonomisini yıkması için tuttuğu gizli ajanlarından biridir. aldığı eğitime, hangi ülkelerde ne kadar yaşadığına bakarsanız anlarsınız.
devamını gör...
72.
acayip uyuz bir herif ya. görsem enseye bi şaplak atarım öyle itici bir eleman.
devamını gör...