tüm zamanların en iyi türk filminin yönetmenidir. (bkz: masumiyet)
beşiktaş ve dostoyevski ile kafayı bulur.
sosyal medyayı gırgırla kullanır.
nuri bilge ceylan ile iyi arkadaşmış. sonra ayrılmış yolları.
hatta yeraltı filmindeki şu sahne gönderme olarak değerlendirilmiştir.
5 yıldır yeni filmini beklemekteyiz acıların adamı.
meydanı boş buldular bak.
devamını gör...
ortamlarda demokrasi, eşitlik, sosyalizm diye bağırıp setinde çalışanları ezen, hakaret ve mobbingi eksik etmeyen hatta fiziksel şiddet uygulayan loserın tekidir kendisi. içinde yatan ezik dışarıya agresif bir şiddet faili olarak yansır bunun adına da yönetmen egosu derler meşrulaştırırlar. hiçbir sendika da bu lavuğun ağzına terlikle vurmaz.
devamını gör...
izleyicisini buram buram buhrana kavuşturan yönetmendir.
devamını gör...
düşünsenize öğrenci eviniz var ve ev arkadaşlarınız zeki demirkubuz ve nuri bilge ceylan.
evin duvarları gri, 35 mm mercekle bakarız eve. güneş bile girmez o eve be. herkes bir köşede oturmuş sigara içer hayatı sorgular.
en son zeki " ben yatıyorum iyi geceler" der de gider biz de yatarız heralde.
devamını gör...
masumiyet filmini çok severim. arada sırada tekrar tekrar izliyorum. özellikle derya alabora'nın oyunculuğuna hayranım.
devamını gör...
dostoyevski sever, mahallemizin en has delikanlısı.
devamını gör...
filmlerindeki karakterleri beğendiğim yönetmen. mesela nuri bilge ceylan'a göre çok daha doğal ve gerçekçi karakterleri var.
devamını gör...
kendisi cihangir'de bir kahvede oturduğu sırada,kahvenin sahibi olan ufuk bayraktar'ı keşfeder ve o muhteşem eser (bkz: kader) ortaya çıkar.
devamını gör...
hep kıyaslandığı nuri tarafından sollanan yönetmen. gezi dönemindeki gaza gelmiş halini görünce soğumuştum kendisinden. sonra beşiktaş fanatikliği falan iyice bitirdi bendeki kredisini. tepkisel ve fanatik insanları sevmiyorum. zaten filmlerinde de sürekli saplantılı, karanlık duyguları işliyor. daha doğrusu işlemeye çalışıyor. zaten yeraltından notlar gibi enfes bir kitabı bu kadar kötü uyarlamasından anlaşılıyor ki ya dostoyevski'yi tam anlamamış ya da beceremiyor bu işleri... her türlü hissettirmeye çalıştığı depresyonlu aydın havalarının sahte olduğunu düşünüyorum ve geç ergenlik tanısı koyuyorum kendisine...

nuri öyle değil ama, sakin adam. sinemasında müthiş bir yere yöneldi. hayatın en içinden durumları kaydederek adeta toplumumuzun hatıra fotoğrafını çekiyor. filmleri özellikle gelecek nesillerin bu günleri deneyimlemesinde müthiş rol oynayacak. elbette günümüze dair ellerinde tonlarca materyal olacak olsa da nuri'nin filmleriyle zamanda yolculuk yapmış gibi hissedecekler. zeki ise o yıllara kadar çoktan unutulmuş olur bile...
devamını gör...
2016 yilinda yönetmenligini yaptigi (bkz: kor) veya ing. (bkz: ember) filmini izledigim ünlü türk yönetmen.
gercekten kaliteliydi.
romanya'ya kacak isci olarak giden ve döndügünde esiyle sorunlar yasayan adamin hikayesini anlatiyordu.
devamını gör...
filmlerinde yarattığı "aşağılık kadın, düşük kadın, aldatan kadın, o...pu kadın" imajı hariç, sanatsal duruşunu sevdiğim yonetmendir.

haa, sinemasinin eril bir karakteri var, bu doğru. ama nbc ve demirkubuz kıyaslaması da her zaman için demirkubuz gönlümü çalar. buraya birkaç sahne bırakalım:

masumiyet

kader
devamını gör...
masumiyet filmiyle yükselttiği çıtaya bir daha hiçbir filmiyle ulaşamayan dostoyevski ve kapanmayan kapıları seven yönetmen
devamını gör...
zeki ökten'in yoksul filminde kendisine 1 bardak çayın çok görüldüğü seyyar satıcı rolündedir. çünkü giden bardaklar geri gelmemektedir.
devamını gör...
filmleri beni her zaman gerçeğin anlatmak istediklerini yakalamaya iter. durmak ve olanları anlamaya çalışmak için bana fikir verir. en sevdigim filmi haluk bilginer'in sigara içerken attığı tirad bonusu ile masumiyet'tir.
devamını gör...
tweetlerini çok beğendiğim yönetmendir.
devamını gör...
"insanlar düşündüğüm kadar kötü değil
ama düşünemediğim kadar trajik." demiş yüce insan.
devamını gör...
yoksul filminde sokak satıcısını oynar. dışarıdan gelir, çay ister. yaman olay, dışarı çay vermiyoruz diye bunu sepetler.
devamını gör...
izlemediğim filmi yok sanırım. aralarında çok iyiler ki herkesin bildiği fimler, vasat diyebileceklerim de var. fakat kendisinin başril aldığı son filmi bulantı vasatın da altındaydı hakkaten. ahmet, eşini ve oğlunu (sonradan ögrendim ki adıyla sanıyla gerçek oğluymuş yazgı karakteri) acı bir trafik kazasında kaybeden orta yaşlı duygusuz ruhsuz bir öğretim görevlisidir. o güzelim genç kadınların bu adamda ne bulduklarını şahsen ben anlamadım ki; ahmet ne oyunculuğuyla ne de filmin senaryosuyla orta yaş bunalımına girmiş ıssız adam karizmasından çok uzak.

dostoyevski'yi ve yeraltından notları'nı benim gibi yanlış anladığını düşünenler için söylemek gerekirse yönetmen sartre' yi de çok doğru anlamamıs fikrimce. filmin öpüşme ve sevisme sahnelerinde cidden bir bulantı yaşıyorsunuz ve zeki demirkubuz'un sartre'dan anladığı bu sanırım.

oyunculuk yerine sadece yönetmenlik yapması gereken ve oyunculuğu azımsamaması gereken yönetmen.
devamını gör...
fark nedir ve nasıl hissettirilirin yaşayan örneklerindendir.
devamını gör...
fiyakalı kaybedenler yaratan yönetmendir.

karakterleri yalnızca yenilmezler, yenilgilerini de tekrar ederler. bir kez daha deneseler bile, daha iyi yenilmezler. bir tekerrür hali, sürer gider.

zeki demirkubuz’un karakterleri durağandır, dinamik değildir, gelişmezler. büyük iç sorgulamalar yaşamazlar, kısacası değişmezler, ama çoğunlukla kendi isteklerine yenilirler, marazi kişiliklerdir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"zeki demirkubuz" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim