21.
latince obsessio kelimesinden gelmektedir. ''kuşatma'' demektir.
freud dahil olmak üzere, erkeklere özel bir hastalık olduğunu düşünülmekteydi.
freud dahil olmak üzere, erkeklere özel bir hastalık olduğunu düşünülmekteydi.
devamını gör...
22.
anlık tetiklendi mi sıkıntı
devamını gör...
23.
ciddi ciddi insanı korkutabilen şeydir. iki senedir kelimenin tam anlamıyla bir sapığım var. whatsapp'taki durumlarımı ve resimlerimi takip ediyor, giydiğim kıyafetlerin aynısını alıyor, instagram hesabımı dondurunca telefonla arayıp neden engelledin diye soruyor** son 2-3 gündür her telefonu açtığımda kızdan bir mesaj var, kafayı yememek elde değil ya.*
devamını gör...
24.
obsesyon, yani kişinin zihninde uzaklaştıramadığı fikir, düşünce ve dürtüler, kişinin isteği dışında gelişir.
halk arasında takıntı ve saplantı olarak bilinen kişinin istemi dışında gelişenpiskolojik bir hastalık türüdür.
halk arasında takıntı ve saplantı olarak bilinen kişinin istemi dışında gelişenpiskolojik bir hastalık türüdür.
devamını gör...
25.
devamını gör...
26.
saçma, anlamsız olduğunu bilmesine rağmen önlenemeyen dürtü düşünce.
bulaş obsesyonu gibi, simetri obsesyonu gibi.
bulaş obsesyonu gibi, simetri obsesyonu gibi.
devamını gör...
27.
takıntı abi.
ben niye elime mikrop bulaşacakta öleceğim diye kolonya taşıyayım ki
ben niye elime mikrop bulaşacakta öleceğim diye kolonya taşıyayım ki
devamını gör...
28.
metroda 2 salise görüp aşık olduğum kadın ve erkeklere hissettiğim duygu yükselmesi.
devamını gör...
29.
30.
ben ve kim
devamını gör...
31.
obsesyon, yani takıntı, kişinin istemediği halde aklına tekrar tekrar gelen düşünce, imge ya da dürtülerdir. bu düşünceler kişiyi rahatsız eder, huzurunu bozar, zamanla günlük yaşam kalitesini düşürür. kimi zaman hijyenle ilgili olabilir, kimi zaman kontrol etme dürtüsüyle. ama bazı durumlarda çok daha derine, duygusal alanlara da sızar: bir kişiye, bir duruma, bir anıya ya da bir hayale takılmak gibi.
obsesyon, sadece “bir şeyi çok düşünmek” değildir. onu diğer düşüncelerden ayıran şey, kişinin bu düşünceden kurtulmak istemesine rağmen zihninden atamamasıdır. yani kişi bu durumun farkındadır, hatta çoğu zaman bunun mantıksız ya da aşırı olduğunun da bilincindedir. ama yine de aynı düşünce, aynı kaygı, aynı endişe gelip gelip kapısını çalar. ve kişi, bu düşünceyi kovmaya çalıştıkça, o daha da güçlenerek geri döner.
bazı obsesyonlar davranışlarla birleşir. buna obsesif kompulsif bozukluk (okb) denir. örneğin bir kişi sürekli ellerinin kirli olduğunu düşünüyorsa, bunu gidermek için sık sık el yıkayabilir. yıkamazsa büyük bir kaygı hisseder. yani kompulsiyon, obsesyonun sonucunda ortaya çıkan davranıştır.
ama obsesyon her zaman elle tutulur bir davranışla kendini göstermez. bazen sadece zihinde dönen bir ses olur. “ya bu böyle olursa?”, “ya yanlış yaptıysam?”, “ya onu yeterince sevmediysem?”, “ya biri bana zarar verirse?” gibi bitmek bilmeyen iç sorgular, kişiyi yorar, tüketir.
ilişkisel obsesyonlar da yaygındır. birine karşı yoğun takıntılar geliştirmek, ayrıldıktan sonra sürekli onu düşünmek, sosyal medyasını kontrol etmek, bir mesajına saatlerce anlam yüklemek… bu tür takıntılar, duygusal bağlarla birleştiğinde daha karmaşık bir hâl alır. aşk sandığımız şey bazen sadece zihinsel bir döngüden ibarettir.
peki obsesyon neden olur?
çoğu zaman kaygı bozukluklarıyla bağlantılıdır. kontrol ihtiyacı, mükemmeliyetçilik, geçmişte yaşanan travmalar ya da çocukluk döneminde bastırılmış duygular, obsesyonların temelinde yer alabilir. beyin, tehdit algısını sürekli açık tutar ve kişi, güvenli hissetmek için bazı düşüncelere saplanır.
ama iyi haber şu: obsesyon tedavi edilebilir bir durumdur. psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi (bdt), obsesyonların düşünce kalıplarını fark ettirmekte oldukça etkilidir. gerekli durumlarda ilaç tedavisi de destekleyici olabilir. en önemlisi, bunun yalnızca senin başına gelen bir şey olmadığını ve bununla baş etmenin mümkün olduğunu bilmektir.
sonuç olarak:
obsesyon, bir düşüncenin misafirliği değil, istenmeden evin içine yerleşmesidir.
ama ev sahibi sen olduğuna göre, onu uğurlamak da senin elindedir.
zihnin, bir odaya kilitlenmiş gibi hissediyorsa…
anahtar, farkındalıkla başlar.
obsesyon, sadece “bir şeyi çok düşünmek” değildir. onu diğer düşüncelerden ayıran şey, kişinin bu düşünceden kurtulmak istemesine rağmen zihninden atamamasıdır. yani kişi bu durumun farkındadır, hatta çoğu zaman bunun mantıksız ya da aşırı olduğunun da bilincindedir. ama yine de aynı düşünce, aynı kaygı, aynı endişe gelip gelip kapısını çalar. ve kişi, bu düşünceyi kovmaya çalıştıkça, o daha da güçlenerek geri döner.
bazı obsesyonlar davranışlarla birleşir. buna obsesif kompulsif bozukluk (okb) denir. örneğin bir kişi sürekli ellerinin kirli olduğunu düşünüyorsa, bunu gidermek için sık sık el yıkayabilir. yıkamazsa büyük bir kaygı hisseder. yani kompulsiyon, obsesyonun sonucunda ortaya çıkan davranıştır.
ama obsesyon her zaman elle tutulur bir davranışla kendini göstermez. bazen sadece zihinde dönen bir ses olur. “ya bu böyle olursa?”, “ya yanlış yaptıysam?”, “ya onu yeterince sevmediysem?”, “ya biri bana zarar verirse?” gibi bitmek bilmeyen iç sorgular, kişiyi yorar, tüketir.
ilişkisel obsesyonlar da yaygındır. birine karşı yoğun takıntılar geliştirmek, ayrıldıktan sonra sürekli onu düşünmek, sosyal medyasını kontrol etmek, bir mesajına saatlerce anlam yüklemek… bu tür takıntılar, duygusal bağlarla birleştiğinde daha karmaşık bir hâl alır. aşk sandığımız şey bazen sadece zihinsel bir döngüden ibarettir.
peki obsesyon neden olur?
çoğu zaman kaygı bozukluklarıyla bağlantılıdır. kontrol ihtiyacı, mükemmeliyetçilik, geçmişte yaşanan travmalar ya da çocukluk döneminde bastırılmış duygular, obsesyonların temelinde yer alabilir. beyin, tehdit algısını sürekli açık tutar ve kişi, güvenli hissetmek için bazı düşüncelere saplanır.
ama iyi haber şu: obsesyon tedavi edilebilir bir durumdur. psikoterapi, özellikle bilişsel davranışçı terapi (bdt), obsesyonların düşünce kalıplarını fark ettirmekte oldukça etkilidir. gerekli durumlarda ilaç tedavisi de destekleyici olabilir. en önemlisi, bunun yalnızca senin başına gelen bir şey olmadığını ve bununla baş etmenin mümkün olduğunu bilmektir.
sonuç olarak:
obsesyon, bir düşüncenin misafirliği değil, istenmeden evin içine yerleşmesidir.
ama ev sahibi sen olduğuna göre, onu uğurlamak da senin elindedir.
zihnin, bir odaya kilitlenmiş gibi hissediyorsa…
anahtar, farkındalıkla başlar.
devamını gör...
32.
hayattaki her şey gibi, obsesyon yani takıntılar da bir anlama sahipler. fiziksel veya ruhsal hastalıkların hiçbiri boşu boşuna bizlere uğramaz. takıntı da bunlardan biridir. her rahatsızlığın bizlere belirtmek istediği belli başlı anlamlar var. rahatsız olduğumuz konularda iki çeşit tepki alıyoruz. ya bunlarla mücadele etmek zorunda kalıyoruz ya da bunlarla ilgili şikayeti bırakıp, bu dertleri paylaşmayıp kendi içimize atıyoruz. takıntıları kontrol edemeyip de takıntı bize hükmetmeye başladığında da hayatın gidişatı bozuluyor. takıntıya odaklanıp kalıyoruz ve duygu durumumuz bundan olumsuz etkileniyor. mesela kişi sürekli temizlik yapma isteği duyar, lavaboya gidip defalarca elini yıkar, obsesif kompülsif bozukluğa sahip bir birey devamlı yaşadığı evde temizlik yapar, banyoyu ve mutfağı defalarca temizler, temizledikçe iyi temizlemediğini düşünür. yaptığı temizlik de tatmin edemez, devamlı mikrop takıntısı yaşar ve çıkmazın içinde debelenip durur. bir de bulunduğu ortamı devamlı düzeltme takıntısı da yaşar. mesela evine misafir davet edemez, misafir geldiğinde evine mikrop bulaşır düşüncesi içini kemirir durur. böylece sosyal hayatı ve insan ilişkileri derin yara alır.
devamını gör...
33.
o her şeyi çok bilen kategori hastası insanlar, ömürlük sevdaların adını takıntı koydular. çünkü her şeyin bir adı olmalı değil mi? bir şeyin de adı olmadan yaşayamazsınız değil mi? belirsizlikten çok korkuyorsunuz değil mi?
onları da anlıyorum.
onları da anlıyorum.
devamını gör...
34.
allah'ım kurtarsın dediğim illettir. kimseyi bugüne kadar takıntı yapmadım, asla arkama dönüp bakmadım. herhangi birini taciz etmedim. hırsından ikiye bölünse de hepimiz kurtulsak ya djdjd
devamını gör...
35.
çocukluğumda nesnelere çift sayıda dokunmak, döşemelerin çizgilerine basmaktan kaçınmak, tek sayıdaki şeyleri çift hale getirmek, mesafe/boyut hesap etmek, bulunduğum ortamdaki şeylerin sayısını tahmin etmek gibi bir tür obsesyon vardı bende. (otobüsle giderken yol işaretleri arası mesafeyi kat etme süresinden anlık hız hesaplama vs.)
bunun belli bir kısmını geride bırakmayı başardım ama istemsiz sayma/kıyaslama vb. devam ediyor.
zaman zaman aşırı yorucu olmakla birlikte iş hayatında işime yaradığını söyleyebilirim.
bunun belli bir kısmını geride bırakmayı başardım ama istemsiz sayma/kıyaslama vb. devam ediyor.
zaman zaman aşırı yorucu olmakla birlikte iş hayatında işime yaradığını söyleyebilirim.
devamını gör...
36.
kişinin mantıklı olmadığını bildiği hâlde zihninden atamadığı düşünce, dürtü ve fikirlerdir. saplantı, takıntı olarak da bilinir.
devamını gör...