yazar: robert louis stevenson
yayım yılı: 1885
yazarın gördüğü bir rüyadan sonra kaleme aldığı eser, yarımada savaşı esnasında yaralanan bir subayın başından geçen ilginç olayları konu alıyor. tedavisinin ardından doktor tavsiyesiyle sakin bir yerde kalmaya giden bu genç adam, pansiyoner olarak kaldığı konağın ev sahibi olan aileyle birlikte enteresan şeyler yaşayacak ve ailenin kızı olalla'ya aşık olacaktır.
yayım yılı: 1885
yazarın gördüğü bir rüyadan sonra kaleme aldığı eser, yarımada savaşı esnasında yaralanan bir subayın başından geçen ilginç olayları konu alıyor. tedavisinin ardından doktor tavsiyesiyle sakin bir yerde kalmaya giden bu genç adam, pansiyoner olarak kaldığı konağın ev sahibi olan aileyle birlikte enteresan şeyler yaşayacak ve ailenin kızı olalla'ya aşık olacaktır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zarifceokur" tarafından 16.11.2020 02:03 tarihinde açılmıştır.
1.
robert louis stevenson kitabıdır.
robert louis stevenson okuduğunuzda gökkuşağının dibindeki altın dolu çanağı bulmuş gibi hissedersiniz. sanki küpün koruyucusu cin size o küpü hediye etmiş gibi açarsınız kapağını ve kitap bittiğinde artık zengin bir insan gibi hissedersiniz kendinizi.
akıcı bir dil, tutarlı bir kurgu ve bolca hayal gücü boca eder üzerinize büyük yazar. her şey o kadar yerli yerinde, o kadar bağlantılı, o kadar ustalıkla anlatmıştır ki kendinizi kaptırmamanız mümkün değildir. define adası ve dr.jekyll ve mr.hydekitaplarını okuduysanız zaten size bunları anlatmam gerek yok.
olalla’da da üstü kapalı bir vampir hikayesi bekleyecek sizi ama az miktarda kan içeren bir öykü olacak bu. başka vampir hikayeleri ile karıştırmayın kan gövdeyi götürmeyecek. hatta hiç vampir görmeyecek, aynalara küsmeyecek, sarımsak kokusuna bulanmayacaksınız. vampir imasını hissedeceksiniz ama hiç yarasa görmeyeceksiniz. kont drakula bu hikayeyi beğenmezdi belki ama bence siz seveceksiniz.
özetle söylemek gerekirse ima edilen bir vampir macerasının büyük bir aşkla sarmalanmış öyküsü sizi bekliyor. korkulacak bir şey yok, vampirlerden ve aşktan başka.
robert louis stevenson okuduğunuzda gökkuşağının dibindeki altın dolu çanağı bulmuş gibi hissedersiniz. sanki küpün koruyucusu cin size o küpü hediye etmiş gibi açarsınız kapağını ve kitap bittiğinde artık zengin bir insan gibi hissedersiniz kendinizi.
akıcı bir dil, tutarlı bir kurgu ve bolca hayal gücü boca eder üzerinize büyük yazar. her şey o kadar yerli yerinde, o kadar bağlantılı, o kadar ustalıkla anlatmıştır ki kendinizi kaptırmamanız mümkün değildir. define adası ve dr.jekyll ve mr.hydekitaplarını okuduysanız zaten size bunları anlatmam gerek yok.
olalla’da da üstü kapalı bir vampir hikayesi bekleyecek sizi ama az miktarda kan içeren bir öykü olacak bu. başka vampir hikayeleri ile karıştırmayın kan gövdeyi götürmeyecek. hatta hiç vampir görmeyecek, aynalara küsmeyecek, sarımsak kokusuna bulanmayacaksınız. vampir imasını hissedeceksiniz ama hiç yarasa görmeyeceksiniz. kont drakula bu hikayeyi beğenmezdi belki ama bence siz seveceksiniz.
özetle söylemek gerekirse ima edilen bir vampir macerasının büyük bir aşkla sarmalanmış öyküsü sizi bekliyor. korkulacak bir şey yok, vampirlerden ve aşktan başka.
devamını gör...
2.
iş bankası kültür yayınlarının modern klasikler serisinden kısacık bir kitap.
intihar kulübü'nü okuduktan sonra robert louis stevenson için kurguları çok iyi ama edebi dilini beğenmiyorum demiştim. bu hikaye beni yanıltmak için yazılmış sanki. öyle güzel bir dille aktarıyor ki olayı başka türlü anlatılamazmış.
çevirmen yazdığı önsözde yazarın bu hikayeyi bir rüyasından esinlenerek yazdığını söylemiş. rüya değil de kabus desek daha doğru olur bence. gotik edebiyatın güzel örneklerinden biri olmuş.
karakter ve mekan betimlemeleri muazzam bir güzellikte. gözünüzün önünde yaşıyorsunuz her şeyi. bu kitabın filmi var mı bilmiyorum ama yapıldıysa izlemek isterim, sırf gözümde canlandırdığıma benziyor mu diye görmek için.
bir vampir hikayesi olsa da o bildiğimiz klasik vampir imgelerini içermeyen bir öykü. korku öğesi yok denecek kadar az. bunun yanında muhteşem bir halüsinatif aşk içeriyor. güzel bir vücuda adamın kendi kafasında kurduğu kişiliği ekleyerek aşık olmasına tanık oluyoruz.
sonuç olarak yazarla ilgili bakış açımı değiştirdi bu kitap. sadece kurgularının değil üslubunun da muhteşem olduğunu gördüm. benzer düşüncelere sahipseniz kesinlikle tavsiye ederim.
intihar kulübü'nü okuduktan sonra robert louis stevenson için kurguları çok iyi ama edebi dilini beğenmiyorum demiştim. bu hikaye beni yanıltmak için yazılmış sanki. öyle güzel bir dille aktarıyor ki olayı başka türlü anlatılamazmış.
çevirmen yazdığı önsözde yazarın bu hikayeyi bir rüyasından esinlenerek yazdığını söylemiş. rüya değil de kabus desek daha doğru olur bence. gotik edebiyatın güzel örneklerinden biri olmuş.
karakter ve mekan betimlemeleri muazzam bir güzellikte. gözünüzün önünde yaşıyorsunuz her şeyi. bu kitabın filmi var mı bilmiyorum ama yapıldıysa izlemek isterim, sırf gözümde canlandırdığıma benziyor mu diye görmek için.
bir vampir hikayesi olsa da o bildiğimiz klasik vampir imgelerini içermeyen bir öykü. korku öğesi yok denecek kadar az. bunun yanında muhteşem bir halüsinatif aşk içeriyor. güzel bir vücuda adamın kendi kafasında kurduğu kişiliği ekleyerek aşık olmasına tanık oluyoruz.
sonuç olarak yazarla ilgili bakış açımı değiştirdi bu kitap. sadece kurgularının değil üslubunun da muhteşem olduğunu gördüm. benzer düşüncelere sahipseniz kesinlikle tavsiye ederim.
devamını gör...
