bir kez sevişse rahatlayacak insanlar
(bkz: mesela sen)
edit: alttaki yazara cevaben; bir kere sevişse, tüm sözlük topluca birer dal sigara yakacağız öyle bir rahatlama...*
edit: alttaki yazara cevaben; bir kere sevişse, tüm sözlük topluca birer dal sigara yakacağız öyle bir rahatlama...*
devamını gör...
sigarayı bırakmak
an itibarıyla yaptığım eylemdir. nitekim artık zorunlu hâle geldi, henüz çok genç yaşta olmama rağmen çok ciddi sağlık sorunları çekiyorum. yaşam kalitem epey düştü. son zamanlarda günde iki pakete kadar çıkmıştım.
umarım bu süreci atlatabilirim. bırakmak isteyenlerin de motive olmasını amacıyla her birkaç haftada bir burayı editleyeceğim.
umarım bu süreci atlatabilirim. bırakmak isteyenlerin de motive olmasını amacıyla her birkaç haftada bir burayı editleyeceğim.
devamını gör...
orbital
modern atom teorisine göre elektronların bulunma olasılığı yüksek yerler .
devamını gör...
beklenti bir yetenektir
steven l. peck’in okuyup bitirdiğim ama hala aklımdan çıkramadığım kitabı kısa bir cehennem ziyaretinde geçen bir tespit cümlesidir.
beklenti bir yetenektir çünkü umut etmeyi gerektirir. umut etmeyen insanın bir beklenti içinde olması da imkanlar dahilinde değildir. umut kaybolmaya başladığı anda bile hayat kapkara bulutlar altında soluklaşmaya başlar. umut etmek her ne kadar bir lanet olsa da, o lanet olmadan nefes almak da o kadar keyifli değildir.
beklenti hayatta bir amacımız olduğunun de bir göstergesidir. eğer hayata dair, geleceğe dair, üzerinde yaşanan gezegene, o gezegende yaşayan insanlara dair beklentiler kaybolursa ve eğer yaşam bir amaçsızlık girdabına dönüşürse hayatta kalmak git gide güçleşir.
beklenti sonu gelmeyeceği bilinse de bir yolculuğa çıkmaktır. zaten bizi hayatta tutan da hem yolculuğun kendisi ve hem de o yolun bir gün bitecek olması umududur.
beklenti insanı hayatta tutan bir yetenektir. en az nefes almak kadar gerekli en az su içmek kadar elzemdir. beklentilerinizi kaybetmeyin efendim, unutmayın ki beklenti bittiğinde tüneli ucunda biri size “ gel, gel” diyecek.
beklenti bir yetenektir çünkü umut etmeyi gerektirir. umut etmeyen insanın bir beklenti içinde olması da imkanlar dahilinde değildir. umut kaybolmaya başladığı anda bile hayat kapkara bulutlar altında soluklaşmaya başlar. umut etmek her ne kadar bir lanet olsa da, o lanet olmadan nefes almak da o kadar keyifli değildir.
beklenti hayatta bir amacımız olduğunun de bir göstergesidir. eğer hayata dair, geleceğe dair, üzerinde yaşanan gezegene, o gezegende yaşayan insanlara dair beklentiler kaybolursa ve eğer yaşam bir amaçsızlık girdabına dönüşürse hayatta kalmak git gide güçleşir.
beklenti sonu gelmeyeceği bilinse de bir yolculuğa çıkmaktır. zaten bizi hayatta tutan da hem yolculuğun kendisi ve hem de o yolun bir gün bitecek olması umududur.
beklenti insanı hayatta tutan bir yetenektir. en az nefes almak kadar gerekli en az su içmek kadar elzemdir. beklentilerinizi kaybetmeyin efendim, unutmayın ki beklenti bittiğinde tüneli ucunda biri size “ gel, gel” diyecek.
devamını gör...
meja'nın rozet almama sorunsalı
atomu parçalamak dururken meja'nın rozet almamasına kafayı takmış yazar başlığı.
ben olsam atomu parçalardım mesela.*
işte sırf bu yüzden;
ben olsam atomu parçalardım mesela.*
işte sırf bu yüzden;
devamını gör...
buzdolabındaki yenmeyen pasta
bana bir anlam ifade etmemiş başlık. hiç bir pasta benim yaşadığım alanda yenmeden bırakılamaz. hiç bekletmem, kahvaltıda bile yerim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sevmediği özellikleri
duyguları çok belli eden bir yapıya sahip olmak.
utanınca kızarır,
sinirlenince ve heyecanlanınca ellerim titrer, sesim incelir,
haksızlığa uğrayınca kendini kaybeder,
üzülünce hüngür hüngür ağlar,
sevinince şapşal şapşal gülmekten kendimi alamam.
utanınca kızarır,
sinirlenince ve heyecanlanınca ellerim titrer, sesim incelir,
haksızlığa uğrayınca kendini kaybeder,
üzülünce hüngür hüngür ağlar,
sevinince şapşal şapşal gülmekten kendimi alamam.
devamını gör...
(tematik)
harita
yeryüzünün bir bölümünün ya da tamamının kuş bakışı görüntü ile düzleme aktarılmasıdır.
devamını gör...
kedilere verilmiş ilginç isimler
yeni yavruma "ruhiye" ismini koydum. tam "namaza durcekmiş" gibi oturuyor çünkü her zaman.
(bkz: bir başkadır (dizi))
(bkz: bir başkadır (dizi))
devamını gör...
kendini üç kelime ile tanımla
nevi şahsına münhasır.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
öğrencilerimin yaptığı aptalca ama bir o kadar da tatlı dalgınlık: öğretmene anne demek.
aynı minvalde bir gün çocukken ben de evde bir şey söylemek için parmak kaldırmıştım.
aynı minvalde bir gün çocukken ben de evde bir şey söylemek için parmak kaldırmıştım.
devamını gör...
tolstoy vs dostoyevski
dostoyevski ruh çözümlemeleriyle daha öndedir. ve isyankârdır.
tolstoy ise hayatının bir döneminde dine merak salmış ve bunu eserlerine yansıtmıştır. ikisi de yaşadıkları ülkenin yaşadıkları zamanı, o günkü olayları , kendi kelimeleriyle ve muhteşem bir gözlemle , eser haline getirip kalıcı olabilmişlerdir.
kıyaslanmaları bir işe yaramaz, ikisi de devdir, ikisi de ölümsüzdür. ikisi de rustur.
tolstoy ise hayatının bir döneminde dine merak salmış ve bunu eserlerine yansıtmıştır. ikisi de yaşadıkları ülkenin yaşadıkları zamanı, o günkü olayları , kendi kelimeleriyle ve muhteşem bir gözlemle , eser haline getirip kalıcı olabilmişlerdir.
kıyaslanmaları bir işe yaramaz, ikisi de devdir, ikisi de ölümsüzdür. ikisi de rustur.
devamını gör...
da vinci of debt
amerika'da üniversite eğitiminin ne kadar pahalı olduğuna dikkat çekmek amacıyla yapılmış, grand central istasyonu'nda sergilenen ve gerçek 2 bin 600 tane diplomanın kullanıldığı sanat eseri. 470 milyon dolarlık değeriyle dünyanın en pahalı sanat eseri oldu.

450 milyon dolarla dünyanın en pahalı sanat eseri olarak bilinen leonardo da vinci'nin salvador mundi (c.1500) tablosunu da geride bırakmış böylece.
ironiye bayıldım.
eserin uzaktan bir resmi
kaynak

450 milyon dolarla dünyanın en pahalı sanat eseri olarak bilinen leonardo da vinci'nin salvador mundi (c.1500) tablosunu da geride bırakmış böylece.
ironiye bayıldım.
eserin uzaktan bir resmi
kaynak
devamını gör...
üstteki soruyu cevaplayıp bir soru sor
kesinlikle bencil ve bencil olmak zorunda da zaten. türünün devamını sağlamak için bencildir en başta.
zamanı somutlaştıracak olsaydınız neye dönüştürürdünüz?
zamanı somutlaştıracak olsaydınız neye dönüştürürdünüz?
devamını gör...
türkiye'deki ahlaki çöküşün nedenleri
kamu ihalelerinde şeffaflığın olmaması önemli nedenlerden biridir. burada tartışılması gereken iki önemli husus vardır:
(1) ihale işlerinin nasıl olduğu ve olması gerektiğidir. ihaleler "açık maliyet" (open cost) (açık maliyet en basit tabirle, "firmaların kullandıkları girdilere yaptıkları ödemelerden kaynaklanan maliyeti ifade eder.") şeklinde yapılırsa her şey şeffaf olacağı için aslında tartışma da olmayacaktır.
(2) nihai hedefi ab'ne tam üye olmak olan bir ülkenin kamuya ilişkin alım ve/veya ihale süreçlerinin ab müktesebatı ile uyumlu olmaması ve her yıl yayımlanan ilerleme raporlarında bu hususta eleştiriler almasına rağmen hiçbir şey yapmamasıdır.
dünya ticaret örgütü (dtö) metinlerinde “government procurement”, ab düzenlemelerinde “public procurement”, anglo-american literatüründe çoğunlukla “government contracts”, “public purchasing” ya da “government purchasing”, bazı ülke düzenlemelerinde “public tender” ya da “state tender” kavramlarıyla ifade edilmek istenen “kamu alımı”, kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin ihale yoluyla tedarik sürecidir.
kamu alım süreci sadece ihaleye indirgenemeyecek bir süreçtir. burada açıklanması gereken nokta “kamu alımı” ve “kamu ihalesi” arasındaki ayrımın ne olduğudur. zira hemen her ülkede; kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin, uygulanacak belli usuller sonrasında belirlenecek bir bedel karşılığında özel kişilerden satın alınması işlemi, kamu alımları (public/government procurement) olarak nitelendirilmekte ve belli kurallara tâbi tutulmaktadır. kamu ihalesi ise, idarenin sözleşme iradesini oluşturmada uymak zorunda olduğu bir idarî usuldür.
nitekim kamu alımları ab müzakere sürecinde müstakil bir dosya olarak incelenmekte ve değerlendirilmektedir. başka ülkelerle yapılan müzakerelerde sermayenin serbest dolaşımı dosyası içinde ele alınan kamu alımları konusu, türkiye ile müzakere sürecinde ayrılmış ve başlı başına bir dosya haline getirilmiştir. açılan bu dosyalar üzerinden yürütülen türkiye’nin müzakere süreci, hazırlanan ilerleme raporları ile izlenmektedir. bir anlamda türkiye’nin bir önceki yıla göre yapılan ve/veya yapıl(a)mayan reformlarının bilançosunu bu raporlardan çıkartmak mümkündür.
ilerleme raporları incelendiğinde, türkiye’nin kamu alımları alanında yapmış olduğu düzenlemelerin, komisyon tarafından genel itibariyle yeterli görülmediği söylenebilir. örneğin 2001 raporu genel değerlendirmesinde “kamu ihaleleri ile ilgili mevcut mevzuat, müktesebat ile uyumlu değildir” denilmektedir. 2002 ilerleme raporundan 2003 yılına kadar kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği 2003 ilerleme raporunda ise, “kamu alımları konusunda, kamu ihale yasasında yapılan değişiklikle müktesebata uyum konusunda geriye gitmiştir” sonucuna ulaşılmıştır. ayrıca aynı raporda “kamu ihale yasasındaki değişiklikler türkiye’nin ab müktesebatına uyumunu azaltmıştır” iddiası yer almıştır. 2004 raporunda yer alan türkiye kamu ihaleleri değerlendirmesi ise kısaca şöyledir: “türkiye'nin kamu ihale yasası, ab'den ihalelere katılacaklara ayırımcılık yapılmamasını sağlayacak şekilde müktesebat ile uyumlaştırılmalıdır. mevzuatta yapılması gerekli bazı değişiklikler, uygulama alanının genişletilmesi, çok sayıda muafiyetin kaldırılması, ab mallarına ve üreticilerine karşı ayırımcılığın ortadan kaldırılması, rekabet ve tam şeffaflığa yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını içerir.”
9 kasım 2005 tarihinde yayınlanan sekizinci ilerleme raporu, yayınlanan diğer yedi rapora göre oldukça farklı bir rapor olarak değerlendirilmiştir, çünkü rapor, 3 ekim 2005 tarihinde müzakere çerçeve belgesi’nin kabul edilmesiyle, türkiye’nin ab’ye tam üyelik katılım müzakerelerine başlaması sonrası yayınlanan ilk rapor olmuştur. 2005 ilerleme raporuna baktığımızda, kamu ihaleleri 5 numaralı fasılda değerlendirilmeye alınmıştır. raporda; “kamu ihaleleriyle ilgili müktesebat şeffaflık, eşit muamele, serbest rekabet ve ayrımcılık yapılmamasına ilişkin genel ilkeleri kapsamaktadır” vurgusu yapılmış ve türkiye’de “genel ilkeler konusunda ilerleme olmamıştır. aksine, türk kamu ihale kanununda bir dizi istisnalar yürürlüğe konmuştur” denilmiştir. ayrıca sonuç kısmında son ilerleme raporundan bu yana “kayda değer bir ilerleme meydana gelmemiştir. aksine, kamu ihale kanununda bir dizi istisna mevcuttur ve ihale kanununa yapılan ilavelerle türk ihale mevzuatı müktesebattan daha da uzaklaşmıştır. türkiye müktesebatla çelişen yeni istisnalar kabul etmekten kaçınmalıdır. şeffaf olmayan ve ayrımcı kamu ihale uygulamalarına son verilmesi ve kamu ihale kanununun müktesebata uyumlaştırılması için harekete geçilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinin yapıldığını görmekteyiz.
2006 ilerleme raporu da bir önceki ve daha sonraki raporlar gibi, genel ilkeler alanında bir gelişme bulunmadığı yönünde tespitte bulunmuştur. şeffaflık ilkesi kapsamında ele alınabilecek olumsuz bir saptama ise şöyledir: “kamu ihale kurumunun güncellediği kamu ihale eşikleri ve mali limitleri, ab seviyesinin üstünde kalmaya devam etmektedir. bu durum, teklif veren yabancıların şansını azaltmaktadır. buna ilaveten, karmaşık ve pahalı nitelik usulleri de, kamu ihalelerine geniş çaplı katılım için bürokratik engel oluşturmaya devam etmektedir.” ayrıca 2006 raporunun işletme ve sanayi politikası başlığını taşıyan 20 numaralı faslında, şeffaflıkla ilgili önemli bir eleştiri yer almaktadır: “ihalelerde, kamuya duyurma şartları her zaman tam olarak yerine getirilmemiştir.”
2007 yılında açıklanan ilerleme raporunda da bir önceki raporlardan farksız olarak, “genel ilkeler alanında hiçbir ilerlemeden bahsedilemez” cümlesi yer almıştır. ancak bununla birlikte, şeffaflık adına olumlu bir değerlendirmeden söz edebileceğimiz açıklamaları da aynı raporda okumak mümkün: “idari kapasite konusunda ilerleme kaydedildiği söylenebilir. kamu ihale kurumu artan biçimde etkin ve verimli bir çalışma yürütmektedir. 2007 itibariyle, ihale bültenleri yalnızca elektronik formatta yayımlanmaktadır ve ücretsiz olarak internet üzerinden erişime açık bulunmaktadır.” özetle söz konusu 2007 raporunda kamu alımları faslı için, sınırlı bir ilerlemeden bahsedilmektedir.
ilerleme raporlarında da her yıl bir önceki yıla göre artan şikayetlere dikkat çekilerek türkiye uyarılmaya çalışılmıştır. 2008 ilerleme raporu’nda bu durum şu şekilde özetlenmiştir: “ihtilaf direktifine uyumda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. memnun olmayanlarca yapılan şikayetlerin sayısı, verilen ihalelerin tümünün sadece % 3’ünü temsil edecek şekilde, 2003’te yaklaşık 900’den 2007’de 4000’in üzerine çıkarak son yıllarda artmıştır. gözden geçirme prosedürü uzun sürmekte ve davaların yığılmasıyla sonuçlanmaktadır.” şikâyetlerin sayısı başvuru ve şikayete ilişkin yapılan birtakım düzenleme ve değişikliklerden sonra, 2008’e kıyasla 2009’da % 47 oranında azalmıştır. memnun olmayan isteklilerce yapılan şikayet sayısı 2009 yılında 2954 iken, bu sayı 2010 yılında % 45'lik bir artış göstererek 4281'e ulaşmıştır. ilginç bir şekilde, 2009 yılında görülen şikayet başvuru sayısındaki düşüşe rağmen, 2010 yılında sanki hiç düşüş olmamış gibi 2008 yılı şikayet başvuru sayısı yeniden görülmüştür. 2012 yılında, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, memnun olmayan isteklilerce yapılan şikâyet sayısı % 9'luk bir artış göstererek, 4281’den 4670’e çıkarken, toplam ihale sayısı % 23 oranında artmıştır. şikâyet sayısının ihale sayısına oranı % 3 olarak gerçekleşmiş olup, bu durum türkiye’deki kamu alımları sisteminin istikrarlı hale gelmekte olduğuna işaret etmektedir. ancak, türkiye’nin şikâyet inceleme mekanizmalarına ilişkin mevzuatını, ab müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekmektedir.
2010, 2011 ve 2012 yılları ilerleme raporları birlikte incelendiğinde öne çıkan ortak değerlendirmeler şöyledir:
- genel ilkeler bakımından ilerleme kaydedilmemiş,
- yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulaması devam etmekte,
- eşik değer rakamları yüksek tutulmakta,
- istisna alımların kapsamının devamlı genişletilmesi,
- altyapı sektörlerine ilişkin kamu alımlarını düzenleyen birlik direktifi türk ihale mevzuatında bulunmamaktadır,
- şikayetlerin incelenmesi direktifine uyum ile ilgili olarak ilerleme kaydedilmemiştir.
tüm bu ilerleme raporlarını bütün olarak değerlendirdiğimizde, genel ilkeler konusunda ab komisyonu’nun tatmin olmadığı açıkça görülmektedir. özellikle de komisyon, kik’in yerli istekli lehine fiyat avantajı sunan 63 üncü maddesini, rekabet ilkesi kapsamında büyük bir engel görerek, raporlarında sıklıkla eleştirmiştir. eşik değerler, nerdeyse ab eşik değerlerinin iki katı seviyesinde her yıl artarak devam etmektedir. kamu idareleri eşik değerin altındaki ihalelerinde yerli isteklilerin katılımına müsaade ettiği için, yabancı istekliler eşik altındaki ihalelere katılamamaktadır. bu durum da komisyon tarafından bugüne kadar hazırlanmış hemen hemen her raporda eleştirilmiştir.
(1) ihale işlerinin nasıl olduğu ve olması gerektiğidir. ihaleler "açık maliyet" (open cost) (açık maliyet en basit tabirle, "firmaların kullandıkları girdilere yaptıkları ödemelerden kaynaklanan maliyeti ifade eder.") şeklinde yapılırsa her şey şeffaf olacağı için aslında tartışma da olmayacaktır.
(2) nihai hedefi ab'ne tam üye olmak olan bir ülkenin kamuya ilişkin alım ve/veya ihale süreçlerinin ab müktesebatı ile uyumlu olmaması ve her yıl yayımlanan ilerleme raporlarında bu hususta eleştiriler almasına rağmen hiçbir şey yapmamasıdır.
dünya ticaret örgütü (dtö) metinlerinde “government procurement”, ab düzenlemelerinde “public procurement”, anglo-american literatüründe çoğunlukla “government contracts”, “public purchasing” ya da “government purchasing”, bazı ülke düzenlemelerinde “public tender” ya da “state tender” kavramlarıyla ifade edilmek istenen “kamu alımı”, kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin ihale yoluyla tedarik sürecidir.
kamu alım süreci sadece ihaleye indirgenemeyecek bir süreçtir. burada açıklanması gereken nokta “kamu alımı” ve “kamu ihalesi” arasındaki ayrımın ne olduğudur. zira hemen her ülkede; kamunun ihtiyaç duyduğu mal, hizmet ve yapım işlerinin, uygulanacak belli usuller sonrasında belirlenecek bir bedel karşılığında özel kişilerden satın alınması işlemi, kamu alımları (public/government procurement) olarak nitelendirilmekte ve belli kurallara tâbi tutulmaktadır. kamu ihalesi ise, idarenin sözleşme iradesini oluşturmada uymak zorunda olduğu bir idarî usuldür.
nitekim kamu alımları ab müzakere sürecinde müstakil bir dosya olarak incelenmekte ve değerlendirilmektedir. başka ülkelerle yapılan müzakerelerde sermayenin serbest dolaşımı dosyası içinde ele alınan kamu alımları konusu, türkiye ile müzakere sürecinde ayrılmış ve başlı başına bir dosya haline getirilmiştir. açılan bu dosyalar üzerinden yürütülen türkiye’nin müzakere süreci, hazırlanan ilerleme raporları ile izlenmektedir. bir anlamda türkiye’nin bir önceki yıla göre yapılan ve/veya yapıl(a)mayan reformlarının bilançosunu bu raporlardan çıkartmak mümkündür.
ilerleme raporları incelendiğinde, türkiye’nin kamu alımları alanında yapmış olduğu düzenlemelerin, komisyon tarafından genel itibariyle yeterli görülmediği söylenebilir. örneğin 2001 raporu genel değerlendirmesinde “kamu ihaleleri ile ilgili mevcut mevzuat, müktesebat ile uyumlu değildir” denilmektedir. 2002 ilerleme raporundan 2003 yılına kadar kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiği 2003 ilerleme raporunda ise, “kamu alımları konusunda, kamu ihale yasasında yapılan değişiklikle müktesebata uyum konusunda geriye gitmiştir” sonucuna ulaşılmıştır. ayrıca aynı raporda “kamu ihale yasasındaki değişiklikler türkiye’nin ab müktesebatına uyumunu azaltmıştır” iddiası yer almıştır. 2004 raporunda yer alan türkiye kamu ihaleleri değerlendirmesi ise kısaca şöyledir: “türkiye'nin kamu ihale yasası, ab'den ihalelere katılacaklara ayırımcılık yapılmamasını sağlayacak şekilde müktesebat ile uyumlaştırılmalıdır. mevzuatta yapılması gerekli bazı değişiklikler, uygulama alanının genişletilmesi, çok sayıda muafiyetin kaldırılması, ab mallarına ve üreticilerine karşı ayırımcılığın ortadan kaldırılması, rekabet ve tam şeffaflığa yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını içerir.”
9 kasım 2005 tarihinde yayınlanan sekizinci ilerleme raporu, yayınlanan diğer yedi rapora göre oldukça farklı bir rapor olarak değerlendirilmiştir, çünkü rapor, 3 ekim 2005 tarihinde müzakere çerçeve belgesi’nin kabul edilmesiyle, türkiye’nin ab’ye tam üyelik katılım müzakerelerine başlaması sonrası yayınlanan ilk rapor olmuştur. 2005 ilerleme raporuna baktığımızda, kamu ihaleleri 5 numaralı fasılda değerlendirilmeye alınmıştır. raporda; “kamu ihaleleriyle ilgili müktesebat şeffaflık, eşit muamele, serbest rekabet ve ayrımcılık yapılmamasına ilişkin genel ilkeleri kapsamaktadır” vurgusu yapılmış ve türkiye’de “genel ilkeler konusunda ilerleme olmamıştır. aksine, türk kamu ihale kanununda bir dizi istisnalar yürürlüğe konmuştur” denilmiştir. ayrıca sonuç kısmında son ilerleme raporundan bu yana “kayda değer bir ilerleme meydana gelmemiştir. aksine, kamu ihale kanununda bir dizi istisna mevcuttur ve ihale kanununa yapılan ilavelerle türk ihale mevzuatı müktesebattan daha da uzaklaşmıştır. türkiye müktesebatla çelişen yeni istisnalar kabul etmekten kaçınmalıdır. şeffaf olmayan ve ayrımcı kamu ihale uygulamalarına son verilmesi ve kamu ihale kanununun müktesebata uyumlaştırılması için harekete geçilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinin yapıldığını görmekteyiz.
2006 ilerleme raporu da bir önceki ve daha sonraki raporlar gibi, genel ilkeler alanında bir gelişme bulunmadığı yönünde tespitte bulunmuştur. şeffaflık ilkesi kapsamında ele alınabilecek olumsuz bir saptama ise şöyledir: “kamu ihale kurumunun güncellediği kamu ihale eşikleri ve mali limitleri, ab seviyesinin üstünde kalmaya devam etmektedir. bu durum, teklif veren yabancıların şansını azaltmaktadır. buna ilaveten, karmaşık ve pahalı nitelik usulleri de, kamu ihalelerine geniş çaplı katılım için bürokratik engel oluşturmaya devam etmektedir.” ayrıca 2006 raporunun işletme ve sanayi politikası başlığını taşıyan 20 numaralı faslında, şeffaflıkla ilgili önemli bir eleştiri yer almaktadır: “ihalelerde, kamuya duyurma şartları her zaman tam olarak yerine getirilmemiştir.”
2007 yılında açıklanan ilerleme raporunda da bir önceki raporlardan farksız olarak, “genel ilkeler alanında hiçbir ilerlemeden bahsedilemez” cümlesi yer almıştır. ancak bununla birlikte, şeffaflık adına olumlu bir değerlendirmeden söz edebileceğimiz açıklamaları da aynı raporda okumak mümkün: “idari kapasite konusunda ilerleme kaydedildiği söylenebilir. kamu ihale kurumu artan biçimde etkin ve verimli bir çalışma yürütmektedir. 2007 itibariyle, ihale bültenleri yalnızca elektronik formatta yayımlanmaktadır ve ücretsiz olarak internet üzerinden erişime açık bulunmaktadır.” özetle söz konusu 2007 raporunda kamu alımları faslı için, sınırlı bir ilerlemeden bahsedilmektedir.
ilerleme raporlarında da her yıl bir önceki yıla göre artan şikayetlere dikkat çekilerek türkiye uyarılmaya çalışılmıştır. 2008 ilerleme raporu’nda bu durum şu şekilde özetlenmiştir: “ihtilaf direktifine uyumda herhangi bir ilerleme sağlanmamıştır. memnun olmayanlarca yapılan şikayetlerin sayısı, verilen ihalelerin tümünün sadece % 3’ünü temsil edecek şekilde, 2003’te yaklaşık 900’den 2007’de 4000’in üzerine çıkarak son yıllarda artmıştır. gözden geçirme prosedürü uzun sürmekte ve davaların yığılmasıyla sonuçlanmaktadır.” şikâyetlerin sayısı başvuru ve şikayete ilişkin yapılan birtakım düzenleme ve değişikliklerden sonra, 2008’e kıyasla 2009’da % 47 oranında azalmıştır. memnun olmayan isteklilerce yapılan şikayet sayısı 2009 yılında 2954 iken, bu sayı 2010 yılında % 45'lik bir artış göstererek 4281'e ulaşmıştır. ilginç bir şekilde, 2009 yılında görülen şikayet başvuru sayısındaki düşüşe rağmen, 2010 yılında sanki hiç düşüş olmamış gibi 2008 yılı şikayet başvuru sayısı yeniden görülmüştür. 2012 yılında, bir önceki yılla karşılaştırıldığında, memnun olmayan isteklilerce yapılan şikâyet sayısı % 9'luk bir artış göstererek, 4281’den 4670’e çıkarken, toplam ihale sayısı % 23 oranında artmıştır. şikâyet sayısının ihale sayısına oranı % 3 olarak gerçekleşmiş olup, bu durum türkiye’deki kamu alımları sisteminin istikrarlı hale gelmekte olduğuna işaret etmektedir. ancak, türkiye’nin şikâyet inceleme mekanizmalarına ilişkin mevzuatını, ab müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerekmektedir.
2010, 2011 ve 2012 yılları ilerleme raporları birlikte incelendiğinde öne çıkan ortak değerlendirmeler şöyledir:
- genel ilkeler bakımından ilerleme kaydedilmemiş,
- yerli istekliler lehine fiyat avantajı uygulaması devam etmekte,
- eşik değer rakamları yüksek tutulmakta,
- istisna alımların kapsamının devamlı genişletilmesi,
- altyapı sektörlerine ilişkin kamu alımlarını düzenleyen birlik direktifi türk ihale mevzuatında bulunmamaktadır,
- şikayetlerin incelenmesi direktifine uyum ile ilgili olarak ilerleme kaydedilmemiştir.
tüm bu ilerleme raporlarını bütün olarak değerlendirdiğimizde, genel ilkeler konusunda ab komisyonu’nun tatmin olmadığı açıkça görülmektedir. özellikle de komisyon, kik’in yerli istekli lehine fiyat avantajı sunan 63 üncü maddesini, rekabet ilkesi kapsamında büyük bir engel görerek, raporlarında sıklıkla eleştirmiştir. eşik değerler, nerdeyse ab eşik değerlerinin iki katı seviyesinde her yıl artarak devam etmektedir. kamu idareleri eşik değerin altındaki ihalelerinde yerli isteklilerin katılımına müsaade ettiği için, yabancı istekliler eşik altındaki ihalelere katılamamaktadır. bu durum da komisyon tarafından bugüne kadar hazırlanmış hemen hemen her raporda eleştirilmiştir.
devamını gör...
kitap alıntıları
''belki de sevdiğiniz insanları düşünmektesiniz; ama daha derinlere inin... sonunda, sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. siz, bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz. siz arzuyu seviyorsunuz, arzu edilen şeyi değil...''
nietzsche ağladığında - irvin d. yalom
nietzsche ağladığında - irvin d. yalom
devamını gör...
türkçenin yetersiz bir dil olması
haydi canım oradan...
devamını gör...
günaydın sözlük
bak, tavuklu pilav!

günaydın sözlük, günaydın diğerleri, günaydın hayatım.
amma uyumuşum ya?
şşşş, kalk çay koy bişi yap...

günaydın sözlük, günaydın diğerleri, günaydın hayatım.
amma uyumuşum ya?
şşşş, kalk çay koy bişi yap...
devamını gör...
kendine bir not bırak
gerektiği yerde vazgeçmesini bil.
vazgeçemeyeceğin tek şey hayallerin olsun.
unutma hiç kimse vazgeçilmez değildir. sana kendini değersiz hissettiren insanlardan uzak dur. bırak bazı şeyler inceldiği yerden kopsun.
vazgeçemeyeceğin tek şey hayallerin olsun.
unutma hiç kimse vazgeçilmez değildir. sana kendini değersiz hissettiren insanlardan uzak dur. bırak bazı şeyler inceldiği yerden kopsun.
devamını gör...
