haklısın
karşınızda ki birini dinlerken sözlerine katılmaktır. bazen kavgayı uzatmamak içinde kullanılan kelime'dir.
devamını gör...
köylü yazardan ironiler
yokluğunu hissettiğim yazarımız. an itibariyle kafa izni bitmiş ve dönmüş. çok mutlu oldum..
yeniden hoş gelmiş... iyi ki gelmiş...
yeniden hoş gelmiş... iyi ki gelmiş...
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
gecenin hükmü azalıyor benliğimde,
tüm karanlıkları gömdüm derinliklere.
gündüzler ateş oldu kavruluyor yüreğim de,
ışıktan kaçmak için koşuyorum biçare..
yaşamak zorlaştı. nefes almak işkence,
kangren oldu hücreler, çürüdü öylece.
gerçek ile hayal karıştı. nedir bu bilmece,
düşler yalan oldu, gerçekler döndü hançere..
tüm karanlıkları gömdüm derinliklere.
gündüzler ateş oldu kavruluyor yüreğim de,
ışıktan kaçmak için koşuyorum biçare..
yaşamak zorlaştı. nefes almak işkence,
kangren oldu hücreler, çürüdü öylece.
gerçek ile hayal karıştı. nedir bu bilmece,
düşler yalan oldu, gerçekler döndü hançere..
devamını gör...
etli ekmek
dünyanın en yağlı ve iğrenç yiyeceği. bunu da konya'da yaşayan biri olarak söylüyorum.
devamını gör...
çaylaklar oy kullanamaz
çaylaklar tarafından favori oyunu alınca "neden artı da vermezsin bre adam?" şeklinde kızmama sebep olan uyarı. haksızlık ettiğim çaylak arkadaşlarımdan özür diliyorum.
oy kullanabilmeleri gerek bence, birçok sözlük oy kullanmalarına izin veriyor. kıyaslama yapmıyorum tabii ki, demek istediğim; bırakınız yapsınlar! oy önemli.
oy kullanabilmeleri gerek bence, birçok sözlük oy kullanmalarına izin veriyor. kıyaslama yapmıyorum tabii ki, demek istediğim; bırakınız yapsınlar! oy önemli.
devamını gör...
aliya izzetbegoviç
bosna hersek'li müslüman düşünür, siyaset adamı.
yugoslavya federasyonu'nun dağılma sürecinde boşnakları bağımsızlığa götüren zor yılların lideri.
aliya izzetbegoviç'i bilge kral yapan özelliği bağımsızlık mücadelesinin yanı sıra müslüman toplumların modern meseleleri üzerine düşünmesidir. islam'ın çağdaş dünyayla buluşturulması gerektiğini savunmuştur. ona göre bu ne çağ dışı bir tutuculukla ne de tamamen yabancılaşmış modernist bir zihniyetle ancak orta yolcu bir tutumla mümkündür.
(bkz: doğu batı arasında islam) adlı eserinde bu dengeyi izah etmiştir.
(bkz: köle olmayacağız)
(bkz: islam deklarasyonu)
(bkz: tarihe tanıklığım)
yugoslavya federasyonu'nun dağılma sürecinde boşnakları bağımsızlığa götüren zor yılların lideri.
aliya izzetbegoviç'i bilge kral yapan özelliği bağımsızlık mücadelesinin yanı sıra müslüman toplumların modern meseleleri üzerine düşünmesidir. islam'ın çağdaş dünyayla buluşturulması gerektiğini savunmuştur. ona göre bu ne çağ dışı bir tutuculukla ne de tamamen yabancılaşmış modernist bir zihniyetle ancak orta yolcu bir tutumla mümkündür.
(bkz: doğu batı arasında islam) adlı eserinde bu dengeyi izah etmiştir.
(bkz: köle olmayacağız)
(bkz: islam deklarasyonu)
(bkz: tarihe tanıklığım)
devamını gör...
sinop cezaevi
karadeniz turunun vazgeçilmez uğrak noktalarından birisidir. üst tanımlarda yazarlarımız bahsetmiş bazı filmlerin ve dizilerin çekildiği yerlerden birisi olmuştur zamanında. bunlar dışında, sanırım kanal 7 ye yayınlanmış, bilinmeyen eşkiya dünyaya hükümdar olmaz filmi ile tatar ramazan dizisi de burada çekilmiştir.
derlermiş ki giren bir daha çıkamazmış buradan, sabahattin ali de boşyere aldırma gönül dememiş zamanında.
bahçesinde hikayesi olan bir dut ağacı vardır. ağaç eski mahkumlardan hüseyin pehlivan tarafından dikilmiştir. ağacın hemen yanında da hikayesi zaten paylaşılmaktadır. hikayesi de kendi kaleminden şu şekildedir:
--- alıntı ---
"dut ağacı bu! dikmek için müdüriyete yazı yazmam lazım. 'maruzat' deriz biz ona. yazı gider müdürün önüne, müdür bana bakar; 'hüseyin pehlivan' yazı yazmış. cezaevinde birçokları 'yazar' derdi bana. öyle çağırırlardı beni. müdür beni çağırıp 'yazı yazmışsın söyle bakalım ne istiyorsun?' dedi. 'sayın müdürüm, ben bir dut ağacı dikmek istiyorum' dedim. 'nereye dikeceksin? neden ? ne yapacaksın dut ağacını ? yani dut ağacı büyüyecek, dut verecek, herkes bunun dutundan yiyecek , sana dua edecek öyle mi?' dedi.
ben de ' bu dut ağacı büyüdüğü zaman 20 sene, 30 sene, 50 sene sonra neyse , kaç yıl sonra olursa olsun, büyüdüğü zaman buraya gelen mahkumlar diyecekler ki ; ' bu dut ağacını diken kişi idamdan kurtulmuş, müebbet cezaya çarptırılmış. müebbet cezayı da bitirmiş çıkmış buradan.' bu şekilde teselli kaynağı olacak onlar için. ben bunu düşünüyorum, daha ümidimi yitirmedim.
ben bir gün çıkacağım buradan, hiç ümidimi yitirmedim' dedim."
--- alıntı ---
mutlu son: teselli ağacını diken hüseyin pehlivan umutlarındaki gibi tahliye olmuştur.
derlermiş ki giren bir daha çıkamazmış buradan, sabahattin ali de boşyere aldırma gönül dememiş zamanında.
bahçesinde hikayesi olan bir dut ağacı vardır. ağaç eski mahkumlardan hüseyin pehlivan tarafından dikilmiştir. ağacın hemen yanında da hikayesi zaten paylaşılmaktadır. hikayesi de kendi kaleminden şu şekildedir:
--- alıntı ---
"dut ağacı bu! dikmek için müdüriyete yazı yazmam lazım. 'maruzat' deriz biz ona. yazı gider müdürün önüne, müdür bana bakar; 'hüseyin pehlivan' yazı yazmış. cezaevinde birçokları 'yazar' derdi bana. öyle çağırırlardı beni. müdür beni çağırıp 'yazı yazmışsın söyle bakalım ne istiyorsun?' dedi. 'sayın müdürüm, ben bir dut ağacı dikmek istiyorum' dedim. 'nereye dikeceksin? neden ? ne yapacaksın dut ağacını ? yani dut ağacı büyüyecek, dut verecek, herkes bunun dutundan yiyecek , sana dua edecek öyle mi?' dedi.
ben de ' bu dut ağacı büyüdüğü zaman 20 sene, 30 sene, 50 sene sonra neyse , kaç yıl sonra olursa olsun, büyüdüğü zaman buraya gelen mahkumlar diyecekler ki ; ' bu dut ağacını diken kişi idamdan kurtulmuş, müebbet cezaya çarptırılmış. müebbet cezayı da bitirmiş çıkmış buradan.' bu şekilde teselli kaynağı olacak onlar için. ben bunu düşünüyorum, daha ümidimi yitirmedim.
ben bir gün çıkacağım buradan, hiç ümidimi yitirmedim' dedim."
--- alıntı ---
mutlu son: teselli ağacını diken hüseyin pehlivan umutlarındaki gibi tahliye olmuştur.
devamını gör...
iltifat sevmeyen insan
kibirden korkarım. iltifat duyunca ilk aklıma gelen bu oluyor ve hemen yangın alarmını çalıştırıp, en yakın acil çıkışından kaçıyorum.
devamını gör...
bir kez gönül yıktın ise
yunus emre’ nin; namaz kılanların gönül kırmaması gerektiğini, eğer gönül kırdıkları halde namaz kılıyorlarsa bunun bir anlam ifade etmediğini savunduğu ve benimde sonuna kadar katıldığım şiiri.
“bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil
yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil
bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise
bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil
erden sana nazar ola, için dışın nur ola
beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil
er odur alçak dura, ayak odur yola vara
göz odur ki hakk'ı göre, gündüz gören göz değil
yunus emre'm sözün satar, söze bal ü yağ katar
altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil.”
“bir gez gönül yıktın ise, kıldığın namaz değil
yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil
bir gönül yaptın ise, er eteğin tuttun ise
bir gez hayr ettin ise, birine bin az değil
erden sana nazar ola, için dışın nur ola
beli kurtulmuştan ola, şol kişi kim gammaz değil
er odur alçak dura, ayak odur yola vara
göz odur ki hakk'ı göre, gündüz gören göz değil
yunus emre'm sözün satar, söze bal ü yağ katar
altmış bin sarrafa satar, yükü gevherdir koz değil.”
devamını gör...
uğur mumcu
gazeteciliğin nasıl olması gerektiğini, araştırmanın kitabını yazan, ailesine düşkün güzel bir insandı. tüm kitaplarını ve köşe yazılarını açıp okuyun, hala geçerli olacaktır söyledikleri. sakıncalı piyade kitabını tavsiye ederim.
uğurlar olsun uğur abi
uğurlar olsun uğur abi
devamını gör...
awake (2021)
evet, yine bir felaket senaryosuyla karşımızda netflix. tabi epey olmuş çıkalı ama ben anca yetişebildim.
yönetmenimiz kanadalı abimiz mark raso. zombi gurusu joseph raso ile birlikte yazmışlar üstelik. ama burada öyleli şeyler yok neyse ki.
‹‹ oyuncu kadrosu ››
› gina rodriguez
( jill adams - anne )
› ariana greenblatt
( mathilda - kız çocuğu)
› lucius hoyos
( noah - büyük erkek kardeş)
› shamier anderson
( dodge )
› jennifer jason leigh
(dr. murphy)
› gil bellows
( dr. katz )
› finn jones
( brian )
› frances fisher
( doris - büyükanne )
gelelim sıradaki olası felaketimize.
yaşanan güneş patlaması sonucu* dünya üzerinde elektrik tamamen kesiliyor, bir an da otomobiller, aküler dahil olmak üzere tüm elektronik eşyalar bozuluyor ve çalışmaz hale geliyor.
ancak asıl problemimiz tabi ki bu değil şu an için. insanlar gittikçe daha ciddi uykusuzluk problemleri çekmeye başlıyor. uykusuzluğun belli bir süre içinde insanlarda yaratacağı biyolojik ve psikolojik hasarlar aşikâr ancak filmimizde bu süreç nedendir bilinmez çok hızlı ilerliyor ve yaşanan olaydan daha iki gün sonra insanlar mantıklı düşünebilme yetilerini kaybetmeye başlıyorlar. filmin başında da hastanede uzun zamandır bilinci kapalı olan insanların kendiliğinden uyandığını görüyoruz.
işte tüm bu olayların içinde halen uyuyabilen; bir kız çocuğumuz ve epey yaşlı, sağlığı hiçte iyi olmayan bir kadın var. kadın zaten özel araştırma timi tarafından saklanılıyor. ve detaylı olarak inceleniliyor.
ancak sonuç elde edilemiyor.
kitlesel bir yok oluş başlamışken insanlar ikiye bölünüyorlar.
hmm ne kadar ilginç ki, bir grup insan kız çocuğunun tanrıya kurban edilmesini diğer grup ise tamamen bilimsel tetkiklere dayalı olarak kızın incelenmesini istiyor.
aksiyon ve kaos işte bundan sonra başlıyor diyebiliriz.

anne jill bir yandan çocuklarını korumaya çalışırken diğer yandan da herkesin çok kısa bir süre zarfında öleceğini düşünerek mathilda'nın tek başına hayatta kalma becerisini geliştirmeye çalışıyor.
ancak bu sırada menzil; araştırmaların yürütüldüğü askeri üs.
ve görüyoruz ki burada da yapılan çalışmalar olumsuz ve aşama kaydedilemiyor.
yaşanan tüm kovalamacalar ve atraksiyonların sonucunda uyuyabiliyor olmanın verdiği sağlıklı düşünebilme yetisi sayesinde, başrol kızımız minik mathilda uykusuzluğun çözümünü; kalbin durup tekrar çalışması, kişinin ölüp yeniden dirilmesi olarak buluyor.
böylelikle insanlığın sonunun gelmesine engel oluyor.

abartılmaya veya örselenmeye fazla gerek olmayan, farklı ortamlarda iki kez izlemek zorunda kalmama rağmen sıkılmadan izlediğim, mantık aramaya çalışılmazsa hoşunuza bile gidebilecek sıradan nekfliz filmi.
okuyanlara teşekkürler,
izleyeceklere iyi seyirler.
yönetmenimiz kanadalı abimiz mark raso. zombi gurusu joseph raso ile birlikte yazmışlar üstelik. ama burada öyleli şeyler yok neyse ki.
‹‹ oyuncu kadrosu ››
› gina rodriguez
( jill adams - anne )
› ariana greenblatt
( mathilda - kız çocuğu)
› lucius hoyos
( noah - büyük erkek kardeş)
› shamier anderson
( dodge )
› jennifer jason leigh
(dr. murphy)
› gil bellows
( dr. katz )
› finn jones
( brian )
› frances fisher
( doris - büyükanne )
gelelim sıradaki olası felaketimize.
yaşanan güneş patlaması sonucu* dünya üzerinde elektrik tamamen kesiliyor, bir an da otomobiller, aküler dahil olmak üzere tüm elektronik eşyalar bozuluyor ve çalışmaz hale geliyor.
ancak asıl problemimiz tabi ki bu değil şu an için. insanlar gittikçe daha ciddi uykusuzluk problemleri çekmeye başlıyor. uykusuzluğun belli bir süre içinde insanlarda yaratacağı biyolojik ve psikolojik hasarlar aşikâr ancak filmimizde bu süreç nedendir bilinmez çok hızlı ilerliyor ve yaşanan olaydan daha iki gün sonra insanlar mantıklı düşünebilme yetilerini kaybetmeye başlıyorlar. filmin başında da hastanede uzun zamandır bilinci kapalı olan insanların kendiliğinden uyandığını görüyoruz.
işte tüm bu olayların içinde halen uyuyabilen; bir kız çocuğumuz ve epey yaşlı, sağlığı hiçte iyi olmayan bir kadın var. kadın zaten özel araştırma timi tarafından saklanılıyor. ve detaylı olarak inceleniliyor.
ancak sonuç elde edilemiyor.
kitlesel bir yok oluş başlamışken insanlar ikiye bölünüyorlar.
hmm ne kadar ilginç ki, bir grup insan kız çocuğunun tanrıya kurban edilmesini diğer grup ise tamamen bilimsel tetkiklere dayalı olarak kızın incelenmesini istiyor.
aksiyon ve kaos işte bundan sonra başlıyor diyebiliriz.

anne jill bir yandan çocuklarını korumaya çalışırken diğer yandan da herkesin çok kısa bir süre zarfında öleceğini düşünerek mathilda'nın tek başına hayatta kalma becerisini geliştirmeye çalışıyor.
ancak bu sırada menzil; araştırmaların yürütüldüğü askeri üs.
ve görüyoruz ki burada da yapılan çalışmalar olumsuz ve aşama kaydedilemiyor.
yaşanan tüm kovalamacalar ve atraksiyonların sonucunda uyuyabiliyor olmanın verdiği sağlıklı düşünebilme yetisi sayesinde, başrol kızımız minik mathilda uykusuzluğun çözümünü; kalbin durup tekrar çalışması, kişinin ölüp yeniden dirilmesi olarak buluyor.
böylelikle insanlığın sonunun gelmesine engel oluyor.

abartılmaya veya örselenmeye fazla gerek olmayan, farklı ortamlarda iki kez izlemek zorunda kalmama rağmen sıkılmadan izlediğim, mantık aramaya çalışılmazsa hoşunuza bile gidebilecek sıradan nekfliz filmi.
okuyanlara teşekkürler,
izleyeceklere iyi seyirler.
devamını gör...
evlilik
sanırım yaklaşık bir saat kadar önce içine tekrar çekildiğim hal, durum.
sanırım diyorum çünkü emin değilim, soracağım ama şu anda soda içiyor ve o şişeyi kafama yemek istemiyorum.
şimdi şöyle oldu efenim, evde gevrek + boyoz yedik, yanında klorak içtik, çiğdem çitleyelim diye deniz kenarına gitmeye karar verdik, çünkü ikimiz de izmirliyiz ve izmirli olmak bunları yapmayı gerektirir.
e iyi güzel, lay lay lom gidiyoruz, gece pazarı için kimbilir nerden çıkıp gelmiş bir ıvır zıvır satıcısı mallarını düzeltiyormuş serin bir köşede, bunu gördü benim hatun* gitti sattığı şeylere bakıyor, ben de az geride öyle mal mal duruyorum, sonra yanıma geldi bu, "sol elini uzatsana" dedi, bileklik filan aldı sandım, salak gibi uzattım, şak diye yüzüğü taktı.
'bu ne lan kadın? " diye nazikçe sordum, " aynısınından kendime de aldım, baaak?" diye sol elini gözüme soktu, sonra" 20 lira versene " dedi, verdim o memleketi batasıca satıcıya verdi, kikir kikir gülerek yanıma geldi, "çıkarma sakın, kalsın " dedi.
durum böyle, dışardan bakılınca evlilik yüzüğü olması gereken parmaklarımızda 10 liralık teneke zımbırtılar var, ama bana evlenme teklif etmedi?
biz şimdi evlendik mi?
kına gecesi bari yapsaydık, puh!
sanırım diyorum çünkü emin değilim, soracağım ama şu anda soda içiyor ve o şişeyi kafama yemek istemiyorum.
şimdi şöyle oldu efenim, evde gevrek + boyoz yedik, yanında klorak içtik, çiğdem çitleyelim diye deniz kenarına gitmeye karar verdik, çünkü ikimiz de izmirliyiz ve izmirli olmak bunları yapmayı gerektirir.
e iyi güzel, lay lay lom gidiyoruz, gece pazarı için kimbilir nerden çıkıp gelmiş bir ıvır zıvır satıcısı mallarını düzeltiyormuş serin bir köşede, bunu gördü benim hatun* gitti sattığı şeylere bakıyor, ben de az geride öyle mal mal duruyorum, sonra yanıma geldi bu, "sol elini uzatsana" dedi, bileklik filan aldı sandım, salak gibi uzattım, şak diye yüzüğü taktı.
'bu ne lan kadın? " diye nazikçe sordum, " aynısınından kendime de aldım, baaak?" diye sol elini gözüme soktu, sonra" 20 lira versene " dedi, verdim o memleketi batasıca satıcıya verdi, kikir kikir gülerek yanıma geldi, "çıkarma sakın, kalsın " dedi.
durum böyle, dışardan bakılınca evlilik yüzüğü olması gereken parmaklarımızda 10 liralık teneke zımbırtılar var, ama bana evlenme teklif etmedi?
biz şimdi evlendik mi?
kına gecesi bari yapsaydık, puh!
devamını gör...
evlenince kocanın kütüğüne geçmek
soyadı serbestliği gibi kütük serbestliği de olsa diye düşündürür. aga ben izmirliyim niye kars kütüğüne geçeyim?
devamını gör...
edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
asla asla deme (bkz: never say never)
devamını gör...
ışık seviyesinin gürültü ölçümü
dr. mete atatüre tarafından yapılan, ışığın da bir gürültüsü olduğunu ortaya çıkaran çalışma.
ışık sinyalinde bulunan gürültüye "kuantum gürültüsü" deniyor. tam karanlık olduğunu düşündüğümüz ortamlarda bile bu gürültü var. ışık şiddetiyle birlikte gürültü de artıyor.
atatüre bu gürültüyü ölçmek için, nano materyaller aracılığıyla, tek bir atomdan 100 kat daha fazla şekilde ışıkla etkileşen bir süper atom elde etmiş. kuantum gürültüsünün, karanlığa eklenecek az miktardaki ışık ile düşürüldüğünü de ispat etmiş.
kuantum dünyasına ilişkin yaptığı başarılı çalışmalar neticesinde 2020 thomas young madalyası ve ödülü'nü kazandı atatüre.
ışık sinyalinde bulunan gürültüye "kuantum gürültüsü" deniyor. tam karanlık olduğunu düşündüğümüz ortamlarda bile bu gürültü var. ışık şiddetiyle birlikte gürültü de artıyor.
atatüre bu gürültüyü ölçmek için, nano materyaller aracılığıyla, tek bir atomdan 100 kat daha fazla şekilde ışıkla etkileşen bir süper atom elde etmiş. kuantum gürültüsünün, karanlığa eklenecek az miktardaki ışık ile düşürüldüğünü de ispat etmiş.
kuantum dünyasına ilişkin yaptığı başarılı çalışmalar neticesinde 2020 thomas young madalyası ve ödülü'nü kazandı atatüre.
devamını gör...
oku iş bul evlen çocuk yap öl
insan hayatında her şey o kadar sistemleşti ki başka bir şey arzulamak imkansız gibi geliyor.
istediği hayatı yaşamak için önce temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. bunlar için çalışması lazım. işi öğrenmek için okulunda okuması gerekiyor. işi buldun para biriktirmen gerekiyor. yalnız olmamak için hayatında biri olması gerekiyor. sistemleşmeyi kabul edenler hemen nihakı basarlar hiç tereddüt etmeden. e evlendik çişli suratımıza mı bakıcaz ömür boyu bir de çocuk patlatalım 3 5 sene onu sevelim şirin şirin.
sonra gözünü açıp kapattığında ömürün bir anda geçtiğini görüyorsun ve bu döngü yaptığın çocuğa da geçiyor.
kimler kıracak bu döngüyü? döngüyü kırmak özgürlük mü? özgürlük gibi gösterilen her davranış olumlu etki yaratır mı? yoksa çoğu şeyi kafamızda kurmayı mı öğrettiler?
(bkz: kırmızı hap mı mavi hap mı)
istediği hayatı yaşamak için önce temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. bunlar için çalışması lazım. işi öğrenmek için okulunda okuması gerekiyor. işi buldun para biriktirmen gerekiyor. yalnız olmamak için hayatında biri olması gerekiyor. sistemleşmeyi kabul edenler hemen nihakı basarlar hiç tereddüt etmeden. e evlendik çişli suratımıza mı bakıcaz ömür boyu bir de çocuk patlatalım 3 5 sene onu sevelim şirin şirin.
sonra gözünü açıp kapattığında ömürün bir anda geçtiğini görüyorsun ve bu döngü yaptığın çocuğa da geçiyor.
kimler kıracak bu döngüyü? döngüyü kırmak özgürlük mü? özgürlük gibi gösterilen her davranış olumlu etki yaratır mı? yoksa çoğu şeyi kafamızda kurmayı mı öğrettiler?
(bkz: kırmızı hap mı mavi hap mı)
devamını gör...
türkiye’de siyaset
allah deyin,kur’an deyin buyrun artık türkiye’de bir siyasetçisiniz.
ayrıca,insanların yaptığı siyaset * takım tutar gibi parti tutmaktır. ideallerine,hedeflerine,değerlerine asla bakılmaz partilerin. tüp sırası denilince sular durur,kullandığınız telefon markası da iyiyse zaten iyi yönetiliyor olursunuz.
ayrıca,insanların yaptığı siyaset * takım tutar gibi parti tutmaktır. ideallerine,hedeflerine,değerlerine asla bakılmaz partilerin. tüp sırası denilince sular durur,kullandığınız telefon markası da iyiyse zaten iyi yönetiliyor olursunuz.
devamını gör...

