kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bazen çok mutsuz hissediyorum. sanki dünyadaki herkes beni terk etmiş gibi. o kadar boktan bir his. o zamanlarda iliklerime kadar yalnız hissediyorum. bu arkada kalınmışlık hissiyle devam etmek zor oluyor bazen ama sabah kalkıp yine kendime gülecek bir şeyler buluyorum. hayatımın bir kısmı kendimi kandırmakla geçiyor ve önemli bir kısmı. umarım daha fazla devam etmez.
devamını gör...

minnesota çok yönlü kişilik envanteri (mmpı) yaygın olarak kullanılan kişilik testidir.
mmpı testi kişilik özelliklerini objektif ve bilimsel kriterler kullanarak değerlendirmeye amaçlayan bir testtir. test 566 maddeden oluşur. test hem değerler, tutumlar hem de psikopatolojik belirtiler hakkında zengin bilgi sağlar.
devamını gör...

inkarcılar mı kim o inkarcılar, tabi ufacık eleştiri size göre inkara giriyor. allah seni ne yapmasın komik şey.
devamını gör...

hiç aldatılmamış kimse yoktur, aldatıldığından habersiz kimse vardır.
devamını gör...

devamını gör...

z kuşağına isveç gibi bir ülke bıraktığını zannedenlerin söylemidir. sanki memleketi onlar bu hale getirmiş gibi bütün suçları onlara yüklemeye çalışan bir kesim var.
devamını gör...

kendisiyle aynı düşüncede olmayan insanları yargılayan ve onlara kendi düşüncesini kabul ettirmeye çalışan insandır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
o da büyüyecek..
devamını gör...

şimdi ben düşündüm ki yazdığınız tüm kelimeleri kullanırsam en güzel şiiri yazmış olurum. mantıken öyle mi? öyle.

bir gemi karıştı maviliklere
vakit sonbahardı.
sonbahardı ve alabildiğine maviydi deniz
gökyüzü maviydi.
sonbahar, bulutlarını getirmemişti henüz
beyaz bir gölge düşmemişti maviye
ama bir yerlerde
tuzlu bir su buluşturdu iki rengi
palyaçonun gözlerini çevreleyen maviden
bir damla yaş aktı yüzündeki beyaza
bir gemi gibi köpürerek geçti maviyi
yüzüne sonbaharı getirdi palyaçonun
yüzüne ölümü getirdi.

"fevkalade" ve "yâr" kelimelerini kullanamadığım için şiire "fevkalade yâr" ismini vermek istiyorum.*
devamını gör...

an itibariyle modum ektedir.https://media.normalsozluk.com/up/2021/05/13/o5acvwxx4lkbccew.jpg
devamını gör...

ünlü bir romancımiz. nami diğer mini. baruter'in eşi rasta insanı. bazı kitapları fena değildir.
devamını gör...

mutluluk ve huzur verir.

ayrıca eskiler suyun yanında konuşurdu, çünkü su; sesin yayılmasını bozar ve dedikodunun önüne geçerdi. sarayın orta yerindeki fıskiyenin sebebi de budur.
devamını gör...

''yarı parçan''
diyor ahmed arif mektubunun sonunda...
yarı parçan..
sanırım bu, sevmekten çok ötesi,
"yarı parçam"...
devamını gör...

animenin yapımcısı göktuğ özgül'ün diğer çalışmalarını görmek için @goktug_art isimli instagram hesabını takip edebilirsiniz veya aşağıdaki siteye göz atabilirsiniz.

www.artstation.com/goktugozgul

şimdi en sevdiğim bölüm geliyooooor; eleştiri

animeleri çok severim, boş vakitlerimde anime de izlerim tamam mı? öncelikle göktuğ özgül'ün emeğine sağlık. şimdi eleştirelim bakalım.

animasyon, anime, film, dizi gibi yapımlar yedinci sanat olan sinema ürünüdür. (bkz: septem artes liberates)
kültürel anlamda sinemaya bakıldığında bazı ulusların veya yönetmenlerin belirgin, farklı, sıradışı sanat anlayışları vardır ki yapıtlarından bunu anlayabiliyoruz. örneğin kore sineması son yıllarda dikkat çekiyor. başka bir örnek de japon anime ve mangalarıdır. bu sanatın kökeni japon tiyatrosu kabukidir. meşhur naruto animesi aslında bir kabuki tiyatrosudur. kabuki yapıtlarında japon halkının kültürel değerleri işlenir. erdem, saygı, yardımlaşma, toplum yararı, aile şerefi, shogun sistemi vb konular işlenir. doğal olarak japon animelerinde de bu değerler işlenir. izlediğim animelerin hemen hemen hepsinde bir japon felsefesi ve kültürel değeri vardı. bir kaç anime serisi bitiren herkes az çok japonya'daki toplumsal düzeni anlayabilir. bu bağlamda anime ve mangalar her ne kadar 'kurgusal' ve 'fantastik' olsalar da sosyolojik olarak tutarlıdır.
örneğin pokemon anime serisinde ana karakter ash ketchum (satoshi)pokemon eğiticisi ana karakter 21 sezon 1409 bölüm şampiyon olamıyor kaynak. peki o zaman bu anime izleyicisine ne anlatmaya çalışıyor? önemli olan 'şampiyon' olmak değil; hayatta somut bir amaç edinmek, dostluk bağları kurmak, düşmanlarına dahi saygılı olmak gibi japon kültürüne has değerleri izleyicisine aşılıyor. diyaloglar, karakterler, kullanılan dildeki sadelik düşünüldüğünde hedef izleyici kitlesinin çocuklar olduğu hemen anlaşılıyor. bu da tüm dünya çocuklarına (yani gelecek nesle) sağlam bir 'japon' hayranlığı yani kültür emperyalizmi aşılıyor. aynı zamanda kendi halkının çocuklarına da bunu aşılıyor. japon halkı ikinci dünya savaşı'nda atom bombasının hedefindeki bir toplum olarak tüm dünya'ya 'ezik japonlar' dedirtmemek için çok çalıştı. buna rağmen dünya'nın en borçlu ülkesi hala japonya. üstelik intihar oranı (% 0,0025) en yüksek ülke de japonya'dır. bu açıdan bakıldığında pokemon animesi kültür tarihi için daha derin bir anlam ifade ediyor.

peki davara efsanesi isimli türk yapımı anime bize ne anlatıyor? hiç birşey.
kurukafa baskılı siyah t-shirt giyen ergen bir genç ana kahraman olarak karşımıza çıkıyor. lisede benim böyle sınıf arkadaşlarım vardı. hard metal dinlemekten beyinleri sulanmış, asosyal, içine kapanık, hiç sevgilisi olmayan, kişisel bakımına özen göstermeden toplum içine çıkan, 31ci tayfa dediğimiz ergen arkadaşlarım vardı lisede. çocuklar için kötü örnek olan bu kurukafa seven asosyal kahramanımız pek özgün bir kişilik değil. biraz ben10 özentisi gibi duruyor. kumral saçlı ve renkli gözlü olduğuna göre türkiye'nin kıyı kesimlerinde doğmuş olmalı.

okulun mimarisine bakınca akp iktidarındaki okul mimarisine hiç benzemiyor. akp döneminde okullar toki, cumhurbaşkanlığı külliyesi gibi dört köşeli basık çatılarıyla hemen dikkat çekiyor. estetik zzevkten yoksun okullarımız var.

yüzlerce defa okul gezisiyle yerebatan sarnıcı'nı geziyorlarmış. hani bir yabancı izlese sanır ki türkiye'd eğitim sistemi japonya gibi. biz çocuklarımıza sürekli antik kentler, bizans kalıntıları, harabeler filan gezdiriyoruz sanacak. halbuki sabah veriyoruz okul servisine 8 saat kafa dinliyoruz. akşam da çocuk yorgun bir şekilde eve geliyor. burada çocuklar memnun, aileler memnun, hükümet memnun. peki kim memnun değil? öğretmenler.

ana kahramanımız okulu kırıp gollom'un kocaman kulaklı haliyle savaşa girecek ama saçma bir kulak şakası yapıyor. bir de ukala ukala tirat atıyor. bu davranış şeklini en çok amerikan çizgi filmlerinde görüyoruz. ben10, powerpuff girls gibi çizgi filmlerde düşmanı aşağılama, laf sokma gibi davranışlar çocuklara aşılanıyor. oysa pokemon animesinde düşmanı aşağılayan ifadeler kullanılmıyor. tam tersine düşmanla adil bir savaş olması için teşvik ediliyor. genellikle roket takımı hep teknolojik silahlarla uçan balonla geliyor. tıpkı abd'nin atom bombası gibi, değil mi?

temaya ve seçilen renklere bakarsak istanbul'u akdeniz iklimini ve denizleri sembolize eden mavi tonlarını kullanmış. ancak davara'nın da mavi bir dev olması beni rahatsız etti. buradan anlıyoruz ki davara karakteri aslında hint mitolojisindeki mavi tanrılardan esinlenilmiş. tıpkı avatar filmi gibi.

sonuç olarak davara efsanesi ne bir görsel şölen ne de didaktik bir eser. sanatçı çizim yeteneği doğrultusunda hiç bir öğretisi ve alt metni olamayan 'bir hikaye' anlatmaya çalışıyor. bu yüzden basit, tatsız, ilgi çekmeyen, lisans bitirme projesinden öteye gidemeyecek bir ürün olmuş. ürün de demek istemiyorum yapıt da demek istemiyorum. adını sen koy. çünkü pazarlanacak bir tarafı yok. ne muhteşem yüzyıl ne kurtlar vadisi, ne de koreden ithal ettiğimiz senaryolarla yeniden kurgulanan sıkıcı türk dizilerigibi.

yani türkler anime yapamaz. kendi tarihinden ders çıkartamayan bir ulus kendi kültürel değerlerini başka uluslara aşılayamaz. osmanlı imparatorluğu kültür mirasını sahiplendik ama tarihimizle yüzleşmedik. sahte bir saltanat dizisi çekildi. arap ülkelerine de konusu derin devlet ve mafya örgütlenmesi olan kurtlar vadisi'ni ihraç ettik. ikisi de 'savaş' temasını işliyor değil mi? türkler o zaman kaostan beslenen bir millettir. ben bir yabancı olsam ve şu dizilere maruz kalsam kafamdaki türk imajı şöyle olur; mafyatik, imparatorluk özlemi içinde, davranışlarının sonunu düşünmeyen, kahraman olmak için yaşayan, toplumsal bir amaç uğruna hareket etmeyen, bencil, merkezcil, dost edinmeyen, dostlarına güvenmeyen, kavgacı, eleştiriye kapalı, aniden öfkelenen ...

şimdi lütfen bu soruyu siz cevaplayın.

türkler hangi kültürel değerlerini sahiplenmelidir?
devamını gör...

mecbur kalmadıkça insanlarla iletişim kurmak mantıklı bir eylem değildir.
devamını gör...

gereksiz abartılan şey tamlaması anlatım bozukluğu içerir. bir şey gereksiz abartılmaz. abartı tabiri edebiyatın sembolik olarak kullandığı (mübalağa tekniği) bunun dışında ise yalan - yanlış şeyleri tarif etmek için kullandığı bir tabirdir. abartı ekonomide ve pazarlama departmanlarında, askeri ve istihbarati tedbirlerde ve toplum manipülasyonu için politika alanında gerekli bir şekilde kullanılır.

edebiyat alanında abartı tabiri gereksiz şey anlamı da içerir, diğer içerdiği anlamların yanı sıra (duruma göre çok anlamlıdır, işlev olarak - çok çeşitli- anlamlandırmada yardımcı tabirlerler arasındadır yani.)

overrated things gibi bir cümle (saçma da olsa) sade ve mümkündür. türkçede, ingilizce deki overrated things cümlesi ya da yerine kullanılabilecek benzer bir cümle gibi bir abartılan şeyler cümlesi vardır. ve abartılan şeyler cümlesi anlamı tam olarak karşılamaktadır.

ek not :

şimdi, sonuç olarak şöyle de diyebiliriz akıl yürütürsek. (içimizden) gerekli abartılan şeyler başlığı açılsa daha çok tanım içerir ama gereksiz abartılan şeyler başlığı her kategoriden abartılan şeyi gereksiz bir şekilde içeriyor. gereksiz abartılan ürünler (reklam filmlerini vs.'yi eleştirerek mesela) başlığı olsa daha net tanımlar içerir.
gerekli abartılan şeyler tamlaması varsa ya da olabilecekse gereksiz abartılan şeyler tamlaması atıl (gereksiz) duruma düşer.
ör. : ' mir ve bir başka çocuk kafeye geldiler, seni sordular ' cümlesi kurulabilir. ama ' mir ve mir olmayan bir başka çocuk kafeye geldiler, seni sordular ' gibi bir cümle, türkçede, kurulmaz/kurulamaz.

abartılan şeyler tamlaması kendi başına cümle olarak daha mantıklı ve düzgündür. (sadedir) ama başlık olarak gerekli abartılan şeyler tamlaması daha sınırlayıcı, tanımlayıcı ve nettir, her abartılan şeyi içine sığdıramayacağınız bir başlık olurdu böyle bir tamlama.
gereksiz abartılan şeyler tamlamasında ilk bakışta göze çarpan gereksiz pekiştirmenin yaşattığı yavanlık hissiyatının kaynağı aslında dil ve anlatım bilgisi kapsamında olan bir kural hatasıdır.
devamını gör...

"sizler, yeni türkiye'nin geç evlatları, yorulsanız da beni izleyeceksiniz."

-mustafa kemal atatürk

izindeyiz.
devamını gör...

iron maiden istanbul'a gelmiş. konserden önce beyoğlu'nda dolaşmaya çıkmışlar. steve harris in koluna giriyorum abi buranın en kral kebapçısına götüreyim sizi diye. beraber takılıyoruz grupla laf lafı açıyor. ama nasıl ilgilizce şakıyorum sanırsın bbc news sunucusuyum... o gece janick gers bende kalıyor.
devamını gör...

köleleştirmek için işkence etmek mânâsına geldiğini düşündüğüm kelime.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim