beni 'artık çizgilerimiz de yok bir çay içer miyiz bayım?' hissiyatına savuran durum.

bizim çizgimiz daim olsun gerisi hallolur.
devamını gör...

''o '' cık cık cık cık'' değil miydi ya?'' dedirten başlık.
devamını gör...

aynı zamanda hitchcock'un filmi yaparken esinlendiği, daphne du maurier'in 1952 yılında yayımladığı bir öykü.

spoiler vermeden kısaca öyküden bahsedelim, artılarını ve eksilerini konusalım. şimdi öncelikle, öykü kuşların örgütlenerek, birbiriyle asla yan yana bulunmayacak bazı türlerle bir olup insanlığın üstüne saldırdığı, gökyüzündeki güneşi kapatacak kadar korkutucu bir hal alması ile başlıyor. bunu yaparken, asla yan yana gelemeyecek kuş türlerinden bir başlıyor ve bir anda kendinizi birçok kuş türünün günlük yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmuş buluyorsunuz, daha da güzeli o zamanın radyo kültürünü de çok hoş bir biçimde önümüze sunuyor, zira sabah yediyi bekleyip radyodan haberleri dinlemeler mi dersiniz, her insanın "ne olup ne bitmiş yahu?!" diye her kısmıyla radyoların başında durmalar mı dersiniz, insanı gerçekten yazıldığı yıla getiriyor, yetiyor mu? yetmiyor, zira insanlar evlere kapanmış, sokağa çıkamayacak haldeyken bir anda yaklaşık 10 yıl öncesini düşünmemizi de sağlıyor.

10 yıl önce ne olmuştu, sahi? evet, 2.dünya savaşı... ve o zamanın hava saldırılarından korunma şekilleri, o günlerde radyoların nasıl yayın yaptığı, ne zorluklarla yaşandığına kadar insanı kendi içerisine çekiyor bu öykü.

öykünün güzel kısımları kadar zevk veren yerleri olduğu kadar eksik olan kısımları da bi hayli rahatsız edici, misal kitap oldukça yavaş başlayıp bir anda hızlanıp öyle keskin bir biçimde bitiyor ki, "acaba okuduğum kitap eksik mi benim?!" diye iç geçiriyorsunuz, zira kitap 66 sayfalık bir şey. daha kötü olan kısım ise hikayenin orta yerinde kesilmesi, yani öykü öyle bir anda bitiyor ki, "lan nolcak acaba, aaaaaaaaağ!" diye bağırabilirken bulabiliyorsunuz kendinizi, bu da ne yazık ki benden bir tık eksi not almasına sebep oldu.
devamını gör...

gerçekten komünist olup da başarılı ve mutlu olan bir halkın olmamasıdır.

1. girişimin özgür olmadığı yerde rekabet de olmaz.
2. rekabet olmayan yerde kalitenin olma olasılığı yok denecek kadar düşüktür.
3. kalite yoksa ne iyi beslenebilir ne de iyi yaşayabilir insan.

örnek:

ülkede bütün ihtiyaçları zaten karşılanan daha üstüne çıkamayan insanın salgına aşı bulması muhtemel değil. çin ekonomide liberal, halkına komünisttir. özel şirketler kazanıp belli bir kesim zenginken. geri kalanı düşük kalite yaşam sürer.

küba her ne kadar kansere tedavi buldum dese de halkı fakirdir. dünya teknolojide son sürat giderken küba halkı hijyen ve beslenme konusunda bile sıkıntı çekmektedir.

yani komünizmin başarısız olması kaçınılmazdır. kalitesiz ve düşük yaşam şartları demektir.

not:
barınma, eğitim, sağlık vs en temel haklar... nedense komünist olan ülkeler bile bunu ancak ve kalitesiz sağlıyorken, diğer sistemlerde insan refahı daha yüksek... her şey ortada. apaçık göz önünde. en temel hakları koruyan sistem komünizm değil, hukuktur. almanya, kanada, norveç, vs ülkeler bu nedenle mutlu, huzurlu ve sağlıklılar. her örneğin yaşayan ve yaşamış kanıtı var. saldırmadan önce düşünce modunu açmanızı rica ediyorum.
devamını gör...

bütün sosyal medya hesaplarımı sildiğim zaman.
devamını gör...

bir hadisi şerif. zulmü yapanla zulüme sessiz kalan aynı kefeye konmuştur.

bir kötülüğü engellemeye gücü yeterken ona seyirci kalan o kötülüğü yapmışlardan sayılır.
devamını gör...

keşke kadın olsaydın be güzel abim. koşardım sana da şimdi ne diyeyim bilemdim. hayırlı cumalar.
devamını gör...

medeni, eğitimli, demokratik,insan hakları na uyan, gençlerin gelecek kaygısı olmayan,herkesin insan gibi yaşayacak kadar geliri olmasını, hayal ettiğim bir türkiye.
devamını gör...

tüm canlı varlıkları kendileriyle aynı seviyede kabul eden kızılderililer, bir hayvan avladıklarında, hayvanın ruhuna teşekkür eder, onu yalnızca yiyeceğe ihtiyaç duydukları için öldürdüklerini söylerler. bir ağacı kestiklerinde ağaca saygı duyar, onun ruhuna teşekkür ederler. doğadan ihtiyaç duyduklarından fazlasını almazlar. atasözlerinde doğa sevgisi vurgulanır.
her sabah uyandığında; günün ışığı için, yaşadığın ve gücün yerinde olduğu için, karnını doyurduğun için şükret. eğer şükretmek için ortada bir sebep göremiyorsan hata kendinde demektir.
günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.
toprak yaratıldığında üzerinde sınır çizgileri yoktu, onu bölmek insanlara düşmez.
bütün bitkiler ve hayvanlar kardeşimizdir. bizlerle konuşurlar, eğer dinlersen; duyabilirsin.
düşünceler oklar gibidir. bir kere salıverildiler mi, gider hedefi vururlar. onlara iyi sahip ol, bir gün hedef kendin olabilirsin.
fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir.
ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder.
hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. her şey birbirine bağlıdır. yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.
hayat nedir? ateş böceğinin bir anlık parıltısı, bir bufalonun kışın aldığı nefes, çimlerin üzerine düşen ve günbatımıyla kaybolan küçük bir gölgedir.
eğer herkes fikrini söyler ve yapması gerekeni yaparsa, barış güneşi sonsuza kadar parlar.
yaratıcının kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez; çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır.
son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.
yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.
sadece gerçekleşmesini arzu ettiğin şeyleri istemek için dua etme, çünkü insan kendisi için en iyinin hangisi olduğunu bildiğini iddia edemez.
bana anlattığında, unutacağım. bana gösterdiğinde, hatırlamayabilirim. beni işin içine sok, anlayacağım
bizim halkımız ile beyaz halk arasındaki en büyük fark tevazudadır. bizim insanımız ne kadar yükselirse yükselsin, ne kadar ileriye giderse gitsin, bilir ki yaratıcı’nın ve kainatın önünde bir zerredir.
arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. sana uymayabilirim. yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz.
bir kere "al şunu" demek, iki kere "ben vereceğim" demekten iyidir.
her şey bir halka gibi hareket eder. hareketlerimiz de döner dolaşır, bize geri gelir.
insanlar tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır. insanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki, dil onları telaffuz edemez.
yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur.
kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur.
doğum yapan her şey dişidir. kadınların ezelden beri bildiği kainatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.
dur, dinle. hep konuşursan hiçbir şey duyamazsın.
dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. ve her insan bir görevle yaratılmıştır.
gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz.
insan iki ruhludur. içinde bir iyi köpek bir de kötü köpek kavga eder. hangisini daha çok beslersen o kazanır.
ilkbaharda usul usul yürü; toprak ana hamiledir.
bir ayağı kanoda bir ayağı teknede olanlar daima nehre düşerler.
kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. ilkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.
derinin rengi insanları farklı kılmaz. iyi iyidir, kötü kötüdür. büyük yaratıcı hepimizi kardeş olarak yaratmıştır.
kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır.
komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü!
su gibi olmalıyız. her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli.
unutmayın çocuklarınız sizin değildir. onu yaratıcı'dan ödünç aldınız.
yükün dürüstlükse, gücün düşer belki ama, başın düşmez.
beyaz adam çok konuşuyor. sürekli konuşuyor. bu yüzden hiç duymuyor.
hayat ölümden ayrı değildir. sadece öyle görünür.
doğduğunda sen ağladın ama dünya çok memnundu, öyle bir hayat yaşa ki sen öldüğünde bütün dünya ağlasın ama sen çok memnun ol.
kuduz bir köpeği besliyorsan minnet ve sadakat bekleyemezsin.
dünün, bugünün işine karışmasına izin verme.
bir düşman çok, yüz dost azdır.
daha sık gökyüzüne bak, daha az ayaklara, böylece düşüncelerin daha net ve hafif olacaktır. konuşmak yerine, daha çok sessiz kal; böylelikle ruhun sakinliğe ve huzura erebilecek.
düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! eğer onu yenersem utanç duymayayım
kızılderililer ve hayvanlar, nasıl daha iyi yaşayabileceğini beyaz adamdan çok daha iyi bilir; hiç kimse temiz hava, güneş ışığı ve iyi bir su kaynağı olmadan hayatta kalamaz
esen rüzgarı dinle, onu dinlersen eğer seninle konuşur. sessizliği dinle, eğer onu dinlersen o da seninle konuşur. kalbini dinle, eğer onu dinlersen o her sorunun cevabını bilir.
gözün ile değil yüreğin ile hüküm ver.
aşkı tanıdığında, yaratıcı'yı da tanırsın.
devamını gör...

"gün gelir devran döner"dir.
devamını gör...

keşke başka zaman her tarafa yayılan kelimelerim buraya da yetse?
bu gece maalesef sesim kısıldı, kusura bakmayın..

yazan herkese teşekkürler.
sağolun..
devamını gör...

1 kızım 1 de yeğenim var* şu hayatta onlar kadar huzur veren başka hiçbir şey yok benim için hani başlık açıyorlar ya evcilinizi mi kurtarırsınız şunu mu bunu mu diye ,o kadar mantıksız geliyor ki bana.
ben kızım diyorum yeğenim diyorum sevgimi daha nasıl anlatırım bilemiyorum ailem dışında hiçbir canlıyla da kıyaslayamam.
devamını gör...

benim istememde büyükbabam muhabbet olsun diye bizim de hala kızı meryem enflasyon kapmış yoğun bakımda demişti. unutamıyorum
"büyükbabam istememden 2 ay sonra vefat etti" böyle tatlı bir anı kaldı geriye.
devamını gör...

düzgün yapamazsan eğer defter kapağını kaparken ki meydana gelen kasma durumu cinnet getirten eylemdir.
devamını gör...

doğru zamanda, doğru hamleyi yapmaktır.

koca ragıp paşa, osmanlı sadramzamlığı sırasında, ulemadan bir zâtı kıbrıs’a kadı olarak atar. atadığı kadı hem teşekkür etmek hem de kıbrıs’tan bir isteği bulunup bulunmadığını sormak için koca ragıp paşa’yı ziyaret etmiş.
ragıp paşa, kadı’nın bu hareketinden memnun olmuş, dönüşünde mümkün olursa bir kıbrıs eşeği getirmesini rica etmiş. kadı efendi "baş üstüne" deyip ayrılmış. üç yıl kıbrıs’ta kadılık yaptıktan sonra istanbul’a tekrar dönmüş. dönünce r. paşa’yı yine ziyaret etmiş. kadı ziyaretini bitirip ayrılacağı sırada ragıp paşa, kadının hiç eşekten falan söz etmediğini görünce hatırlatmak zorunda kalmış:
— sizden bir ricada bulunmuştum, bana bir kıbrıs eşegi getirecektiniz?.
bunun üzerine kadı hayıflanmış:
— aah efendimiz, vallahi unutmuştum, şimdi sizi görünce hatırladım!
ragıp paşa taşı gedigine koymuş:
— zararı yok kadı efendi, siz geldiniz ya...
devamını gör...

dipnotlar,
küçük punto,
sürekli yuceltilen kahramanlastirilan ana karakter,
yeşilçam filmi gibi herkesin mutlu olduğu sonlar
ilkokul öğrencisinin bile tahmin edebileceği kurgular.
ahmet ümit kitaplari bunların çoğunda ipi göğüsler.
devamını gör...

evleneceği kişi de kendisini ona saklamışsa gayet olağan bir durumdur. tercih meselesi, kişi nasıl mutlu olacaksa artık ona kalmıştır.
devamını gör...

insanın iyiliğini isteyen kişilerin, konu ne olursa olsun gerçeği söylemesi ve kişiyi zarar görmemesi için uyarmak amacıyla en kötü gerçekleri bile açıkça dile getirmesi durumunu ifade eden atasözü.
devamını gör...

bugün kendisinin doğum günüdür. iyi ki doğdun isaac.
devamını gör...

kişisel egolarını tatmin etmek uğruna insanların duygularıyla oynayan saygısız, karaktersiz insanların yaptığı eylemdir. insanlar sizin oyuncağınız, aşk da bu kadar basit bir şey değil.

güzellik/yakışıklılık geçici, karakter ise kalıcıdır..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim