andromeda galaksisinde yer alan en gizemli nötron yıldızı
nostalji aşığı yazarımız.
devamını gör...
nietzsche’nin nihilist olduğunun zannedilmesi
#1185564 nolu tanım bugün bizi güzel yerlere sürüklemiştir. pos bıyıklımızın ne düşündüğü neyi savunduğu konumuz olmuştur. bu beni ayrıca sevindirdi.
bir de buradan bakalım;
nietzsche, nihilizmi bir yıkım olarak görmesinin yanı sıra, bir fırsat olarak da değerlendirmiştir.
çünkü nihilizmle birlikte “tanrı ölmüş” ve tüm batı metafiziğinin geleneksel ahlakı çökmüştür.
bu nedenle geriye hiçbir değer kalmamış ve kişi için kendisinin yaratabileceği yeni değerler söz konusu olmuştur. işte bu noktada nietzsche’nin bir nihilist olabileceği akla gelir. ancak kanımızca nietzsche şimdiye değin yaratılan değerleri kabul etmeyerek, batı metafizik anlayışını ve hristiyan ahlakını reddederek, aktif nihilizme ulaşmış ve yeni değerler üreterek nihilizmi aşmıştır. niçe nihilizmi aşmıştır
hem varoluşa karşı durur hem varoluşu reddededer. nietszche ne yapmak ister?
nihilizm'in iki anlamı vardır:
birinci anlam hiçlik değeri.
ikinci anlam bir tepkiyi ifade eder.
nietszche ,yaşama ilişkin bir değerin yeniden yorumlanması için nihilizm'den yardım almıştır sadece.
bir de buradan bakalım;
nietzsche, nihilizmi bir yıkım olarak görmesinin yanı sıra, bir fırsat olarak da değerlendirmiştir.
çünkü nihilizmle birlikte “tanrı ölmüş” ve tüm batı metafiziğinin geleneksel ahlakı çökmüştür.
bu nedenle geriye hiçbir değer kalmamış ve kişi için kendisinin yaratabileceği yeni değerler söz konusu olmuştur. işte bu noktada nietzsche’nin bir nihilist olabileceği akla gelir. ancak kanımızca nietzsche şimdiye değin yaratılan değerleri kabul etmeyerek, batı metafizik anlayışını ve hristiyan ahlakını reddederek, aktif nihilizme ulaşmış ve yeni değerler üreterek nihilizmi aşmıştır. niçe nihilizmi aşmıştır
hem varoluşa karşı durur hem varoluşu reddededer. nietszche ne yapmak ister?
nihilizm'in iki anlamı vardır:
birinci anlam hiçlik değeri.
ikinci anlam bir tepkiyi ifade eder.
nietszche ,yaşama ilişkin bir değerin yeniden yorumlanması için nihilizm'den yardım almıştır sadece.
devamını gör...
başlık başına 5.99 tanım girilen sözlük
kurulduğu ikinci aydan itibaren interaktif sözlükler arasında ikinci sıradan yerini almış olan altı aylık kafa sözlüğe yapılan gereksiz eleştiridir.
yoldaş daha önce çıktı konuştu; yazardan çok çaylağımız var dedi, istesek bir gecede iki kat büyürüz dedi, çabuk değil nitelikli büyümek istiyoruz dedi. dedi de dedi adam, takip etmek lazım.
yoldaş daha önce çıktı konuştu; yazardan çok çaylağımız var dedi, istesek bir gecede iki kat büyürüz dedi, çabuk değil nitelikli büyümek istiyoruz dedi. dedi de dedi adam, takip etmek lazım.
devamını gör...
iki insanın arasında bağ oluşmasını sağlayan şeyler
insanlar genelde maddi, duygusuz, basit şeyleri örnek gösterip bunlarla bağ oluşabilir manasında bir şeyler yazmışlar.
zaten hayat hep böyle gidecek zannedenler; birisiyle kalplerinizi değiştirince ne yapacaksınız ? çok merak ediyorum doğrusu.
zaten hayat hep böyle gidecek zannedenler; birisiyle kalplerinizi değiştirince ne yapacaksınız ? çok merak ediyorum doğrusu.
devamını gör...
tanrı’nın ağzından evrenin hikayesi
italyan yazar franco ferrucci ‘nin türkçe’ye çevrilmiş tek kitabı. yanlış hatırlamıyorsam toplam 9 adet kitabı var; bu kitap da onlardan biri. ayrıntı yayınları’ndan, elif özsayar çevirisiyle toplam 319 sayfalık bir eser.
öncelikle farklılıkları sever misiniz? alıştığınız türlerden , başka bir bakış açısına yelken açmak ister misiniz? cevaplarınız evet ise, bu kitap size çok farklı bir bakış açısını kazandıracak. tamamen özgün ve alışılmışın dışında ve kesinlikle cesur bir kitap.
kitabın konusu aslında isminde saklı. tanrı’nın dilinden evrenin oluşumundan bu zamanlara kadar olan tüm aşamaları gözler önüne seriyor.
kitap tanrı’nın doğuşuyla başlıyor. daha bir bebek iken, oluşan evrende emekleyerek gezerken, kendine kalacak bir yer arıyor. bir kaç gezegen gezdikten sonra, dünya ile karşılaşıyor. dünyanın iklimini de ortamını da seviyor. sonrası ise yaratılış evresi başlıyor. aklındaki düşünceler, hayaller , korkular gerçek oluyor ve farklı türde canlılar ortaya çıkıyor. ama yalnız hissediyor kendini, bu yüzden yalnızlığını farklı türde canlılarla gidermeye çalışıyor. sonrasında dünyadan bir süre ayrılıyor ve döndüğünde, dünyanın kendi kendine dönüşüme girdiğini , yani evrimleştiğini farkediyor. insan ile bu dönemde karşılaşıyor.
sonrasında peygamberlerden , filozoflara, mozart’tan, mussolini’ye, ünlü şairlerden einstein’a kadar insana kendini anlatmaya daha doğrusu kendisini anlamlandırmaya çalışıyor. insanlar kendi günahları için üzülürken, aslında dünyayı kusurlu yarattığı için kendini suçluyor tanrı.
şeytan ile karşılaşmaları da bu devrede oluyor. o bölüm gerçekten çok ilginç ve akılda kalıcıydı. ‘ben senden sonra geldim dünyaya ama insanları senden daha iyi tanıyorum. ben insanların içlerinde doğdum , beni insanlar yarattı. içlerinde oluşan kötülüğü anlamdıracak bir şeye ihtiyaçları vardı; buradan da ben doğdum’ diyor şeytan. kelimesi kelimesine böyle değil tabi, sayfalarca oluşan konuşmaların özeti bu sadece.
insanların nereden geldikleri ve nereye gidiyor olduklarının merakıyla ve karşı konulmaz istekleriyle tanrıyı farklı şekilde anlamlandırması anlatılıyor aslında. tanrı da nasıl meydana geldiğini bilmiyor , onda da o merak var. sadece evrenin kendisinden olduğunu ve kendi ölümüyle evrenin öleceğinin farkında. insanlara kendini anlatmaya ve dünyada düzen oluşturmaya çalışıyor ama maalesef insanlar onu anlamıyor.
tarih boyunca bir çok şairin, filozofun ve farklı bir çok kişinin hayatından minik kesitler sunuyor. hatta içinde moby dick bile var diyeyim de heyecan artsın.
ben gerçekten severek okudum. farklı türlere ve farklı bakış açılarına her zaman hayranlık duydum. umarım , bu tanımdan sonra okursanız, siz de aynı heyecanı alırsınız.
öncelikle farklılıkları sever misiniz? alıştığınız türlerden , başka bir bakış açısına yelken açmak ister misiniz? cevaplarınız evet ise, bu kitap size çok farklı bir bakış açısını kazandıracak. tamamen özgün ve alışılmışın dışında ve kesinlikle cesur bir kitap.
kitabın konusu aslında isminde saklı. tanrı’nın dilinden evrenin oluşumundan bu zamanlara kadar olan tüm aşamaları gözler önüne seriyor.
kitap tanrı’nın doğuşuyla başlıyor. daha bir bebek iken, oluşan evrende emekleyerek gezerken, kendine kalacak bir yer arıyor. bir kaç gezegen gezdikten sonra, dünya ile karşılaşıyor. dünyanın iklimini de ortamını da seviyor. sonrası ise yaratılış evresi başlıyor. aklındaki düşünceler, hayaller , korkular gerçek oluyor ve farklı türde canlılar ortaya çıkıyor. ama yalnız hissediyor kendini, bu yüzden yalnızlığını farklı türde canlılarla gidermeye çalışıyor. sonrasında dünyadan bir süre ayrılıyor ve döndüğünde, dünyanın kendi kendine dönüşüme girdiğini , yani evrimleştiğini farkediyor. insan ile bu dönemde karşılaşıyor.
sonrasında peygamberlerden , filozoflara, mozart’tan, mussolini’ye, ünlü şairlerden einstein’a kadar insana kendini anlatmaya daha doğrusu kendisini anlamlandırmaya çalışıyor. insanlar kendi günahları için üzülürken, aslında dünyayı kusurlu yarattığı için kendini suçluyor tanrı.
şeytan ile karşılaşmaları da bu devrede oluyor. o bölüm gerçekten çok ilginç ve akılda kalıcıydı. ‘ben senden sonra geldim dünyaya ama insanları senden daha iyi tanıyorum. ben insanların içlerinde doğdum , beni insanlar yarattı. içlerinde oluşan kötülüğü anlamdıracak bir şeye ihtiyaçları vardı; buradan da ben doğdum’ diyor şeytan. kelimesi kelimesine böyle değil tabi, sayfalarca oluşan konuşmaların özeti bu sadece.
insanların nereden geldikleri ve nereye gidiyor olduklarının merakıyla ve karşı konulmaz istekleriyle tanrıyı farklı şekilde anlamlandırması anlatılıyor aslında. tanrı da nasıl meydana geldiğini bilmiyor , onda da o merak var. sadece evrenin kendisinden olduğunu ve kendi ölümüyle evrenin öleceğinin farkında. insanlara kendini anlatmaya ve dünyada düzen oluşturmaya çalışıyor ama maalesef insanlar onu anlamıyor.
tarih boyunca bir çok şairin, filozofun ve farklı bir çok kişinin hayatından minik kesitler sunuyor. hatta içinde moby dick bile var diyeyim de heyecan artsın.
ben gerçekten severek okudum. farklı türlere ve farklı bakış açılarına her zaman hayranlık duydum. umarım , bu tanımdan sonra okursanız, siz de aynı heyecanı alırsınız.
devamını gör...
üstat kadir mısıroğlu'na denk kemalist tarihçi olmaması
üstat kadir mısıroğlu’nun fesine çişimi yapayım dediğim başlıktır.
devamını gör...
amk kelimesinin küfür sansürüne zaten uygun olması
hemen açıklıyorum. sözlükte %51 sansür uygulayarak küfür yazabiliyoruz. amk kelimesini incelediğimiz zaman açıkça görüyoruz ki küfrün zaten %51'den fazlası sansürlü. am*** k**** . 7 sembol sansür için kullanılan yıldızlar, küfrün tamamı ise 10 harften oluşuyor.
yani amk yazarken otomatik olarak %70 sansürlü şekilde küfür etmiş oluyoruz.
yani amk yazarken otomatik olarak %70 sansürlü şekilde küfür etmiş oluyoruz.
devamını gör...
uzaylı görünce söylenecek ilk şey
biraz kaba olacak ama büyük harflerle evrene gönderdiğim mesajları sen mi yedin ayı? diye sormak istiyorum.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
hazır yaz da geliyorken gidip biraz çilek, vişne, kayısı, incir falan alıyım bari iş çıktı yine bana*.
istediğiniz reçel çeşitlerini söyleyin yeter, sözlüğün reçelcisi geldiii*.
nickini çook sevdiğim ceku isimli sevgili yazarımızın da hatırlatmasıyla gül reçelini ekliyorum de seçeneklere**.
istediğiniz reçel çeşitlerini söyleyin yeter, sözlüğün reçelcisi geldiii*.
nickini çook sevdiğim ceku isimli sevgili yazarımızın da hatırlatmasıyla gül reçelini ekliyorum de seçeneklere**.
devamını gör...
sevilen kızın 40 numara ayakkabı giymesi
yeri gelince bizden çağdaşı yok, yeri gelince de kadın 40 numara ayakkabı giyiyor diye sorun çıkıyor. arkadaşlar yapmayın etmeyin. bakın bu seçilebilen bir şey değil. doğarken bize anket yaptırmıyorlar, böyle dal ta*ak geliyoruz dünyaya. ne kadar anlayışsız insanlarsınız siz yahu. kilosu senden benden biraz daha fazla diye, giydiği ayakkabının numarası bir numara fazla diye insanları yaftaladığınız şeye bak. ayağını koy şuraya da küçült hadi bakayım yapabiliyor musun? siz insanın ağzını bozdurur, suçlu duruma düşürürsünüz.
devamını gör...
6 eylül 2021 necati şaşmaz’ın kendini manyak etmesi
ya kızım mehdiyim diyorum neden inanmıyorsun.
devamını gör...
carl elias
(bkz: kalbimiz seninle su aygırı)
devamını gör...
banknot
kâğıt para anlamına gelen kelime.
devamını gör...
peremeç
geleneksel türk yemeklerinin başında gelen peremeç, içine kıyma ve doğranmış soğan konup yağda kızartılan bir hamur işidir.
tatar böreği, ağzı açık, belyaş diye de bilinen peremeçe patates, kesmik, peynir de konulabilir.
ayran, cacık veya kefirle servis edilir. lezzeti üzerine konan sarımsaklı yoğurtlu sos ile daha da artar.
tatar böreği, ağzı açık, belyaş diye de bilinen peremeçe patates, kesmik, peynir de konulabilir.
ayran, cacık veya kefirle servis edilir. lezzeti üzerine konan sarımsaklı yoğurtlu sos ile daha da artar.
devamını gör...
nadir görülen penis bitkisinin 25 yıl sonra çiçek açması
devamını gör...
ronald reagan
bunlar komünist diyerek, bağımsız takılmak isteyen latin amerika ülkelerine a.b.d ordusunu göndermiş, suçlu suçsuz onbinlerce kişinin katilidir.
devamını gör...
sınavdan önceki son gece
uyku tutmayan, çalışılmak istense çalışılamayan kara gecedir. en iyisi uyku meditasyonu videoları eşliğinde uyunmaya çalışılmalıdır. süt sabah midede rahatsızlık oluşturabileceğinden laktozsuzu içilerek uykunun gelmesine katkıda bulunulabilir. lakin papatya çayı, felç olan mide-bağırsak sistemine de iyi geleceğinden nispeten daha işlevsel bir uyku getirici olacaktır.
devamını gör...
birini olduğu gibi kabul etmek
galiba biz buna katıksız sevme veya gerçek sevgi diyoruz*
devamını gör...
siber saldırı
bilgisayarlara, bu teknolojiyle çalışan sistemlere ve ağlara kasıtlı olarak yapılan yasa dışı müdahale.
devamını gör...
the terminal
2004 yapımı steven spielberg filmi. tam bir senaryo filmi. yönetmenin bilim-kurgu ya da fantastik türde yaptığı işlerin haricinde kalan hemen hemen tüm filmlerinde olduğu gibi bu filmde de merkezde bir büyük hikaye var. bir gerçek yaşam öyküsü olsa da hikayenin net şekilde deforme edildiği yakından biliniyor. başrol tom hanks'in jfk'de, uçuşu esnasında ülkesinde askeri darbe olduğu için pasaportu geçersiz hale geldiğinden mahsur kalan bir talihsiz yolcuyu* canlandırdığı bu film ne gerçek hikayenin ana hatlarıyla örtüşüyor ne de vermek istediği politik mesajı verebiliyor bana kalırsa. spielberg-hanks işbirliğinden çıkan çok sayıda güzel filmin içinde ciddi şekilde sırttığını düşünüyorum açıkçası. oyunculuk performansı tabi ki çok üst düzey. aksini bekleyemezdik zaten ama komik olmaya çalışan sahneleri bile zorlama filmin. etliye sütlüye de pek dokunmamayı tercih etmiş spielberg, falan... e ne anlatıyorsun o zaman sen güzel kardeşim derler adama. dediler de zaten. pek kayda değer bir ödülü yok filmin.
güzel vakit geçirmek için tabi ki izlenebilir neler neler izledik/izliyoruz da 1988-2006 yılları arasında tam 18 yıl boyunca fransa'da bir havaalanında yaşayan ve sayısız politik/sosyal ve dahi insani krizin tam merkezi olan iranlı mülteci mehran karimi nasseri'nin hikayesinden esinlenilip, konunun bu kadar yüzeysel bir şekilde işlenmesini, çok da güldürmeyi başaramayan bir komedi filmi tandansını falan pek açıklayamadı spielberg sinema dünyasına, yapacak bir şey yok.
bir gezo ukdesi.
güzel vakit geçirmek için tabi ki izlenebilir neler neler izledik/izliyoruz da 1988-2006 yılları arasında tam 18 yıl boyunca fransa'da bir havaalanında yaşayan ve sayısız politik/sosyal ve dahi insani krizin tam merkezi olan iranlı mülteci mehran karimi nasseri'nin hikayesinden esinlenilip, konunun bu kadar yüzeysel bir şekilde işlenmesini, çok da güldürmeyi başaramayan bir komedi filmi tandansını falan pek açıklayamadı spielberg sinema dünyasına, yapacak bir şey yok.
bir gezo ukdesi.
devamını gör...