beslenme çantasına konan yumurta kokusu benim için ilkokul.
hala bu kokudan tiksinirim.
devamını gör...

ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi,
müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi..
.
devamını gör...

af
işlemediği günahın bedeli
yüzsüz bir ziyaret

yatıya kalır mısınız bayım
bütün ev sizin olsun
bir tek tezgahta yatmayın
orası kedimin yeri
göğe bakıyor

vahşetin prangaları
kırılıyor
kuşların kanadında

yatıya kalmaz mısınız bayım
bu sefer sizi güzel ağırlarım
bir tek masa ve sandalyem
işte orası olmaz
orası aslanımın yeri
yattığı yeri belli ediyor

ormanın kalbi
kanıyor
kuşların uçuşunda

yatıya kalın bayım
kitaplığımda gezdiririm sizi
bir tek nurullah ataç
onun kitabını alamazsınız
bir türlü bitmek bilmiyor

kelimeler kanatlanıyor
kuşların süzülüşünde
yakalayamıyorum

affedemiyorum sizi bayım
ne yapsam olmaz
bir tek aşkınız
hayal ettiğim aşkınız
veremiyorum işte onu size

ateş küle dönüyor
saatlerin ölümünde
sadece seyredebiliyorum

saplayın hançeri bayım
kalbimin orta yerine
artık dayanamıyorum
devamını gör...


sisyphos (yunanca σίσυφος; ingilizce: sisyphus), yunan mitolojisinde, yeraltı dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. sisifos ismi geleneksel olarak sophos (bilge) sözcüğüyle ilişkilendirilir; fakat bu ilişkilendirme bazı etimolojik problemler içermektedir. aiolos'un oğlu, korint kralı sisyphos tanrı-ırmak asopos'a, kızı aigina'nın zeus tarafından kaçırılmış olduğunu söyleyerek zeus'u ele vermesine karşılık kalesi içinde bir pınarın akıtılmasını sağlar.

bu hainlik zeus'un öfkesine neden olur. zeus ona ölüm meleği thanatos'u gönderir. sisyphos, thanatos'u zincire vurur; onu özgürlüğüne kavuşturmak için zeus müdahale etmek zorunda kalır. ölüler ülkesine götürülen sisyphos kaderine katlanmak istemez. kendisine cenaze töreni yapmamasını karısından ölmeden önce istemiştir. törensizliği hoş karşılamayan hades, dinsiz karısını cezalandırması için sisyphos'un yeryüzüne dönme önerisini kabul eder... sisyphos daha yıllarca yeryüzünde yaşayacaktır.

nihayet, gerçek ölümünde cezalandırılır. ölüler ülkesi tanrıları onu sonsuza dek taş yuvarlamaya mahkûm ederler; hedefe her yaklaşmada taş yine aşağıya düşer.

sisifos, aeolus ile enarete’in oğlu, merope’nin kocası ve ephyra (korint) kentinin kurucu kralıdır, fakat sonraki kaynaklar sisifos’un antiklea ile birlikteliğinden odiseus’un babası olduğunu ileri sürmektedir. sisifos’un melikertes onuruna ilk ısthmian oyunlarını düzenlediği rivayet edilir.

sisifos denizcilik ve ticaretin gelişimine büyük katkıda bulunmuş, fakat konukseverlik kurallarını ihlâl ederek yolcuları ve konukları öldürecek kadar açgözlü ve hilekâr bir kraldır. homerus’un aktardığına göre, sisifos en hünerli insan olmasıyla ün salmıştı. kuzenini baştan çıkarmış, erkek kardeşinin tahtını ele geçirmiş ve zeus’un sırlarına –özellikle zeus’un nehir tanrısı asopus'un kızı aegina’ya tecavüz ettiği sırrına ihanet etmiştir. bunun üzerine zeus, önce thanatos'tan sisifos’u cehennemde zincire vurmasını istemiştir. sisifos ise kurnazca, yaptığı kelepçelerin nasıl çalıştığını görmek için thanatos’tan üzerinde denemesini istemiş, thanatos kendini zincirleyince sisifos kelepçeleri iyice sıkılaştırmış ve böylece thanatos'un artık dünyadan ölüleri almasını engellemişti. bu durum kargaşaya, daha doğrusu bu süre zarfında hiçbir insanın ölememesine ve tartarus'a taşınamamasına yol açmıştır. bunun üzerine, rakipleri ölmediği için yaptığı savaşlardan keyif alamayan ve bu duruma bir hayli canı sıkılan savaş tanrısı ares duruma müdahale etmiş, thanatos’u serbest bırakıp sisifos’u tartarus’a göndermiştir.

ancak sinsi sisifos ölmeden önce, karısına kendisi öldüğü zaman -adet olduğu üzere yapılan- tanrılara kurban sunumunu yapmamasını söylemiştir. böylece sisifos, yeraltı dünyasında karısının onu ihmal ettiğinden yakınmış ve yeraltı kraliçesi persephone’yi (veya hades) kandırarak, karısının görevlerini yerine getirmesini istemek için dünyaya dönmesine izin vermesi konusunda ikna etmiştir. sisifos tekrar dünyaya yani ülkesi korint’e varınca, bu seferde de yeraltına geri dönmeyi reddetmiş ve sonunda thanatos (bazı yazarlara göre ise hermes) tarafından yeraltı dünyası’na geri götürülmüş ve orada cezasını sonsuza kadar çekmeye mahkum edilmiştir.

hilekarlığının cezası olarak sisifos tanrılar tarafından büyük bir kayayı dik bir tepenin doruğuna yuvarlamaya mahkûm edilmiştir. sisifos tam tepenin doruğuna ulaştığında kaya her zaman elinden kaçmakta ve sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalmaktadır. resim sisifos’un boş çabalarının canlı örneğidir. bu ceza sisifos’a nehir tanrısı asopus’a kızı aegina’nın yerini söylediği için verilmiştir. zeus, aegina’yı uzaklara götürmüş ve yapmış olduğu şeyden dolayı sisifos’a öfkelenmiştir. bundan dolayı, "anlamsız" veya "bitmek tükenmek bilmeyen işler" ingilizce’de sisyphean olarak tanımlanır. sisifos antik dönem yazarları için ortak bir konudur ve "polygnotus" adlı ressam delfi’nin duvarlarına onun resmini yapmıştır.

güneş tanrıcılığına göre, sisifos her gün doğudan doğup batıdan batan güneşi simgelemektedir. konunun diğer uzmanları onu dalgaların yükselişi ve alçalışının ya da hain denizin bir kişileştirmesi olarak görürler. "friedrich gottlieb welcker" sisifos’un bilginin peşinde boşa çaba harcayan bir insanı sembolize ettiğini ileri sürmüştür.


kaynaklar :
-fikret ilkiz - zeus’un sırrı ve sisifos
-albert camus - le mythe de sisyphe
-edith hamilton's mythology
devamını gör...

1453 fatih sultan mehmet'in o dönemki adıyla konstantinopolis'i fethetmesinden bu yana türklere ait olan, içinde türk'ünden,kürt'üne,ingiliz'inden,laz'ına,far'sından,afganistan'lısına kadar birçok milletin iç içe yaşadığı koca bir metropoldür. türkiyenin en kalabalık,en gelişmiş,en kültürlü şehri denebilir. kısacası türkiye'nin en idir. hatta sadece türkiye'nin değil dünyanın enidir. bundan olacak ki (bkz: napolyon bonapart) dünya bir ülke olsa başkenti istanbul olurdu diyor. buna ek islam'ın peygamberi hz. muhammed bu şehri fetheden ne güzel komutandır,bu şehri fetheden asker ne güzel askerdir diyor.
uğruna onlarca şiir yazılmış,boğaz manzarasıyla görsel şölen yaşatan türkiye'nin incisi şehridir.
yalnızca şiirler de kalmamış hemen hemen tüm yerli film ve dizilerde illaki bir istanbul sahnesi olmuştur. tüm bunların içinde aklımda kalan (bkz: ezel) dizisinde (bkz: ramiz dayı)nın "bu şehri emaneti olan bu şehri istanbul'u almaya geldim yeğen. bir bavulum bir de silahımla".

bu kadar güzelliğin yanında elbette bir de kötü yanı olmalı olmakda zorunda yani. trafik bunun en başında geliyor istanbul trafiği diye klişeleşmiş bir deyim var. hatta paris'te trafik az biraz sıkışsa bu ne kardeşim istanbul trafiğine döndü burası diye şikayetler bile olmuştur. ses ve hava kirliliği günümüz dünyasında aşk gibi ekmek gibi su gibi olduğu için saymıyorum bile.
devamını gör...

bu işe kulaktan dolma bilgilerle girip, daha çok yeni olmasına karşın, büyük paralar yatıranların gözü yaşlı.
önce bir araştırın, grafik okumayı, analiz yapmayı öğrenin.
gidince üzülmeyeceğiniz miktarlarla başlayın.
son olarak da kimseyi dinlemeyin, gaza gelmeyin.
hislerinize güvenin.
devamını gör...

kürt de olsa benim kardeşim, o da insan -erdoğan
devamını gör...

saatçileriyle meşhur ülkedir. ayrıca benim isveç’le karıştırdığım ülkedir. hatta yine karıştırmış olabilirim . bilmiyorum .
devamını gör...


dursun zaman
dursun diyorsun da
oyun değil ki yaşamak
sen inanmasan da
bir son var anla
herkese inat

duysun seni
dönsün diyorsun da
oyun değil ki yaşamak
yok bir çaren anla
sakın uyanma
yıllara inat
devamını gör...

yarının 2 aralık olacağının habercisi, düne göre bir* artan gün.*
devamını gör...

caddeler benim,geceler benim.
arayan soran yok,rahat yaşıyorum.
devamını gör...

yaklaşık bir buçuk yıl boyunca oynadığım, the witcher evreninde geçen toplanabilir dijital kart oyunu.

türünün örneklerinden bazı özgün fikirleriyle ayrılıyor.
gwent'i diğerlerinden ayıran özelliklerinden bahsedecek olursak:

mana sisteminin yerine provizyon sistemi var ve oyunlar bo3* formatında oynanıyor, üç raunttan ikisini alan oyunu kazanmış oluyor.
oyun başında 10 kart çekiyor ve 3 mulligan hakkına sahip oluyorsunuz. takip eden ikinci ve üçüncü rauntlarda üçer kart çekiyorsunuz, tabii yine bu rauntlarda mulligan yapabiliyorsunuz.
desteler 25 karttan oluşuyor (daha fazlasıyla da oynayabilirsiniz fakat bu tercih edilen bir senaryo değil).
tutor ve thinning kartlarıyla destenizi inceltebiliyor, istediğiniz karta erişim sağlayabiliyorsunuz.
yukarıda bahsettiğim gibi hem tutor ve thinning kartları hem de rastgele değer yaratan kart tasarımlarının tercih edilmemesi rng oranını yok denilebilecek bir seviyeyede olmasına neden oluyor.
hearthstone ve mtg:a'ya kıyasla ekonomisi oldukça kullanıcı dostu, para harcamadan istediğini desteleri oluşturabilirsiniz.
her ne kadar son gelen genişleme paketlerindeki sanat stilleri öncekilere kıyasla hilkat garibeleri gibi kalsa da, oyunun sanat tasarımı aşmış bir vaziyette.
kart tasarımları (premium denilen animasyonlu versiyonları da dahil olmak üzere), ses efektleri, flavor textler, oyun tahtası varyasyonları gerçekten estetik ve tatmin edici.

oyunun bana göre olumsuz taraflarından bahsedecek olursam:
ranked dışındaki oyun modları sırf "var" diyebilmek için eklenmiş gibiler.
oyunda rotasyon olmadığı için casual modlarda da meta slave dediğimiz arkadaşları görebiliyoruz, bir hayli can sıkıcı.
arena yok, draft var ama eksik/tamamlanmamış/oynanabilir değil.
netdecking, rng'yi azaltan ve kart çekme tutarlılığını artıran unsurlar karşılaşmaları sıkıcı bir şablona sokuyor. yani çoğu zaman rakibinizin oyun stilini, o an oynayacağı kartı tahmin edebiliyorsunuz.
meta çoğu zaman absürt bir süre boyunca aynı kalıyor. dengeleme yamaları yetersiz/az düşünülmüş şekilde yayınlanıyor.

toparlayacak olursak; oyun, siz onu tüketip bitirene kadar eğlenceli saatler sunuyor. benim deneyimimdeki sorunları fark etmek için uzun bir süre harcamak gerek*.
devamını gör...

nitelikli başlıktan ne anladığımıza bağlı olarak ortaya çıkan durum.

bazılarımız (ki bu bazıların içinde ben de varım) belirli bir konu hakkında derli toplu şekilde özet bir bilgi veren başlıkları nitelikli buluyoruz. fakat bu tür başlıkların büyük bir kısmı, üzerinde kendi fikirlerinizi belirtemeyeceğiniz ve haklarında gerçekten bilgi sahibi olmanız gereken konular hakkında oluyor. o yüzden bu başlıklar 1-2 tanım haricinde kuş uçmaz kervan geçmez yerlere dönüşüyor.

bazılarımıza göre de kısa sürede tutulan ve tepeden düşmeyen başlıklar nitelikli sayılıyor. yani ne kadar çok etkileşim o kadar yüksek kalite gibi bir algı var. bu tür başlıklarda da genellikle katılım çok yüksek ama içerik olarak baktığınızda kimseye bir faydası olmadıklarını görüyorsunuz. paşa gönüllerimizi eğlendirmek dışında...

ortaya çıkan toplam manzara ortada.

ben artık sallamıyorum. sadece bir de bu açıdan düşünelim diye karaladım bir şeyler, o kadar.
devamını gör...

günaydın sözlük, günaydın diğerleri.

aldanma çocuksu mahzun yüzüne, çok fena bu zilli, mama yedi, diğer kedilere rahat vermedi, çorbalardan mercimek var, çay biraz sonra, bahçelerde börülce.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

o ayakları bir geçelim önce. darbeler falan hikaye. sağa sola şekil yapıcam diye bizi düşürdüğün hallere bak yoldaş, hoş değil abi. esefle kınıyorum.*
aslında olan
devamını gör...

genç öleceğimi öğrendiğim başlıktır. sağol ya.
devamını gör...

kana kırmızı rengini veren madde nedir?
devamını gör...

böyle başlıklar bana genelde o malum sözlüğü hatırlatıyor.* demem o ki şimdi kadınları yeriyor musunuz övüyor musunuz ? bu cinsiyetçiliği anlamadım. ayrıca kime göre neye göre 1.5 saat efendim..
hadi erkeklere diyelim niye banyo da 1.5 saat traş olmak için zaman harcıyorsunuz,detay bakıyorsunuz aşağı şekilde tek jilet darbesiyle alın çıkın.*
devamını gör...

kürtçe "delalamin," diye telaffuzu da anlamı da hoş bir kelime vardır. güzelim, sevdiğim gibi anlamlara gelir. genelde sahiplenme anlamı taşır. adım dilara. delal kelimesine de yakın gibi.* kendi adımla birleştirdim. dilaramin oldu. daha da hoşuma gitti. eh öyle işte.
devamını gör...



ama tabii, leyla yetişkin bir kadın olduğunda, zaman zaman, bir gömlek ütüler ya da çocuklarını salıncakta
sallarken, önemsiz, küçücük bir şey, belki sıcak bir günde tabanına değen halının ılıklığı ya da bir
yabancının çıkık alnı, malum ikindiye ilişkin bir ayrıntıyı, bir anıyı fitilleyiverecekti. ve her şey, bütün anılar
doludizgin dönecekti. nasıl ansızın kendiliğinden oluverdiği. akıl almaz tedbirsizlikleri. beceriksizlikleri.
birleşmenin acısı, zevki, hüznü. sarmaş dolaş bedenlerin yaydığı ısı.
anılar içini bir sel gibi kaplayacak, soluğunu çalacaktı.
fakat sonra, geçip gidecekti. o an bitecekti. geride, kendini sönmüş bir balon gibi, havası boşalmış gibi
hisseden, belli belirsiz bir huzursuzluk dışında hiçbir şey hissetmeyen leyla'yı bırakarak.


khaled hosseini
bin muhteşem güneş

yıllar önce okumuştum bu kitabı. bugün yeniden başladım. bu bölümü bulup yapıştırdım. burada bir yerde kalsın istedim. yıllar önce de çok sarsmıştı beni bu hüzün. yine kendimi gözlerim dolu dolu buldum. insan aynı kitaba 2 kez ağlayabilirmiş demek ki.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim