afro-amerikan sarkici, sozyazari ve muzisyen. 1970'lerde, r&b ve soul turunde yazdigi ve seslendirdigi sarkilariyla taninmistir. kisa denebilecek 8 yillik bir kariyeri olmasina* ragmen muzik hayatina yeteri kadar onemli hit ve gunumuzde klasik haline gelmis sarkilari sigdirmayi basarmistir.

1938'de west-virginia'da komur madeninde calisan bir aileye dogdu. withers daha kucukken annesi ve babasi bosandi ve annesi tarafindan yetistirildi. 1965 yilinda muzik endustrisine atilmak icin amerikan donanmasindan ayrilip los angeles'a yerlesti. pek basarili olmayan bir baslangictan sonra, 1971'de "ain't no sunshine" sarkisi hit oldu ve billboard hot 100'de ucuncu siraya kadar ulasti. "ain't no sunshine" meshur oldugunda, muzik endustrisinin stabil bir kariyer saglamadigini dusunup maasli isine devam etti. bill withers 1972 yili grammy odullerinde "ain't no sunshine" ile en iyi r&b sarkisi odulunu kazandi. ayni zamanda 1971 yilinda, withers ilk albumu olan just as i am'i yayinladi. bu album, "ain't no sunshine"in yani sira, yine hit olan "grandma's hands" single'ini bulundurmaktaydi.
bill withers'in bu basarisi "lean on me", "use me" ve lovely day" gibi hitlerle devam etti. 1981 yilinda, washington grover jr.'in winelight albumunde, seslendirdigi "just the two of us" ile tekrardan en iyi r&b sarkisi grammy odulunu kazandi. muzik endustirisi ve muzisyen hayat stilinden zevk almadigi icin kariyerini kariyerini erken noktaladi. ancak kariyerini bitirdikten sonra bile, 1988'de "lean on me"nin tekrar kayidi ile en iyi r&b sarkisi grammy odulunu kazandi.
devamını gör...

abası değil, kalbi yanık olan yazar.
devamını gör...

zaman makinasını bulsam ileriye gitmem. çağ sıkıntısı olur. geriye gitsem gelecek etkilenir zaman makinasına binemem yani geriye gitmemiş olurum bu da demektir ki en fazla kullanacağım zaman makinası şudur:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ne zaman tanımlarını okumak için profiline girsem fotoğrafındaki coco cola ve sosisliyi görünce karnımın acıktığını farkettiğim, severek takip ettiğim ve iadeyi ziyaret konusunda pek bi cömert yazar.
devamını gör...

günümüzde bir çok iş maalesef nakitten ziyade uzun vadeli çek ile dönmektedir. finansman ihtiyacı olan firmalar bu süreyi beklemek yerine faktoring firmasına belli bir kesinti karşılığı alacaklarını satarlar.

faktöring firması para kazanır. çeki veren firma da beklememiş olur.

burada asıl mesele kesintinin ne kadar olacağıdır. elinizdeki çekin görüntüsünü piyasada ne kadar bu işi yapan şirket varsa yollayacaksınız. bak onlar bu fiyatı veriyor diyerek hepsini yemleyip birbirine kırdırıp tasarruf edeceksiniz.
devamını gör...

ekşi'den gelenler bilir, bunun başlığı açılmıştı.* görür görmez aşık oldum. oradaki nickimden utandım. o ne basitlikti yahu. insan az düşünür alırken. neyse, orada tekrar çaylak sırası bekleme gereksizliğine girmeyecektim tabii. içimde ukte olmuştu. dün de burayı keşfedince dedim ki: "gün bu gündür. yapıştır."
devamını gör...

google> latince sözler> enter
quae nocent docent. (yaralayan şeyler öğreticidir.)
devamını gör...

guardians of the galaxy adlı izlemediğim filmin belirli aralıklarla (bu ara her gün) dinlediğim über keyifli soundtarck albümü.

70'lere asılmış herifler. soundtrack dediğin böyle olur:



1. “hooked on a feeling” performed by blue swede
2. “go all the way” performed by raspberries
3. “spirit in the sky”* performed by norman greenbaum
4. “moonage daydream” performed by david bowie
5. “fooled around and fell in love” performed by elvin bishop
6. “ı’m not in love” performed by 10cc
7. “ı want you back” performed by jackson 5
8. “come and get your love” performed by redbone
9. “cherry bomb” performed by the runaways
10. “escape (the piña colada song)” performed by rupert holmes
11. “o-o-h child” performed by the five stairsteps
12. “ain’t no mountain high enough” performed by marvin gaye and tammi terrell
devamını gör...

öncelikle sindirim sistemine sahip her canlının, sindirim eylemi sonucunda ortaya birtakım gazlar çıkmaktadır, bu bilgiyi kenarda tutalım... bu gazların oluşmasındaki en büyük etkenlerden biri hava yutmaktır. aceleyle yemek, pipetle içecek içmek, gazlı içecek tüketmek hava yutmaya sebebiyet verir. buda halk ağzıyla 'osuruk' diye tabir edilen kavrama götürür bizi. biz yine de buna yellenme diyelim ve bu bilgiyi bir kenarda tutalım.

ejderyalarda da durum böyledir.
ejderyalar yemeklerini çok hızlı yerler. ayrıca pepsi max sevdiklerine dair safsatalar dolaşmaktadır. ejderyalar pepsi max sevmezler, cocacola zero severler. unikornlar pepsi max severler.
neyse, ejderyaların farkı, evrim süreci dahilinde insandan elflere kadar her şeyi yediklerinden, sindirim sistemlerinde bir anomali gelişmiş ve ilgili yellenme eylemini ağız yoluyla yapmaktadırlar...

şimdi benim ayıoğluayı bir çocukluk arkadaşım var, kendisi yaklaşık 173 boylarında ve 90 kilo falan. bu arkadaşımızın yaklaşık 6-8 saniye gürültülü bir yellenme yapabildiğini bilen biri olarak, ejderya gibi devasa bir hayvanın böyle elnino kasırgası gibi yellenebiliyor olması, üstüne birazcık düşündüğünüzde hiç de saçma gelmeyecektir...

şimdi bu yellenme dediğimiz gaz çıkarma olayı esnasında çıkan gazlar yanıcı olabiliyor. içerisinde birtakım yanıcı gazlar (metan, oksijen, hidrojen) barındırdığından alev oluşması için bir sebeptir.

peki nasıl alev oluşuyor.

işte mobydick'i yaratan yüce rab ejderyaları da yaratırken,kılıç gibi dişlerle bezenmiş ağzının içinde, gırtlaklarının hemen üstünde bulunan (küçük dil diyeceğim ama ortalama bir ortadünya cücesi boyundadır) yılan dili gibi birbirine çatal şekilde küçük dili, çakmaktaşından yaratmıştır.

ejderyamız efendimiz de ağzından yellenirken çıkan gürültülü gazın şiddetinden bu küçük dil birbirine çarparak kıvılcım çıkarır ve o kıvılcım ejderyamızın midesinden gelen o gazlan devyaraaaasa bir alev topuna dönüşür...

evet, işte böyle oluyor...
devamını gör...

şu an karşımda olan halini seviyorsam eğer gerçekten onu o yapan herşeyi ve evet geçmişini de seviyorum demektir. çünkü o geçmiş; doğruları, hataları, farkındalıkları onu şu an olduğu kişi haline getirmiş.
eğer şimdiki halini sevginize layık görüyorsanız geçmişine de kabullenmek gerekir.
devamını gör...

bu yazara ulaşanbilen birileri varsa ulaşsın lütfen. umarım saçma sapan birşey yapmamıştır.
devamını gör...

'nasıl hissediyorsa öyledir' diye cevap verdiğim sorunsal.

'ah bu türk yanım benim
hititlerden başlayarak…
ah bu ermeni yanım
çok konuşkanım, çok susarak…
ah, bu azeri yanım benim
yalnızlığı türkülere katarak…
bu gürcü yanım benim
ekmek ve şarabı kutsayarak…
ah, bu rum yanım benim
ağıt söyler oynayarak…
ve ah bu laz yanım,
hoyrat, lacivert, matrak…
ah, bu arnavut yanım benim
sevdasını yüreğine bir bıçakla kazarak…
ah bu boşnak yanım benim
yarasına zeytin dalı sararak…
ah, bu tatar yanım benim,
atımın toynaklarında savrulur toprak…
ah bu yahudi yanım benim
çalışırım tapınarak,
tapınırım ağlayarak…
ah, bu arap yanım benim
mümin,cesur, korkak…
ve kürt yanım
yoksulluktan kaçarak,
dağlara sığınarak…
ah bu çerkes yanım benim ah
bin yıldır savaşarak
ah bu insan yanım benim
ah bu insan yanım
boynumda bir çıngırak…'

anadolu/ ( çetin öner)
devamını gör...

brokeback mountain için korsan cd satıcılarınca uydurulan ibne kovboylar aklımdan çıkmıyor bir türlü
devamını gör...

az kala unutuyordum...seksi, sekslerini bir şey başarmış gibi anlatıp övgü beklemeleri, övülmeleri
devamını gör...

hakkında yapılan açıklamaların beni çok da tatmin etmediği sebepler.

nedenine gelince...

öncelikle, "bilgi isteyen wiki'ye gider" şeklinde bir mantığı kabul etmiyorum. bilgi hiçbir yerin tekelinde değil, olmamalı. insanlar burada da bilgi bulabilmeli istediği takdirde. zaten sözlüklerin ilk kuruluş amacı bu. eğlence sonra geliyor.

kaldı ki vikipedi herkesin yorumuna açık bir site. resmi ve çok ciddi bir kaynak değil. orada yazılan her bilgi doğru da değil. yani ha sözlükte yazmışsınız bildiklerinizi ha orada...

öyle olsaydı bile, türkçe viki ile ingilizce wiki arasında dağlar kadar fark var. örnek:

viki'de solucan deliği

wiki'de solucan deliği

bazı konularda bu kadar bile bilgi bulamıyorsunuz. 3 satır yazılmış ve en önemli olan konulara değinilmemiş oluyor. o nedenle yabancı dil bilmeyip de türkçe kaynak arayanlar varsa, sözlüklere de gayet rahat bakabilmeli bence.

***

belki diyeceksiniz ki "burada yazılanlar çok mu doğru? her yazan o alanın uzmanı mı?" işte ben de ondan bahsediyorum. o konuda pek de fark yok diyorum viki ile burası arasında. kaldı ki şahsım adına konuşmam gerekirse, yazdığım şeylerin çoğu, belirli ciddi kaynaklardan okuyup/izleyip toparladığım yahut okulunda okuduğum derslerden derlediğim şeyler. yani burada her yazılan da göz ardı edilecek kadar sıradan bilgiler ya da yalan beyanlar değil. mutlaka kendi uzmanlık alanında yazanlar da vardır benden başka. onlar da zaten kendilerini belli ediyor yazdıklarıyla.

***

ikinci olarak... "buraya herkes kafa dağıtmaya geliyor" mevzusunu da pek kabul edemiyorum. istisnasız, insan trafiğinin ve entry akışının yoğun olduğu her ortama "buraya da eğlenmeye geliyoruz" diye giriyor büyük bir kısım. peki nereye kaliteli tartışmalar yapmak için, bir şeyler öğrenmek için, bilgi alışverişi için giriyorsunuz? neresi kaldı kaliteli konuların konuşulduğu? "oraya da eğlence amaçlı/buraya da eğlence amaçlı" gire gire boş şeylerden başka bir şey konuşamaz olduk, farkında değilsiniz belki de.

salgından önce de böyleydi bu. herkes eve kapandı diye böyle olmadı yani. toplumca neye eğilimimiz var, neye en ufak bir ilgimiz yok, hepimiz gayet iyi biliyoruz. şu anda belki sorun olarak gelmiyor size ama uzun vadede bilimden, bilgiden bu kadar kaçıyor olmamızın bedelini hep beraber ödeyeceğiz, emin olun.

***

son olarak... hiç mi eğlenmeyelim? yahu tabi ki eğlenelim! ama eğlence her yerde ve her zaman, her şeyin önüne geçmesin.

beyin fırtınası yapabileceğim ortamları da kişileri de özledim ben. ne yazık ki hiçbir yerde yoklar. belki tek tük bilimsel sitelerde, gruplarda yapılıyor o tartışmalar ama insan başka yerlerde, özellikle de bu kadar kalabalığın ve her kesimden insanın olduğu, katılımın herhangi bir yerden çok daha fazla olabileceği yerlerde de görmek istiyor bunu.

***

önerim, sözlüklerin yarı sözlük yarı forum olarak dizayn edilmesi. sol frame forum başlıkları olabilir, bir de sağ frame yaparız, sözlük başlıkları da orada olur. kimse kimseden bunalmamış olur böylece. isteyen mürebbiye ciddiliğinde takılıp sıkılınca sol tarafa salça olur. isteyen çizgisini bozmadan tek taraftan ilerler.

bir başka öneri de, tek bir geyik sayfası yapılarak, forumvari tüm başlıkların onun altında açılması olabilir. yukarıdaki menüye pic'den sonra bir de geyik eklenir, sen sağ ben selamet!
devamını gör...

nadir bulunan underrated bir komedyendir. ayrıca psikologtur. stand-up gösterilerinde insanları güldürdüğü konular ise gayet ciddi konulardır. savaş, soykırım, tecavüz, vegan olmak, seksizm, siyaset gibi. böyle yazınca komik olmadı ama buradan izleyebilirsiniz.
devamını gör...

pre: ön
precordial: 'kalbin önünde' anlamına gelir.

genelde bir kişi dinlenirken, kambur bir şekilde oturuyorken veya eğildiğinde ortaya çıkar. sendroma sahip kişiler nefes alıyorken göğüslerine sanki bıçak saplanıyormuş gibi bir ağrı hisseder. daha derin nefes alındığında ağrı şiddetlenebilir fakat uzun sürmediği gibi bir anda geçer.


uzmanlar, precordial catch sendromunun neden olduğu ağrının, göğüs duvarının iç astarında sinirlerin sıkışması veya tahriş olmasından kaynaklandığını düşünüyor.
devamını gör...

hiç like alamayan bir troll'ün serzenişleri. biri meriç diye yaftalar biri liker der hey allam ne günlere kaldık.
devamını gör...

düğün adı altında yapılan bütün faaliyetlerin kaldırılmasıdır.
*evlenirken cümle aleme ilan edip ardından takı takılmasını beklemek, videosu varsa özellikle anneler tarafından titizlikle incelenerek ‘kim ne taktı biz de aynısından takalım, borç sonuçta’ demeler bırakılsın.
*yok, gelinle damat ayrı iki şehirdense o iki yerde de düğün yapma çılgınlığı yaşamak - ki bunu yapan tanıdıklarım yıllar sonra bile hala düğün borcu ödemektedir-
*fahiş fiyatla evinize asmayacağınız bir takım kompozisyondan yoksun fotoğraflara, onların çekildiği mekanlara ödemeler yapmak.
*yine düğün dernek diye haline durumuna bakmadan insanların hunharca yiyip içtiği günler süren törenler yapmak - böyle bir trakya düğünün üçüncü gününe girmiştik. evlerinin sıvası dahi yoktu.ama tepsilerin, kuruyemişlerin biri gidip biri geliyordu. gazete kağıdına sarılı şişelerde ne olduğunu hepimiz biliyoruz zaten.
*şu kız tarafı bunu yapar yok,erkek tarafı bunu alır gibi geleneksellikle eşlerin ikisinin de zevkinden yoksun ev eşyalarına para saçılması da bırakılmalı.
*yollar kapatılmak suretiyle hasta mı var yaşlı mı var ya da cenaze mi düşünmeden davula imansızca vurmalar,apartman içlerinde inletmeler (hatta yasaklansın).
*düğün salonlarında güm güm sesler arasında ikram edilen yeşil gıda boyalı limonatalar,ucuz malzemeden yapılmış kremadan mamul pastalar da kaldırılması gerekenler listesinde.
gözlemlerim sonucunda içimi dökeceğim bir mecra buldum sonunda:) yapın nikahınızı, gidin uzaklara güzel kardeşlerim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim